Kuyudan Ney'e Dökülen Sırrın Ateşi

Ney her ne kadar tarihi çok daha eski bir müzik aleti olsa da Türk tarihinde kayıtlara Divan-ı Lügat'üt Türk ile Kaşgarlı Mahmut tarafından geçirilmiştir.

Ülke olarak nadir kalan sanatlarımızdan olan Neyzenliği, Kahramanmaraş’ın son dönemlerde yetiştirdiği büyük yeteneklerden Neyzen Mustafa Çam ile konuştuk.

Henüz lise yıllarında tanıştığı Ney ile bir daha kopamayan Neyzen Mustafa Çam şu anda hem Büyükşehir Belediyesinde kurs veriyor, hem de kendi iş yerinde hocalık yapıyor.

Ney’in İslam kültürüne ait bir enstrüman olarak bilindiğini söyleyen Çam, Ney’e kutsallık atfedilmesinin yanlış olduğunu belirterek, söz konusu enstrümanın da diğerleri gibi bir müzik aleti olduğunu ifade etti.

 

“NEYZEN OLMAK SABIR İSTER”

Ney’i herkesin üfleyebileceğini fakat bunun uzun bir sabır ve zaman gerektirdiğinin söyleyen Çam : “Eskiden insanların sabırlarını ortaya koymak adına tekke ve zaviyelerde uzun yıllar boyunca boş kamış üfletirlermiş. Ney aşkı kalbine düşen dervişlere, sabırlarını ölçmek için boş kamışı verip 7 yıl boyunca üfletirlermiş. Artık günümüzde teknolojinin içinde hıza alıştığımız için her şeyi hızlı yapıyoruz. Şimdi biz insanlara 3 ay, 6 ay, bir yıl uzun ses üfleyin dediğimiz zaman bir daha gelmiyorlar. Haliyle Türkiye genelinde olduğu gibi biz de burada bu işi hızlandırdık. İnsanlar geliyor, uzun ses üflemek ya da bu işin gerçek maneviyatını anlamak beni ilgilendirmiyor. ‘Ben üç beş tane şarkı çalmak istiyorum’ hocam diyorlar. Biz de hızlandırılmış yolun sonucunu anlatıyoruz ona rağmen bu şekilde öğrenmek istiyorum diyenlere 3 ay ya da 4 ay gibi bir sürede haftada 2 kez kursumuza gelen, ayda 8 saat yapıyor, evde de 1 saat çalışmak şartıyla 4 ay sonra ortalama 3 ile 5 arası kolay şarkılardan ve ilahilerden icra edebilecek konuma geliyor. Ama 3-4 ayda çaldığı 3-5 eserle Neyzen oldu anlamına gelmiyor.” ifadelerini kullandı.

 

“İSLAM TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR YERİ VAR”

Ney’in ortaya çıkış hikayesinin İslam tarihinin başlangıcına dayandığını ifade eden Çam: “Ney çok eskiye dayanıyor aslında, bu konuda bir-iki rivayet var, ucu Peygamber Efendimize kadar dayanıyor. Kitaplarda okuduğumuz ve Ney sohbetlerinde dile getirilen bir rivayet vardır. Hazreti Ali ile Peygamber Efendimiz arasında bir sır geçiyor. Peygamber Efendimiz Miraç’a çıktığında gördüğü şeyleri Hazreti Ali Efendimize anlatıyor. Hazreti Ali Efendimiz bu sırra vakıf olan tek kişi. Bu sır kendisine çok ağır geliyor, sırrını kimseye anlatamadığı için kör bir kuyuya haykıra, haykıra anlatıyor. Kör kuyu su çıkarmaya başlıyor, sonra kuyu taşıyor. Taşan su yol oluyor gidiyor, bunun etrafından çıkan sazlıklardan, kamışlardan rüzgarın vurarak çıkardığı sesler, hu-hu şeklinde, aslında Peygamber Efendimiz ve Ali Efendimizin sırları olduğu rivayet edilir.”

 

GÜNDE 4-5 SAAT ÇALIŞTIM

Kendini sürekli geliştirmeye çalıştığını ifade eden ve bunun için sürekli olarak çalıştığını kaydeden Neyzen Mustafa Çam, Ney’le tanışma hikayesini şöyle anlattı: “Lise yıllarında ney enstrümanıyla tanıştım. Sonra Ney üfleyebilir miyiz, diye Kahramanmaraş Musiki Cemiyetiyle irtibata geçtik. Oradaki abiler ilk aşamalarda yardımcı oldular, Ney üflememize vesile oldular. Yüzde 80 kendi çabamla öğrendim, aynı zamanda Musiki Cemiyetinde benim gibi Ney üflemeye çalışan bir arkadaşım ilk başta bana çok yardımcı oldu. Bir nebze Ney’i anlamamıza vesile oldu. Zaten hep Ney’i üflemeyi daha da ilerletmek vardı. Bunu da günde 4-5 saat Ney üfleyerek, Ney çantası sürekli sırtımda dolaşarak başarmaya çalıştım.”  

 

“HER NEY FARKLI”

Her Ney’e uzunluğuna ve kalınlığına göre ve belirli frekanslar doğrultusunda perde açıldığını belirten Çam şunları konuştu: “Teknik olarak perdeler üst tarafa da açılır ama bir de doğru ses boyutu var işin. Sesleri en alttan bulmuşlar, yani doğru sesleri burada buldukları için perdeler en alta açılıyor. Burada tamamen matematik vardır, bu perdeler frekanslara göre açılır. Kafadan, şuraya bir perde, bir perde de şuraya denilerek açılmaz. Bu perdeler Ney’in kalınlığına ve uzunluğuna göre açılmıştır, rasgele bir iş değildir.”

 

“FARKLI ANLAMLAR YÜKLENDİ”

Ney’in de diğer enstrümanlar gibi bir müzik aleti olduğuna dikkat çeken ve farklı anlamlar yüklenmeye çalışıldığını belirten Çam şunları konuştu: “İnsanlar yıllarca Ney’e çok farklı bir anlam yüklemeye çalıştılar. Ney dini enstrümandır, Ney yere konulmaz gibi… evet geçmişi çok eski olan bir enstrüman ama hiçbir şekilde de bozulmamış, gerçek özünden hiçbir şey kaybetmemiş bir enstrüman. Ney maneviyatı olan bir enstrüman, neden? Hazreti Mevlana’nın gösterdiği ilgi, Hazreti Ali Efendimiz ile Peygamber Efendimiz arasında geçen sırrın hikmeti. Sadece maneviyatı olan bir enstrüman. Sonuçta dini bir müzik aleti yoktur, hiçbir şekilde. Yeteneği olan herkes bunu üfler, batı müziği gruplarında da çalar, Türk müziği gruplarında da çalar, Halk müziği gruplarında da çalar. Bütün müzik yapılan ortamlarda bu enstrüman icra edilebilir.”

 

“İSMİ FARSÇA’DAN GELİYOR”

Ney’in yapım süreciyle ilgili bilgiler veren Çam şunları ifade etti: “Ney, ortalama 50 derece sıcaklığın altında yetişen sazlıklarda, daha sıcak bir bölge olan Mezopotamya’daki sazlıklardan çıkan kamışlardan yapılır. Ana ham maddesi sadece kamıştır. Aslında şöyledir, Farsça Nay kamış demektir, bizim dilimize de Türkçe Ney olarak gelmiştir. Günümüzde Ney yapan sayısı gün geçtikçe artıyor. Eskiden, yani 14-15. yüzyıllarda Neyzen; Ney’ini yapan ve onu üfleyen kişidir, derler. Tabi o zamanki şartlarla şimdikiler aynı değil, şu anda her Ney yapanın üflemek gibi bir kaygısı yok, her Ney üfleyenin de Ney yapmak gibi bir kaygısı yok. İkisi de ayrı bir meslek dalıdır. Ney enstrümanını her enstrüman yapan yapamaz, bunun belirli ölçüleri var, belli kalıpları var. Ney’de 7 perde var demiştik, her perdenin bir ses frekansı var. Doğru sesi verebilmesi için doğru akort aletleriyle açılır. Ney’in içi doğru sesi verene kadar genişletilir, yani komple içi boşaltılmaz.”

 

NEY’İN 3 BÖLÜMÜ: “KAMIŞ, BAŞPARE ve PARAZVANE”

Ney’in üç bölümden oluştuğunu belirten Çam,tanımlamayı şu şekilde yaptı: “Ney 3 farklı malzemeden oluşur; kamış, başpare, parazvane. Ney’in üzerinde başpare dediğimiz bir kısım var, bu manda boynuzundan yapılır. Çok iyi iletkendir, çok iyi ses verir. Çok kıymetlidir ancak çok sağlam değildir, onun için yere düşürmemek, iyi korumak gerekiyor. Altındaki ve üstündeki metal ürüne ise parazvane diyoruz. Parazvaneleri de metalden yapılır.”

 

“SÜREKLİ KENDİMİ GELİŞTİRİYORUM”

Yaklaşık 10 yıldır Belediye ile çalıştığını söyleyen Çam: “2005 yılının sonlarına doğru da Kahramanmaraş Belediyesi’nin konservatuarı kuruldu. Bizi oraya Ney eğitmeni olarak aldılar, yaklaşık 10 seneden beri orada çalışıyoruz. Tabi o günden bugüne kadar kendimi geliştirmek için çalışıyorum yani nasıl daha iyi Ney üfleyebilirim, nasıl daha iyi Ney dersi verebilirim diye. Bu 16 yıllık süreçte her zaman kendimi geliştirmek için mücadele sarf ettim. 2009 yılında Konya’da Kültür ve Turizm Bakanlığı saz sanatçısı ve Selçuk Üniversitesi Öğretim Görevlisi Neyzen Süleyman Yardım’la tanıştım. 2009 yılından bu zamana kadar hala kendisiyle ders yapıyoruz.” Dedi.

Ney’in özellikle yüksek sıcaklığın olduğu bölgelerde yetişen kamışlardan yapıldığını belirten Çam, bu bitkinin de şu anda Hatay Samandağ’dan ve Mezopotamya olarak adlandırılan bölgeden temin edildiğini belirtti. Sazlıktaki binlerce kamıştan çok az sayıda Ney yapılabilecek özellikte bitki çıktığını kaydeden Neyzen Çam, bulunan bu kamışların enstrüman haline gelmeden önce 2 yıl boyunca gölgede bekletilmesinin şart olduğunun altını çizdi.

Neyhanesinde özel ders veren Çam, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi KAMEK’te Ney hocalığı ve Belediye Konservatuarı İcra Heyetinde İcracı Neyzen olarak görev yapıyor. (GÖKHAN DÖKÜCÜ)