Heyhat üvey evlat bile olamadık!


Son yıllarda ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum hepimizin malumudur. Buna bir de pandemi denen illet eklendiğinde işlerimiz daha da kötüleşmeye başladı.

Özellikle pandemi sürecinde birçok meslek grubu ve esnaflar çok zor günler geçirmek mecburiyetinde kaldı. Sokağa çıkma yasakları, bulaş korkusu derken hepimiz zorla ya da isteyerek evlerimize hapsolduk. Bu da beraberinde üretimin gerilemesine ve doğal olarak gelirin düşmesine sebep oldu. Her ne kadar herkes üretim yapmasa bile hizmet sektöründe olanlar dahi bu bunalımdan payını fazlasıyla aldı.

Devletimiz o dönemde birçok meslek grubuna sahip çıktı, işçilere destek verdi ve imkanlar dahilinde herkese ulaşmaya çalıştı. Ancak bu dönemde bizler, yani gazeteciler unutulduk ya da gözden kaçırıldık.

Sadece devletimiz değil yerel yönetimler de esnaflara sahip çıktı. Birçok esnaftan kira almadı, indirim yaptı hatta bazılarına doğrudan nakdi destek sağladı. Biz gazeteciler ise yine unutulduk. Hatta yerel yöneticiler tarafından üvey evlat gibi bile sevilmedik. Neden derseniz, bu süreçte normal şekilde aldığımız ilanlar, kutlamalar, reklamlar bile neredeyse bitirildi. Sonuç olarak biz aldığımız bu paranın karşılığını yaptığımız işle veriyoruz. Yani ortada bir emek, bir hizmet var. Bütün bunlara rağmen adeta dışlandık, horlandık.

Bizim de evimiz, barkımız, çoluğumuz-çocuğumuz, kiramız ve masraflarımız var. Ancak devletimiz bize KDV indirimi ya da affı yapmadı. Ama her ay işlem masrafları dahil vermemiz mecburi olan vergilerimizi paşa paşa ödedik. Hem de hiç gelir olmadan.

Yerel yöneticiler sağ olsun bunların da derdi, sorunu var demedi. Kiramızı ödedik, geçimimizi sağladık ancak gelir olarak yine boşta kaldık. Bunun yanında verdiğimiz hizmette bir aksama oldu mu? Hayır. Yaşadığımız sorunlar ve sıkıntılara rağmen işimizin başındaydık, sorumluluğumuzu yerine getiriyorduk.

Her geçen gün artan masraflar ve azalan gelir bizi içinden çıkılamayacak daha güç durumlara sürükledi. Birkaç ayda bir gelen reklamlar ve bayramlarda aldığımız ilanlar artık yetmez oldu. Yetmesine de imkan yoktu. Ancak bu sürede pandemi döneminde bahsettiğimiz kurumlar çatır çatır haber gönderdi, iş yaptı. Bir gün de demedi bu insanlara hiçbir şey vermiyoruz hep alıyoruz.

Gelelim son noktaya, daha önce olduğu gibi birkaç hafta önce şehrimizin güzide yöneticileri toplu taşıma araçlarına aylık 14 bin 600 lira destek kararı aldı ve çok da isabetli bir davranışa imza attı.

Bizler yani gazeteciler yine şaşkın şaşkın bakakaldık. Sonuç itibariyle söz konusu esnaflarımız zor durumdadır doğru ama bunun karşılığı olarak bu kurumlara doğrudan hizmet vermek gibi bir durumları yoktu. Gazeteciler ise her gün, her an hizmetini aksatmadan devam ettiriyordu bu kuruma. Yani Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’ne dahi hizmet veriyordu. Vermeye de devam ediyor. Burada Büyükşehir Belediyesi’nin de her an kar kış demeden kendilerinin yanında olan gazetecileri düşünmesi ve destek vermesi gerekiyordu. Ama bunun söylenmesini bırakın adeta akıllardan geçmesine bile izin verilmedi. Buna rağmen istekleri her geçen gün artarak devam ediyor. Nasıl mı? Daha önce bir iki tane gelen Büyükşehir haberleri günlük 5-6 hatta daha fazla olmaya başladı. Şimdi sanıyorum bizim haber ihtiyacımız olduğunu düşünüyorlar ama yanılıyorlar. Biz gazetecilik yapıyoruz ve habere ihtiyacımız yok. İstediğimiz her yerde her türlü haberi bulabiliriz. Kim ne yapıyor? Nerede ne ediyor? Ne yapmış? Ne yapmamış? Yaptığını nasıl yapmış? Kimi gözetmiş? Kimi ıskalamış? Bütün bunlar haberdir ve biz bunlara istediğimiz zaman ulaşabiliriz.

Gelen, o haber değeri dahi olmayan garip metinlere sitelerimizde yer veriyorsak şayet, bu bizim de ekmek kazanma mecburiyetinde olmamızdandır. Zira o gelenlerin ancak yüzde 10’unun haber değeri var. Diğerlerinin hiçbir önemi yok haber olarak. At gitsin çöpe. Yani yolun yapımına başlanmış, çalışma ilerlemiş, sona gelinmiş, bitmek üzereymiş, bitmiş, açılışı yapılmış gibi birbiri ardına gelen şeylerin bir haber değeri yoktur. Bu sadece kurumun çalışmalarının reklamıdır. Biz de bunları ekmek paramız için yayınlıyoruz. Hem onlar kazansın hem de biz kazanalım diye. Şimdi burada “kazan kazan” olması gerekirken harcanan biz gazeteciler oluyoruz.

İşte olması gereken diğer esnaflarımızdan ayrıcalıklı bir torpil değildir. Otobüs esnafına verdikleri gibi doğrudan hizmet verdiğimiz için bize de üç-beş ay 14 bin 600 lira destek çıksınlar.

Tabi bununla beraber kulağımıza saçma sapan yeni yeni duyumlar geliyor. Sanki biz birilerinin memuruyuz, işçisiyiz, sigortamızı yatırıyor, prim veriyor, öğle yemeğimizi yediriyor gibi. Uygun gördükleri konuda istedikleri gibi haber yapmamızı isteyeceklermiş. Yok daha neler? Biz özel çalışırız. Valla hem de öyle özel çalışırız ki bunun için kimsenin isteğine, desteğine, öğüdüne, emrine ihtiyacımız yoktur. Herkes işini yapsın. Kimse kimsenin işine burnunu sokmasın. Para vereceklerse göndersinler çalışmalarını biz de haber-reklam olarak yayınlayalım, keyfimize bakalım. Herkes de bilsin onun haber-reklam olduğunu.

Kalabildiğimiz kadar sağlıcakla kalmaya çalışalım, sonuçta pandemi bitmedi aman dikkat!