'HDP barajı aşamazsa kaderine razı olacak'

Ak Parti Grup Başkanvekili Ünal Doğan Medya Grubu'na yüklenerek, Selahattin Demirtaş'ın imajı üzerinden algı oluşturduğunu ve birçok şeyi perdelediğini söyledi.

Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın imajı üzerinden bir algı oluşturulduğunu ve bu yüzden birçok şeyin perdelendiğini söyledi.  Bu imajı özellikle Doğan Medya grubunun oluşturduğunu ifade eden Ünal, “Şimdi bizim karşımızda oluşan koalisyonun, oluşan ittifakın özelliklerine bakarsanız bu projenin de niteliği ortaya çıkıyor” dedi ve sözlerine “Selahattin Demirtaş, bu ülkede çözüm süreci devam ederken uzunca bir süre uluslararası başkentlerden çözüm sürecine müdahil olmak isteyen çözüm sürecinin tarafı olmaya çalışan ve çözüm sürecinin bağımsız bir süreç olarak başarıya ulaşmasından endişelenen uluslararası başkentlerin Türkiye içerisinde yaptığı operasyonun önemli bir parçasıdır” diye devam etti.

 

“DIŞKI YEDİRMEYE VARINCAYA KADAR ŞİDDET UYGULADILAR”

Selahattin Demirtaş’ın kullandığı dile dikkat çeken Ünal, “Dil işkencecisine aşık bir profil görürsünüz. Kimse bizim hafızamızla alay etmeye kalkışmasın bu ülkede. Güney Doğu’da ve Doğu Anadolu’da yapılan şiddetin 25 yıl boyunca Kürt kardeşlerime köy boşaltmalardan tutun da maalesef dışkı yedirmeye varıncaya kadar şiddet uyguladılar” dedi ve Selahattin Demirtaş’ın ‘İyi Kürt ölü Kürt’tür diyen ve Kürtlerden nefret ediyorum. Kürt diye bir şey yoktur’ diyenlerle kolkola olduğunu söyledi.

 

“HDP VE SELAHATTİN DEMİRTAŞ BU KOALİSYONUN BİR PARÇASIDIR”

“Reddi inkar ve asimilasyon politikalarını ayağının altına alan Kürt kimliğini Kürt vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve milli birlik ve kardeşlik projesi ile demokratikleşme paketiyle, çözüm süreciyle gerekirse baldıran zehri içerim diyen ve bölgedeki vatandaşını her türlü baskıdan azade hale getiren bunun için mücadele eden kim? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ak kadrolardır” diyen Ünal, “Selahattin Demirtaş şimdi kimin yanında ve kime küfür ediliyor?” diye sordu ve şöyle devam etti, “Bu fotoğrafa baktığınız zaman Demirtaş’ın nasıl bir proje olduğunu net bir şekilde görürsünüz. Bu koalisyonun bir parçasıdır HDP ve Selahattin Demirtaş. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) iktidar olamayacağını biliyor, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’de iktidar olamayacağını biliyor ama Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin barajı aşması durumunda Ak Partinin milletvekili sayısını aşağı çekeceğini düşünen CHP, MHP veHDP’nin de üstünde olan o üst akıl. Bu projeyi parça parça bu projeyi modül bu projeyi sahada çok güzel bir şekilde işliyor. Şimdi bunu bir komple teorisi olarak söylemiyorum bunu bir hakikat olarak söylüyorum. Bunu anlamak için dediğim gibi kimse bizim hafızamızla alay etmesin bunu anlamak için uluslararası konjonktüre bir bakın.”

 

“DEMİRTAŞ’I, CİDDİYE DE ALMAMAK GEREK”

Mahir Ünal, “Papa Fransua bu sözde Ermeni soykırımıyla ilgili neden açıklama yapıyor? Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için 1915’de Birinci Dünya Savaşı’nın şartlarında olmuş tarihçilere ve araştırmacılara bırakılması gerekirken arşivlerin açılması gereken bir konuda Avrupa Parlamentosu neden alelacele bir karar alma gereği duydu?” dedi. Ünal, sözlerine şöyle devam etti: “Papa Fransuave Avrupa parlamentosu ve Amerika’daki bazı lobiler ve onların yeryüzündeki uzantıları. Bir insani değer konusunda insanın onuruna haysiyetine duydukları hassasiyetten dolayımı 1915’deki olaylara ilişkin açıklamalar yapıyorlar. Madem bu konuda insanlığın üzerinde yükseldiği değerler konusunda bu kadar hassaslar insan hayatı insan onuru konusunda bu kadar hassaslar aynı mahfiller Suriye’deki soykırıma niye ses çıkarmıyorlar burnumuzun dibinde şimdi ve bugün gerçekleşen bu soykırıma ve katliama niye ses çıkarmıyorlar da 1915’de tarihçilerin araştırmacıların ilgilenmesi gereken bir konu hakkında konuşmayı tercih ediyorlar. O mahfillerle beraber içerde Demirtaş aynı söylemin içerdeki sözcüsü değil mi. bir İmam Hatipli öğrenci yarın herhangi bir toplantıda Demirtaş’a kalkıp dese ki sen özgürlükçü olduğunu söylüyorsun benim okulumu neden kapatmak istiyorsun? Sen İmam Hatiplilere neden düşmansın Kur’an kurslarına neden düşmansın sen benim inancıma neden düşmansın? Dediğinde acaba ne cevap verecek. Oyunu istediği insanların inançlarıyla oyunu istediği insanların değerleriyle ve yaşam biçimleriyle adeta alay eden Demirtaş’ı,aslında ciddiye de almamak gerektiğini düşünüyorum fakat gündem de olduğu için bunu konuşma gereği duyuyorum.”

 

“OLUŞTURULAN İMAJIN ALTINDAKİLERİ GÖRMEK GEREK”

Özel oluşturulmuş bir ilgiden bahseden Ünal, “Hürriyetin internet sitesinde fenomen olan video diye bir haber yapılıyor. İnsanlar fenomen olan video neymiş diye tıkladıklarında zaten video kendiliğinden fenomen haline getiriliyor. Demirtaş imajı üzerinden oluşturulan ve oluşturulan bu imajla örtülen neler var ona bakmak gerekir. PKK’nın bölgedeki baskısı, uyguladığı şiddet tek tipçi baskıcı ve asla demokratik olmayan özgürlükçü olmayan bir anlayış perdeleniyor” diye konuştu.

 

“HDP, BARAJI AŞMAZSAK TEKRARDAN ÖLÜM GELECEK DİYE TEHDİT EDİYOR”

“Pazarcık ilçe başkanım beni arıyor diyor ki, ‘Vallahi başkanım burada HDP, CHP’lileri tehdit ediyor. Bize pek ilişmiyorlar da CHP’liler bize sığınmak zorunda kaldılar’ diyor. HDP sahada herkesi tehdit ediyor. İnsanları kanla tehdit ediyor, ölümle tehdit ediyor, barajı aşmazsak eğer tekrardan ölüm gelecek, tekrardan şiddet gelecek diye insanları tehdit ediyorlar” diyen Ünal, “Geçen gün HDP’li sözcülerden Sırrı Süreyya Önder bir açıklama yaptı,’Yolun sonuna geldi’ dedi. Ya biz bu yola sizinle çıkmadık ki biz bu yola milletle çıktık. Çözüm süreci bu milletin sahip çıktığı ve bu milletin artık onların bir sorunun çözümü için silahı çağrı olarak görenlere rağmen, ölümü çare olarak görenlere rağmen geçmişte devletin içerisinde birileri bu sorunun çözülmesi için ölümü ve silahı çare olarak görüyorlardı. Biz onların hepsini tasfiye ettik. Biz insanları öldürtmek gerektiğini değil biz insanları yaşatmak gerektiğini söyledik.”

 

“BİZ ÖLÜMÜ VE SİLAHI ÇARE OLARAK GÖRMÜYORUZ”

“Hâlâ HDP, PKK ve Kandil üçgeni bir sorunun çözümü için ölümü ve silahı çare olarak görüyor” diyen Ünal, “Bu millet ölümü ve silahı çare olarak görenlere rağmen diyor ki biz ölümü ve silahı çare olarak görmüyoruz. Biz siyaseti çare olarak görüyoruz, siyaset kurumunu çare olarak görüyoruz ama HDP demokratik siyasetin bir parçası değil benim gözümde olamaz da. HDP ne zaman demokratik siyasetin bir parçası olur ne zamanki PKK’nın silahının vesayetinden kurtulur, ne zaman ki kandilin talimatlarıyla harekat etmemeye başlar, ne zaman ki demokrasiyle silahın demokratik siyasetle şiddetin ve silahın yan yana olmayacağını deklare eder, ne zaman ki PKK’yı, örgütü, milisleri, KCK’yıinsanların iradesi üzerinde bir baskı unsuru olmaktan çıkarır o zaman HDP demokratik siyasetin bir parçası olur. O yüzden biz bu yola onlara çıkmadık biz bu yola milletle çıktık. Onlar Sırrı Süreyya Önder’i ondan sonra Demirtaş’ı ötekisi berikisi HDP’si, onlar şuna karar verecekler. Çözüm sürecinin bir parçası olarak yürüyecekler mi yoksa sorunun bir parçası olarak silahın ölümün şiddetin bir parçası olarak kalacaklar mı? Dolmabahçe deklarasyonunda ifade edilen demokratik siyasete ram mı olacaklar ve demokratik siyasetle birlikte silah, kan ve şiddet olmaz mı diyecekler. Yoksa siz bizim istediğimiz gibi bir çözümü konuşmuyorsunuz o yüzden biz tekrardan silaha ve şiddete ölüme mi dönüyoruz diyecekler. Artık bu ülkede hiç kimsenin ne devletin nede bir başkasının ölümü şiddeti ve çözümü seçenek olarak milletin önüne koyma hakkı lüksü yoktur. O Van’da billboardlara musluktan akan kan resmini koyanlar vahşidir vandaldır ve tehdit ve baskı oluşturmak için bunu yapmışlardır. Biz iktidarda olduğumuz sürece milletimiz rahat olsun. Kamu düzenini de sağlarız, sandık güvenliğini de sağlarız, bu milletin iradesi üzerinde ki her türlü baskıyla ve vesayetle savaştık. Bunların oluşturduğu baskı ve vesayetle de savaşırız savaşmaya da devam ederiz.”

 

BUNLARIN UZLAŞMAYLA İŞİ YOK

“Öyle bir tehdit olur mu Allah aşkına. Bakın HDP hep şunu yaptı şimdiye kadar. 6-8 Ekim olaylarının sorumlusu kim Demirtaş’tır. Demirtaş 6-8 Ekim olayları öncesinde insanları sokağa çağırdı, şiddete çağırdı vandallığa davet etti ve arkasından 6-8 Ekim olaylarını yaşadık ve 6-8 Ekim olaylarının olduğu günlerde aslında az önce sözünü ettiğim uluslararası başkentlerin çözüm sürecine müdahil olmak için Kobani’de oynadıkları bir senaryonun parçasıydı. O zaman ne yaptılar çözüm sürecinin şartı olarak önümüze Kobani’yi koydular. Dediler ki eğer bu Kobani olmazsa bu olaylarla ilgili çözüm süreci biter. Şimdiye kadar kaç tane şart koydular bu şekilde hatırlıyor musunuz? Yani bunların bir uzlaşmayla, uzlaşı siyasetiyle, siyasetle, demokratik siyasetle işi yok. Bunların en iyi bildiği şey şantaj ve tehdit şimdi diyorlar ki biz barajı aşamazsak çözüm süreci biter.Yahu bu millet sizin şantajlarınıza boyun eğmek durumunda mı? Geçmişte Doğru Yol Partisi (DYP) seçim barajını aşamadığında ne olduysa HDP’de barajı aşamadığında o olacaktır. Eğer siz demokratik siyasetin bir parçasıysanız, eğer siz demokrasiye inanıyorsanız seçime sandığa milli iradeye inanıyorsanız geçmişte barajı aşamayan partilere ne olduysa HDP’ye de barajı aşamadığında o olacak.”

 

“HDP BARAJI AŞAMAZSA KADERİNE RAZI OLACAK”

Ünal konuşmasını şöyle sonlandırdı; “Bakın buna yeltenmek demek bu ülkenin birliğine beraberliğine, dirliğine, düzenine, siyasetine, demokrasisine inanmamak demektir. Şimdi proje dememin amacı da bu zaten yani bunlar siyasetin kendi doğal akışı içerisinde oluşmuş bir yapı değiller. Siyasetin doğal akışı içerisinde oluşmuş toplumsal karşılığının siyasetin zeminin bir parçası olsalar zaten bunlar dediğim gibi geçmişteki partiler siyasetin içerisinde mücadelesini verirler ve sonuçla ilgilide sonuca razı olurlar.” (ZEKİ DEMİR)