Kadınlar kendi zalimini kendisi yaratıyor

Oyuncu, televizyon programcısı, yazar... Ama o kendisini ne edebiyat dünyasının içinde ne de medya dünyasının içinde görüyor. O, 'Bir Cihan Kafes' diyor. Kendi özgürlüğünün peşine düşmüş, özgürlüğünün peşine düştükçe yaratıcısına yaklaşmış, yaklaştıkça daha da özgürleşmiş bir yazar İclal Aydın.

Okuduğu şiirlerin ve yazdığı yazıların yanı sıra romana da ilk adımını attı ve Bir Cihan Kafes’le birlikte okurlarının karşısına farklı bir tarzla, romanla merhaba dedi İclal Aydın. Bir özgürlük savaşı, bir özgürlük arayışı da romanın girişinde göze çarpıyor. Kızı Lâl’i kastederek, “Sorduğu masum sorulara yanıt arıyordum. Beni böyle özgürleştirdiğini farkettim” diyor. İclal Aydın kendini özgür hissetmiyor muydu? Neydi bu ifadenin altında yatan asıl mesaj? Kendi ifadeleriyle özgürlüğe geçişini şöyle anlatıyor yazar, “Farkında değildim aslında. Biliyorsunuz pek çok sonradan öğrenilmiş davranış kalıplarıyla çevreleniyoruz. Bunları yapmak zorunda olduğumuzu zannettiğimiz şeyler, tüketmek zorunda olduğumuz şeyler, başarmak zorunda olduğumuzu zannettiğimiz şeyler var. Bu da insanın dünyaya gönderiliş nedeninden uzaklaşmasına neden oluyor aslında. Özgürlük bence gerçeğe yaklaşmak. Gerçek de zaten karanlığı aydınlığa kavuşturan, rızkınızı veren, sizi dünyaya gönderendir diye düşünüyorum. Özgürlüğün biraz orada olduğunu öğrenmeye başladım.”

 

“YAZMAK, HESAP SORMAKTA KULLANDIĞIM EN İYİ YOL”

Milyonlarca çaresizliğe şahit olduğunu, yazılarının da bütün bu çaresizlikler içinde bir çığlık olduğunu söylüyor Aydın. Bize o çığlıkların sebebini, o çığlıklarla neye çare aradığını anlatırken, “Ben çok kavga edebilen, somut kavga verebilen bir insan değilim” diyor. Yazıların tam da bu noktada imdadına yetiştiğinin altını çizerek, özellikle hakkını aramakta, yazmanın en etkili silah olduğuna işaret ediyor ve “Ama yazmak hem kendimi ifade edebilmekte, hem hakkımı aramakta hem hesap sormakta kullanabildiğim en iyi yol. O yüzden aslında çığlığım da oluyor” diyor.

 

“KIZIM, İSMİMİN BİR PARÇASI”

 

Ancak İclal Aydın yazılarıyla bu kadar çığlık yükseltirken, kızına nasıl Lal ismini vermişti. Bir yandan lal; dilsiz, dili tutulmuş, konuşamaz mânâlarına karşılık gelen bir kelime iken diğer yandan nasıl oluyordu da yazar çığlıklardan bahsediyordu. Bunun bir tezat oluşturduğunu söylediğimizde, kızının isminin “inceltmeli a” harfi ile yazıldığını öğreniyoruz yazardan. Bu mevzuyu şu ifadelerle anlatıyor İclal Aydın, “Lâl üzerinde inceltmesi olmazsa dilsiz anlamına gelir. Üzerindeki inceltmesi tek başına hecenin anlamı Anadolu topraklarındaki en eski hecelerden bir tanesi. Hitit yazı tabletlerinde bile var. İsmimin bir parçası. İclal. Kız kardeşim Hilal. Bizde hep bu vardır. Benim bir parçam olduğu için. Öyle düşündük.”

 

“İNSAN YALNIZLIĞININ EFENDİSİ OLURSA GÜÇLÜ OLABİLİR”

Dizi setleri, televizyon stüdyoları gibi birçok alanda kendini gösteriyor İclal Aydın. Ancak “Ne edebiyat dünyasının içinde ne medya dünyasının içindeyim” diyor. “Peki kendinizi tam olarak nerede görüyor?” dediğimizde “Birazcık daha bağımsız bir durum bu” diyerek bir kez daha özgürlüğünü ispatlıyor sanatçı. “Genellikle kayıtsız bir ilişki kurma halim var” derken şöyle devam ediyor konuşmasına, “Yani bir yere kayıt yaptırmak, bir yere ait olmak, inanmadığım bazı şeyleri sırf onlar öyle söylüyor diye öyle söylemek tam bana göre bir şey değil. Bu bedeli yüksek birşeydir. Size fevkalade bir özgürlük verir. Ama aynı zamanda da ciddi bir yalnızlık halidir. Ama sonuçta insan yalnızlığının efendisi olursa eğer güçlü olabiliyor.”

 

“MEDYA VE OYUNCULAR DÜNYASINDA VAR OLUŞ GERÇEKTEN ÇOK ZOR”

Bir kadın olarak bu kadar fazla alanda yer almasının kendisini zorlayıp zorlamadığını merak ediyoruz. Okurlarına farklı bir bakış açısı sunuyor İclal Aydın ve zorlanmadığını söylüyor. Hatta o, kadınların kırılgan oluşunun olayları daha duygusal değerlendirme yeteneğini geliştirdiğini söylüyor. “Kadın olduğum için zorlanmadım. Kadın olmanın getirdiği hem pozitif ayrıcalıklar var hem negatif. Pozitif ayrıcalığı şu, duygusal olduğunuz için olayları duygusal değerlendirebilme yeteneğiniz yüksek. Bu bir farklılıktır. Ama aynı zamanda kırılganlık getirdiği için de negatif tarafı var. Daha kolay üzülürsünüz erkeklere nazaran. Yaptığım işlerin hiçbiri birbirinden farklı değildir. Üniversiteye girerken sınavını verdiğim işleri yapıyorum. Yazı yazabilmem gerekiyordu, genel kültürümün olması gerekiyordu, dans edebilmem gerekiyordu, oyunculuk yapabilmem gerekiyordu, bir metni çözebilmem gerekiyordu. Bütün bu sınavlardan sonra o okula girebildim. Onun için yaptığım işler bağımsız değil. Ama medya ve oyuncular dünyası içinde var oluş gerçekten çok zor” diye konuşuyor.

 

KADINLAR KENDİ ÇOCUĞUNDAN BİLE ZALİM YARATABİLİR

İclal Aydın, kadınların kendi zalimlerini kendisinin oluşturduğu kanaatinde. Bir kadının çizgiyi koruyamadığı takdirde, bedelsiz verdiği her şey için bir bedel ödediğini hatta kendi evladından bile kendisine bir zalim yaratabileceğini söylüyor. Ayrıca “Biz zalimlerimizi kendimiz yaratıyoruz. Bu evladımız bile olabilir. Yani insan bedelsiz vermeye, sevgisinden, becerisinden bedelsiz vermeye devam ederse kendi çocuğundan bile bir zalim yaratabilirmiş” diye ekliyor.