Türkiye'nin ilk "sosyal medya ölçeği" hazırlandı

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi tarafından ortak yapılan bir çalışma ile 'Türkiye'nin ilk sosyal medya bağımlılığı ölçeği' hazırlandı.

Üniversite öğrencilerine uygulanan ölçeğe göre, 17-20 yaş aralığındaki öğrencilerin daha büyüklere göre (20-25 yaş) sosyal medyaya zihinsel olarak daha fazla bağlı kalıyor. Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, üniversite ve sonrasında iş yaşamında yer alacak Z kuşağının yaşça büyüklere göre sosyal medya bağımlılığı açısından daha fazla risk altında olduğunu söyledi. Çalışmaya göre kadınlar, sosyal medyadan duygusal destek alıyor, erkekler ise olumsuz etkileniyor, özel hayatlarını ihmal ediyor.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Deniz tarafından yapılan çalışma ile “Türkiye’nin ilk sosyal medya bağımlılığı ölçeği” hazırlandı.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, sosyal medya bağımlılığı ölçeğini İstanbul’da eğitim gören, yaşları 17 ile 45 arasında değişen ve yaş ortalaması 21,6 olan 1034 üniversite öğrencisine uyguladıklarını söyledi.


Sosyal medya, bilişsel olarak olumsuz etkiliyor.

Çalışmaya katılan öğrencilerin İstanbul’daki üçü vakıf, ikisi devlet olmak üzere beş farklı üniversitenin çeşitli fakültelerinde öğrenim gördüğünü ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal,“Araştırma sonucunda üniversite öğrencilerinin sosyal medyaya az bağımlı olduğu bulundu ancak alt ölçekler ayrıca analiz edildiğinde üniversite öğrencilerinin sosyal medya meşguliyetlerinin orta bağımlılık seviyesinde olduğu görüldü. Meşguliyet alt ölçeği kişilerin zihinlerini meşgul eden sosyal medya kullanımını yani bilişsel yöndeki olumsuzlukları kapsıyor” diye konuştu.


Kadınlar, sosyal medyadan duygusal destek alıyor

Cinsiyete göre yapılan incelemelerde, kadınların erkeklere göre sosyal medyadan daha çok duygusal destek aldıklarının anlaşıldığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, erkeklerin sosyal medyadan olumsuz etkilendiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Kadınların kişisel problemlerini unutmak, yalnızlığını gidermek, yaşamlarındaki olumsuz düşüncelerden kurtulmak için sosyal medyayı kullandıkları ortaya çıktı. Böylece kadınların sosyal medyaya duygusal olarak bağlandıkları söylenebilir. Erkeklerin ise daha çok sosyal medya ile çatıştıkları yani olumsuz etkilendikleri belirlendi. Çatışma alt ölçeğindeki maddeler incelendiğinde, erkeklerin çalışmalarına olumsuz bir etki yapmasına rağmen sosyal medyayı daha fazla kullandıkları, sosyal medyadan dolayı eş veya aile üyelerini, arkadaşlarını ihmal ettikleri ortaya çıktı. Böylece, erkeklerin sosyal medyadan dolayı başladığı aktiviteleri bitirememesi, işlerini ve yaşamlarındaki kişileri ihmal etmesi ve hatta sosyal medyadan dolayı üretkenliklerinin azalması onların yaşamlarındaki sosyal medya kaynaklı olumsuzluklar olarak raporlanabilir.”


Duygusal destek çalışmalarına öncelik verilebilir

Erkeklere yönelik detaylı incelemelerde, Fen-Edebiyat ve Eğitim Fakültesine devam eden erkek öğrencilerin Mühendislik Fakültesindeki erkek öğrencilere göre çatışma puanlarının daha yüksek bulunduğunu ifade eden Aylin Tutgun Ünal, “Buna göre, erkeklere yönelik yapılacak çalışmalarda öncelikle Fen-Edebiyat ve Eğitim Fakültesinden başlanabileceği söylenebilir. Hemşirelik Fakültesi gibi kadınların yüksek olduğu fakültelerde duygusal destek anlamında çalışmalara öncelik verilebilir” önerisinde bulundu.


Z kuşağı risk altında

Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, yaşa göre yapılan incelemelerde özellikle 17-20 yaş aralığındaki öğrencilerin daha büyüklere göre (20-25 yaş) sosyal medyaya zihinsel olarak daha fazla bağlı kaldıklarının ortaya çıktığını belirtti. Ünal, “17-20 yaş aralığındaki öğrencilerin sosyal medyada neler olup bittiğini devamlı düşündükleri ve sosyal medyada bulunma isteklerinin çok yüksek olmasından dolayı orada olmadıklarında hayatlarının boş, sıkıcı ve zevksiz geçtiğini düşündükleri ortaya çıkmıştır. Buradan hareketle üniversite ve sonrasında iş yaşamında yer alacak Z neslinin yaşça büyüklere göre sosyal medya bağımlılığı açısından daha fazla risk altında olduğu görülüyor” dedi.


Bağımlılık puanı yüksek

Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, günlük kullanım süresinin de incelendiği araştırmada günde 7 saatten fazla sosyal medya kullanan öğrencilerin oranının % 9,9 olduğunu, bu öğrencilerin ölçekten aldıkları bağımlılık puanının da oldukça yüksek olduğunu belirtti.


Sosyal medya bağımlılığı kişilerin hayatını etkiliyor

Günümüzde aşırı sosyal medya kullanımından kaynaklanan pek çok sorunun olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, böyle bir ölçeğin geliştirilmesinin önemine işaret etti. Söz konusu problemlerin kişinin hayatında çok boyutlu olarak olumsuzluklara yol açtığını belirten Ünal, şunları söyledi: “Az ve kalitesiz uyku, aşırı zihinsel meşguliyet, internet kullanımı kontrol etme veya limit koyma hakkındaki tekrarlayan düşünceler, erişim isteğini önlemede başarısızlık, internette her seferinde daha fazla vakit geçirmek, erişimde değilken arzulamak gibi sosyal medya kullanımdan kaynaklanan günlük yaşamı doğrudan etkileyen olumsuzluklar bilimsel yazında rapor edilmiştir. Dolayısıyla kişiyi pek çok yönden olumsuz etkileyen bu sorunları içeren bir ölçme aracına ihtiyaç vardı. 2015 yılında doktora tezi çalışmamıza başlarken ülkemizde popülerliğinden dolayı Facebook Bağımlılığı ölçeği vardı fakat diğer sosyal medya uygulamalarını kapsayan bir ölçme aracı yoktu. Dolayısıyla Facebook dışında herhangi bir sosyal medya uygulamasını yoğun kullanan kişinin bağımlılık seviyesini ölçmek mümkün değildi. Bu yüzden sosyal medya bağımlılığı ölçeği tüm sosyal medya kullanıcılarını kapsayan bir ölçme aracı olarak önemli görülmektedir. Ayrıca ölçek 2015 yılından bu yana halen ülkemizin çeşitli bölgelerinde ağırlıklı olarak yüksek lisans tezlerinde veri toplama aracı olarak kullanılıyor. Bilimsel alandaki ölçme aracı eksikliğini gidererek, bu alandaki pek çok çalışmaya katkı sağlamış oldu.”


Sosyal medya bağımlılığı ölçeği, 41 maddeden oluşuyor

Sosyal medya bağımlılığı ölçeğinin 41 maddeden oluştuğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Kişiler ölçekte yer alan maddelerdeki ifadelere “Hiçbir Zaman” ile “Her Zaman” arasındaki beşli derecelendirmeden ne derece katıldığını işaretliyor. Hiçbir Zaman seçeneği “1” puan, Her Zaman seçeneği ise “5” puandır. Buna göre tüm maddelerin puanı toplandığında, ölçekten alınabilecek en düşük puan 41, en yüksek puan ise 205’tir. Ölçeği tamamen dolduran bir kişinin ölçekten aldığı toplam puana göre sosyal medya bağımlılığı seviyesi ortaya çıkıyor” dedi. Doç. Dr. Levent Deniz de sosyal medya bağımlılığı ölçeğinin, sosyal medya bağımlılığının farklı veri toplama araçlarıyla, özellikle ölçeklerle saptanması, bu bağımlılık türünün yaygınlığının anlaşılabilmesi, yaygınlığın gelişiminin takip edilebilmesi ve bu kavramla ilişkili olabilecek diğer kişisel özelliklerle ilişkilerinin ortaya konulabilmesi açısından önem taşıdığını söyledi. Deniz, bu genel ihtiyaçtan dolayı bir sosyal medya bağımlılığı ölçeğinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.