Prof. Dr. Ergun: "Çocuklar için çıkılan yolda engel tanımıyoruz"

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada 'Çocuklar için çıkılan yolda engel tanımıyoruz' dedi.

Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Sağlık Kurulu Başkanı da olan Prof. Dr. Ergun, Türkiye’de çocuk engelliler için spor ve rekreasyonel aktivite olarak destekleyici ve eğlendirici oyunlarla çocukların ve ailelerinin sosyal izolasyonlarının önlenebileceğini söyledi.

Kamu kurum ve kuruluşlarının toplumsal sorumluluk ve duyarlılıkla birlikte hareket ederek bu problemi çözmede aktif rol almaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Ergun,  ülkemizde çocuk engellilerin hak ettikleri fırsatlara erişebilmeleri için yapılması gereken çok şey olduğunun da altını çizdi.

Prof. Dr. Ergun, “Eğitim, yaşam alanlarında erişilebilirlik ve ulaşılabilirliğin sağlanması, diğer akranları ile aynı sosyal ortamı paylaşabilmeleri onların geleceğini şekillendirecektir. Engelli çocuklar içinde en fazla serebral palsili çocuklarımız ve aileleri bu desteğe ihtiyaç duymaktadır” ifadelerini kullandı.    

SEREBRAL PALSİ (SP) NEDİR?

Prof. Dr. Ergun, SP’yi doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrası erken dönemdeki, beyin hasarı sonucu ortaya çıkan, ilerleyici olmayan ancak yaşla birlikte değişebilen, hareketi kısıtlayıcı, kalıcı motor fonksiyon kaybı, postür ve hareket bozukluğu olarak tanımladı.

Prof. Dr. Ergun, “Beyinde oluşan hasarın ilerleyici olmadığı SP, bulaşıcı, kalıtsal ve hayatı tehdit eden bir durum değildir. Dünyada bin canlı doğumda yüzde 1,5 – 2,5 oranında SP görülürken, Türkiye'de bu oran yüzde 4,4’tür” şeklinde konuştu.  

SEREBRAL PALSİ TİPLERİ NELERDİR?

Prof. Dr. Ergun SP’nin farklı tipleri olduğuna dikkat çekerek, şu bilgileri paylaştı: “Etkilenen kol ve bacak sayısına göre SP’yi 2 kol ve 2 bacağın etkilendiği Kuadripleji, bacakların kollardan daha fazla etkilendiği dipleji, vücudun bir kısmının etkilendiği hemipleji şeklide sınıflandırabiliriz.

Hareket bozukluğuna göre ise; spastik (tutuk ve gergin kaslar) serebral palsi, atetoid (kontrol edilemeyen hareketler) serebral palsi, beyincik hasarı nedeni ile gelişen, yürüme bozukluğu olan, dengeleri bozuk çocuklarda görülen ataksik serebral palsi.”

Prof. Dr. Ergun, motor geriliğine duyusal, bilişsel, iletişim, algılama, epilepsi, davranış bozuklukları ve ikincil olarak gelişen kas iskelet sistemi sorunlarının eşlik ettiğine vurgu yaptı.

SP’li çocukların büyük bir kısmının zamanla daha iyi duruma gelirken, bir kısmının da gelişebilecek ek sorunlar nedeni ile daha kötü bir tablo sergileyebileceğini anlatan Prof. Dr. Ergun, şöyle devam etti: “Oluşacak ek sorunları engellemek ve çocukların yaşam kalitelerini artırmak için, mümkün olan en erken yaşta tedaviye başlamak gerekir. Tedavide fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarının yanında mutlaka fiziksel aktiviteyi destekleyecek rekreasyonel aktiviteler ve spor yer almalıdır. SP’li bireylerin fizyoterapi dışında spor aktiviteleriyle ilgilenme olasılıkları çok sınırlı. Yaşam boyu süren fizyoterapi programları, tıbbi ve ortopedik tedaviler SP’li bireylerin motivasyonunu azaltarak sosyalizasyonlarını da etkilemektedir.”  

NEDEN SPOR?

Prof. Dr. Ergun SP’de sporun önemini şu şekilde açıkladı: “Beden farkındalığı ve kontrol, fonksiyon artışıyla özgüven- özbenlik artışı, atrofi ve eklem limitasyonlarınının önlenmesi, denge, esneklik, koordinasyon, endurans artışı, fiziksel uygunluk ve uyum, inaktivite zayıf kardiyorespiratuar uygunluğa neden olur. Kardiyorespiratuar fonksiyon ve aerobik endurans artışı, günlük yaşam aktivitelerinde yorgunluk oluşmadan uzun süre aktiviteyi devam ettirebilme, grup içi başarı ve mücadele, kişiler arası paylaşım, destek, iletişim, arkadaşlık, öz-disiplin, rekabet, sosyalizasyon, katılım, bağımsızlık.”

SPORTİF AKTİVİTELERE KATILIMDA NEDEN ZORLANIRLAR?

Prof. Dr. Ergun, SP’li bireylerin ulaşım olanaklarının kısıtlılığı, spor salonlarının mimarisi, eğitimli personel azlığı, engelli bireylerin spora yönlendirilmesinde yeterli destek olmama gibi nedenlerle spor aktivitelerine katılımda zorlandıklarını kaydetti.

Uluslararası SP’li bireylerin sportif aktivitelerinden sorumlu olan spor organizasyonları içinde IPC (Uluslararası Paralimpik Komite) ve CPISRA (Uluslararası Cerebral Palsy Spor ve Rekreasyon Birliği) önemine de değinene Prof. Dr. Ergun, SP’li bireylerin yapabilecekleri spor dallarını şu şeklide sıraladı:  “Futbol, yüzme, okçuluk, atıcılık, yelkencilik, binicilik, kürek çekme, ağırlık kaldırma, tekvando, triatlon, bisiklet yanında tekerlekli sandalyede tenis, basketbol, eskrim, masa tenisi, voleybol, atletizm, boccia (ağır engelliler için), futbol, kış sporları olarak ise Alp kayağı, Nordik kayağı, snowboard, buz hokeyi, curling.”