Kahramanmaraş'ı çilekle tanıştırdı
Çileği Kahramanmaraş'a ilk getiren kişi o. 'Adana'da dahi yoktu ben çileği Maraş'a getirdiğim zaman. Hiç kimse bilmiyordu. Bu ne diye soruyorlardı' diyor çiftçi Ahmet Kamalak. Birçok kişi de vazgeçirmeye çalışmış ama o yılmamış ve çileği Maraş'la tanıştırmış zaman içerisinde. Tek iklimde birçok iklime ait ürünler yetiştiriyor Çakıroğlu Köyü'nde. Çiftçiliğe 35-40 yaşlarında hobi olarak başladığını söylüyor Kamalak.
Kimlikte ismi Ahmet ama herkes onu Demirci Abdullah olarak biliyor. Çünkü sıcak demir işiyle de uğraşıyor. Asıl mesleği demircilik. Ancak o hobi olarak çiftçilikle uğraşıyor. İlkleri yapıyor. Aynı bahçe içerisinde Karadeniz iklimine ait fındık da yetiştiriyor, tropikal meyve olan kivi de. Çilek de yetiştiriyor, elma, nar, domates de. Ve her birine ait birçok çeşidi deniyor bahçesinde.
Şimdi 71 yaşında Demirci Abdullah. 10 çocuğu 41 torunu var. Yetiştirdikleri ürünleri ailesiyle paylaşıyor. Fazla olan ürünlerin ticaretini de yapıyor ama o aslında hobi olarak yapıyor, ilkleri deniyor ve keşfetmeyi seviyor. Çiftçi Ahmet Kamalak nam-ı diğer Demirci Abdullah ile yaptığı ve yapmak istediği işler üzerine yaptığımız söyleşide onu daha yakından tanıma fırsatı bulduk… Çileği Kahramanmaraş’la ilk tanıştıran ve Çilek Üreticileri Birliğini kuran Demirci Abdullah şunları söylüyor:
Neden çiftçiliğe merak oluştu sizde?
Hobi olarak başladım çiftçiliğe. Hem sıcak demirciliği devam ettirdim hem de çiftçiliği devam ettirdim.
İlk çiftçiliğe neyle başladınız?
Sebze ile başladım. Biber ve domates ekerek. 1979’da şeftali ve elma karışık dikerek başladım.
Siz hepsini birleştirmişsiniz ürünlerin. Aynı yerde birçok ürünü görmek mümkün.
Evet. Bir sıra seyrek şekilde elma, bir sıra şeftali diktim. 20 sene şeftaliyi devam ettirdim.
Çileği Kahramanmaraş’a ilk getiren sizmişsiniz? Bu doğru mu?
Evet doğru. Adana’da dahi yoktu ben çileği Maraş’a getirdiğim zaman. Çileğe 300 metrekare ile başladım. İkinci sene çilek vermeye başladı.
Siz Kahramanmaraş’ta yetişmiş bir insansınız. Kente çilek girmemiş o zamana kadar. Sizin çilekle tanışmanız nasıl oldu?
Bir arkadaş vasıtasıyla oldu. O zamanlar Adana’da da yoktu. Silifke, Mersin o taraflarda vardı. Getirdim ve ektim.
Peki bu risk değil miydi? İnsanlar çileği tanımıyor. Onu pazarlamak, satmak çok zor olacaktı. O riski nasıl aldınız?
Zaten hobi olarak yapıyordum. Deneme yaptım ve Allah’a tevekkül ettim. Kahramanmaraş’ın meşhur satırları var. Beş satır çilek topladık. Türkoğlu’nda pazara indirdim. Ama insanlar çileği tanımıyorlar. ‘Bu ne?’ diyorlar. ‘Çilek’ diyorum. Bilmiyorlar. Bir satır bile satamadım. Yaklaşık 30 kilo çilek indirdim pazara. Ama bir kilo bile satamadım.
Ne hissettiniz peki o an? Vazgeçmeyi düşündünüz mü?
‘Ben ne yapmışım?’ dedim. ‘Vah.. Tüh’ dedim ama… 2 polis geldi daha sonra. ‘Bu çileklerden nereden geldi?’ dedi. Onlar Antalya taraflarından gelmişler biliyorlardı çileği. Ben de Kahramanmaraş’ın Çakıroğlu köyünde yetiştirdiğimi söyledim. Bir satırını aldılar. 4 satırını da Kahramanmaraş Merkez çarşısına getirdim. O zaman bir kilo çilek parasına 2 kilo toz şeker almıştım. Şekerin yokluğunda. O zaman ‘Kurbanım sana çilek’ demiştim. ‘Devamı varsa devam et’ dediler. Ben de devam ettim. 300 metrekarelik yeri 1 buçuk dönüme çıkarttım güz döneminde. Çünkü çilek o zaman resmen reşat altını oldu. Çok para ediyordu o zamanlar.
İnsanların çileğe alışması ne kadar zaman aldı?
4-5 sene sürdü. 4 dönüme kadar çıkarttım çilek tarlasını.
Çiftçi arkadaşlarınız ‘Boşver. Uğraşma. Bu ne ki?’ demediler mi?
Ooo. Çok söylediler. Ama benimle beraber gidip de çileğin parasını görenler kendileri de yapmak istedi. Ben şeftaliyi getirdiğimde de bir kök şeftali yoktu Maraş’ta. 1979’da 110 kök şeftali diktim. Bende bir merak, bir hobi var. Ticaretten çok, gelirinden çok merak bendeki. Daha sonra böğürtlen işine girdim. Böğürtlen de yoktu o zaman.
Çilek Üreticileri Birliği’ni ne zaman kurdunuz?
1986’da ilk çileği diktim. 2007’de birlik kurduk. 2008’de 100 dönüm çilek yaptırdık valilik kanalıyla yüzde 50 destekli. Bir de festival yaptık. Ben 3 sene devam ettirdim. Başkanlıktan vazgeçtim. 3 yıl boyunca bütün gelirimi Çakıroğlu köyüne harcadım. Daha sonra gençlere bıraktım.
Karadeniz iklimine has fındık yetiştiriyorsunuz Çakıroğlu köyünde? Şu sıralar fındık hasadı yapıyorsunuz. Fındıktan beklentiniz ve memnuniyetiniz nasıl?
Benim 10 evladım, 41 torunum var. Onlarla bölüşür yeriz. Bu bir hobi. Ticari bir amacım yok.
Ürettiğiniz her ürünü mü hobi olarak yapıyorsunuz? Ticari amaç güttüğünüz ürünler var mı?
Elma, domates, çekirdek fasulyeden ticari amaçlı faydalanıyoruz tabii.
Siz tek iklimde, tek tarlada her şeyi yapabiliyorsunuz. Başarışınızı neye bağlıyorsunuz?
Önce hayal sonra araştırma. Ölene kadar da araştırmalarım devam edecek.
Yeni projeleriniz var mı?
Ahududu düşünüyorum. Araştırmalarıma devam ediyorum. Benim hayatım böyle devam ediyor.