Kaslarımız nasıl gelişir? Yeni kaslar nasıl oluşur?


Bu soru, uzun bir süredir bilim insanlarının da kafasını kurcalayan bir soruydu ve hala da net bir cevabı yok. Ancak elimizdeki kuramlar, özellikle görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler sayesinde çok güçlü açıklamalar sunabilmektedir. Bu yüzden, her geçen gün kasların nasıl üretildiğine dair daha net cevaplar verebilmekteyiz.

Öncelikle var olan kaslarımız nasıl gelişir? Bu sorunun cevabı çok da zor değil. Zira yukarıdan da hatırlayacağınız üzere kaslarımız kas liflerinden oluşmaktadır ve bunları basit hücresel yapılar olarak düşünebiliriz. Kaslar, iki temel kasılma tipine sahiptir: izometrik ve izotonik kasılma. Örneğin 40 kilogramlık bir kütleyi kaldırmaya çalıştığınızı varsayalım. Kaldırmanın başında, kütleyi yerinden oynatana kadar kaslarınız kasılır; ancak yer değiştirme olmaz. İşte bu süreçteki kasılma izometrik kasılma olarak adlandırılır. Sonrasında, yeterince kuvvet verdiğimizde kütle hareket etmeye başlar ve kaslarımız, aynı kuvveti (ya da giderek artan kuvveti) uygulayarak kasılır. Buna da izotonik kasılma adını veriyoruz.

Bu sürecin sürekli tekrarlanması, yani belli kasların sürekli uyarılması, bu kaslara sürekli besin ve protein yığılmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu sebeple buradaki hücreler daha fazla gelişecek ve hacimce büyüyecektir. İşte var olan kaslarımızın gelişimi bu şekilde olmaktadır. Salona gidip 2 saat kadar çalıştığınızda, kaslarınızın şiştiğini hissetmeniz de bu yüzdendir. Bu şişkinlik, kas hücrelerinizin sürekli uyarılması sonucu hacimce büyümesinden kaynaklanan bir histir.

Peki ya nasıl yeni kaslar oluşmaktadır? Daha doğrusu var olan kas kitlesi nasıl artmaktadır? İşte bu soru, birçok araştırmacı tarafından halen sorgulanmakta olan bir sorudur. Karşımıza ise iki tip kas büyümesi çıkmaktadır:

Hipertropi (Hypertrophy), tıpkı var olan kasların şişmesindeki gibi, kas hücrelerinde meydana gelen sürekli şişkinlik halidir. Kas çalışıp salondan çıktıktan 15 saat kadar sonra kas hücrelerinin boyutu eski haline döner ve şişkinlik hissi kaybolur. Ancak bu antremanlar düzenli olarak ve sürekli yapıldığında, bir süre sonra kasların ortalama hacminde bir artış görülür. İşte buna, hipertropi denir. Bu sebeple birkaç ay içerisinde var olan kas kitlesi artmış gibi görünür. Aslında olan, sürekli bir şişkinlik halidir. Eğer ki bu tip büyümeden sonra aylarca kas çalışılmazsa, kas hücreleri eski haline döner ve kaslar "söner". Genellikle hipertropi hücrelerin çap büyümesi veya hücre içi sıvının miktarca artması sayesinde gerçekleşir.

Diğer ve asıl kas çoğalım mekanizması ise hiperplazi (hyperplasia) denen bir olgudur ve son derece ilginçtir. Kas çalıştığınız sürece lifler sürekli kasılıp gevşerler. Ancak kaldırılan ağırlıklar ile lif başına düşen ağırlık hesaplandığında, liflerin dayanım gücünün çok üstünde kütlelerin kaldırıldığı görülür. Bu durumda kas lifleri, basitçe, yırtılır. Ancak tek bir kol kasında bile milyonlarca lif olduğu için, bu yırtılma ne acı olarak, ne de eksiklik olarak hissedilir. Sadece, kas çalıştıktan sonra kollarda birkaç günlük bir ağrıma ile kendisini gösterir. Ancak her seferinde kopan liflerin sayısı, toplama göre o kadar azdır ki, bu kopmaların pek bir etkisi olmaz. Fakat kopmanın etkisi, uzun süreler ve aylar boyunca çalışmadan sonra görülmeye başlanır. Bunu şöyle anlatalım:

Burada, yeniden tek bir kas şeridini ele alalım. Burada ele aldığımız, en uçta grimsi bir renkle gösterilen şerittir (miyofibril), daha kalınları değil. Miyofibrillerin küçüklüğünü şöyle anlayabiliriz: Tek bir miyofibril, 1-2 mikrometre (metrenin milyonda biri) kalınlığındadır ve her bir miyofibril yaklaşık 2.5 mikrometre uzunluğundadır. Dolayısıyla bunların uç uca ve üst üste eklenmesiyle uzun kas şeritleri oluşur.  

İşte kas çalıştığımızda, kaldırabileceğimiz maksimum yükün %60'ını zorladığımızda, kaslara kan akışı geçici olarak durdurulur ve bu süreç içerisinde miyofibriller kopmaya başlar. Dediğimiz gibi milyarlarca miyofibrilden birkaç on ya da yüz tanesinin kopmasından bahsediyoruz. Çalışma süresince birçok miyofibril bu şekilde kopar ve bu yüzden kaslarımız ağrımaya başlar.

Ancak sonrasında, çalışmadan sonra 24-36 saat içerisinde vücut kasları onarmaya başlar. İşte bu anda, ilginç bir şey olur: Düşünün ki iki uçtan başka miyofibrillere bağlı bir miyofibriliniz çalışma sırasında koptu. Bu şerit, ikiye bölündükten sonra yeniden üretilir. Ancak miyofibrilin iki ucu birbirini bulamaz ve karşı tarafta, başka miyofibrillere bağlanır. İşte bu sebeple, kopan tek bir miyofibrilin tedavi edilmesi sonucu 2 yeni miyofibril üretilmiş olur. Bu, aylarca sürdürüldüğünde, yeni kaslar üretilmiş olur ve kas kitlesi artar.

Bu sebeple, kas çalıştıktan sonra en azından 72 saat kaslar dinlendirilmeli ve onarımlarına izin verilmelidir. Her gün kas çalışmanın size hiçbir faydası olmayacaktır. Dinlenmek, kas gelişiminde zaman kaybı değil, tam tersine faydadır. Bu süreçte beslenerek, kaslarınızın hızlı ve güçlü onarımına destek olmalı ve bolca uyuyarak onarımın yapılmasını sağlamalısınız.