Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla


Lise yıllarına başlamadan önce aklımdan sadece bir yer geçiyordu. Güzel sanatlar lisesi daha sonra fakültesi… Yetenekli ve mesleğinde bir o kadarda başarılı olan resim öğretmenim Bilgehan hocam gibi iyi bir ressam olmak istiyordum. Okulumuza geldiği gün itibari ile arkadaşlarımın ve bende ki resim aşkını ortaya çıkarmaya çalışmaları ve belki ailemde bile bana karşı olmayan başarı inancı vardı. Resim çizmek bana onun vermiş olduğu eğitimle sanat meselesi olmuştu. Kalemime sarılan parmaklarım kâğıt üzerinde dinlediğimiz radyo eşliğinde adeta sanki dans ediyordu. Hocam bazen hırçın bazen ise sönük çizgilerimden yakınırdı. Yinede onun bana ve arkadaşlarıma olan güveni hiçbir zaman kırılmazdı. Her zaman ki pozitif enerjisi ile bizleri başarılı olacağımıza inandırıyor ve onun öğrencileri gerçekten başarılı oluyordu. Yetenek sınavlarında başarı yakalayarak istedikleri güzel sanatlar lisesine ve fakültede ki resim alanlarına yerleşiyorlardı tabi halende böyle devam ediyor.

 

Başarılılar ve başarısızlar

Bende, onun yetiştirmek istediği bir öğrencisi olarak güzel sanatlar lisesine gitmek istiyordum. Bunun dışında ki bir bölümü bitirmek bana ve bu hayalimin dışına çıkmak bana akıl almaz gibi geliyordu. Farklı bölümde yapamayacağımı düşünüyor, resime olan çabamın yok olması korkusu beni sarmıştı. Yetenek sınavı ile alan bu bölümün sınavlarını kaçırmadığımı daha zamanı olduğunu sanıyordum. Aynı mahallede oturduğumuz ve Bilgehan hocamdan benimle birlikte ders alan arkadaşımla diyalog içerisindeydim sınav günlerini arkadaşımdan öğreniyordum.

Tatil zamanı olması nedeniyle anneannemleri ziyarete gitmiştim. Bu bir haftalık gidişimin benim 4 yılımı çalacağını bilmiyordum. Sınavı kaçırmamın üstüne okul tercihlerinde en çok etkili olan bölüm gazetecilik bölümüydü. Onun dışında gelen alanlar bana çok cazip gelmiyordu. Sıkıcıydı, ben hiperaktif yapımla asla sabit robot gibi oturamazdım. Bilgehan hocamla tanışana kadar ve karakalem çalışmalara başlamadan önce bende gazetecilik okumayı istiyordum. Fakat hocamın resim çalışmaları benim bu fikrimi değiştirdi.

Ailem benim sınavları kaçırmama çok memnun kalmıştı. Zaten istemiyorlardı sınavları kaçırmam onlar için bir fırsattı. Ablamın gazetecilik bölümden mezun olması, onun haber yazışı, spiker duruşu, bana göre verilen eğlenceli ödevler ve hocalarının yaklaşımı beni çok etkilemişti. Ailemde gazetecilik bölümünü tercih etmemi istemiyordu. Ben neyi istediysem onlar benim halende istemediklerimi istiyorlar. Her aile çocuklarını kendi isteklerine göre yetiştirmeye çalıştıkları içinde çocuklar başarılı olamıyor.

Muavinlik yapan birinin otobüs sürmesini istiyorsanız galiba ölüme hazırsınız demektir. Muavin otobüs ile geziyor, yolcu topluyor diyerek iyi araç sürmesini bekleyemezsiniz. Velilerin yaklaşımı da bu işte komşusunun çocuğu sağlık okuyorsa sağlık oku! Komşunun çocuğu sayısal ise sayısal oku! Komşunun çocuğu da ne çocuk ya… Bir türlü bir kız kaçıramadı gitti. Acaba komşunun çocuğunu nasıl överlerdi anlamıyorum. Bizim ülkemizde mesleği birey kendisi değil ailesi istediği için yapıyor. Siz işinizin başındayken size sormuyor ki bu dosya ne, ne işe yarar, içinde ne var? Sorsan aman bizim çocuk iyi bilir. Kusura bakma ama senin çocuk hiçte iyi bilmez. Zaten sen çocuğun bileceği şeyleri çok iyi bildiğin için onu istemediği bölümlere sevk ediyorsun.

 

Perdenin arkasında ki gizli kahramanlar

Ülkemizde yanlış meslek seçimlerinden kaynaklı ekonomik gerileme elbette oluyordur. Bana göre bir çocuk ilköğretimden itibaren sadece yapacağı meslek üzerinden eğitilmeli madem gazetecilik okuyacaktım bana toplamadan başka matematik işlemlerinin ne gereği vardı da eğitim olarak aldım. Tercihler yapılmış ve ben gazetecilik bölümüne kaydımı yaptırmıştım. Gazetecilik alanını seçtiğimi duyan akrabalarımın ön yargıları ile halende olduğu gibi karşı karşıya kaldım. Zaten ablamın da bu bölümü okumasını küçümsüyorlardı. Bilmiyorlar ki şu an bile iki kelime ile kendileri duyuruyorum. Bu kişiler sizden benden tabi çok haber izleyen ve okuyanlar. Sanki gazete yazılarını doktor, avukat yazıyor. Gazete yazılarını dürüst, tarafsız, doğru kişiler tarafından yazılıyor. Perdenin arkasında ki gizli kahramanlar desek yeridir. Kaleminden dökülen her şey halkı ya sakinleştirir ya da kışkırtır. Gazeteci atacağı her adıma dikkat etmeli ve yazdıklarını dikkate almalıdır. Dikkate almayan gazeteci kimliğini kaybetmiş ve gazeteci de değildir.