"Kibir en sevdiğim günahtır"...


Şeytanın avukatı filminin son sahnesinden bir replik; “Kibir en sevdiğim günahtır”...

İktidar ve muhalefette, bürokraside, STK’larda ticarette vs. gücü elinde bulunduranların en görünen ve belirgin özelliği maalesef  kibir ve aceleci oluşları...

Bu kibirlerine rağmen milletin ve devletin taşıyıcı kolonlarını sessiz çoğunluk ise tevâzu abidesi ve sabırlı...

Bütün mesele kibirli ve aceleci olan güç sahipleri ile tevâzu sahibi ve sabırlı olan sessiz çoğunluk arasında...

Kibir hastalığı ile devleşmiş hormonlu yapılar buyurun bakalım…

Deprem, salgın hastalık vb. afet olunca İslami değerlere saldırmak geleneksel hale geldi.

Durmadan bilimden dem vurulup, İslami değerler aşağılanıyor.

Bizde bunlara diyoruz ki; para sizde, bilim sizde, adam sizde.

Buyurun engelleyin depremleri, salgın hastalıkları.

Korona virüsle birlikte artık milyonlarca insanı küçücük alanlara tıkıştırmanın da ne kadar kötü bir şey olduğunu anlarsınız. Yeşil alanların, toprağın kıymetini, kimyasal madde katkısız doğal meyve ve sebzelerin önemini de anlarsınız belki. İnsanları bahçesiz, oksijensiz dikey apartmanlara doldurmanın, her yere beton dökmenin de ne kadar ölümcül olduğunu anlarsınız.

Toprağın, ağacın, insanın dünyaya ilk gelişinde olduğu gibi temiz ve doğal kalma çabasının ne kadar önemli olduğunu anlarsınız.

Göz zevkini bozmanın aslında tüm hayal gücümüzü kısıtladığını, çocuklarımızın zekasını nasıl baskıladığını anlarsınız..

Aslında öldüren korona virüs değil, insan tüm insanlığı öldürüyor. Keşke anlayabilseniz..

John Baudrillard, "Kötülüğün Şeffaflığı" adlı kitabında söylemişti aslında bir virüsün insanlığın tüm sanal ve öldürücü insanlığını alt edeceğini.. İnsanlık çok ileri gidiyor, haddini aşıyor, HIV denen bir virüs çıkıyor. Şimdi onun güncellenmiş ve daha güçlü bir sürümü ile karşı karşıya. İnsanoğlu aciz …

Korona virüs ve dünya siyaseti üzerine konuşacak olursak;

50 milyonluk bir eyalet karantina altına alınmış,

Nerede; 1,5 milyar nüfusa sahip uyanan dev Çin’de,

Ne zaman; son birkaç haftadır,

Ne için; mikroskopla uzmanlarının gördüğü bir virüsten dolayı,

Kim tarafından; kominist Çin’in kapitalistliğe evrilen polit büro amirleri tarafından,

Nasıl; Çin özel kuvvetleri şehirden ayrılmak isteyenleri vuruyor...

2019 yılında dünyayı saran bir Çin istilası korkusu vardı,

Hatırlayın NATO son toplantısında Çin’i hedef gösterdi,

Orta Afrika’yı ekonomik olarak istila eden Çin bizde 3. Köprünün yüzde 51 ni almıştı...

Avrasyacılar Çin’e yanaşmanın gevşekliğinde Çin’in ipeklisi ile tanışmanın sarhoşluğunda Kasım Süleymaniye ağıt yakıyorlardı...

Sıcak denizlere inmenin keyfinde Rusya, Libya’da Hafter ile iş pişiriyor...

Trump ise yy projesi diye Filistin topraklarını İsrail’e peşkeş çekerken kıta Avrupa’sı ile İngiltere’nin balayı kısa sürdü...

Hitler diyorki;

Dünya tek devlet olsa, mühendisi Alman, ordusu Türk, fahişesi Fransız olurdu.

Fahişe bir milletin küreselcilerin fahiş çocuğu Macron, Libya’da yediği tokatın acısını AP da dünkü rebâmız Yunan’ın parlementerine Türk bayrağının yırttırarak çıkardığı zannında...

Yunan bizim eski ve eskimeyen tebâmız onu biz her halükarda tepeleriz ama sen Sultan Süleyman’ın eteğini öpen ecdadının hatırasına saygısızlık yapıyorsun ve bügün ortağın olan Almanların elinden vatanını 2.cihan harbinde Amerikalılar kurtardı yani sen bağımsızlığını kendi kanınla kazanmadın...

Korona virüsü derken mevzu nerelere geldi,

Korona virüsü biyolojik savaşın ürünü olabilir ABD’nin ürettiği veya Çinlilerin üretip elinden kaçırdığı veya , (yarasa) nın bir hediyesi olabilir farketmez, düşman enflasyonunun yaşandığı coğrafyamızda , sonuç olarak bu sınavdan başarı ile çıkmayı düşünen bir Türkiye var.

Bu nedenledir  tüm kesimlerin kavraması gereken bazı kavramların ehemmiyet arz etmektedir;

Muhasebe, mukayese, müşahede, muhakeme,

Gibi kavramlar ehemmiyetli kavramlardır...

Siyaset ve Politika arasındaki tefriki yapamayanlar bu bombaları anlayamaz...

Eğitim kurumlarında sömürge eğitiminin ürettiği canlı bombalar her gün milletin zihninde sıralı patlamalara vesile olurken yalakalığı bürokratlıkla karıştıranların vesile olduğu patlamaları göremez diplomalı cahiller.

Suriye’yi anlamadan neyi anlarsın ki...

Kafamızı karşımıza alıp muhasebe yapma vaktidir...

Gerek iktidar,

Gerekse muhalefet,

Gerek bürokrasi,

Gerekse akademi,

Gerek işadamı,

Gerekse işci,

Velhasılı

Gerek devlet,

Gerekse millet,

Muhasebe yapmazsa;

Bin atom gücündeki sosyal patlamalar yek başına an Anadolu kıtasını değil, yorgun ve eskimiş Dünya’yı yerle bir eder...

Sağlık ve huzura ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde bilinmelidir ki;

İmtihana girmek kadar,

İmtihanı vermekte ehemmiyetli...

Millet olarak küresel bir problem karşısında milli bir mücadele veriyoruz...

Dün Malazgirt’e, Çaldıran’da, İdlip’te cephede can veren şehidlerimizin yerine sağlık camiasının yiğitleri cephede mücadele ediyor...

Millet olmanın gereği duamızla birlikte sağlık camiasının işini kolaylaştıracak bir çabanın içinde olmalıyız...

Allah-u Teala’nın izni,

Büyüklerin, sabilerin, piri fanilerin ve mazlumların duası, sağlıkçılarımızın çabası milletimizin irfanı ve devletimizin gayreti ile bu imtihanı vereceğiz inşallah...

M. Arif İNCEGÜL