KSÜ Ziraat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen
törenin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Durmuş Deveci, son dönemde
yaşanan terör olaylarında şehit olanlara rahmet dilerken büyük bedeller
ödeyerek kazanılan topraklarımıza sahip çıkmamız gerektiğine vurgu yaptı.
Güvenlik güçlerimizin büyük bir kararlılıkla ülkemizi tehdit eden odaklarla
mücadele ettiğini belirten Rektör Deveci, “Akademisyenler olarak bizlere de
büyük görevler düşüyor. Aynı azim ve kararlılıkla çalışmalarımızı ürüne
dönüştürerek ülkemize katma değer sağlamalıyız. Samimi ve dürüst bir şekilde
çalışırsak yapamayacağımız hiç bir şey yoktur.” diye konuştu.
Yaptıkları bilimsel projelerle destek alan akademisyen ve
öğrencileri tebrik eden Rektör Deveci, “Türkiye’de Tarımsal Yüksek Öğretimin
171. yılını kutluyor, ilk günden bu güne eğitime destek verenlerin ebediyete
intikal edenleri rahmetle anıyor, halen görevine devam edenlere sağlık ve
başarılar diliyorum.” dedi.
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaygısız ise Ziraat
Fakültesi ile ilgili bir tanıtım sunumu yaptı. KSÜ Ziraat Fakültesi olarak
vizyonlarının; uluslararası nitelikli Ziraat Fakülteleri ile eşdeğer eğitim
öğretim programını uygulayan, çiftçinin sorunlarına eğilip çözümler üreterek ülke
tarımının gelişmesine katkıda bulunan, tarımla geçinen nüfusun refah düzeyini
artıracak yönde araştırmalar yaparak sonuçlarını sahaya aktaran bir fakülte
olmak olduğunu ifade eden Dekan Kaygısız, hedeflerini ise tarım sektörünün ulusal ve uluslararası
normlarıyla uyum içerisinde olan bir tarımsal yükseköğretim modeli olarak
tanımladı.
Milli Tarım politikasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan
Dekan Kaygısız, “Milli Tarım politikası ile yapısal sorunların giderilmesi,
planlı, bilinçli ve yeterli üretime geçilmesi, üretim-fiyat aralığındaki
dalgalanmaların en aza indirilmesi, üretici gelirlerinin artırılması, tarımsal
ithalatın azaltılarak ihracatımızın ve tarımsal hâsılamızın artırılması bu
projenin temel hedeflerindendir.” diye konuştu. Dekan Kaygısız, Milli Tarım
politikası kapsamında Havza Bazlı Tarımsal Üretimi Destekleme Modeli ile
tarımsal faaliyet yapılan her ilçe bir tarım havzası olarak kabul edilerek, 941 tarım havzası belirlendiğini ifade etti.
“Tohum, toprak ve vatan terimleri
sadece ekonomik ve fiziki bakımdan değil, aynı zamanda bizim için manevi ve
millî bakımdan da 3 önemli kavramdır, 3 önemli ziynettir.” diyen Dekan
Kaygısız, “Tohum, toprak ve vatan: Varoluş sebebimiz ve yaşama gayemizdir. Bizde
tohum kutsaldır, toprak kutsaldır ve vatan kutsaldır.” şeklinde konuştu.
Ziraat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Şube Başkanı
Mehmet Geyik de kısa bir selamlama konuşması yaparken, ziraat mühendislerinin ülkemizde
tarımın gelişimine önemli katkılarının olduğunu vurguladı. Ziraat mühendislerinin en büyük
sorununun istihdam sorunu olduğuna dikkat çeken Geyik, “Bütün bu güzel
gelişmelerin yanında yeni açılan fakültelerle birlikte ziraat fakültelerinin
sayısının çok fazla artmış olması, ziraat mühendislerinin istihdam sorununu
uzun bir aradan sonra tekrar ortaya çıkarmıştır. Fakültelerin ismini
değiştirmek, yeni isimlerle aynı bölümleri açmak çözüm olmamıştır. Bununla
birlikte, öğrencilerin tercih etmemesi nedeniyle bazı bölümler maalesef
kapanmıştır. Bu durum tarımsal öğretimimiz ve geleceği açısından çözüme
kavuşturulması gereken önemli bir açmazdır. “ diye konuştu.
Programda
öğrenciler adına Ziraat Fakültesi öğrenci temsilcisi Süleyman Yavuz Tunç ve
yabancı uyruklu öğrenciler adına Ariz Rahimov kısa birer selamlama konuşması
yaptı.
Açılış
konuşmalarının ardından Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rüştü
Hatipoğlu, “Dünya ve Türkiye’de Genetiği Değiştirilmiş Bitkiler” konulu
konferans sunumunu gerçekleştirdi. Mikrobiyoloji, bitki, hayvan ve insan
biyoteknolojisi uygulamalarına ilişkin bilgiler veren Hatipoğlu, dünyada bitki
DNA’sına ilişkin yapılan çalışmalardan bahsetti.
Bitki
alanında ilk genetiği değiştirilmiş organizmanın (GDO) 1983 yılında üretilmeye
başlandığını aktaran Hatipoğlu, günümüzde yaklaşık 180 milyon hektar alanda
GDO’lu ürün yetiştirildiğini ifade ederken, bu alanlarda üretilen ürünlerin
%99’unu soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola’nın oluşturduğuna dikkat çekti.
Hatipoğlu, dünya pazarının %34’ünün transgenetik yani GDO’lu tarım ürünleri
olduğunu söyledi.
Transgenetik
bitki tohumu kullanımına ilişkin bilgiler veren Hatipoğlu, transgenetik tohum
kullanmanın kaliteyi arttırdığını fakat verime doğrudan etkisi olmadığını ifade
etti. Hatipoğlu, “Kalite ve verim ters orantılıdır.” diye konuştu. Transgenetik
bitki tarımının avantaj ve dezavantajlarına değinen Hatipoğlu, dünya ve
ülkemizde GDO kullanımına ilişkin yasal düzenlemelerle alakalı bilgiler verdi.
21.
yüzyılın sonuna doğru bütün tarım ürünlerinin transgenetik ürünlerden
oluşacağının öngörüldüğüne dikkat çeken Hatipoğlu, “Kendi transgenetik çeşitlerimizi
kendimiz üretmeliyiz. Zarar ve faydalarını kendimiz görmeliyiz. Yoksa
transgenetik tarım ürünü üreten ülkelerin kobayı olarak kullanılırız.” diye
konuştu.
Program
konferans sunumunun ardından, projeleri TÜBİTAK tarafından desteklenmeye değer
görülen öğrenciler ile akademik teşvik almaya hak kazanan öğretim
üyelerine başarı belgelerinin protokol üyeleri tarafından takdimi ve 2016 yılı
içerisinde akademik yükselme kaydeden öğretim üyelerine Rektör Deveci
tarafından binişlerinin giydirilmesi ile son buldu.
YORUMLAR