Halk devletinin yanında olmalı

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin son 15 yılda teröre karşı yaptığı mücadelenin en ciddi operasyonlarını 6-7 ay içerisinde yaptığını belirterek; 'bu ciddi operasyonlar 3-5 yıl önce yapılmış olsaydı bence daha farklı olurdu. Operasyonlarda halkımız devletinin yanında olmalı' dedi.

Türkiye Harp Malulü Gazi, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kahramanmaraş Şube Başkanı Yunus Karaman Güneydoğu’da terör örgütüne karşı verilen mücadelenin gazi ve şehit aileleri üzerindeki etkisini Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesine değerlendirdi.

Karaman Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin mutlaka terör zanlılarıyla ilgili idamı gündemine alması gerektiğini dile getirdi. Güneydoğu’da yaşanan açlık grevine de destek olduklarını belirtti.

“Muhabere zamanı muhasebe olmaz” Karaman Yapılan mücadeleyi ileride değerlendirecek zamanımız olacaktır. Devlet şuan istikrarlı bir şekilde mücadeleye devam etmelidir. Ülkemizi Kobane zannedip özerklik ilan edenler şuan kimle uğraştıklarını anlamaya başladılar. Özerklik ilan edenler o topraklara bile giremiyorlar. Ağlamaya başladılar ve açlık grevine gidiyorlar, biz onların açlık grevini destekliyoruz.

Sen devletin iş makinesini yakacaksın, ambulansını yakacaksın, doktorunu hemşiresini kaçırıp öldüreceksin sonrada yardım isteyeceksin. Teröre canlı kalkan olanlar bunlara olsaydı da şimdi yüzü olsaydı ambulans istemeye.

Yaşamış olduğumuz bu süreçte ‘Katil Devlet’ tartışması yaşanıyor. Buradan katil devlet diyenlere sesleniyorum; asıl katiller askerimizi ve polisimizi şehit eden alçaklardır. Bu açıklamaları yapanları cumhuriyet savcıları gerekli soruşturmayı acilen başlatmalıdır.

Yaşanan bu süreçte devletimizin halkın yanında olmalı ve onlara devletin desteğini ve gücünü göstermelidir. Özellikle çocuklar ve gençler bunu hissettirmelidir.

Bu bölgelerde yeni yerleşim yerleri kurulurken oralara göçmen halklarda yerleştirilmelidir. Bu da şunun içindir ki; orada bölücü örgütler hem barınmasın hem de oradaki halk psikolojilerini daha kolay düzeltsinler. Devletimiz bu süreçte şehit ailelerini ve gazilerini yalnız bırakmamalıdır. Çünkü devletin ve en büyük destekçileri şehit ve gazi yakınlarıdır.” Diye konuştu.

Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesi Türkiye Harp Malulü Gazi, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kahramanmaraş Şube Başkanı Yunus Karaman’la bir röportaj gerçekleştirerek operasyonların etkilerini sordu ve içtenlikle cevaplar aldı.

 

Kahramanmaraş’ta şuana kadar terör eylemlerinde kaç şehidimiz oldu?

Kahramanmaraş’ta biliyorsunuz; silahlı terör eylemini ilk 1984 yılında başladı. O yandan bu yana Kahramanmaraş’ın Türkiye  genelinde azımsanmayan şekil de ciddi anlamda şehit sayısı vardır. Zaten Kahramanmaraş Türkiye’nin sayılı illerinden biridir. Şuana kadar terörle mücadele sahasında: Asker, Polis, Köy koruyucuları, Öğretmen kamu görevlileri bütünü olmak üzere 285 şehit vardır. 

 

Şehit aileleriyle görüşülüyor musunuz? Psikolojikleri ne durumda, her şehit haberinde acıları derinleşiyor mu?

Bizim için çok önemli bir mevzu, şehit aileleriyle sürekli görüşüyoruz. Bahsettiğimiz durum aslında şehit babamızdan birisi şuan da yanımda zaten. Son 7 -8 ay daha çok önemli bir süreçtir. 1992, 1993, 1994 yıllarındaki gibi süreç yaşıyoruz. Dün, bugün, yarın da aynı acıyı hissedecekler. Her şehit ailesi, annelerimiz, babalarımız, bacılarımız, şehitlerimizin eşleri çocukları, her şehit haberini duyduklarında aynı acıyı bir kez daha yaşıyor. Özellikle haber kanallarında verilen şehit haberlerini gören ailelerin her anlamda psikolojileri bozuluyor, ciğerlerinin yangın ateşi bir kez daha yenileniyor.

Bizim şehit olmamız, bu vatan için bir uzvumuzu bırakmamız gurur kaynağımızdır. Bu dünyada az insana nasip olacak bir olaydır. Şehitlik,  Elhamdülillah dini inancımız bakımından peygamberlikten sonra gelen en yüksek mertebedir. Üzülüyoruz, ciğerimiz yanıyor ama bir taraftan da bunun gururunu yasıyoruz. Çünkü baktığımız zaman şehitlik, şahadet şerbeti kanımızda. Vatan, Millet, Bayrak sevgisi olan milletiz. Bunları düşündüğümüz zaman mecburen kendimizi doğamız gereği geri çekiyoruz. Neden bunu söylüyorum; baktığımız zaman bir şehit babasının evinin tek bir erkeği şehit olmuş. Sonra diyor ki: ‘’Silahı verin ben gideceğim. 3 tane daha evladım olsa yine vatana feda olsun. Bir Mehmedimgider bin Mehmedimgelir’ diyor. Bu söylemleri insanların vatan, bayrak din sevgisi söyletir, yoksa insan kendi ciğerinden bir parça bırakır mı?

 

Çözüm süreci dendi olmadı, güvenlik güçlerinin mücadelesini nasıl buluyorsunuz?

İşin doğrusunu söylemek gerekirse çözüm sürecini Şehit aileleri ve Gazi derneği olarak kesinlikle doğru bulmuyorduk. Sıcak baktığımız bir proje değildi. Çözüm sürecini devletimizin terörü bitirmek için attığı bir adım olarak görüyorduk. Aslında çıkış mantığı da buydu. Ne kadar da kabullenmesek süreçle ilgili iyi bir adım attı fakat kontrollerini kendi elinde tutamadı. bunun sonucunu da Doğu ve Güneydoğu’da gördük. Kısmen desteklediğim şahsım adına çözüm sürecinin çıkışı iyi bir adımdı ama 2009’da Silopi’ den davullu zurnalı girişleri, aman çözüm sürecine bir darbe gelmesin diye bir çok olay karşısında sesiz kalmaları, eli kanlı bebek katilinin siyasi sözcükleri ortada gezmeleri bunun karşısında bizleri susturmaları. Ama sonuç olarak gördükki; Terör örgütünü bitirmenin en net çözümlerinden birisi terör örgütü silahı bırakıp devletine teslim olması, varsa cezasının çekmesi, ya da silahla sonuna kadar mücadele etmesiydi. Bugün güvenlik güçlerimiz son derece ciddi bir şekilde silahla mücadelesini sürdürüyor.

 

Güvenlik Güçlerinin Mücadelesini nasıl buluyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti son 15 Yılda Teröre karşı yaptığı en ciddi operasyonları son 6-7 ayda yapıyor.Bu durumu medyadan da takip ediyoruz. Dışarıda ki arkadaşlara da soruyoruz Şuan bu yapılan operasyon bundan 3-5 yıl önce yapılmış olsaydı daha farklı olurdu.

Operasyonlarla köşeye sıkışan PKK işbirlikçileri, ‘Türk Halkının haklarını savunuyoruz’ diyorlar, ama hepsinin hikaye olduğunu görüyoruz. ‘Ambulans gelmiyor’ diye ağlayan sızlayan ülkeyi Kobane’yeçevirmek isteyenler vardı. ‘Biz sizi tükürüğümüzle boğarız’ diyen ve bugün açlık grevine gidenler ağlamaya başlıyorlar. Açlık grevlerini destekliyoruz, kimse müdahale etmesin ve bırakın ölsünler. Ülkemizin güvenlik güçleri son 6-7 ayda gösterdiği etkin mücadele ile ülkemizin gücünü gösterdi.

Bugün medyadan takip ettiğimiz bir haber dikkatimi çekti. Hani diyoruz ya; bu bir avuç PKK’nın işi değil, içerisinde yabancı uyruklu üst rütbeli askerler var, insanlar var. Bunun kanıtı da bugün bir medyada çıkan haberle açığa çıktı. Sur’da bir PKK’nın mücadele ettiği bir evde bir Rus generalden söz ediliyor. Eğer iddiayı duyuran medya kuruluşunun haberi doğruysa tüm dünyanın bu işe dikkatini vermesi gerekiyor.

Aslında baktığınız zaman yıllardır ‘Kürt sorunu’ diye bağırıyorlar fakat Kürt sorunu diye bir şey yok. Burada PKK sorunu var, burada ülkeyi bölmeye çalışan Ermeni oyunu sorunu var. Biz bunun analizini maalesef geç yaptık. Sürekli haykırıyoruz fakat sesimizi duyurmakta sıkıntı çekiyor. Bizim Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorunumuz yok. Devletin çeşitli kademelerinde görevli Kürt kardeşlerimiz var, onlarla bir sorun mu var? Tabiki yok.

Güneydoğu’da yaşanan olaylarla bizi Ortadoğu’daki ateş çemberinin içerisine de çekmek istiyorlar. Dünya’ya bizi terör olayları var’ diyerek ülkede iç savaş varmış’ gibi lanse ediyorlar. Hergün şehit haberleriyle uyanıyoruz, buna rağmen Türk milleti bu ülkeyi sevdiği için sakinliğini koruyor.

 

Terör eylemleri yani terör sorunu ne zaman son bulur?

Güneydoğu’da hala aşiret sistemi ağalık sistemi var. Bu işe Güneydoğu’daki aşiret sisteminden başlayabilirsiniz. Güneydoğu’da her türlü kaçakçılık yapılıyor bunun önüne geçilebilinir. Bu yapıya destek veren yabancı uyruklu insanların önünü kesebilirsin. Eğitime önem verebilirsin. Siyasetçiler bununla ilgili yıllardır hatalar yaptılar, aşiret sistemini kaldırmadığı gibi aşiret önde gelen isimlerini milletvekili bile yaptılar. Oy toplama uğruna bunlar yapıldı. Bir zamanlar devletin o bölgedeki insanları sahipsizlenemediğini ters çevirip o bölgedeki insanlara gerekli desteği sağlayabilirsiniz.

 

Gazi ve şehit ailelerin yaşam standartlarını devletin verdiği imkanları nasıl buluyorsunuz?

Genele baktığınız zaman iyi buluyoruz. Asla ve asla kötü diyemeyiz. Bizim Türkiye standartlarında en çok ihtiyacımız olan şudur; yaralılar için söylüyorum, hayata tekrar dönme aşamasında iyi bir psikolojik destek çıkabilir. Hayatın herşeye rağmen devam ettiğini hissettiren bir psikolog ilgilenebilir. Sonuçta bir maaşa bağlanıyorsunuz, bu iş maaşla da bitmiyor. Sırtında 40 kiloyu götürebilecek bir insan tekerlekli sandalyeye mahkûm olunca topluma adapte olması zaman alıyor. Bunu hızlandırmak için ise psikolog tedavisi gerekiyor.

Sosyal haklar konusunda özellikle son 2 yıldır kazanımlar oldu. Şehit ailelerimizden iki kişiye devlet kurumunda iş imkânı doğdu. Vazife esnasında yaralanan ailelerimize de imkan verildi. Genel Merkez olarak Mecliste bir talep listesi sunmuştuk. En önemli sorunlarımızdan biri şehit er erbaş anne ve babalarının maaşı çok düşük. Bu rakamların en az asgari ücret konumuna gelmesi için çaba harcıyoruz.

Engelli vatandaşlarımızın kullanmış olduğu ÖTV muafiyeti var. Bu muafiyetin özellikle gazilerimizde de istisnasız uygulanmasını istiyoruz. Özel, vakıf ve devlet üniversitelerinde özel kontenjan ayrılmasını istiyoruz. Türkiye standartlarında sosyal imkânımız iyi kötü demek doğru olmaz.

 

Şehit aileleri arasında bağlılık var mı, sonuçta kader ortağısınız

Biz tabiki kader ortağıyız, önceki gün Elbistan’daki şehidimizin cenazesinde Kahramanmaraş’ın ne kadar vatansever bir yer olduğunu bir kez daha gördük. Biz şehit alilerimizle aynı dili konuşuyoruz. Bir şehit olduğu zaman yanlış anlaşılmasın ama belirli bir süre gelip gidiliyor. Bu sürelerden sonra biz bir araya gelerek dertlerimizi paylaşıyoruz. Her şehidimizin bir hikâyesi var ve biz bunu bir birimizle paylaşıyoruz.

Zaman zaman bir araya geliyoruz, dernekte de buluşuyoruz, diğer yerlerde bir araya geliyoruz, sıkıntısı olan ailelerimiz olursa elimizden geldiği kadar gündeme getirip sorunlarını çözmeye çalışıyoruz.

 

Son zamanlarda Şehit sayısı arttı, toplumda sosyal etkisini nasıl buluyorsunuz?

O konuyla ilgili bir araştırma imkânımız olmadı fakat toplumun içerisindeyiz. Özellikle son zamanlarda toplumumuzda teröre karşı kin ve nefret artarak devam ettiğini gördük. Bayrağını ve ülkesini seven bir insan, şu ülkede son yaşanan olayları gördüğünde vicdanı sızlamıyorsa ona vatan sevgisinden söz etmek mümkün değil. Toplum son günlerdeki güvenlik güçlerinin mücadelesinden oldukça memnun. Bu operasyonlarla PKK’nın son çırpınışlarını yaptığını görüyoruz. Artık güvenlik güçlerimiz PKK’nın temizlemek için tarih bile verebiliyor.

Devletimizin masum sivil vatandaşlara da zarar vermeden bu işi koparmak istemesi belki süreci uzatabiliyor. Zaten masum sivil insana zarar vermemek için uğraştığı için şehit veriyor. Devlete ‘katil’ tartışması yapıyorlar. Bu tartışma ne akıla ne beyine sığar. Artık mecliste de bu iş iyi irdelemeli. Artık idamı devletin gündemine alması gerekir.

KAHRAMANMARAŞ'TA BUGÜN GAZETESİ / ZEKİ DEMİR