Gizlenen Gerçek: 1. Çanakkale Savaşı

Kahramanmaraş'ın şifa deposu rahmetli Aslan İspir'in torunu Ömer Faruk İspir yazdığı yeni kitapla gündeme oturdu. Osmanlı padişahlarından Sultan lll. Selim Han'ı kaleme alan İspir'in yeni kitabında Sultan 3. Selim Han'ın bir İngiliz Subayı tarafından şehit edildiğini iddia etti.

“Balıkçı Tapınağının Azizleri: Hankâh’la büyük okuyucu kitlesine ulaşan Ömer Faruk İspir, Vatikan’ın gizli sırlarını deşifre etmişti. Uzun yıllardır üzerinde yaptığı araştırma ile Vatikan’ın Türkiye üzerindeki oyununu yazdığı kitapla okuyucusuna duyuran İspir, ikinci kitabı “Şahların Savaşı” ile Osman tarihine ışık tutacak.

Yeni kitabıyla ilgili Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesinin sorularını cevaplayan İspir, yeni kitabında Osmanlı da barışın ne anlama geldiğini ve ne ifade ettiğini tüm detaylarıyla yazdığını belirtti. İspir; “Dünyayı Pax Americana (Amerika Barışı) değil, Pax Ottomana (Osmanlı barışı) kurtarır. Şahların savaşı, bugüne kadar yazılmayan ve söylenmeyen bir şekilde Pax Ottomana’yı anlatıyor, yani Osmanlı barışının ne anlam ifade ettiğini, dünyanın nasıl barış ve huzur ortamına kavuşacağının detaylarını şahların savaşı kitabım bütün çıplaklığı ve gerçekliği ile yazıyor.” dedi.

Yazar Ömer Faruk İspir yeni kitabının püf noktalarını ve dikkat çekmek istediği olayları Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesine anlattı. İşte İspir’le yapılan dev röportajın ayrıntıları;

 

İNGİLİZLER İLE GİZLENEN GERÇEKLER

Araştırmacı- Yazar Ömer Faruk İspir, Şahların Savaşı adlı eser bugüne kadar hiç yazılmayan, anlatılmayan ve hatta gizlenen İngilizler ile yapılan 1. Çanakkale Savaşını anlatıyor. Özellikle İngiliz İmparatorluğu’nun Osmanlı Devletini yıkmak ve Padişah III. Selim Han’ı öldürmek için yaptığı faaliyetler ve Sultanın şehit edilmesi bütün detayları anlatılıyor.

1807 yılında İstanbul’da İngiliz elçisi olarak bulunan Charles Arbuthnot, İsa’nın Fakir Askerleri Locası, The Levant Company ile hep beraber, Osmanlı Devletini parçalamak Türkleri geldikleri yere, Orta Asya’ya göndermek ve İslam Nurunu söndürmek için, el birliğiyle çalıştıklarını ifade eden İspir, “Kaynaklarda ismi geçen bir başka teşkilat olan Devlet-i Ebed Müdded Fedaileri Cemiyeti üyeleri ve Sultan III. Selim Han ise hain ittifaka karşı var güçleriyle çarpışmışlardır. İşte Şahların Savaşı kitabı, kaynaklardan süzülen gerçek bilgiler ile yaşanan mücadeleyi bütün çıplaklığı ile anlatmaktadır” dedi.

 

“SULTAN III. SELİM HAN’IN HAYATINI VE DÖNEMİNİ ROMAN ÜSLUBUYLA KALEME ALDIM”

“Osmanlı Tarihini öğrenmek isteyenlerin, gizem, entrika, macera ve Osmanlı Savaşlarını merak edenlerin ilgileneceklerini ve beğeneceklerini umut ediyorum. Ancak Şahların Savaşı inanıyorum ki bundan öte, Osmanlı Tarihini, özellikle de III. Selim Han dönemini araştıranlara, yepyeni ufuklar çizecek, farklı bakış açıları kazandıracaktır. Çünkü kitapta işlenen konuların her biri sağlam kaynaklara dayanmaktadır. Ayrıca bilinen ve sürekli tekrar edilen tarihi vakalar, Şahların Savaşı kitabında yer almamaktadır. Maalesef fikir ve akademik çalışmaların, ülkemizde pek revaçta olmadığı da bilinen bir gerçektir. Durum böyle olunca bendenizde Sultan III. Selim Han’ın hayatını ve dönemini roman üslubuyla kaleme aldım. Tarihi kaynaklardan asla uzaklaşmadım ve araştırmalarım süresince de üzerinden geçme şansı elde ettiğim ve faydalandığım eserleri de, kitabın arkasına kaynakça olarak yazdım. Yani bu kitapta yazar olarak okura kendi hayal âlemimi, hakikat olarak sunmadım. Şahların Savaşında yazılan olaylar ve karakterler, tamamen gerçeğe uygundur. Hiçbir saptırma ve başkalaştırma yapılmamıştır”   

 

ŞAHLARIN SAVAŞI OKUYUCUSUNA NE VAAT EDİYOR. OKUYUCU KİTABINIZI NEDEN OKUMALI?   

“İnsanımız haklı olarak iyi ve kendilerine bir şeyler katacak kitaplar okumak istiyorlar. Bu manada tabi ki sizin de haklı olarak sorduğunuz gibi, Şahların Savaşı, bize ne vaat ediyor? Neden okuyalım? Sorusu gündeme gelecektir ve gelmelidir de. Şahların Savaşı Sultan III. Selim Han isimli çalışmam, her şeyden önce tarih meraklılarına, sadece gerçekleri vaat ediyor.  Kitapta konu edilen kurgu aynen yaşanmıştır. Ortaya koyduğum hakikatten yola çıkarak, kıymetli okurlara arz etmek isterim ki, tarihi dizileri, özelliklede Osmanlı Tarihini karalamayan yapımları, toplumumuzun beğeni ile izlediğini ve takip ettiğini düşünecek olursak, III. Selim Han’ın hayat hikâyesi ve döneminde yaşananlar bu kitap vasıtasıyla film ya da dizi haline getirilebilir. Şayet ortaya başarılı bir yapım çıkarsa, insanlarımız izleyecekleri dizi veya filimden de, gerçek tarihi öğrenme fırsatı yakalayacaklardır. 

 

“TARİHİMİZ, BİZE ASLA DOĞRU OLARAK ÖĞRETİLMEMİŞTİR”

Toplumumuzda “Osmanlı” dendiği zaman, ne yazık ki saray, harem hayatı ya da Osmanlı’nın parlak dönemlerin de ki savaşlar ve kahramanlık hikâyeleri akla gelmektedir. Burada şunu söyleyeyim ki tarihimiz, bize asla doğru olarak öğretilmemiştir. Bilinçli olarak bir el, sürekli olarak Türk Tarihini çelişkilerle dolu ve yanlış olarak işlenmesi ve anlatılması için uğraşmıştır ve hâlâ da uğraşmaktadır. Toplumun hamaset duygularını okşayarak olmamış şeyleri varmış gibi ya da bizi biz yapan özelliklerin üstü kapatılarak sunulmuştur. Tarih tekerrürden ibarettir denir. Ama denilmez ki ibret alınsaydı, hiç tekerrür eder miydi?  Tarih doğru olarak okunur öğrenilirse, tekerrür etmez. Çünkü ondan çıkaracağımız dersler, bizi bir daha aynı yanlışı yapmaktan alıkoyar. Atacağımız her adımda, eski yanlışları göz önünde bulundurur ve hatalarımızı düzeltebiliriz.   Ve daima ileriye gideriz. 

Şahların Savaşı Kitabı, tarih severlere, çok iyi savaş sahneleri vaat ederken, inanıyorum ki hiç kullanılmamış ve duyulmamış bilgilerin var olduğunu Osmanlı Tarihi Araştırmacılarının kulaklarına fısıldayacak ve daha çok araştırma yapılacaktır. Öyle zannediyorum ki, ülkemizin bugünkü yaşadığı olayları, üzülerek ve hayretler içerisinde, o günküler ile karşılaştıracaksınız. III. Selim’den sekiz padişah sonra, yani Sultan Vahdettin ile birlikte 1 Kasım 1922 de Osmanlı Devleti yıkılmıştır.  Araştırmacıların işin içinden çıkamadığı bir soru ise her daim gündemdedir.

 

BU MUHTEŞEM VE ASLA YIKILMAYACAĞI DÜŞÜNÜLEN, MEDENİYET NEDEN YERLE BİR OLDU?

Her tarihçi, sosyolog veya akademisyen bu soruya, kendi bulundukları noktadan ve bilgileri kadarıyla, farklı cevaplar vermişlerdir. Ancak anlatılanlar ve yazılanlar dinleyenleri, okuyanları tatmin etmekten uzaktır. Ya da devletin yıkılışının sadece bir nedeni irdelenmiş olduğundan dolayı “Osmanlı Medeniyeti neden çöktü” sorusuna, tam olarak bir cevap teşkil etmemektedir.

Fizik biliminde ,” Her şeyin Teorisi” ismiyle, kâinatı anlamaya yönelik yazılan bütün formüllerin tek bir çatı altında toplanması fikri, her daim bilim adamlarını meşgul etmektedir.  Bu manada sosyal ilimlerin daha rahat anlaşılabilmesi ve izah edilmesi açısından, sosyal ilimler için de keşfedilmeye, oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bendeniz de Şahların Savaşı kitabında bu düşünceyle hareket ettim.  Osmanlı Devletinin neden yıkılmış olabileceği ile ilgili, verilen tüm cevapları tek bir çatı altında topladım. Ve hiç kimsenin bu güne kadar öngörüp te açıklamadığı hususu kitapta ilk kez yazdım. Devlet-i Aliyye’nin, gerçekte neden yıkıldığının hakiki cevabı, Şahların Savaşı kitabında bulunmaktadır. Günümüzde Müslüman devletlerin başına gelenler ile geçmişte yaşananlar arasında ki bağ ve ayniyet, ilgilenenlerin istifadesine sunulmuştur.  Değerli okurların Şahların Savaşı “Bize ne vaat ediyor” haklı sorusundan sonra ikinci bir soruyu da, hem sizin hem de tarih severlerin soracağından şüphem yoktur. Sizler sormadan bendeniz arz edeyim.   

 

NEDEN BİR BAŞKASI DEĞİL DE III. SELİM HAN’I YAZDIN?

Osmanlı İmparatorluğu 623 yıllık hayatı boyunca 36 padişah tarafından yönetilmiştir. Osman Gazi, Yıldırım Beyazıt, Fatih, Kanuni Sultan Süleyman gibi padişahlarımız dururken, nereden çıktı bu III. Selim Han dediğinizi duyar gibiyim. Fatih, Yavuz Selim, Kanuni, Sultan II. Abdülhamit gibi Hükümdarlar, bizler için, çok yüksek manalar ifade etmektedir. Ancak bu çok yanlış bir algıdır. Doğru zannettiğimiz düşünce yapısının yanlış olması, ismi geçen padişahlarımızın kötü insanlar ve beceriksiz yöneticiler olmasından kaynaklanmamaktadır. Aksine her biri, birbirinden değerli ve kıymetli şahsiyetlerdir. Hatamıza gelince, Osmanlı Devleti 623 yıl hüküm sürdü.  36 padişah 218 sadrazam 177 Şeyhülislam vazifelerini yaparak doğrusuyla ve yanlışıyla tarihteki yerlerini aldılar. Şimdi sizler bu rakamları okuduğunuzda veya duyduğunuzda en fazla on padişah ve üç beş devlet adamının hayatını bilerek,  Osmanlı Tarihinin öğrenilmiş olunmayacağını fark edeceğinizi ve bana hak vereceğinizi düşünüyorum.  İşte bu anlamda, Şahların Savaşı kitabını okuyanlar, görecekler ki, sadece sekiz on padişah ve üç beş devlet adamı var fikri yanlıştır. Zira kitapta, belki bugün isimleri bile bilinmeyen Gazilerden, Devlet adamlarından ve âlimlerden ve hatta onların eserlerinden de bahsedilmektedir.  Ayrıca çok kıymetli bir devlet adamı ve gönül eri olan Sultan III. Selim Han’ın hayat hikâyesini gün yüzüne çıkarmak için Şahların Savaşı yazılmıştır.

 

YAZAR ÖMER FARUK İSPİR’E KİTABIN BİR BAŞKA MEVZUSU OLAN PAX OTTAMAN’I VE NEDEN PAX OTTAMAN DÜNYAYI KURTARIR?

“Pax Ottoman” Latince Osmanlı Barışı anlamına gelmektedir. Birde bunun tersi var” Pax Americana” yani Amerikan Barışı. Ve “Pax Britannica” bu da İngiliz Barışı demektir. “Yeni Dünya Düzenini” kuran Amerika ve İngiltere ve onların takipçisi ve uydusu olan devletler dünyaya, kan, kaos ve göz yaşından başka bir şey getirmediler.  Osmanlı Devleti ise âleme hükmettiği dönemde dünyaya huzur, barış, esenlik getirmiştir. İşte şahların Savaşı kitabında Osmanlı Devletinin bunu nasıl başardığını ve Osmanlı Barışının içeriğinde ne olduğunu detaylı bir şekilde anlatmaktayım.  Şahların Savaşında Osmanlı Barışının nasıl sağlandığını kıymetli okurlar geniş bir şekilde okuyacaklar. Ama kısaca örnek vermem gerekirse Tamburi İzak Yahudi’dir ve Sultan III. Selim Han’ın Tambur hocasıdır.  Birde Konstantin Kapı dağlı var o da Rum’dur ve Saray ressamıdır. İki farklı ırktan olan bu insanlar Osmanlı topraklarında barış ve huzur içinde yaşadılar ve devlete de hizmet etmeyi şeref bildiler. Tıpkı Osmanlı topraklarında yaşayan diğer milletlerin huzur ve barış ortamında yaşadıkları gibi. Sonra ne mi oldu? Sözde büyük devletler geldiler ve bu milletleri kışkırttılar kan döktüler ve huzur ortamını bozdular. Kitapta Tamburi İzak ve Konstantin Kapıdağlı’nın hayat hikâyeleri de bulunmaktadır. Onların üzerinden Osmanlı Barışının ne olduğunu anlattım. 1789- 1807 Yılları arasında olan bitenleri anlatan kitabım, Amerika’nın ve İngiltere’nin “Yeni Dünya Düzenini” kurmaya çalışmalarını çok farklı açılardan ifade ediyor. Sultan III. Selim Han ise onlara Nizam-ı Cedid ile yani “ Yeni Nizam” ile cevap veriyor. Sultan Selim tahtta kalmayı başarabilseydi ve şehit edilmeseydi, kim bilir belki de Türkler ve Müslümanlar Cihanın tepesine tekrardan çıkacaklar ve “Yeni Dünya Düzenini” başarıyla kuracaklardı. Ancak hain İngiliz oyunları, Allah’ın takdiri ile başarıya ulaştı ve şu anda dünyayı Osmanlı Barışı değil Amerika- İngiltere ortaklığı idare ediyor. Yani Pax Americana idare ediyor. Atalarımızdan ilham alır ve çok çalışırsak Allah da yardım ederse yeniden Cihanın tepesine çıkmamamız için bir neden yok. Yeter ki gayret edelim.” 

 

II. ABDÜLHAMİT HAN’I ANLAMANIN YOLU, III. SELİM HAN’I ANLAMAKTAN GEÇER DİYORSUNUZ. SULTAN III. SELİM HAN İLE II. ABDÜLHAMİT HAN ARASINDA NASIL BİR BAĞLANTI VAR?  

Şayet tarih severler ve araştırmacılar, III. Selim Han’ı tam manasıyla anlayıp açıklayamazlar ise II. Abdülhamit Han’ın saltanatı süresince yaptığı faaliyetlerde anlaşılmaz. Çünkü Sultan Abdülhamit Han, dedesi Sultan III. Selim Han’ın saltanatı süresince yaptığı faaliyetlerden, hayatından ve icraatlarından dersler çıkararak, devleti yönetmiş ve yıkıma doğru giden imparatorluğun kaderini değiştirmeye çalışmıştır. 1789 - 1807 yılları arasında iktisadi, askeri ve eğitim alanlarında yapılan reform çalışmaları ve çağın teknolojilerine ulaşabilmek için, azami gayret gösterilmesinin gerekliliğini, Sultan II. Abdülhamit Han, dedesi Selim Han’dan öğrenmiştir. Ayrıca, Osmanlı Devletinde, Sultan III. Ahmet ile başlayan, fakat tek yönlü veya eksik diyebileceğimiz ıslahatlar dönemi 1. Abdülhamit Han ile son bulmuştur.  III. Selim Han ise, yapılacak reformların köklü ve çok yönlü olması gerektiğini savunmuş, bütün devlet mekanizmasının ve halkında içine dâhil edildiği bir program üzerinde çalışmış, saltanatta kaldığı 18 yıl boyunca da, çok yönlü ıslahatlar fikrini gündemde tutmuştur. Sultan II. Abdülhamit Han’ın, dedesinden aldığı birinci ders budur. Sultan Hamid’de, tahtta bulunduğu 33 yıl boyunca çok yönlü ve köklü ıslahatlar gerçekleştirerek, Osmanlı İmparatorluğunu ayakta tutmaya çalışmıştır. Padişahın dedesinden öğrendiği bir hakikat daha vardır ki acı bir hatırası dahi bulunmaktadır. Zaten Şahların Savaşı, bu acıklı ve kanlı savaşın gerçek öyküsüdür. Şayet günün birinde, düşman İstanbul’a saldıracak olursa, Savaş Çanakkale Boğazından Başlayacaktır. Çanakkale Boğazını geçecek olan düşman donanması, Payitahta ulaşarak bütün şehri topa tutacak, yakıp yıkacak, sonrada askeri birlikleri karaya indirerek taarruz edip, başkenti ele geçirecektir. Böylece de Osmanlı Devletine son verecektir. Yani demek istiyorum ki, “Sizler, Çanakkale Savaşları 1915 yılında başladı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.” 1915’te yaşananlar II. Çanakkale Savaşıydı.

I. Çanakkale deniz ve kara savaşları ise 29 Ocak- 1 Mart 1807 tarihinde, II. Çanakkale muharebelerinden ise tam, 108 yıl önce yaşanmıştır. Savaş şartlarının oluşması, muharebelerin başlaması ve seyri ile düşmana karşı yapılan, akıl almaz mükemmellikte ki savunmanın hiçbir tarih kitabında anlatılmayan detaylarını, Şahların Savaşı kitabında bulabileceksiniz. İnanıyorum ki 1 Mart 1807 senesinde biten bu savaş ve kazandığımız zafer birilerine inat kutlanmalıdır. Vuku bulan I. Çanakkale Savaşından ibretler ve dersler çıkaran II. Abdülhamit Han ise Çanakkale Boğazı’nın ve İstanbul’un savunulması için, dedesi III. Selim Han’ın öngördüğü şekilde bir sistem kurmuş ve 19 Şubat 1915’te başlayan savaş, kara savaşlarını da dâhil edersek 9 Ocak 1916 yılında Osmanlı Devleti’nin galibiyeti ile neticelenmiştir.”    

 

SULTAN III. SELİM HAN DÖNEMİNİ KALEME ALMANIZDA BAŞKA NE GİBİ SEBEPLER BULUNMAKTADIR?

Tabi ki birçok sebebi var ama iki önemli sebeb daha var ki söylemeden geçmek istemiyorum. 

Sultan III. Selim Han ve dönemini kaleme almamda ki en büyük etkenlerden birincisi, onun saltanatı zamanında Fransız İhtilalinin yaşanmış olmasıdır. İkinci sebeb ise Amerika Birleşik Devletlerinin resmi olarak 1789 yılında kurulmasıdır. Dünyanın kaderini etkileyen bu iki önemli olayın siyasi sonuçlarını hesaplayan sultan Selim Han, şayet İngiltere’nin oyunlarıyla tahttan indirilmeseydi, kim bilir belki de tarih çok farklı yazılacaktı.  Fransız İhtilalinin ve Amerika Birleşik Devletlerinin kurulmasının Osmanlı Devletine olan etkilerini ve Sultan III. Selim Han’ın Amerikalı ve İngiliz Tapınakçılarıyla olan mücadelesinin detaylarını, ayrıca Fransızları ustaca tasarlanmış siyasi manevralar ile devletin yanına çekip Devlet-i Aliyye’nin düşmanlarına meydan okuyuşunu, Şahların Savaşı kitabından öğrenirken, Sultanın, şehadetinin ayrıntılarına da tanık olup üzüleceksiniz. Ancak Topkapı Sarayında hain bir İngiliz Subayının varlığından ve Sultanı nasıl şehit ettiğinden de haberdar olacaksınız. (ZEKİ DEMİR)