Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7. Boğaziçi
Zirvesi’nde konuştu. Erdoğan burada ,"Şu anda, bak şu anda diyorum AB
defterini kapatmış değiliz. Ama karşımızdaki fotoğraf bu konuda olumlu konuda
beklentilere kapılmamıza izin vermiyor. Türkiye’nin önünde her zaman çok daha
fazla alternatif mevcuttur. Bunlardan birini değerlendirmek suretiyle biz
yolumuza devam ederiz" dedi. Erdoğan AVM'lerde dükkan döviz yerine TL ile
kiralanması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, "Biz de diyoruz ki, burada
yeni adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme gerekirse yapılır, bu
kiralamanın da ülkemizin bu süreci başarıyla atlatabilmesi için yerli para
birimiyle bu adımı atmalıdır diyorum" dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
konuşmasından satır başları:
Negatif faizler gibi, daha düne kadar hayal bile edilemeyecek uygulamalar,
gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının gündelik politika aracı haline geldi.
Tüm bunlara rağmen, büyüme konusundaki sıkıntıları aşamıyorlar.
Ekonominin doğası talep üzerine kuruludur. Talebi ne robotlar ne de finansal
araçlar üretir. Talebi sadece insanlar ortaya çıkarır. Demek ki sürdürülebilir
ekonominin yolu, insandan, insanların huzur ve refahından geçiyor. Sonuç olarak
önümüzdeki dönemde ticarette ve savaşta kazananı belirleyecek olan, teknolojik üstünlüğün
yanında insandır.
EĞİTİM VURGUSU
Eğitim her dönemde olduğu gibi yeni küresel sistemde teknolojinin getirdiği iş
imkanlarını toplumun geniş kesimlerine ulaştırabilecek en önemli araçtır.
Serbest ticaret anlaşmaları, birçok ürüne ucuz erişim açısından önemlidir. Ama
bu yüzden işini kaybeden insanları eğitmeden tüm kapıları açmak yeni
sıkıntıları beraberinde getirir.
Özellikle vasıfsız işçilerle yapılan birçok işi, teknoloji daha fazla ele
geçireceği için insanlara yeni yetenekler kazandırmanın yolları aranmalıdır.
İSRAF EKONOMİSİNE DİKKAT
Biz insanlar olarak verim ekonomisi üzerinde mi, israf ekonomisinde mi
duracağız? Şu anda israf ekonomisi almış başını gidiyor. Bir aile içerisinde
bir tane değil, iki tane üç tane araba var. Hepsinde arabalar. Bunun adı israf
ekonomisidir. Ama verim ekonomisine geçtiğimizde devreye yatırımlar girecektir.
Devreye istihdam girecektir, üretim başlayacaktır. O toplumda rekabet
başlayacaktır. Rekabet gücünün artmasıyla ondan sonra da büyüme gelecektir.
BM’nin tahminine göre, 2050 yılında küresel gıda ihtiyacı bugünkünden yüzde 60
fazla olacaktır. Bu durum topraktan daha fazla ürün elde etmemiz gerektiğine
işaret ediyor.
Gelişmiş ülkelerde yılda ortaya çıkan 222 milyon ton gıda israfı neredeyse
sahra altı Afrika’nın 2010 milyon ton yıllık gıda üretimine denktir. İşte israf
ekonomisi.
"ÜLKEMİZDE YÜZDE 88'İ BULDU"
Yakın gelecekte, insan hayatını etkileyecek önemli etkenlerden birisi de
şehirleşme olacaktır. Dünya genelinde 2015 itibariyle yüzde 54 olan şehirde
yaşayan nüfus oranının 2050’de yüzde 66’ya çıkmasını bekliyor. Ülkemizde yüzde
88’i buldu. Şehirleşmenin artması, eğitim, sağlık ve hizmetler başta olmak
üzere yeni bakış açıları geliştirmemiz gerektiğini gösteriyor.
Burada insan odaklı ekonomi modeline geçiş gelecek nesillere aktarılabilecek en
önemli miras olacaktır. Şunu tekrar söyleyeceğim “İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın”
Yeni dönemde telefon ve internet hayatın her alanı gibi, ekonominin temel alt
yapısı konumunu güçlendirecektir. Ülkemizde bilgi ve iletişim projelerinde ilk
sırayı yüzde 45 ile eğitimin, onu yüzde 32 ile kamu hizmetlerinin izlemesi
doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Gelişmiş ülkelerin şu anda yaşadıkları soruna daha ağır şekilde maruz kalmamak
için özgünlüğümüzü ve özgürlüğümüzü muhafaza etmeliyiz. Hani yerlilik, millîlik
diyorum ya bunu kaybetmemeliyiz. 15 Temmuz işte bizim için bu mücadelenin
adıdır, adresidir.
Milletimiz istikbaline ve istiklaline, demokrasisine, iradesine canı pahasına
sahip çıkacağını göstererek gelecek için hepimize ümit vermiştir. Bugünkü
Türkiye2nin önü 15 Temmuz sabahı olduğundan çok daha açıktır, çok daha
aydınlıktır.
ALTINI DEVREYE SOKALIM
Ben son zamanlarda şunu da söylüyorum. Biz uluslararasında gelin hep birlikte
altını devreye sokalım. Döviz baskısından piyasaları kurtarmamız lazım.
Borçlanırken o şekilde borçlanmanın, yerli para birimiyle borçlanmanın
yollarını arayalım. Son günlerde, hükümetimiz medya vesaire, bütün AVM’lerde
patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyorlar.
AVM'DE DÖVİZ YERİNE YERLİ PARAYLA KİRA
ÇAĞRISI
Biz de diyoruz ki, burada yeni adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme
gerekirse yapılır, bu kiralamanın da ülkemizin bu süreci başarıyla
atlatabilmesi için yerli para birimiyle bu adımı atmalıdır diyorum. Bunu da
duyuyorum, duyuracağım. Bir emperyal mantık var, öbür tarafta da kızmasın tabi
AVM’deki mağaza sahipleri, orada battı batacak durumda olan esnaf var. Bu
süreci beraber atlatmalıyız. Ali Bey sen kiralıyor musun, satıyor musun daha
çok?
Ama bu süreci beraber atlatacağız. Bu vatan, bu topraklar bizim. Yakın tarihin
gördüğü en alçak darbe girişimini en kanlı terör saldırısını aynı anda yaşayıp
başarıyla çıkan millet, ekonomiyle ilgili baskıyı da müdafaa edecek.
53 yıldır Türkiye’yi kapısında bekleten bir AB var. Sen bulunmaz Hint kumaşı
değilsin ya. Biz öyle de böylede bu 53 yılı zaten sürdürdük. Dünyadaki bir çok
ülkelere baskılar yaptınız. Evelallah Türkiye’yi hiç bitiremezsiniz.
2-3 KATI ÇALIŞIRIZ, YİNE BOYUN EĞMEYİZ
Bugün çalıştığımızın iki katı üç katı çalışırız ve yine asla boyun eğmeyiz.
Bize öyle ideolojik dayatmayla boyun eğdirmeye çalışanlar kusura bakmasınlar,
Türkiye o ülkelerden değil. Siz 100-200-300 mülteciye bakamazken bu ülke şu
anda kendi sermayesinden evelallah barındırıyor ve bakıyor.
Ve AP’nin son kararı, yıllardır yaşadığımız gerçeğin bizzat kendileri
tarafından ikrarıdır. Türkiye’nin AB bakımından bu şekilde tahkir edilmesi,
bizi üzmüştür. Şu anda, bak şu anda diyorum AB defterini kapatmış değiliz. Ama
karşımızdaki fotoğraf bu konuda olumlu konuda beklentilere kapılmamıza izin
vermiyor. Türkiye’nin önünde her zaman çok daha fazla alternatif mevcuttur.
Bunlardan birini değerlendirmek suretiyle biz yolumuza devam ederiz. (Paralimanı.com)
YORUMLAR