Şehrin Geleceği Bilim Adamlar ve Vatandaşlar Tarafından Belirlenmeli!


Ülkemizde yıllardır deprem gerçeği ile yüzleşiyoruz ancak ne yazık ki henüz yeterli önlem alınmamış durumda.

Bunun en ağır ve çok şiddetli bilançosunu Kahramanmaraş ikiz depremlerinde tüm ulus olarak yaşadık ve gördük. Bu acı, vicdan taşıyan bütün insanların uykusunu kaçırdı fakat dünkü vicdansızların devam ettiricilerinin bugün de vicdanlarına dokunmadı.

Bu durumun en önemli sebeplerinden biri ise şehir planlamasının siyasi çıkarlar doğrultusunda yapılması olmuştur. Bir diğer konu ise çıkarlarını vatandaşların canından, sağlığında daha önde tutan ve üstün gören para avcısı hainlerdir. Artık şehirlerimizin geleceğini vatandaşlar belirlemeli, siyasi çıkarlar yerine toplumun genel yararını gözetmeliyiz.

Kahramanmaraş örneğinde olduğu gibi, tarım arazileri ve genetik kaynaklar merkezinin bulunduğu bölgelerin korunması gerektiğini vurgulamalıyız. Siyasi ve ekonomik rant uğruna bu bölgelerin kullanılması, gelecekte başka felaketlerin yaşanmasına neden olabilir. Öte yandan, 14 Mayıs seçimleri öncesinde sırf temel atmak için şehirden uzakta kurulacak yeni yerleşim alanları, şehrin geleceğini belirsizliğe sürükleyecektir. Bu nedenle, deprem sonrası oluşacak konut ihtiyacının dışarıya değil, şehrin kentsel dönüşüm alanlarına yönlendirilmesi gerekmektedir.

Konutların kentten uzağa yapılması şu anda çok mantıklı gibi görünse bile geleceği hesaba kattığımız zaman aslında bunun bir dezavantaj haline geleceği herkesin malumudur. Bu konuya dikkat edilmeli ve şehrin yıkılmadan kalan bölgelerindeki bir iki katlı binalar en fazla dört olarak yeniden yapılmalı ve ihtiyaç duyulan konutlar buralarda hazırlanmalıdır.

Geçmişteki felaketlerden ders almamış gibi hareket edip kafanıza göre kâğıt üstünde “Buraya şunu yapalım, şuraya bunu getirelim” tarzı Orta Çağ’dan kalma yöntemlerle sırf göz boyamak için şehir planlaması yapıyorsunuz! Yetmedi mi memleketi iç ettiğiniz?

Aklımızın yetmediği, hakkında hiçbir bilgimizin olmadığı konuları uzmanlarına bırakmaları boyumuzu aşan konularda haddimizi bilmeliyiz. Eğer başarabiliyorsak ve şayet varsa gücümüz işin uzmanlarına yardım etmeli, onların ihtiyaç duyduğu konuları çözüme kavuşturmak için sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Aksi halde gölge etmeye gerek yoktur zira halk sizden başka ihsan istemez.

Unutmamak gerekir ki tarih değil hatalar tekerrür eder!

Biraz önce değindiğim gibi Yürükselim, Divanlı, İsa Divanlı, Çamlık, Tekke, Yusuflar, Serintepe, Mağralı ve Fatihler mahallelerinde acil kentsel dönüşüm başlatılmalıdır. Bu bölgelerde ada bazında depreme dayanıklı şehrin siluetini bozmayan yapılar yapılmalıdır. Bu sayede depremde evleri zarar görenlerin evlerinin tamamı, bu bölgelerde yapılacak yapılarla karşılanacaktır.

Bunun yanı sıra, 2. Ordu’nun atış alanı gibi ölümcül fay hattına 1 km uzaklıkta bulunan bölgelerin konut ihtiyacının bir kısmını karşılayacak şekilde planlanması, kentin geleceği açısından doğru bir adım olabilir. Ancak bu planlama da vatandaşların görüşlerine kulak verilerek, kentin genel yararının gözetilmesi gerekmektedir.

Ben yaptım, ben karar verdim, ben bilirim deliliğinden vazgeçmeli, bilim adamlarının görüşleri doğrultusunda halkın isteklerine uygun şekilde plan ve program hazırlanmalıdır.

Aksi halde şu andaki yıkıma sebep olanların lanetlenmesi gibi bu gün de benzer hatalar imza atanlar gelecekte lanetlenecektir. Halkın elinden kurtulmuş olsanız bile Hakk’ın azabından ve kahrından kurtulmanız mümkün olmayacaktır.

Bu günkü kayıplara ve hatta diyebiliriz ki cinayete, geçmişte yapılan hatalar ve belki de bilinçli yanlışlar, sebep olduğu gibi gelecekteki cinayete de bugünkü bilinçli-bilinçsiz eylemler neden olacaktır.

Sadece seçimleri düşünen basit siyasetçiler olmak yerine geleceği, gelecek nesilleri inşa eden devlet adamları gibi hareket edin. Bu sizi yetiştiren ve oraya getiren devlete, millete en asli GÖREVİNİZ.

Ülkemizin geleceği için tarım alanları ve genetik kaynakların korunması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, kentsel dönüşüm projelerinde tarım alanları mutlaka koruma altına alınmalıdır. Bu sayede, deprem felaketinin bir fırsata çevrilmesi yerine, kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte şehirlerimiz güvenli ve yaşanabilir hale getirilebilir.

Siyasi rant için kısa vadeli kararlar vermek, gelecekte büyük kayıplara neden olabilir. Tarım arazileri ve genetik kaynaklarımız ülkemizin geleceğidir. Korunmaları için gerekli adımlar atılmalıdır.