Almanya cinayetlerin hesabını veremiyor
Her fırsatta Türk düşmanlığı bir adım daha ilerleten Almanya, biri Kahramanmaraşlı 10 kişiyi öldüren katilleri aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü hakkında hesap soramadı.
Almanya’da, 8’i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü davasında, mağdur yakınları federal savcılar ve soruşturmayı yürüten polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Almanya’nın kirli tutumu bir kez daha gözler önüne serildi.Almanya’da “Darbeye karşı demokrasi” mitinginde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dev ekrandan katılımcılara seslenmesine izin vermedi. Aynı Almanya 2000-2006 yıllarında Neo Nazi olarak bilinen aşırı sağcılar tarafından öldürülen birisi Kahramanmaraşlı 9 kişinin katil zanlılarını yargılamadı. Öte yandan,Almanya’da Federal Meclis “Ermeni soykırımı” iddialarını tanıyan bir tasarıya onay vermişti.
ALMANYA’DA ‘KURUMSAL IRKÇILIK’ ŞÜPHESİ
Mağdur yakınları adına suç duyurusunda bulunan iki avukattan biri olan Mehmet Daimagüler, savcı ve polisler hakkında cezalandırmayı durdurma ve belgeleri yok etmeye çalışma şüphesinin bulunduğunu dile getirdi. Mağdur yakınları, davanın ‘gereksiz’ yere uzamasından devlet organlarındaki ‘kurumsal ırkçılığı’ sorumlu tutuyor. Suç duyurusunun Karlsruhe Federal Savcılığı’na yapıldığı belirtilirken, savcılığın ön soruşturmayı başlattığı ifade ediliyor. Almanya’da 2000-2007 yılları arasında gerçekleşen 10 cinayetle ilgili 2013 yılında başlatılan NSU davasında bugüne kadar yeterli ilerleme sağlanamadı.
DEFTER YOK EDİLDİ Mİ?
Savcılığa yapılan suç duyurusunda, NSU örgütüne silah temin ettiğinden şüphe edilen neo-Nazi ‘Blood and Honour’ (Kan ve Onur) isimli örgütün Saksonya lideri Jan Werner’in yazdığı defterin yok edilmesine NSU davasına bakan yetkililerin önayak olduğu ifade ediliyor. Die Welt gazetesinin haberine göre, defterin yok edilmesi talimatı Kasım 2014 tarihinde verildi. Defterin yok edilmesinin ardından ‘Blood ve Honour’ örgütünden Werner’in ifade vermek için mahkemeye çağrıldığı ancak konuşmayı reddetiği ifade ediliyor. Ortaya çıktığı ilk dönemde Almanya’da şok etkisi yaratan NSU cinayetleri davasında, yetkililerin delil karartmasının ortaya çıkması durumunda davanın akışının önemli ölçüde değişmesi bekleniyor.
CİNAYETLERİN ARDI ARKASI KESİLMEDİ
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi Hanovası köyünden 1991 yılında Almanya’ya ya giden ve 2006 yılında Alman Neo-Nazi terör örgütü üyelerince öldürülen Mehmet Kubaşık’ın geride bıraktığı eşi ve üç çocuğu, olayın hâlâ aydınlatılmamış olmasına tepkili. 1991 yılında eşi Elif ve kızı Gamze’yi de yanına alan Mehmet Kubaşık, Almanya’ya yerleşti. Dortmund şehrinde oğulları Ergun ve Mert dünyaya geldi. Birçok işte ağır şartlarda çalışan Mehmet Kubaşık, birkaç yıl sonra işletmeciliğini yaptığı bir büfe açtı. Kubaşık, 4 Nisan 2006 tarihinde Neo-Nazi terör örgütü üyelerince öldürüldü.
DOSYALAR KAYBOLUYOR
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’daDortmund’daki vatandaş buluşmasında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’ndan bir heyet ve gazeteciler Alman Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hareketi teröristlerince katledilen Mehmet Kubaşık’ın ailesini ziyaret etti. Mehmet Kubaşık’ın eşi Elif Kubaşık, eşinin davasıyla ilgili ‘NSU davasından umutlu musunuz ?’ sorusuna, “Keşke umutlu olabilseydim. Mahkeme başlıyor ama nedense dosyalar kayboluyor. Avukatlara bile dosyaları vermiyor. Merkel bize söz verdi ama hiçbir şey yok ortada” yanıtını verdi.
ZIRHLI ARAÇLA GELDİ
Baş sanık Beate Zschaepe, duruşmadan yaklaşık 1 saat 20 dakika önce mahkemeye polis eşliğinde zırhlı araçla getirildi ve duruşma salonuna binanın garajından alındı. Zschaepe, cinayetlerde suç ortağı olmak, terör örgütü üyeliği ve kundaklama ile suçlanıyor. Diğer dört sanık Holger G, Casrten S, Andre E ve Ralf Wohlleben, NSU terör hücresine yardım etmekten yargı önüne çıkıyor. Cinayetleri işleyen Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ise 4 Kasım 2011 tarihinde bir karavanda intihar etmişti.
TOPLAM 9 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ
Mehmet Kubaşık, 2000- 2006 yıllarında Alman kamuoyunda ‘dönerci cinayetleri’ şeklinde lanse edilen cinayetlerde öldürülen toplam 8 Türk ve 1 Yunan kurbandan biri oldu. Alman devleti ve medyası uzun yıllar bu cinayetleri ısrarla ‘uyuşturucu kaçakçılığına’ bağladı ancak 2011 yılında bu cinayetleri Neo-Nazi terör örgütünün işlediği ve örgütün Alman istihbarat örgütüyle yakın ilişki içerisinde olduğu ortaya çıktı.