Gazetecilik mi? İNSANLIK mı? (8)


BİR KIL TÜM ÇALIŞANLARI NASIL BIYIĞINDAN ETTİ...

Dönemin Maliyet Bakanı Kemal Unakıtan’ın “Paşa Paşa Ödeyecekler” sözleriyle başlık attığım haber bomba etkisi yaratmıştı. Herkes şoktaydı. Kimin aklına gelirdi, bakan gece yarısı fabrika ziyaretine gidip, Dilek Akın’a özel açıkalma yapacak..... O gün yaşadığım keyfi unutamam.

Aslında, bir gazeteci  bir devlet büyüğünü takiple görevlendirildiyse çok  büyük sorumluluk. Eğer bu cumhuraşkanı, başbakan ve bakanlarsa gözleri iki değil dört açmak lazım. Ben Anadolu Ajansında çalıştığım 15 yıl boyunca devlet büyüklerini takip ederken, uçaklarının havalanıp, tekerlerinin içeri çekilmesini beklerdim. Neden mi? Ya o devlet büyüğü aniden fenalaşıp uçaktan geri inerse veya başka bir olumsuzluk yaşanırsa? Ne olurdu. Herşeyi düşünmek lazım. Yani tüm olumsuzlukları hesap etmek lazım.

Takip etitğim devlet erkanının kentten ayrıldığı haberini hazırlar. Son cümleyi söylemek için de elimde cep telefonu beklerdim. Telefonla haberi ajansa yazdırır ondan sonra havaalanından ayrılırdım. Hem de gönlüm rahat bir şekilde.

 

BIR KIL ÇALIŞANLARI NASIL BIĞINDAN ETTİ

Gazetei ulaştığını haber yapar. Eğer gazeteci bir dostunuz varsa ve de bir iş yapıyorsanız hatır gönüle size haberini yapar. Ya da gerçekten yaptığınız işin haber değeri vardır yine yapar. Ama ya gazetecilere ulaşamayan, ya da gazeteci dostu olmayanlar..

Anadolu Ajansı’nda İstihbarat şefiydim. Habere gitme gibi bir zorunluluğum yoktu. Benim görevim istihbaratı yönetmekti. Yani muhabirlere konu üretmek, yönlendirmek, yazdıkları haberleri okuyup redakte etmek. Ama ben hiç o masa başı hiç sevmedim. Benim dışarı çıkmam, makine boynumda koşturup atlatma haber bulmam gerekiyordu.

Yine bir gün aklıma Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren firmaları gözden geçirmek geldi. Burada neler yapılıyordu. İhracat yapan, ülkeye katma değer sağlayan firmaların haberlerini yapmak onlara her zaman güç ve şevk verir. Bunu düşünerek, AOSB firmalarının listesini aldım.

Listede bir firma vardı. Tek kullanımlık ürün üretiyordu. Yani, galoş, ağız bantı, eldiven gibi ürünler. Firmaya gittiğimde yönetim kurulu başkanı olan kişinin morali bozuktu. Sanırım işler kesat gidiyor diye düşündüm. Haber hazırlamak için yaptıkalrı üretimden, ihracatlarından söz etmelerini istedim.  Sonra da tesislerden fotoğraf çektim. Biz gazeteciler fotoğraf çekerken genelde bayan ve güzel yüzlü olanları tercih ederiz. Hiç kimse paspal bir kadın ya da erkek fotoğrafı çekmek istemez. Ben de fabrikada hep bayanları çektim. Erkekleri çekmek hiç aklımın ucundan bile geçmedi. Neyse, fotoğrafı da çektim ama haber çok sıradandı. Yani içime sinmemişti ama yine de eli boş dönmemek için haberi toparladım.

Beni AOSB’ye bırakan aracın başka bir işi çıkınca gitmişti. Firma sahibi nezket gösterip şoförü ile beni ajansa bıraktırmak istedi ama şoför dışardaydı. Bu kez, kendisi “dilek hanım size de mahçup oldum. Kızımı zaten çarşıya bırakmam gerekiyor. Birlikte sizi de bırakayım dedi.. Ben de peki dedim. Arabada firma sahibinin kızı, ben ve aracı kullanan firma sahibi vardı. Yolda sohbet ederken, “Dilek hanım bizim yaptığımız iş çok hassas. Sağlık ürünü üretiyoruz. Geçtiğimiz ay Japonya’dan bir tır ürünümüz geri döndü” dedi. Ben hayretler içinde başladım deşelemeye. “Ndeen” diye sorunca. “Ürünlerimizin  birinden bıyık kılı çıkmış.... “Peki siz ne yaptınız?” dedim. Fabrikada çalışan ne kadar erkek varsa hepsinin bıyığını kestirdim. Adama döndüm, pala bıyık.

Dedim ki “Haber burada. Neden bunu daha önce söylemediniz?” haberi bu yönde hazırlardık. Nasil yani dedi. Bu haber olur mu? Olmaz mı bir kıl tüm çalışanları nasıl bıyığından etmiş.....Çok da güzel haber olur dedim. Ama firma sahibine geri dön diyemiyordum çünkü kızını çarşıya indirmesi gerekiyordu. Kıvrandım durdum tabiki. Bu haberi yapmalıydım...

(Devamı haftaya)

Saygılarımla

[email protected]