Tüketicilere nur topu gibi problem!
Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Nesih Tanrıverdi, araç sahiplerini zor duruma sokan Zorunlu Trafik Sigortasındaki fahiş artış için tüketicilerin nur topu gibi yeni bir probleme sahip olduklarını söyledi.
Geçtiğimiz yılın Haziran ayından itibaren sık sık gündeme gelen Zorunlu Trafik Sigortasındaki beklenmedik artış, araç sahiplerine ciddi manada maddi zarara uğratıyor. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Nesih Tanrıverdi, “2015 yılının Haziran ayından itibaren tüketicileri, sıklıkla meşgul eden bir problemle karşı karşıyayız. Tüketiciler, nur topu gibi yeni bir probleme sahip oldular. Bu da Zorunlu Trafik Sigortası! Zorunlu Trafik Sigortası kapsamı gereği üçüncü kişilere verilen zararı karşılayan bir sigorta. Yani bir araç şoförü düşünün; kaza yapıyor, kendisi de ölüyor. Bir varlığı da yok ama üçüncü kişiye verdiği zararı nasıl temin edeceğiz? Bunun çözümü, Zorunlu Trafik Sigortasından geçiyor. Dolayısıyla sürücüler bu Zorunlu Trafik Sigortasını, yaptırmakla yükümlüler” dedi.
2015 yılının Haziran ayından itibaren böyle bir düzenleme geldiğini ifade eden Tanrıverdi, böyle bir düzenlemeyi de bahane ederek firmaların, tüketicilerden yüksek bedellerle sigorta primleri tahsil etmeye başladıklarını belirterek şöyle konuştu: “Hatta bazı marka ve modellerde yüzde 400’e varan bir prim artışından bahsediyoruz. Kendilerince bazı gerekçeleri var. o gerekçeler de şunlar: İşte döviz kurundaki artış, yedek parça fiyatlarına da dolayısıyla yansıyor. Dolayısıyla maliyetlerimiz, artıyor. O yüzden bu artış zorunluydu, deniliyor. İkincisi de daha önce yüzde 30’larda olduğu söyleniyordu; ama onun yüzde 30 değil, yüzde 5 civarında olduğunu düşünüyorum. Ölüm ve yaralanmalarda, yani bedeni tazminatlarda, herhangi bir ödeme yapılmazken şimdi tüketicinin bilinçlenmesi, hakkını araması sonucu bunlar talep edilmeye, tanzim edilmeye çalışıldı. Meblağlar da yüksek olunca sigorta şirketleri, bunu da maliyetlere yansıtma gereği duydular. Kendi gerekçeleri bunlar; ancak bu gerekçelere ele aldığımızda bu kadar yüksek faiz fiyatlarda sigorta sözleşme primini gerektiren konular olmadığını görüyoruz.”
Sigorta şirketlerinin özrü kabahatinden büyük!
Döviz kurlarındaki artışın, geçmiş yıllarda çok daha korkunç olduğunu belirten Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Tanrıverdi, “Bankalar batıyordu. İnsanlar, İflas ediyordu; sadece bu döviz kurundaki artış nedeniyle. Ama o zaman sigorta sözleşmeleri ile ilgili çok büyük bir sıkıntı yaşadığımızı, ben hatırlamıyorum. Dolayısıyla da çok gerçekçi bir gerekçe değil. İkincisi bedeni yaralanmayla ilgili ödenen tazminatların yükselmesi! Bir yerde aslında sigorta şirketlerinin de özrü kabahatinden büyük gibi görünüyor. Geçmiş yıllarda ölüm ve yaralanma halinde tazminatlar ödenmiyordu. Yani başvurursanız dahi bir sürü yollara sevk edilerek, tüketiciler aslında; ödenmeyeceğini bildiği için başvurularda bulunmuyorlardı. Yani ödemedikleri şeyi tekrar etmiş oldular. Aslında ikrar etmiş oldular” şeklinde konuştu. Böyle yaralanmalarda otomatik olarak sigorta şirketinin devreye girip zararı tanzim etmesi gerektiğini ancak böyle durumlarda sigorta şirketlerinin ortadan kaybolduklarında şahit olduklarını kaydeden Tanrıverdi, şu hususlara açıklık getirdi: “Her iki gerekçe doğru olsa bile bu kadar yüklü miktarda bir prim getirecek konu olmadığını görebiliyoruz. Yani tazminat oranlarının bu kadar yüksek bir sonuç doğurması akla ve mantığa da aykırı! Kaç tane araç var? 16 buçuk milyon araçtan bahsediliyor. Ölüm ve yaralanma oranları belli! Bunlara ödenen tazminat miktarları belli! Dolayısıyla kaza oranlarına baktığınızda çok küçük bir oran; ancak artışa baktığımızda yüzde 400’e varan bir artış söz konusu. Bu fahiştir.”
Tüketiciyi koruyacak yeni tedbirler alınmalı!
Sigorta primlerinin fahiş de olsa araç sahiplerinin yatırmak zorunda olduklarına dikkat çeken Başkan Yardımcısı Nesih Tanrıverdi, tüketiciyi koruyacak yeni tedbirlerin alınması gerektiğine işaret ederek; sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamunun buna bir el atması lazım! Hem kamu otoritesi hem yasa bunu zorunlu hale getiriyor. Tüketici de bunu ödemek zorunda olduğu için bundan yararlanmak isteyen şirketler var. Öncelikle primleri düzenleyen hazine müsteşarlığından başlayarak bunları göreve davet etmek istiyorum. Tüketiciyi koruyacak yeni tedbirlerin alınması lazım! Genel sigorta şirketleri örnek olarak veriyor: Tazminatlar belirsiz, diyor. Bir insan ölüyor, birileri 500 bin lira tazminat istiyor ve kazanıyor. O yüzden sigorta şirketleri, bu ölüm ve yaralanmalar için bir belli bir miktarı bir kenara koymak zorunda, diyor. Mesela yeni bir düzenleme yapılabilir ki bundan da bahsediliyor. Yani ölüm ve yaralanmalarda verilecek tazminat miktarları yasada belirtilir. Belki biraz yükselme kaydıyla ya da belki bir kıstas verilir ve bu kıstasın dışında ödeme yapılmaz. Böylece riski de görmüş oluruz ve buna göre prim alırlar. Şimdi bunun için kamu kurumlarını da göreve davet ettik.”
Fahiş miktarın iadesi mümkün!
Uygulamadan şimdiye kadar olan mağdur olan tüketicilerin, ödedikleri fahiş miktarın iadesinin mümkün olduğunu bildiren Tanrıverdi, tüketicilere hakkını arama noktasında şu bilgileri verdi: Tüketiciler, ödedikleri miktarları göz önüne alarak tüketici hakem heyetlerine 2 bin 320 lira ve altındaki tutarlardaki için ilçe hakem heyetlerine; 2 bin 320 ile 3 bin 431 lira arasındaki şikayetleri ise Ticaret İl Müdürlüğü bünyesindeki il hakem heyetleri var. Buraya başvuracaklar. Onun üzerinde talepleri varsa Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görev yapan Asliye Hukuk mahkemelerine başvurmaları gerekiyor. Başvurmalarının nedeni de şu olacak: Fahiş miktarda prim alınıyor. Fahiş olan kısmının iadesine… Tümünün iadesi olmaz. Tabii bunun vurgusunun iyi yapılması gerekiyor. Geçen yıl alınan primlere bakılır. Bu yıl yüzde 10 enflasyon olmuşsa bunun üzerine yüzde 10 koyarsınız. Varsa diğer kıstasları de göz önüne koyarsınız. Makul olan miktarı bulursunuz. Bunun üzerinde alınan bir para varsa; tüketici bunu talep edebilir. Dolayısıyla hak arama yollarını kullanmaları gerekiyor. Tüketiciler bunları kullanmazlarsa; bugün sigorta şirketleri, yarın elektrik dağıtım şirketleri, öbürkü gün bankacılık sistemi zaten çöreklenmiş durumda. Ses hizmetleri veren şirketler sırada bekliyor. Yani haksızlık yapmak için bir sürü büyük aktör var. Tüketicilerin de haklarını aramak için kullanacakları yolları kullanmalarını istiyoruz. Tüketiciler bunların karşısında durmazsa ilerde daha büyük sorunlarla karşılaşabilirler. Tüketici geri çekildikçe bu tür büyük aktörler cesaret alıyorlar.”
KAHRAMANMARAŞ’TA BUGÜN GAZETESİ / KENAN ONARAN