Mevsim geçişleri kalbi zorluyor!

Mevsim geçişlerinde bedenimiz de değişime uyum sağlamaya çalışıyor. Özellikle ani değişen hava şartları sağlıklı kişiler için bile risk oluşturarak birçok problemin açığa çıkmasına neden olabiliyor.

Bu aylarda yaşanan ısı ve basınç değişiklikleri ile beraber üst solunum yolları enfeksiyonlarında artış olmasının kalp krizi riskini tetikleyebildiğine dikkat çeken Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülcan Abalı, uzun süren ve kondisyon olarak güçsüz kalınan kış aylarından sonra, önlenebilir risk faktörlerinden kaynaklanan kalp ve damar hastalıklarından korunmak için şu önerilerde bulunuyor...

 

Hava şartları ve mevsimlerin insan sağlığı üzerindeki etkisi birçok çalışma ile gösterilmiş durumda. İnsanın fiziki ve ruhsal değişimiyle birlikte atmosferde yaşanan ısı ve basınç değişimi, polenlerdeki artış ve güneşin de etkisiyle kalp hastalıklarından alerjiye bağlı sorunlara, cilt hastalıklarından böbreklere kadar birçok organı etkileyen sağlık sorunlarına daha sık rastlanabiliyor. Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülcan Abalı, bu dönemde özellikle kalp hastalarının ve kalp hastalıkları açısından risk grubunda olan kişilerin dikkat etmeleri gerektiğine işaret ediyor.

Kalp krizi görülme sıklığının bu dönemlerde daha fazla görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Gülcan Abalı, bu sonucun ortaya çıkmasını sağlayan ilişkiyi şöyle açıklıyor: “Bahar aylarında ısı ve basınç değişiklikleri ile beraber üst solunum yolları enfeksiyonlarında artış olması kalp krizi riskini tetikleyebiliyor. Ayrıca kalp hastaları kadar risk grubundaki kişiler de bundan etkilenebiliyor. Çünkü havaların ısınması ile beraber terleme gibi nedenlerle vücutta sıvı kaybı yaşanması ile kanda koyulaşma ve pıhtılaşma meydana gelebiliyor. Bu da kalp krizi ve felç risklerini artırıyor.”

 

Sıvı tüketiminizi artırın

Artan sıcaklarla birlikte havadaki nem oranının arttığını, bunun sonucunda da su ve mineral kaybının meydana geldiğini söyleyen, Doç. Dr. Gülcan Abalı, idrar söktürücü ilaç kullanan hastaların bol miktarda su tüketmeleri gerektiğine işaret ediyor. Özellikle çok fazla terleyen ya da kilo sorunu yaşayan kalp hastalarının bu konuda çok daha dikkatli olması gerektiğini anlatan Doç. Dr. Gülcan Abalı, “Terlemeyle birlikte vücutta kaybolan sıvı, kan akışkanlığında azalmaya ve koyulaşmaya neden olur. Sıcak ortamda, kendini soğutmak amacıyla kan cilde hücum ederken kan basıncı düşebilir veya yükselebilir. Bu da kalbin aşırı çalışmasına, beklenmedik kalp krizlerine, ritim bozukluklarına, ani oluşan ve hastaneye yatmayı gerektirecek kalp yetersizliklerine yol açabilir” diyor.

 

Böbreklerinizi koruyun

Mevsim geçişlerinde sıcaklıkların ani olarak değişmesine öncelikle deri ve böbrekler tepki veriyor. Doç. Dr. Gülcan Abalı’nın verdiği bilgiye göre derimiz, sıcaklık seviyesi arttığında terleyerek vücut ısısını dengede tutmaya çalışırken, böbrekler de bu sırada vücuttaki su oranını korumak için idrar üretimini yavaşlatıyor. Bunun sonucu olarak da vücuttaki kan koyulaşıyor ve pıhtılaşma eğilimi artıyor. Bu nedenle söz konusu dönemde sağlıklı ve düzenli beslenmenin yanı sıra, mevsime ve sıcaklıklara uygun, terlemeye neden olmayacak kıyafetler giymenin ve hareketli bir yaşamın önemine dikkat çeken Dr. Gülcan Abalı, bu konuyla ilgili önerilerini sıralıyor: “Hipertansiyon ve böbrek hastaları bol su tüketmeli ve ilaçlarını doktorlarının önerdiği şekilde almaya özen göstermeli. Ayrıca idrar söktürücü etkisi olan alkollü ve kafeinli içeceklerden, gazlı ve aşırı şekerli sıvı gıdalardan da uzak durulmalı.”

 

Doktorunuzun onayladığı uygun egzersizleri yapın

Bahar aylarında havaların olumlu etkisi ile iyi hisseden bireylerin, kendilerinde daha fazla efor sarf etme imkanı bulduklarını söyleyen Doç. Dr. Gülcan Abalı, fiziksel özelliklere ve yaşa uygun olmak üzere haftada beş saat düzenli egzersizler yapılmasının yarar sağlayacağını söylüyor. Doç. Dr. Gülcan Abalı, kalp hastalarının bu durumda takiplerini sürdüren doktorlarına başvurarak, yapmayı planladıkları spor türünü ve bunların sürelerini danışmalarını ayrıca kullandıkları ilaçların dozlarını da yeniden kontrol ettirmelerini öneriyor.

Kan basıncı yüksekliğini kontrol altına alın

Kalp hastalıkları açısından riski azaltmak için kan basıncı yüksekliğinin de kontrol altında tutulması gerektiğine işaret eden Doç. Dr. Gülcan Abalı, “Özellikle tansiyon hastalarının ve risk grubunda yer alan kişilerin ayda bir kez, aynı gün içerisinde tansiyonlarını belirli aralıklarla birkaç kez ölçmesinde yarar var. Ölçülen değerin büyük tansiyon için 140 mmHg, küçük tansiyon için ise 90 mmHg ve altında olması gerekiyor. Bu değerleri aşan durumlarda ise mutlaka bir uzmana danışılmalı” diyor. Doç. Dr. Abalı, tansiyon ilacı kullanan hastaların da tedavilerine aksatmadan devam etmeleri gerektiğini söylüyor.

Tuz tüketiminden kaçının

Aşırı tuz tüketimi başta böbrekler ve kalp olmak üzere birçok organı ve dolayısıyla genel sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor. Fazla miktarlarda alınan tuz tansiyonun yükselmesine neden olurken bu durum damar sağlığını olumsuz etkiliyor. Doç. Dr. Gülcan Abalı, kardiyovasküler hastalıklardan korunmak adına yemeklere tuz atmadan önce bir kez daha düşünmek gerektiğini söylüyor.

 

Sigara kullanmayın, alkol tüketimini sınırlandırın

Sigara kullanımı damarlarda tıkanmaya yol açarken aynı zamanda kanı koyulaştırarak pıhtılaşma eğilimini artırıyor.  Doç. Dr. Gülcan Abalı, bu nedenle sigara kullanan kalp hastalarının  ve kalp hastalıkları açısından risk grubunda yer alan kişilerin en kısa sürede bırakmak için çözüm aramalarını gerektiğine dikkat çekiyor. Fazla alkol tüketiminin ise idrar söktürücü etkisi ile kanın koyulaşmasına ve pıhtılaşmaya sebep olduğunu, aynı zamanda kullanılan ilaçların etkilerini de değiştirebildiğini söyleyen Doç. Dr. Gülcan Abalı, alkol tüketiminin sınırlandırılması gerektiğini belirtiyor.