Televizyona değil, Hadislere bakın!
Bugün mübarek üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayının ilk günündeyiz. Kahramanmaraş Dulkadiroğlu İlçe Müftüsü İsmail Günay, Ramazan ayı ve üç ayların neden önemli olduğuna dair açıklama yaptı.
Televizyon programlarında kadınların ay hallerinde oruç tutmalarında mahsur görmeyen din adamlarını da eleştiren Günay, “Maalesef profesörler Kuran’da böyle bir şey yok diyerek bazı şeyler söylüyorlar. Ancak Hadis-i Şerif’ler aslında Kuran’ın tefsiridir. Hadis olmazsa Kuran’dan direkt hüküm çıkaramayız. Dolayısıyla kadınların ay hali de böyledir. Kuran’da bununla ilgili ‘Namaz kılmasın, oruç tutmasın’ demiyor. Ama bir de önümüzde Efendimiz’in (SAV) bizzat yapmayın dediği sözleri var. O (SAV) kadınların ay halinde oruç tutmasını istemiyor. Kadınlar ay halinde kesinlikle oruç tutmasın, namaz kılmasın. Orucu kaza edecek ama namazın kazası yoktur” dedi. İsmail Günay sorularımıza şöyle yanıt verdi:
Üç ayları diğer aylardan ayıran özellikleri nelerdir hocam? Neden üç aylara ayrı bir önemi vardır?
Üç aylar Recep, Şaban ve Ramazan’dır. Dolayısıyla Kuran’ı Kerim’de de bu aylar haram ayları yani hürmet gösterilmesi gereken aylardır. Haram bizim Türkçe’mizde yasak anlamına da gelir. Burada yasaklık da vardır. Yani İslam gelmeden önce Araplar arasında da bu aylar girdiği zaman aralarında kavga, nizah, çatışma yapılmaz. Herkes bilir ki bu aylarda kimse kimseye dokunmayacak. İslam da bunu aynı şekilde uygun görmüş. İslam dini de geldikten sonra yine aynı şekilde bu aylarda hürmet gösterilmesi gerekir. Tabi ki İslam sadece Ramazan, Şaban ve Recep ayında hırsızlık yapmayın, çapulculuk yapmayın demiyor. Müslüman senenin her gününde, her saatinde haram olan şeyleri işlemez zaten.
Dediğiniz gibi Müslüman her zaman öyle olmalı ama neden üç ayların böyle ayrı bir misyonu var?
Bu aylarımızda önemli günler vardır. Mesela üç aylar içerisinde Recep ayının ilk haftasının ilk perşembeyi cumaya bağlayan gecesi Regaib Kandili’dir. Yani bu aylar kandiller geçidi aylarıdır aynı zamanda. Bu Regaib Kandili rağbet gösterilmesi, ilgi âlâka gösterilmesi anlamına gelir. Bir rivayete göre de Peygamber Efendimiz’in (sav) ana rahmine ilk düştüğü gece olarak da söyler alimlerimiz. Dolayısıyla çok önemli bir gecedir bu gece. Recep ayının 27.gecesi Miraç Kandili’dir. Şaban ayının 15.gecesi Berat Kandili’dir. Mübarek Kadir Gecesi’nin de Ramazan ayının içerisinde olduğunu Peygamber Efendimiz (sav) işaret etmiştir. “Kadir Gecesi’ni Ramazanın son 10 günü içerisinde arayınız ve tek rakamlı gecelerde arayınız” demiştir. Ama alimlerimiz arasında 27.gece olduğuna dair görüş ittifakı vardır. Dolayısıyla üç aylar içerisindeki bu kandillerden dolayı bu aylara verilen önem daha bir farklıdır.
Yani bu günlerde kandiller fazla olduğu ve rahmet yağdığı için insanlar biraz daha fazla sevap kazansınlar, günahlardan uzak dursunlar ki sevapları katlasın diye bu aylarda titizlik sağlanıyor?
Evet. Ama şöyle bir şey var. Sadece Peygamberimizin (sav) dünyaya geldiği Mevlid Gecesi harici bütün kandiller bu üç aylar içerisinde. O da Rebiyyül evvel ayının 2.gecesi. Bizim miladi takvimimize göre 20 Nisan. Ülkemizde de Kutlu Doğum Haftası olarak kutluyoruz.
Ramazan ayında Allah-u Teala daha farklı bir ibadet de isteyebilirdi? Orucu istemesinin hikmeti ne olabilir? Ramazan’da oruç tutmamızın kaidesi nedir?
Hikmetinin sebebini Cenab-ı Hakk daha iyi bilir. Niye kurban kesiyoruz? Niye namaz kılıyoruz? Bütün bunları teslimiyet dedikleri şeye bağlarsak her şeyin cevabı kolay olur. Yani Cenab-ı Hakk emretti. Biz uyguluyoruz. Bu ‘Niye’leri çoğaltırsak işin içinden çıkamayız. Dolayısıyla Cenab-ı Hakk Ramazan’da, Ramazan ayına mahsus bunu istemiştir. Kuran-ı Kerim’de ‘Kim ki Ramazan ayına kavuşmuşsa o ayda orucunu tutsun’ emri var. Dolayısıyla bunun altında niye’leri nasıl açarız bilemiyorum.
Şöyle bir şey olabilir mi hocam? Ruhu, maneviyatı terbiye etmenin yanında biraz da fiziği, biyolojiyi yani işin maddi tarafını mı terbiye etmek için istendi? Ama burada da bir sebep illa ki çıkacaktır.
Tabi ki insan ruhi tarafını da, maddi, nefsi tarafını da terbiye edecek. Kuran da Ramazan ayında indirilmeye ilk başlanmış. Ramazan’ın bir adı olarak oruç ayı diyorsak da bir adı da Kuran ayıdır. Diğer taraftan Ramazan ayında Cenab-ı Hakk kullarını diğer aylara göre daha fazla bağışlar. Hem Kuran ayı olması hem de rahmet ayı, bağışlanma ayı olması, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi yine bu ayda olduğu için ayrıcalıklı bir aydır Ramazan.
Teravih namazı kılınıyor hocam Ramazan ayında. Peki Teravih namazının misyonu nedir?
Bizim teheccüt, gece namazı dediğimiz namazımız vardır. En fazla 12 rekattır. Ama Ramazana özel teravih namazı da nafile ibadettir. Farz değildir, vacip değildir. Sünnettir. Türkçe’deki nafile boş anlamındadır ama buradaki nafile o anlamda değildir. Dini literatürdeki nafile, Peygamber Efendimiz’in yaptığı anlamına gelen sünnettir. Teravih kelime olarak rahatlama anlamına gelir. Sadece Ramazan’a mahsustur. Allah-u Teala’nın ya da Peygamber Efendimiz’in bu noktadaki düşüncesi şu olabilir; ‘Daha fazla ibadetle meşgul olsunlar.’ Ramazan bir ayrıcalık. Aslında insanların önüne açılmış bir fırsat. Yarın mağazada yüzde 95 indirim var deseler herkes kapıda bekler. Bu da öyle bir şey.
Peki Ramazan ayında sağlık problemi veya başka sebeplerden dolayı oruç tutamayanlar, Ramazan’ın rahmetinden ve sevabından nasiplenebiliyorlar mı?
Cenab-ı Hakk insana gücünün kaldıramayacağı yük yüklemez. Sorumlu tutmaz. Hastalık gücün kaldırmayacağı bir şeydir. Allah bizim için zorluk istemez. Kolaylığı ister. Bir de yolculuk esnasında il sınırını geçince dileyen orucunu bozabilir, dileyen tutabilir. Hastalık ve yaşlılık da mazerettir.
Ama o sevabı alabilir mi?
Burada oruç tutmamayı uygun gören haller vardır. Mübah kılan özürler diyoruz buna. Normal bir hastalık başkadır, bir de müzmin şeker, kalp, tansiyon hastalıkları başkadır. O zaman oruç tutmadığı günler sayısınca her gün bir fidye verecek. Oruca mahsus. Bir sadaka-ı fıtr miktarı. Diyanet İşleri Başkanlığı bu sene sadaka-ı fıtr’ı 11 buçuk lira olarak açıkladı. Kişi dolayısıyla 30 gün oruç tutamamışsa, 30 ile 11 buçuk çarpıldığı zaman30 günlük oruç karşılığı ortaya çıkmış olacak. Bunu fakir fukaraya verecek. Bunu kendisini meydana getiren ve kendisinden meydana gelenlere veremez. Ama kardeşe, amcaya falan verebilir.
O zaman oruç tutmuş gibi Ramazanın sevabından faydalanabiliyor mu?
Tabi. Mutlaka alır. Çünkü burada bir özür var. Bir de kişinin sorumlu olmadığı haller vardır. Kişi diyelim ki uyumuştur. Uyanamamıştır. Kişinin tedbirini alması lazım. Günümüzde artık bunlar mümkün. Ama alarmını, saatini kurmuş ama uyanamamışsa daha sonra onu kaza eder.
61 ORUCUNA AF YOK
61 orucuna biz kefaret orucu diyoruz. Niyetlenilen orucu hiçbir mazeret olmadan bozmasıdır. 61 orucu ceza orucudur ve peş peşe tutulacaktır. Diyelim ki 15 gün tuttu, bir sebepten dolayı tutamadı. Mazereti olsa bile sil baştan tutması gerekir. Sadece kadınların ay haline mahsus, ay hali geçince kaldığı yerden devam eder. Kadınlardaki doğum mazereti bile mazeret kabul edilmiyor. Çünkü doğum günü tahmin edilebilir. Zaten kadınlar hamile iken oruç tutmamalı ama başlamışsa 61 orucuna, sil baştan tutacak. Çünkü bu ceza orucu.
O zaman mazereti olmayanlar kesinlikle tutsun?
Evet kesinlikle tutmalı.
Ay halinde oruç tutan kadınlar var. Gerçekten ay halinde oruç tutulmalı mı? Tutulursa ne olur?
Maalesef duyuyorum. Televizyonlarda da izliyorum. Bu Peygamber Efendimiz (sav) zamanında O’na (sav) soruluyor. Efendimiz o günlerde hanımlara oruç tutmamalarını söylüyor. Hanımlarla ilgili hükümler Hz. Aişe validemiz aracılığıyla gidiyor. O günün şartlarında bir kadın Hz. Aişe’ye soruyor diyor ki; ‘Ay halim olduğu zaman oruç tutacak mıyım?’ O da diyor ki; ‘Sen Haruri’lerden misin?’ Haruri dediği ay başlarında da tutan, gelenek gibi yapan bir kavim var. O kavmin adı. Kadın ‘yok’ diyor. ‘O zaman ay halindeki kadın namaz kılmaz, ay halindeki kadın oruç tutmaz’ diyor Efendimiz (sav). Zaman zaman televizyonlarda bazı profesör ünvanlı kişiler açık oturumlar yapıyor. Kuran’da açık açık ay halindeki kadının namaz kılmayacağı, oruç tutmayacağı konusunda hüküm olmadığını söylüyor. Ama Kuran’da olmayan nice şeyler var ki, Hz. Peygamber’in hadisinden çıkarıyoruz biz bunları. Mesela Kuran’da ‘Zekat verin’ diyor ama kırkta bir demiyor. Ne kadar verileceğini, hangi mallardan verileceğini söylemiyor. Onun hükmünü Efendimizden (sav) biliyoruz. ‘Namaz kılın’ diyor Kuran. Ama rekatları söylemiyor. Öğle namazı, ikindi namazı demiyor. Efendimiz (sav) ‘Bende gördüğünüz gibi kılın’ diyor. Hadis-i Şerif’ler aslında Kuran’ın tefsiridir. Hadis olmazsa Kuran’dan direkt hüküm çıkaramayız. Öyle hükümler vardır. Dolayısıyla ay hali de böyledir. Kuran’da bununla ilgili ‘Namaz kılmasın, oruç tutmasın’ demiyor. Ama bir de önümüzde Efendimiz’in (sav) bizzat yapmayın dediği sözleri var. Dolayısıyla kadınlar ay halinde kesinlikle oruç tutmasın, namaz kılmasın. Orucu kaza edecek ama namazın kazası yoktur.
Oruç tutacak olanlara ne söylersiniz hocam?
Sadece ağzına, midesine oruç tutturmamalı. Gözüne, kulağına, eline, ayağına da oruç tutturmalı. Vücut azalarına da oruç tutturmalı insan. Peki nasıl olacak bu? Gözüyle harama bakmayacak, kulağıyla nefsi gıcıklayıcı nağmeler, gıybet, dedikodu gibi şeyler dinlemeyecek, diliyle yalan söylemeyecek, yalancı şahitlik yapmayacak. Ayağıyla harama gitmeyecek. Yani onlara da oruç tutturacak. İmsak vaktinden sonra yeme-içme, cinsel ilişki gibi şeylerin yapılmaması gerekiyor. Bununla birlikte saydığımız gibi göz, kulak, ayak gibi uzuvlarımıza da oruç tutturmalıyız. Böyle olursa dört dörtlük Müslüman oluruz inşallah. (NARİN DEMİRCİ)