Rusya'da, Çar'ın çocuğuna "Piç" damgası vurdurmayan Maraşlı müftü!

Yaklaşık 6 yıl önce, Rusya’da, Çar’ın çocuğuna “piç” damgası vurdurmayan Maraşlı müftü’yü (Kanadıkırıkzade Mustafa Efendi) haber yapınca, toplumun hemen her kesiminden büyük ilgi görmüş, bu tür haberlerin devamını bekledikleri mesajını almıştık.


Rusya'da, Çar'ın çocuğuna

BU MARAŞ’LI ÂLİM KİM?

Yaklaşık 6 yıl önce, Rusya’da, Çar’ın çocuğuna “piç” damgası vurdurmayan Maraşlı müftü’yü (Kanadıkırıkzade Mustafa Efendi) haber yapınca, toplumun hemen her kesiminden büyük ilgi görmüş, bu tür haberlerin devamını bekledikleri mesajını almıştık.

Çünkü insanlar, unutulan, bilinmeyen, duyulmayan değerlerini, âlim-ulemalarını ve kendi içinden kopan fırtınaları bilmek, öğrenmek istiyordu.

Bu yoldan hareketle, bu sayımızda, bu kez de başlıkta okuduğunuz üzere, bir kitap için iki ay oruç tutan büyük dehayı, İslam âlimini haber yaparak sizleri bilgilendirmeyi amaçladık.

İran’ın Kum kentinde dünyanın üçüncü büyük kütüphanesi var.

Bu kütüphaneyi kuran da Ayetullah Seyyid Şehabeddin Maraşi Necefi. Bu büyük İslam âlimi, Seyyid Meraşi, İran’ın Kum kentinde yaşamış, İsfahan’da tedrisat görmüş, kendini ve öğrenciler yetiştirmiş, büyük bir zat. Kum kentinden olup da ismindeki Meraş’i nereden geliyor diye soracak olursanız, Maraş o tarihlerde küçük, ama Türklük ve İslamı layıkı ile yaşayan, törelerine bağlı, dini inançları sağlam bir şehirmiş.

KÜLTÜR MİRASI KİTAPLAR

Bu büyük âlim, bir tarihte Türkiye’ye gelir, uzun süre Maraş’ta kalır. Burada yaşar, çevre edinir, öğrenciler yetiştirir.

Seyyid Meraşi, kitaba, okumaya çok meraklı bir âlimdi. O dönemlerde, Avrupalı doğubilimcilerinin İslam kültür miraslarını, yazmaları nasıl toplayıp Avrupa kütüphaneleri ve müzelerine kaçırdığını öğrenen Meraşi, “Bu eserler bizim malımız, bizim kültür mirasımız, bizim hakkımızdır. Bu eserlere, Avrupalılardan önce bizim sahip çıkmamız gerek” diyerek çocukluğundan beri elde edebildiği tüm eserleri saklamıştır.

Seyyid Meraşi, kitap alamayacak kadar fakir bir insandı, karnını zor doyuruyordu.

Ama çevresinde çok sevilen, itibar edilen, sözü dinlenen, bilgi ve düşüncelerine başvurulan önemli bir hafızdı, fıkıh âlimiydi. Sesi de çok güzeldi ve Kur’anı ondan güzel okuyan kimse yoktu.

ÂLİMLER AÇ KALIR MIYDI?

O dönemlerde, Şiilerin (Alevi’lerin) çok yoğun olduğu İran ve Maraş’ta kaldığı süre içerisinde, Şiilerin (kendi inançlarına göre) namaz kılamamış yahut oruç tutamamış veya eksik tutmuş kimselerin bunları kaza etmeleri gerekirdi.

Bunu yapmazlar, yerine getirmezlerse, birisine para vererek yaptırırlardı. Hayatlarında ibadet borçlarını ödeyemeyenlerin çocuklarının bu borcu ödemeleri Şii inançları arasındaydı.

İşte, uzun zaman Maraş‘ta ikamet eden, hafızlık bilgi ve tecrübesini artıran bu âlim, büyük zat; yani Hafız Seyyid Meraş’i, kiminin kılamadığı namazları kılarak, tutamadığı oruçlar yerine oruç tutarak veya Kur’an okuyarak kazandığı paralarla bulduğu önemli yazmaları, kitapları satın almıştır.

Meraşi, not tutar, hatıralarını yazardı. Tuttuğu not defterinde, “Şunun için iki ay oruç tuttum,  beriki için de bir ay namaz kıldım. Param olmadığı zamanlarda aç bile kaldım, akşam yemeklerini çoğu zaman yiyemezdim. Ama ertesi gün de oruç tuttum” diyerek satın aldığı kitapların manevi fiyatlarını izaha çalışırdı.

AT KILI İLE YAZILMIŞ MUSHAFLAR!

Evet, dünyanın üçüncü büyük kütüphanesi bugün Kum kentinde bulunmaktadır ve bunun mimarı, sahibi de Maraşlı Seyyid  Meraşi’dir. Gerçekten bu kütüphanede nadide eseler mevcut. En çok da at kılı ile yazılan Mushaflar dikkat çekmiştir, çekmektedir. Takriben 75 santimlik bir şerit üzerine at kılıyla tüm Kur’an yazılmıştır. Tırnakla yazılmış kitap dahi bu kütüphanede yer almaktadır.

Çoğu kaynaklarda Maraşlı olduğu söylenen Seyyid Meraşi için ne kadar iftihar etsek az.