Kaynak, dün CNN Türk'te Hakan Çelik'in sunduğu "Hafta
Sonu" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. AB ile ilişkilere ve
mülteci konusuna değinen Kaynak, Avrupa Birliği'nden mültecilere 677 milyon
Euro yardım geldiğini ifade etti. Türkiye’deki mültecilerle ilgili istatistiki
bilgiler veren Başbakan Yardımcısı Kaynak, Avrupa ve Türkiye arasındaki
anlaşmazlık kötü bir yere giderse, kapıları açmak gibi bir durumun söz konusu
olup olmayacağına ilişkin soruya, şu yanıtı verdi: "İnsan, pazarlık unsuru
olamaz. 3 milyon mültecinin 900 bini okuma çağındaki çocuklar, 1 milyon 200
bini eşini, babasını kaybeden kadınlar.
En çok korunmaya muhtaç olan bu insan grupları pazarlık unsuru olarak görülemez.”
Kaynak, Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliğinin ölçülebilir değerleriyle bu meseleye 12,5 milyar dolar harcama
yaptığını kaydetti.
Türkiye’nin Suriyeli mültecilere bakışını değerlendiren
Kaynak, “Türkiye bu olaya ilk başta 2011 yılında Esad'ın halkının üzerine bomba
yağdırmaya başlamasından sonra insani dram olarak baktı ve kapıları açtı.
Kimsenin ırkına, cinsine, dinine bakmadan kapıları açtı. Türkiye buna insanlık
dramı olarak baktı. Avrupa Birliği ile varılan mutabakatı düşünürseniz, Sayın
Başbakanımız Davutoğlu'nun 18 Mart'ta imzaladığı bir mutabakat metniydi. O
tarihte her gün Ege'de 2 bine yakın izinsiz göç hadisesi yaşanıyordu. Bunların
birçoğu maalesef Ege'nin soğuk sularında can veriyorlardı. Bu insanlar
Avrupa'ya düzensiz göç etmesinler, bir mutabakata varalım, biz kendi
sınırlarımızda, Sahil Güvenliğimizle başka tedbirlerle bunları kontrol altına
alalım. Bilsinler ki insanlar izinsiz gittiklerinde zaten iade edilecekler
Türkiye'ye. Ama Avrupa'dan izinsiz bize iade edilen her bir mültecinin
karşılığında biz bir tane izinli göçmen gönderelim. Mutabakatın temeli buna
dayanıyordu ki insanlar Ege sularında can vermesinler. Olaya insani noktadan
bakmaya devam edeceğiz" dedi.
KAYNAK: BU YÜKÜ
İNSANLIĞIN PAYLAŞMASI LAZIM
Ölçülebilir hizmetlere bakıldığında, bütçelendirilmeyen 12,5
milyar dolarda, belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın
yardımlarının olduğunu aktaran Kaynak, "Türkiye'nin iddiası şu; bu
insanlar Ege'nin, Akdeniz'in sularında boğulmasınlar, Avrupa'da jiletli tel
örgülerle karşılaşmasınlar ama bu yükü de insanlığın paylaşması lazım."
ifadelerini kullandı. Veysi Kaynak, Avrupa'dan ve Birleşmiş Milletler'den
mülteciler için Türkiye'ye yapılan yardım tutarına ilişkin, şu bilgileri verdi:
"7 Kasım'da Bakanlığıma bağlı kuruluşların bütçelerini sunduğumda verdiğim
rakam bütün dünyadan 512 milyon dolardı. Ama bugün bu rakamın sadece Avrupa
Birliği bakımından 600 milyon avro ilave edildiğini göreceğiz. Sebebi şu; Birebir anlaşması karşılığında Avrupa Birliği
2015-2016 yılları için mültecilere 3 milyar avro mali yardımda bulunacaktı. Ucu
açıktı, bir o kadar da daha sonra ilave edilebilecekti. Bunun müzakere süreci
çok uzun sürüyor. Şimdi teknik bir ayrıntı ama Avrupa Birliği 1 milyar 200
milyon avrodan fazla parayı, hesabından çıkardı. Önce sektörler belirlendi.
Eğitim, sağlık, belediyelerin altyapısı, Göç İdaresi, Sahil Güvenlik gibi bir
kısım kuruluşların güçlendirilmesi... Bu sektörler belirlendikten sonra Avrupa
Birliği ile bir sözleşme altına alınıyor.
Geldiğimiz nokta itibarıyla 1 milyar 200 milyon avronun nasıl
harcanacağının müzakeresi başlıyor. Avrupa Birliği istiyor ki bunu, kendi
STK'ları eliyle yapsın. Biz de istiyoruz ki biz bu işte deneyimli bir devletiz.
Diyelim ki eğitim sektöründe bizim okul ihtiyacımız var, biz okul yaptıralım.
Biz 20 milyon poliklinik muayene, 800 binden fazla cerrahi müdahale yapmışız.
Türkiye'de 177 bin çocuk doğmuş. Bunlar hastanelerimizi kullanmışlar,
doktorlarımız hizmet etmişler. Biz hastane yapalım istiyoruz. Avrupa Birliği
ile sürecin tıkandığı noktalardan biri bu. Biz karşı çıkıyoruz. Biz diyoruz
ki; Türkiye çadır devleti değil. Türkiye
bu işleri çok başarılı yapan, dünyanın en iyi sağlık sistemini kuran, en iyi
hastanelerini, okullarını yapan bir ülke."
BEDELLİ ASKERLİK SÖZ
KONUSU DEĞİL!
Ülke ekonomisinden dövizdeki yükselişe, mülteci sorunundan
AB ilişkilerine kadar birçok soruya yanıt veren Kaynak, askerlik ile ilgili
soruya da "Benim oğlum ve damadım da aynı soruyu soruyor. Bedelli askerlik
şu an gündemde değil. Türkiye, içeride ve dışarıda terör örgütlerine karşı çok
önemli bir mücadele verirken; bedelli askerliğin gündemde olması mümkün değil”
diye cevap verdi.
TRUMP'IN ÇAĞRISI DOLARI
GÜÇLENDİRDİ
Ekonomi alanında Türkiye'yi neler beklediği, dövizdeki
yükseliş ve buna karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin soru üzerine Kaynak,
ekonomideki sert dalgalanmanın ABD'deki başkanlık seçimlerinin sürpriz bir
netice vermesiyle başladığını, Donald Trump'ın hem seçim kampanyası boyunca hem
de seçimden sonra güçlü Amerikan ekonomisi, dışarıdaki yatırımları içeri
çağırma politikasının doları bütün ülkelerin parası karşısında çok
güçlendirdiğini belirtti. Türkiye'nin bu durumdan bir miktar daha fazla
etkilendiğini ifade eden Kaynak, şöyle konuştu: "Bunun birinci sebebi,
bizim aslında 15 Temmuz'dan sonra Bakanlar Kurulunda değerlendirdiğimiz bir
hadiseydi. Bu FETÖ, darbe girişimini milletimizin kararlılığıyla ve cesaretiyle
başaramadı. Bunun bitmeyeceğini biz öngörüyorduk. Çeşitli yeni varyasyonlarla
ülkemize zarar vermeye devam edecekti.
İkincisi, Avrupa Birliği'nin maalesef uzun yıllardan beri takip ettiği
politikadan vazgeçip daha ırkçı daha radikal bir yöne doğru kayması. Üçüncüsü geçen
sene 24 Kasım'da Rusya ile yaşadığımız uçak krizinden sonra turizmde meydana
gelen gerilemeler. Buna şunu da ilave etmemiz lazım, gerek DHKP-C'nin, gerek PKK'nın gerekse DEAŞ'ın şehirlerde masum
insanlara ve turizme yönelik sabotajlarının da önemli bir miktar payı
var." Kaynak, benzer bir sürecin 2008-2009 dünya global finansal krizinde
de yaşandığını hatırlatarak, o dönemde çok önemli, günlük hayata dokunan
önlemlerin alındığını ve Türkiye'nin süreci dünyada en iyi atlatan ülke
olduğunu vurguladı.
YÜKSEK FAİZLİ
BORÇLARIN ÖNÜNE GEÇİLECEK!
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Ekonomi Koordinasyon
Kurulu toplantısında alınan kararlara da değindi. Ekonomi Koordinasyon
Kurulunun neticelerini perşembe günü Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklayacağını
dile getiren Kaynak, şunları söyledi: “Başbakanımız, bu kararları Türkiye ve
dünya kamuoyuna açıklayacak. Kararlar alındı ama bu kararlar hemen açıklanmadı.
Neden? Mali ve Hazine bürokrasisinin
teknik düzenlemeler gerektiren, sermaye piyasalarının, BDDK'nın bir kısım
konuları var. Onlar dün ve bugün çalışıldı" ifadelerine yer verdi. Şirketlerin,
yüksek faizli borçlanmasının önüne geçecek kararların açıklamada görüleceğini
aktaran Kaynak, "Bu önemli. Dolardaki yükseliş elbette ki önemlidir ama
faizdeki yükseliş şirketlerimizi çok çabuk etkiliyor. Bu kurulun temel niyeti
şuydu; 2000 yılındaki gibi, onun sonu 2001 krizine gitmişti, şirketlerin etkilenmesi, bu etkinin bankacılık
sistemini etkilemesi ve Türkiye'nin maalesef bir finansal kaosa gitmesi. Hep
beraber göreceğiz insanımızın günlük hayatına dokunan, şirketlerimizi finansal
anlamda ve bankalarımızı rahatlatacak bir tedbirler paketini Başbakanımız
açıklayacak. Alınan kararların bir kısmı Cuma günü, bir kısmı 1 Ocak'tan
itibaren uygulanacak" değerlendirmesinde bulundu.
Alınan kararlar arasında iş gücü piyasalarında da istihdamı
arttıracak çalışmalar olduğunu belirten Kaynak, Gümrük Birliği ile ilgili şu
açıklamalarda bulundu: “Herkesin merak ettiği bir husus daha var; Avrupa'da
'Türkiye ile müzakereleri donduralım' tavsiye kararından sonra bizim için iki
önemli hadise var. Bir tanesi Gümrük Birliği ne olacak? Biri de Türkiye'de 3
milyon mülteci var. Bunlarla ilgili geri kabul birebir anlaşması ve mali yardım
paketi var. Bunlar ne olacak? Gümrük Birliği ile ilgili Ekonomi Bakanımız,
Gümrük ve Ticaret Bakanımız, Avrupa Birliği Bakanımız, bilgiler verdiler bu kurulda.
Zannediyorum dün Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekçi İsviçre'de Gümrük Birliği ile
ilgili gerek Avrupa tarafındaki gerekse Türkiye tarafındaki bakış, bunun her
iki tarafın da yararında olduğu, devam etmesi gerektiği ancak revize edilecek
alanların tespit edilerek revize edilmesi gerektiğini belirtti. Yani ne Gümrük
Birliği'nden çıkmayı konuştuk o gün biz, ne de Avrupa bunu konuşuyor. Bunun revize
edilecek alanları var." (KENAN
ONARAN)
YORUMLAR