Meme kanserinin görülme yaşı düşüyor

Dünyada her yıl 1,4 milyon kadına tanısı konan meme kanseri, kanserden ölümlerin yüzde 14'ünden sorumlu tutuluyor. Meme kanserinin tedavisinde yaşanan çığır açan gelişmeler ve artan erken tanı bilinci ise meme kanserinden ölüm oranlarını düşürüyor.

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık ayına özel açıklamalar yapan Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, meme kanserinin görülme yaşının düştüğünü belirtti. Ağırlıklı olarak menopoz sonrasında görülen meme kanserinin, son yıllarda ise 40 yaş altı kadınlarda da sıklıkla görülmeye başladığını anlatan Prof. Dr. Çakmakçı, “Meme kanserinde önemli olan, belirtiler ortaya çıkmadan hastalığı yakalamak. En sık belirti memede kitle fark edilmesi olsa da erken tanıda amaç, ele gelmeyen kitleleri saptamak” dedi.


ABD’de her 8 kadından Avrupa’da ise her 10 kadından birinde görülen meme kanseri bu rakamlarla kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak dikkat çekiyor. Son yıllarda kadınlarda görülme yaşı gün geçtikçe düşen ve daha sık görülmeye başlayan meme kanserinin tedavisinde multidisipliner tedavi anlayışıyla heyecan verici gelişmeler yaşanıyor. Son yıllarda özellikle kişiye özel ve tümöre odaklanan tedaviler öne çıkarken, hastalıkla mücadele eden kadınların endişeleri de gittikçe azalıyor ve tedavi süresince yaşam kaliteleri yükseliyor.


Meme kanserinin, tüm dünyada kadınlarda görülen kanserler arasında birinci sıradaki yerini koruduğunu anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “1970’ler ile karşılaştırıldığında meme kanserine bağlı ölümler üçte bir oranında azalmış olsa da tanının geç konması, özellikle de görülme sıklığının yüksek olması nedeniyle meme kanseri halen kadınlardaki birinci sıradaki kansere bağlı ölüm nedeni. Ağırlıklı olarak menopoz sonrasında görülen hastalık, son yıllarda ise 40 yaş altı kadınlarda da sıklıkla görülmeye başladı” dedi.


ÖLÜM ORANLARI DÜŞÜYOR

Meme kanserinin tüm kanser türleri içinde erken tanıyla kurtulma şansının en yüksek olduğu tür olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çakmakçı, sağlık teknolojilerindeki gelişmelerin ve erken tanı olanaklarının meme kanserinde yaşam kayıplarının düşük olmasına imkân verdiğini söyledi. Prof. Dr. Çakmakçı, sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ve sağlık politikaları sonucu toplumdaki meme kanseri bilincinin artırılmasının da meme kanserine bağlı ölüm oranlarının düşmesinde etkili olduğunu belirtti.


OBEZİTE MEME KANSERİ RİSKİNİ ARTTIRIYOR

Bazı risk faktörlerine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimalinin arttığını anlatan Prof. Dr. Çakmakçı, “Meme kanserinde ileri yaş önemli bir risk faktörü. 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazla. Bu nedenle, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda tarama testlerinin önemi artıyor” dedi. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinde de sağlıklı beslenme tarzının, tütün ürünlerinden uzak durmanın ve düzenli egzersizin çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çakmakçı, “Özellikle obezite, sadece estetik bir kusur değil, kanser olma olasılığını da artıran bir faktör. Diğer taraftan sutyen kullanmanın, sutyenin tipinin, deodorant kullanımının meme kanseri ile uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığını da hatırlatalım” dedi.

Prof. Dr. Çakmakçı risk faktörlerini şu şekilde sıraladı;

• Ailede meme kanseri öyküsünün bulunması

• Adetlerin erken yaşta başlaması (12 yaş altı)

• Doğum yapmamış olmak

• İlk doğumu 30 yaş sonrasında yapmak

• Geç yaşta menopoza girmek

• Kilolu olmak ve özellikle menopoz sonrası kilo almak

• Tütün ürünleri kullanmak


ELE GELMEYEN KİTLELERİ YAKALAMAK ÖNEMLİ

Meme kanserinde belirtiler ortaya çıkmadan hastalığı yakalamanın önemine değinen Prof. Dr. Çakmakçı, “En sık belirti memede kitle fark edilmesidir; ancak memede ele gelen her kitle kanser değildir. Erken tanıda amaç, ele gelmeyen kitleleri saptamaktır” diye konuştu ve şu belirtilerle karşılaşıldığında vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerektiğini hatırlattı;

• Memede ya da koltuk altında ele gelen kitle

• Memenin boyutunda veya şeklinde oluşan değişiklik

• Meme başından kanlı akıntı gelmesi

• Memenin derisinde veya meme başında şekil ve renk değişikliği

• Meme veya meme başında içeriye doğru çekilme olması

• Memede kitle olmamasına rağmen koltukaltında ya da boyunda bir beze oluşması


KADINLAR EN ÇOK MEME KAYBINDAN KORKUYOR

Meme kanseri tanısı alan kadınların en çok meme kaybından korktuğunu söyleyen Prof. Dr. Çakmakçı, “Günümüz meme kanseri cerrahisinde ‘meme koruyucu cerrahiye’, yani memenin tamamının çıkarılmamasına dikkat ediliyor. Hastaların pek çoğunda bu mümkün. Ancak bazen koruyucu olarak memeyi çıkarmak da gerekebiliyor. Bu hastalara aynı ameliyat sırasında kendi dokularını kullanarak ve bazen protezler ile destekleyerek yeni bir meme yapılabiliyor. Hatta kendi meme derisini koruyarak bunu yapmak da mümkün. Böylece hasta, meme kaybı olduğunu düşünmüyor” dedi.


ERKEKLER FARKINDA DEĞİL!

Meme kanserinin kadınlara özgü bir hastalık olduğu düşünülse de meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 1’inin erkeklerde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Çakmakçı, “Meme kanseriyle daha çok 60 yaş üstünde karşılaşan erkeklerin çoğu sorunu geç fark ediyor ve bu nedenle hastalığın tanısı da kadınlara oranla daha geç konuyor. Dolayısıyla, erkeklerin de bu konuda duyarlı hareket etmeleri ve vücutlarındaki değişikliklerin farkında olmaları hayati bir öneme sahip” diye konuştu.