Yüz yıllık uykudan bir akşam vakti uyandık!


Tarihler 20 Ocak 2018 saat:17.00’ı gösterdiğinde devletimiz 1918 ‘de Mondros ile ordularını geri çektiği gönül coğrafyasına “zeytin dalı” uzatarak tekrar döndü. Yüz yıldan bu yana ülkemizin güvenliğini tehdit eden birçok entrikaya tanıklık eden bu kadim topraklar Mehmetçik ile kavuşmanın buruk sevincini yaşıyor.

Bu harekât Türkiye’nin dünya siyasetindeki prestiji açısından çok önemli bir adımdı. Kararlılık, güç ve inanç birleşince yüz yıllık uykudan, 2073’ün sabahına uyandık. Ülkemizi idare edenlerin kabiliyetli, cesur ve memleketin menfaati söz konusu olduğunda ortak tavır aldıklarında nelerin olabileceğine şahit olduk.

 Ülkemiz buralara gelinceye kadar birçok aşamadan geçti. Milli bağımsızlık-Milli egemenlik: Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki bu millet çok büyük fedakârlıklar ile bunu gerçekleştirmişti.15 Temmuzda da teyit edildi. Ekonomik bağımsızlık: Kökleri misak-ı iktisadiye kadar uzanan bir geçmişe sahip bu anlayış 2018 de zirvesini yaşıyor. Bir zamanlar savunma teknolojilerinde neredeydik, şimdi neredeyiz. “yüzü astarından pahalı” misali ucuz yolla ya da hibe ile verilen silah, uçak, askeri araç ve gereçlerin yedek parça ve yazılımlarının güncellenmesine milyonlarca dolarlar harcadığımız günler artık geride kaldı.

Türkiye “rağmen” bu harekâta başladı. 4-5 aydır planlanan bu operasyon A.B.D’ ye, İsrail’e, AB ülkelerine ve hatta Rusya’ya ”rağmen” yapıldı. Rusya hariç diğerlerini kafamızda zaten silmiştik. Operasyonun uzama nedeni Rusya‘nın ikna edilme süreci ile alakalı.

Rusya ‘nın Suriye’de önemli iki askeri üssü var. Bunlardan biri Akdeniz’e açılan Lazkiye’de bulunmaktadır. Sıcak denizler ile teması fikri yeni olmayan Rusya kendisine kalıcı bir liman sağlamanın gayreti peşindedir. A.B.D’nin ise Suriye ‘de 14 askeri üssü bulunmaktadır. Suriye ‘nin kuzeyinde petrol, güneyinde doğal gaz rezervleri bölgeyi cazip hale getirse de gerçek neden: “nüfuz mücadelesidir.” Nüfuzu altındaki alanları güvence altına alma ve prestiji koruma gayretidir.

Türkiye bu oyunu bozacaktır. “Devletlerin dostluğu olmaz, çıkarları olur” tezini unutmadan Türkiye – Suriye sınırında güvenli bölge inşa etmenin adımını “Fırat kalkanı” ile atmıştık. Afrin , Münbiç ve diğerleri ile devam edecektir.

Afrin neden önemli…

Afrin, muhaliflerin kalesi İdlib ile Halep’in kuzeybatısında, Türkiye sınırında kontrol ettikleri Azez ilçesinin arkasında kalmasıyla önem taşıyor.

PYD’nin Afrin ile Kobani’yi birleştirerek, koridoru Türkiye sınırı boyunca yayabilme hedefi için ÖSO’nun elindeki Azez’i de ele geçirmesi gerekiyor. Bu kuşağın Akdeniz’e doğru uzanma ihtimali de Türkiye için bir tehdit oluşturmaktadır.

Hatay’ın Amanos dağlarına açılan ilçe, PYD’nin sınırdan militan, silah ve mühimmat sızdırarak, Türkiye ‘deki terörü besleyen en önemli merkezlerden biri durumunda. Afrin’den Amanoslara sızdırılan tanksavar silahı, roket ve ağır makinalı tüfekler gibi ağır silahlar ile uçaksavar mermisi türünde mühimmatların varlığı Türkiye ‘nin operasyon haklılığını ortaya koymaktadır.

Kızıl Elma…

Kulakları çınlasın ortaokulda fen bilgisi öğretmenim H. İbrahim ÇELER hocama sormuştum:

- Kızıl elma nedir? Diye.

-Dün gibi aklımda

-“yaklaştıkça uzaklaşan hedef” demişti öğretmenim.

-“öteler ötesi ülküm”.

Sonra, ÖMER SEYFETTİN’den, ATSIZ’dan, Zeki V. TOGAN’dan, OSMAN TURAN’dan, İBRAHİM KAFESOĞLU’ndan, HOCA AHMET YESEVİ’den FATİH MEHMED HAN’ dan , ABDULHAMİTHAN ve ATATÜRK’ten öğrendim” Kızıl Elma’nın neresi “olduğunu.

Bugün Afrin’den Artvin’e, Afganistan’dan Kosova ‘ya, Katar’dan Sinop ‘a, Kars’tan Edirne ‘ye ve dünyanın dört bir yanında “kızıl elma “ ülküsü ile yanıp tutuşan Mehmetçiklere selam olsun.

 Afrin‘de şehit olan canlarımıza Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun…