Ramazanda Mide Ve Kilo Problemleriyle Karşılaşmak İstemiyorsanız Dikkat!

Ramazan ayında uzun süren açlıktan sonra kişiler yemek sonrası ağırlık çökmesi hissi, yorgunluk ve uyku hali şikayetleri yaşayabilmektedirler. Kimileri de düzensiz yeme sonucu kilo problemleriyle karşılaşmaktadır. Peki ya Ramazanda beslenme düzeni nasıl olmalıdır? Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Derya Fidan açıkladı.

“İftar Sofrasında Çorba İle Başlangıç Yapılmalı”

Ramazan ayında uzun süren açlıklar kan şekerinde belirgin düzeyde düşmelere sebep olmaktadır. Kişiler iftar anında hızlı yemek yerseler kan şekeri hızla yükseleceğinden ağırlık çökmesi hissi, yorgunluk ve uyku hali şikayetlerinin yaşanabilineceğini söyleyen Diyetisyen Derya Fidan, “Bu durumun oluşmaması ve günlük enerjinin daha iyi olabilmesi için mutlaka sahura kalkılmalı ve günlük alınması gereken besin öğelerinin önemli kısmı karşılanmalıdır. İftar sofrasında ise çorba ile başlangıç yapılmalı devamında 10 dakika ara verilerek kan şekeri dengesi sağlandıktan sonra ana yemeğe geçilmelidir” dedi.


Sahurda Tam Buğday Veya Çavdar Unlu Ekmek Tercih Ederseniz Daha Uzun Tok Kalırsınız

“Sahur öğününde hafif yiyecekler tercih edilmeli, kahvaltılıklar masada yerini almalıdır. Protein kaynaklarından süt, yoğurt, ayran, yumurta, peynir çeşitlerinden zengin bir sofra olarak planlama yapılmalı, yağlı ve tuzlu yiyeceklerden, kızartmalardan uzak durulmalıdır. Sahurda zeytin ve zeytin ezmesi gibi tuzlu besinler yerine yağlı tohum kaynaklarından ceviz, badem, fındık tercih edilmelidir. Ekmek, en önemli karbonhidrat kaynağıdır ve kişinin gün içinde ki sağlanacak enerjisinin büyük kısmını karşılamaktadır” diye açıklayan beslenme ve diyet uzmanı, ertesi gün daha uzun süre tok kalmak ve daha dinç bir gün geçirmek isteniliyorsa ekmeğin beyaz undan yapılmış değil, tam buğday unu veya çavdar unundan yapılmış olmasına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.


Pideyi Çok Tüketmeyin

Uzun süren açlığın ardından iftar sofrasında hızlı başlangıçlar yapmak mide şikayetlerinin yanı sıra kan şekeri dengesizliğine sebep olacağını söyleyen Fidan, “İftarın ilk kısmında başlangıç olarak iftariyeliklerden hurma veya kayısı tercih edilerek kan şekeri dengesi sağlanmalıdır. Çorba ile devam edilerek sonrasında en az 15 dakika ara verilmeli ve mide rahatsızlıklarının önüne geçilmelidir. Ana yemekte yağlı ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Etin pişirme yöntemlerine dikkat edilerek proteini denatüre etmeden vücut için gerekli miktarda alınmalı, salata çeşitlerine önem verilmelidir. Kilo problemi yaşayan kişilerin karbonhidrat kaynaklarından olan pideye dikkat etmeli, bir avuç büyüklüğünden fazla olacak şekilde tüketmemelidir” şeklinde konuştu.


Sahuru Atlamayın, Kilo Almayın

Ramazanda kilo almanın bir kaç yönlü sebebi vardır. Bunlardan birincisinin sahur yapmadan akşamdan yemek yenip yatılması olduğunu belirten Diyetisyen Derya Fidan, uzun süren açlıkların metabolizma hızını düşürdüğünü ve vücutta yağ yapımına neden olduğunu, sahura kalkmadan oruca niyetlenmenin de bu durumu tetiklediğini söyledi. Metabolizma hızını arttıran ve vücudu toksinlerden arındıran su ise bedenimiz için çok önemli bir yere sahiptir. Günlük vücut su ihtiyacının iftardan sahura kadar olan zaman zarfında karşılanamaması metabolizma hızını düşüreceğinden kilo alımına sebep olabilmektedir.


İftarda Yemeği Daha Yavaş Yiyin

“Ramazan tatlılarının miktarını ve sıklığını fazla kaçırmak, sebze ve meyveye beslenme tablomuzda az yer vermek kilo alımını hızlandırmaktadır” diyen Fidan, “Ramazanda kilo alımının önüne geçmek için, gün boyu aç kalarak metabolizma çalışma hızının azaldığı bu durumda iftarda yemeklere hızlı geçiş yapılmamalı, sofrada daha yavaş yemek yenerek besinlerin tolerasyonunu arttırmaya yardımcı olunmalıdır” dedi.


Kimler Oruç Tutmamalı?

“Kronik hastalığı olup sürekli ilaç kullanması gerekenler, ilaç saati ve dozlarıyla alakalı mutlaka hekimine danışmalı, gerekirse bir beslenme uzmanı takibinde oruç tutmalıdır. Diyabet tanısı olan, insülin kullanan veya aktif hipoglisemik ataklar geçiren bireylerin genel sağlık durumları açısından oruç tutmaları sakıncalı olabilmektedir” diyerek uyarılarda bulunan Dyt. Derya Fidan, emziren annelerin oruç tutması süt verimini ve kalitesini etkileyebileceğinden, hamile bayanların ise gerekli besin ihtiyacının karşılanamayacağından oruç tutmalarının risk oluşturacağını söyledi.