Dış Politika, Milli Siyaset ve Gerçekçilik
Hacı Bilal Şen

Hacı Bilal Şen

Dış Politika, Milli Siyaset ve Gerçekçilik

03 Nisan 2018 - 03:07

Ülkemizin günümüz dış politika ve diplomasi ilkelerini takip ederken, Atatürk dönemi milli dış siyasetten farklı bir uygulamanın olmadığını görüyoruz. Suriye konusunda ABD’nin bölgeden çekileceğini açıklaması ile devreye Fransa girdi. Fransa sabık müstemlekesinden vazgeçmediğini dillendirmiş oldu. Peki, bundan sonra ne olacak? Türkiye milli siyaset ve gerçeklilik ilkesi ile denge ve üstün taraf pozisyonunda olmaya devam edecektir.

Milli Mücadele döneminde Milliyetçilik ilkesinin uygulanması “Milli Devlet “ kavramı şeklinde tatbik edilirken Cumhuriyet dönemi dış politikasında “Türkiye’nin menfaatlerini her şeyin üstünde tutma” şeklinde uygulanmıştır. Atatürk 28 Ocak l920 tarihli Misak-ı Milli’yi esas alarak Milli topraklar üzerinde tamamen Türk Milletine dayalı “Milli Devlet” kavramını ileri sürerken, Türk milletinin kendi öz güvenini kazanması için de büyük çaba harcamıştır. Çünkü Osmanlı devletinin temelini teşkil eden Türk Milleti son yüzyılda adeta unutulmuştu. Milli Mücadelenin temel dayanağı olan Milliyetçilik ilkesi Cumhuriyetin ilanından sonra dış politikada Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk Devletinin Milli menfaatlerinin korunması şeklinde tatbikata konulmuştu. Atatürk bu konuda şöyle demektedir. “Milletlerin siyasetinde ancak menfaatler vardır. Kimsenin kimseye dost olamayacağını bilelim.”

Atatürk, Türkiye için öngördüğü “Milli dış politikayı” “Milli siyaset” olarak ifade etmiştir. Milli siyaseti Atatürk şu şekilde açıklamıştır. “ Bizim açık ve uygulama imkânı gördüğümüz siyasi meslek Milli siyasettir. Dünyanın bugünkü şartları ve asırların dimağ ve karakterlerde topladığı hakikatler karşısında hayalperest olmak kadar büyük hata olamaz. Milletimizin güçlü, mutlu ve devamlı yaşayabilmesi için devletin tamamen milli siyaset takip etmesi ve bu siyasetin iç teşkilatımıza uygun olması ve ona dayanması lazımdır. Milli siyaset dediğimiz zaman, kastettiğim mana şudur: Kendi Milli sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi gücümüze, kuvvetimize dayanarak varlığını muhafaza etmek sureti ile millet ve memleketin saadet ve imarına çalışmak. Aşırı emeller peşinde milleti meşgul etmemek ve zarara sokmamak.” Milli dış politikayı tarif eden bu sözlerden, şu unsurları çıkarmak mümkündür. Öncelikle milli siyaset, tatbik kabiliyeti olan bir dış politikadır. Yine milli siyaset kendi kuvvetine dayanmaktadır.

Atatürk’ün dış politikası dogmatik değil gerçekçidir. Yani sabit fikirlere göre hareket etmez daima gerçeği arar. Atatürk, gücünün sınırlarını çok iyi bilip, hedefini de gerçekçi bir biçimde tespit edebiliyordu. Atatürk’ün gerçekliği şu sözlerinde açıkça görülmektedir. “...Büyük hayaller peşinde koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar görünen sahtekâr insanlardan değiliz. Büyük ve hayali şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın husumetini, garazını, kinini bu memleketin ve milletin üzerine çektik... bütün cihana korku ve telaş veren mefhumlar üzerine koşarak düşmanlarımızın adedini ve üzerimize olan tazyikatı tezyid etmekten ise hadd-i tabiiye(tabii duruma), hadd-ı meşrua ruca edelim. Haddimizi bilelim... Biz hayat ve istiklal isteyen milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı ibzal ederiz(esirgemeden veririz). “

Atatürk Milli Mücadele döneminde Pan-İslamizm ve Pan-Türkizm’e yönelmek yerine Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmeyi tercih etti. Mustafa Kemal, barışçı anlayışının bir sonucu olarak, Milli Mücadele sırasında bile düşmanla diyalog kapısını açık tutmuştur. Atatürk Milli Mücadele sırasında, düşmanla görüşme fırsatı doğduğunda, bunu milli hedeflerin anlatılması için değerlendirerek kullanmasını bilmiştir. Karşı tarafın milli istekleri kabul ettiği anda da savaşa son vermeye hep hazır olmuştur. Mustafa Kemal iki dünya savaşı arası dönemde, birbirine zıt rejimlerin oluştuğu uluslararası ortamda, rejim farkı gözetmeden dostluklar kurma anlayışını uygulamıştır. Milli Mücadele sırasında Atatürk, Türk Milleti’nin en büyük rakiplerinden biri olan Sovyet Rusya ile taktiksel bir ittifak içine girmiş ve bu durum milli menfaatlerin gerçekleşmesinde büyük avantaj sağlamıştır.

Hayalci ve maceracı davranışlardan çile çeken Türk Milleti’nin ızdıraplarını çok iyi bilen Atatürk serüvencilikten uzak bir dış politika izlerken, aynı zamanda aktif olmayı da ihmal etmemiştir. Atatürk Türkiye’sinde, dış politikanın iç politikaya devamlı üstünlüğü vardı. Özellikle Milli Mücadele yıllarında dış gelişmeler çok yakından takıp edilmiş ve çoğuna derhal çok yerinde müdahale edilmiştir. Zaferden sonra da her ne kadar içeride reformlar gündemde önemli bir yeri tutuyor olsa da Türkiye, dış gelişmelere azami ölçüde ilgi göstermiştir. Yıllarca suren yıpratıcı savaşlardan yeni çıkmış olan Türkiye Uluslararası alanda yerini sağlamlaştırmak için dış gelişmeleri yakından takip etmiş ve aktif bir dış politika izlemiştir. Atatürk bölge işbirliğine katılmanın yanı sıra daha geniş paktlara da katılmayı da Milli menfaatlere uygun görmüştür.

Siyasi hâkimiyet olmazsa ne kültür kalır ne millet ne de din kalır. Türkiye milletler mezarlığıdır. Atatürk'ün yaptığı milli mücadeleyi küçümseyenler var. Başkalarının egemenliğinde kalan hiçbir yerde kalkınma olmaz, sömürü olur. Avrupa birleşiyor. Birlik beraberlik olmayınca çözülme kolay olur. Türkiye halkları yoktur. Türk halkı vardır. Türkiye devletini kuran Türk halkına Türk Milleti denir. Bölücülüğün özgürlüğü ve demokrasisi olmaz. Türk devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bunun dışındaki görüşlerin hoşgörüsü olmaz. Bölücü ve yıkıcıların fikir özgürlüğü olmaz, hiçbir devlet buna müsamaha göstermez. Türk devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar