Kahramanmaraş 5’inci Zırhlı Tuğay Komutan Yardımcılığı
görevine geldikten sonra hem kent erkanı ile hem de şehir dışı bağlantılılarını
sıcak tutan Şahin, 15 Temmuz günü ateş emrini verdiği Whatsapp gurubunu ramazan
ayında kurmuş.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından
hazırlanıp İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan ve 267 şüpheli hakkında
"anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye
olma, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs" suçlamalarının yer aldığı iddianamede, İzmir
Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato'nun yürüttüğü ve genişlettiği
"Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) Terör
Örgütü Askeri Ayağı" konulu soruşturmasında, TSK'da yuvalanan, uyuyan
hücreleri oluşturan, çoğu kritik görevde bulunan rütbeli mensupların deşifre edilmesiyle
darbe girişiminin öne çekildiğine dair değerlendirmeler de yer aldı. Örgüt
mensuplarının Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarının ardından tasfiye
edilecekleri veya emekliye ayrılacaklarını anladıklarını, bu durumun örgütün
son 40 yıldır ortaya koymayı planladığı sinsi oyununun İzmir'deki soruşturmayla
heba edileceğini değerlendiren FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla, üst
düzey askeri personeli korumak maksadıyla, YAŞ öncesi hazırlıkların
tamamlanarak darbe girişimine karar verildiğine dikkat çekilen iddianamede,
darbe girişiminin dış istihbarat birimleriyle bağlantılı olduğuna vurgu
yapıldı.
YURTTA SULH
KONSEYİ, RAMAZAN AYINDA KURULDU
İddianamede, "15 Temmuz 2016'da saat 22.00
sıralarında 'Yurtta Sulh Konseyi' adı altındaki sözde bir teşekkül tarafından
hazırlandığı anlaşılan darbe girişimine kalkıştığı, olay gecesi Genelkurmay
Başkanlığı Karargahından tüm askeri birliklere gönderilen 'Sıkıyönetim
Direktifi' adı altında bildiriyi bağlı tüm birliklere gönderdikleri, Yurtta
Sulh Konseyi'nin 2016 yılı ramazan ayı içerisinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü
yönetici kadrosu tarafından kurulduğu, konseyin aldığı kararları neticesinde
askeri birliklerden sorumlu olan "abi"lere talimatların iletildiği,
içine sızdıkları askeri kurumlarda bulunan örgüt mensuplarına talimatların 16
Temmuz günü saat 03.00'de eylemi gerçekleştirmek için önceden verildiği, Yurtta
Sulh Konseyi'nin sıkıyönetim eylem planının 15 Temmuz'da, gün içerisinde
deşifre olmasını müteakip, örgüt üst düzey yöneticilerinin ve bağlantılı oldukları
dış istihbarat birimleri tarafından öne alarak aynı gün saat 21.00'den itibaren
eylem planının uygulamaya koydukları anlaşılmıştır." ifadeleri kullanıldı.
FETÖ/PDY'nin askeri, emniyet, adli, askeri yargı, devlet
erkleri içerisindeki örgüt üyelerine bir şekilde dolaylı yollardan ulaşarak
gerçekleştirilen darbe girişimine destek vermelerini istedikleri ancak
teşebbüsün deşifre olması nedeniyle sivil ayağında bulunan FETÖ mensuplarının
teşebbüste etkinliklerinin azaldığının anlatıldığı iddianamede, ülke çapında
meydana gelen olaylar ile halkın darbeye karşı direnişini gören örgüt
mensuplarının deşifre olma korkusuyla darbe girişimine katılmadıklarını ve yurt
dışına kaçmayı tercih ettiğinin altı çizildi.
FETÖ MENSUBU
OLMAYAN ASKERLER EYLEME ZORLANDI
Örgüte gönülden bağlı ve TSK'nın en kritik yerlerine
yerleştirilen askerlerin, tehdit ve şantajda bulunduğu FETÖ mensubu olmayan
bazı askerleri eyleme zorladığına dikkat çekilen iddianamede, şunlar
kaydedildi: "Yıllar içinde silahlı terör örgütü temasa geçen, yolları
kesişen bir kısım şüphelilerin örgütün kendilerine sunduğu imkanları zaman
içinde kullandıkları, darbe girişimi günü ise bir kısım darbe girişimine
gönülsüz olan örgüt üyelerine, sağlanan menfaatler hatırlatılarak adeta diyet
istendiği, destek verilmemesi halinde örgütün bunları deşifre edeceğine yönelik
şantaj ve tehdidi ile bu darbe girişimine katıldıkları, önemli bir kısmının ise
örgüte gönülden bağlı sinir uçlarında görev yapan askerler olduğu sonucuna
varılmıştır. Örgütün, o gece bir kaplumbağa sabrı ile sinir uçlarına
yerleştirdiği kritik önemdeki personel ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst
kademesini rehin alarak, emir komuta zincirinde oluşturduğu büyük kargaşa ve
boşluk sonucu yarattığı kaos ortamı içinde, derin bir belirsizliğin oluşmasına,
o gece pek çok askeri birliğin hayati bir zaman süreci içinde eylemsizlik
içinde kalmasına neden olduğu değerlendirilmiştir."
FETÖ MENSUPLARI
NEDEN BAŞARIYA ULAŞAMADI?
Darbe girişiminin hangi gerekçelerle ve nasıl başarıya
ulaşamadığına dair tespitlerin de yer aldığı iddianamede, şunlara değinildi:
"1'inci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral
Abdullah Recep ve diğer komutanların tehdit altında olmalarına rağmen, zor
şartlar altında hemen bir durum değerlendirmesi yaparak inisiyatif alarak emir
komutayı üstlenmeleri, kaos ortamına itilmeye çalışılan orduya liderlik
etmeleri, Özel Kuvvetlerde görevli Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir'in,
Başbakan, önemli bakan ve bürokratları enterne ederek, (gözaltına alarak) darbe
girişimine karşı direnişi sona erdirmeyi planlayan FETÖ/PDY terör örgütü üyesi
Tuğgeneral Semih Terzi'yi hayatının pahasına etkisiz hale getirmesi, üst komuta
kademesinin özgürlüklerinin kısıtlanması ve ağır tehdit altında olmalarına
karşın, yapılan tüm baskılara ve fiziksel şiddete rağmen askeri darbe
girişimine destek vermemeleri, Sayın Cumhurbaşkanının hayati riski olmasına
karşın, gökyüzünde dolaşan silah yüklü örgüt mensuplarının kontrolündeki jet
uçaklarına rağmen uçağa binerek İstanbul'a gelmesi ve halkı direnişe çağırması
sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihindeki en utanç verici ve rezil darbe
girişimi ülke genelinde kontrol altına alınmış, İzmir'de il bürokrasisinin
direnişe hazırlanan, ellerinde çok etkili askeri vurucu güç bulunan bazı birlik
komutanlarını teslim olmaya ikna etmeleri, sahada etkili bir şekilde çalışarak
darbecilerin emellerine fırsat vermemeleri neticesi kansız bir şekilde sona
erdirilmiştir."
İDDİANAMEDE,
ÜLKENİN TEMİNATI VURGUSU YAPILDI
Darbe gecesi ve sonrası gece yarılarından sabahlara kadar
toplanan farklı ideoloji, düşünce, mezhep ve ırktaki halkın "ülkenin
teminatı" olduğuna değinilen iddianamede, "Bizler bu yurdun
çocuğuyuz. 600 sene dünyaya hükmetmiş Osmanlı'nın torunu, en düştüğü anda
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde küllerinden doğan yeni, çağdaş,
demokratik cumhuriyetin nesilleriyiz. Farklı inanç, değerlerimize rağmen
birlikte yaşarız. Siz ne kadar, başımıza büyük felaketler getirmeye, bizleri
bölmeye çalışsanız da bizler komşuyuz, kardeşiz, karı kocayız. Bu sayede milli
felaketler şuuru gelişmiş bir milletiz. Bu devlet her bireyin kendi inancını,
hayat tarzını yaşadığı çağdaş bir demokrasi olarak kalacak, aksine ısrar
ederseniz, o gece ne olduysa, gene o olacak. Bağrımıza gömdüğümüz
kahramanlarımız size gereken cevabı her zaman verecek." yorumunda
bulunuldu.
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15
Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında İzmir Cumhuriyet
Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin 300 sayfalık iddianame,
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulmuştu.
İddianamede, Fetullah Gülen'in "birinci"
şüpheli olduğu 267 şüpheli hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, Türkiye Büyük Millet Meclisini
ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs"
suçlamaları yer alıyordu.



YORUMLAR