ARTIŞ YOK DÜŞÜŞ VAR!
Kahramanmaraş’ta devlet hastanesindeki doktorların döner
sermayenin artışına yönelik talepleri olduğunu kaydeden Başkan Eren, bu
talepleri Kahramanmaraş Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği’ne ilettiklerini
ancak; umduklarını bulamadıklarını kaydetti. Eren, “Kamu Hastaneleri Genel
Sekreterimiz Semih Bey’ ile görüştük. Onunla da fikir alışverişinde bulunduk.
Fakat bildiğim kadarıyla şu an için görünürde çok bir değişiklik olmayacak.
Semih Bey’in anlattığı kadarıyla döner sermayenin Kahramanmaraş’ta, tavandan
dağıtıldığını söyledi” dedi. Devlet Hastanesi'nde şu an döner sermayelerde
herhangi bir artış olmadığı gibi son birkaç yıldır belli oranda düşüşler
yaşandığını ifade eden Tabipler Odası Başkanı Opr. Dr. Mustafa Eren, bu
düşüşün, Maraş yerelinde biraz daha fazla olduğu bilgisini aktardı.
DAĞITIM ADİL DEĞİL
Doktorların performansına dayalı puanlama sisteminden
kaynaklı olarak döner sermayede dağıtımın adil olmadığını belirten Dr. Mustafa
Eren, şöyle konuştu: “Puanlama sistemi tamamen elma ile armudun kıyaslanması ki
böyle bir kıyaslama olmaz. Eğer puanlamaya göre kıyaslama yapılacaksa; her
branşın kazancının kendi içinde değerlendirilmesi lazım. Bence performans
sistemi gözden geçirilirken şu hususlara dikkat etmek gerekiyor: Bütün hastalar
aynı olmadığı gibi her hastanın muayene ücreti veya muayene puanıyla işlem
puanı aynı şekilde değerlendirilmemeli. Fizik tedaviye giden bir hastaya 20
puan verip; cildiyeye gelen veya genel cerraha gelen hastaya da 20 puan
verirseniz olmaz. Çünkü bir genel cerrahın baktığı hasta sayısı ile diğerleri
aynı değil.”
DÖNER SERMAYE ARTIK
DÖNMÜYOR!
Kahramanmaraş Tabipler Odası Başkanı Opr. Dr. Mustafa Eren
ile Kahramanmaraş yerelinde ve genelde doktorların çalışma şartları üzerine bir
röportaj gerçekleştirdik. Hekimlerin çalışma şartları, kıyaslama ve puanlama
sistemi, hastaların sağlık hizmetlerine ulaşımı ve sağlık çalışanlarına şiddet
gibi sorulara cevap aradığımız röportajımızda; doktorlar için karın ağrıtan
sorun döner sermaye çıktı. Opr. Dr. Mustafa Eren, Kahramanmaraş’ta çalışan
doktorların Tabipler Odasına en çok müracaat ettiği konu olarak döner sermayeyi
gösterdi. Son 5 yılda ne devlet hastanesinde ne de özelde çalışan doktorların
maaşlarında herhangi bir artış yaşanmadığı gibi döner sermayeden alınan payın
da giderek kısıldığını ifade eden Eren, doktorlara uygulanan performans
sisteminin de yeniden revize edilmesi gerektiğini aktardı.
K.O: Öncelikle sizi
kısaca tanıyabilir miyiz?
M.E: İsmim
Mustafa Eren. 15 Ağustos 1977 Malatya doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi
Malatya'da tamamladıktan sonra Tıp Fakültesi eğitimimi İnönü Üniversitesi'nde
tamamladım. Uzmanlık eğitimimi de Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nde
2010 yılında tamamladıktan sonra mecburi hizmetimi Kahramanmaraş Devlet
Hastanesinde yaptım. Mecburi hizmet sonrası yaklaşık 2 yıl bir özel hastanede
görev yaptım. Akabinde 2014 yılında, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nde
Yardımcı Doçent Doktor olarak görev yaptım. Buradaki görevimden istifa sonrası
Vatan Hastanesi'ndeki görevime başladım ve hala burada görev yapmaktayım.
Yaklaşık 7-8 aydır Tabipler Odası seçiminden sonra yönetim kuruluna seçilip
göreve başladım. Şu anda da Tabipler odasındaki görevimizi ifa etmekteyiz.
K.O: Genelde ve
Kahramanmaraş yerelinde doktorların çalışma şartlarını değerlendirecek olursak;
neler söylersiniz? Doktorlar, çalışma mevcut çalışma şartlarından memnun mu?
M.E:Kahramanmaraş, hekimlerin çalışma ortamı bakımından genel olarak güzel bir
şehir. Hem üniversite hem özel hem de devlet hastanelerindeki hekimler için
sunulan ortamlar, çalışmaya uygun ve güzel. Fakat sağlıkta genel anlamda
çalışma şartlarında sıkıntı var mı, derseniz: Bu anlamda birçok sıkıntıyla
karşı karşıyayız. Biliyorsunuz 2002’de başlayan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile
beraber birçok noktada güzel gelişmeler yaşandı. Hem hastalar adına hem de
çalışanlar adına birçok olumlu değişiklikler yapıldı. Yani hastanın hekime
ulaşımı, tedaviye ulaşımı daha rantabl daha kolay bir hale getirildi. Bu
değişimi, 2002'den önceki durumla karşılaştıracak olursak; Türkiye için bir
devrin bitip yeni bir çağın başlaması gibi büyük bir devrimdi. İşte SSK, BAĞKUR
ve Emekli Sandığının tek çatı altında toplanması gerçekten büyük bir devrimdir.
Fakat gelinen süreçte bu şekilde bir değişimin olumsuzlukları da peyderpey
ortaya çıkmaya başladı. Şimdi bizim en büyük sıkıntılarımızdan birisi şu:
2002’den 2016 yılına kadar gelen süre içerisinde yapılan sağlık uygulama tebliğleriyle
beraber hükümetin hastanelere, özel sağlık kurumlarına veya üniversitelere, işlem veya muayene için vermiş
olduğu ücretlerde son 14 yılda artış olmadığı gibi peyderpey düşüş
yaşanmaktadır. Takdir edersiniz ki 14 yılda asgari ücretin arttığı, doğalgazın
ücretinin arttığı, benzinin, dövizin, altının arttığı bir dönemde; muayene
ücretinin, ameliyat ve işlem ücretlerinin artmaması kabul edilebilir bir durum
değil. Çünkü insanların giderleri de aynı oranında artmış oluyor. Fakat gelir
düzeyinde bir artış yaşanmıyor. Özellikle devlet hastanelerinde puanlama
sisteminin de işlem bazı getirmiş olduğu bazı sıkıntılar var. Bazı işlemlerin
puanının çok yüksek olmamasına rağmen işlemin hekime vermiş olduğu eziyet veya sıkıntı
daha fazla! Bu da bazı işlemlerin kolay kolay her yerde yapılmasını engelliyor.
Bu konuda birçok mağduriyetler yaşanıyor. Yani bunun tekrar revize edilmesi
lazım. Özellikle muayene ücretinin sonra performans sisteminin, ameliyat
ücretlerinin mutlaka ve mutlaka tekrar revize edilip bu konuda çalışanların da
memnuniyetinin sağlanması gerekir. Çünkü yaklaşık son 5-6 yıldır, hekimlerin
kazanmış olduğu net ücretlerde, maaş olarak düşünürseniz maaşlarda zaten çok
belirgin bir artış olmadığı gibi ek döner sermaye sisteminde kazanılan gelir
miktarı da artmıyor. Artmadığı gibi de günden güne peyderpey düşmeye başlamaktadır.
Bu yüzden bunun değiştirilmesi gerekiyor. Çünkü sistem artık kendini bir
şekilde revize edemiyor. Bu, uzun dönemde birçok sıkıntıları da beraberinde
getirecek ve insanların mağduriyet yaşamasına sebep olacak.
K.O: Doktorların
çalışma şartlarında en son ne zaman, nasıl iyileştirme yapıldı?
M.E: Son 10
yıldır kendi şahsi görüşüm olarak söylüyorum: Hekimlerin çalışma şartlarında
bir iyileşme olduğunu düşünmüyorum.
K.O: Sağlık çalışanlarına
özellikle doktorlara uygulanan sözlü ve fiili şiddet hakkında ne
düşünüyorsunuz? Bunun önüne nasıl geçilebilir?
M.E: Son dönemde
hekimlere karşı uygulanan bir şiddet politikası var. Bir saldırganlık var. Yani
Ben hep şunu söyledim: Bunu hekim olarak düşünmeyin! Herhangi bir kurumu,
herhangi bir makamı işgal eden insanın, makamına veya koltuğuna insanların bir
saygısı olması gerekir. Fakat öyle bir hale geldik ki hekimler artık bir şey
yapmaya korkar hale geldi. Ve bu konuda da olması gereken cezalandırma sistemi
tam olarak aktif uygulanmıyor. Mesela örnek vereyim; nasıl insanlar adliyelere
girerken X ray cihazından geçiyor ve kontrol ediliyorsa aynı sistem hastanelerde
neden uygulanmasın? Mesela bu bir yaptırımdır. İnsanlara ikinci olarak şiddete
maruz kalmış veya da haksızlığa uğramış bir sağlık çalışanı için yapılan bu
uygulamaya sebep olan insanların cezalandırılmasında SGK devreye girebilir.
SGK, bu tür şiddete karışan insanların ücretsiz sağlık uygulamalarından
yararlanmasını geçici olarak 3 ay veya 6 ay iptal edebilir. Bu da bir
cezalandırma sistemi olabilir. Veya bu insanlara yasal olarak gerçekten daha
anlamlı, caydırıcı yaptırımların uygulanması gerekir. Aksi takdirde sağlık
çalışanları aktif hizmet veremez. Biliyorsunuz meslektaşımız Ersin Aslan, Gaziantep'te
kendisi ile alakası olmayan gereksiz bir olay yüzünden rahmetli oldu. Açıkçası
ben bu olayı yapan insanların bu konuda çok büyük cezalar aldığına da inanmıyorum.
Birçok noktada ben bile sahada çalışırken; “Bunların niye dayak yediği belli. Bunları
dövmek lazım” diye sürekli böyle fiili sözlü hakaretler ile karşılaşıyorum. Dövüyor
veya darp etti diye düşünmeyin! İnsanların gözünde hekimliğin saygınlığı anlamında
sıkıntı yaşanmaya başlandı. Bu da ister istemez otomatikman insanların bazı
şeyleri yapmasını engelliyor. Hekimlerin çalışma alanını kısıtlamaya gitmesine
sebep oluyor. Yani daha böyle defansif bir tıp geliştirmeye başlandı: “Ben karışmayayım
da kim karışırsa karışsın” mantığı hakim olmaya başladı. Ki bu da insanların
kendini koruma içgüdüsüyle yapmış olduğu bir davranıştır. Yadırganacak bir
davranış değildir. Olması gereken durumuna göre bir davranıştır.
K.O: Doktorların, özelde
veya devlette aldıkları maaşları, çalışma şartlarını da göz önünde bulundurarak
karşılaştırdığımızda hangisi daha cazip?
M.E: Şimdi tabi
olayları değerlendirirken sonuçta özelde kazanılan ücret belki devlettekinden
daha fazla gibi görünüyor. Ama özelde şöyle bir sıkıntı var: Hem Cumartesi günleri
çalışıyorsunuz hem hekim sayısı sınırlı olduğu için gün içinde daha fazla
çalışıyorsunuz. Özelin çalışma şartları devlete göre biraz daha yoğun. Belki
biraz daha fazla kazanıyor; ama tabi bu kazanç çalışma oranına vurulunca olması
gereken bir miktarda. Fakat genel anlamda söyleyecek olursak; özellikle son 5-6
yıldır hekimlerin ne devlette ne özelde aldıkları ücrette herhangi bir artış
yok. İşin sıkıntılı tarafı şu: SGK, sağlıkta muayene ve işlem ücretlerinde
artış yapmadığı için özel hastanelerde yüzde 200 lira kadar fark alma hakkını
legal hale yani yasal hale getirmiş durumda. Bu da özel hastaneye müracaat eden
hastaların ücretine yansımasına sebep oluyor. Ve şöyle bir kavga ortaya
çıkıyor: “Ya işte bizim SSK’mız var, bunu devlet karşılamıyor mu?” Karşılıyor ama
devlet yüzde 200’e kadar alma hakkı da veriyor. Bir defa sistemin dönmesi için
özellikle özel hastaneler için söylüyorum: bu artışın yapılması şart. İkinci sıkıntı
devlet hastaneleri için söylüyorum: Devlet Hastanesi'nde şu an döner
sermayelerde artış olmadığı gibi son birkaç yıldır belli oranda düşüş yaşanıyor.
Bu düşüş, Maraş yerelinde biraz daha fazla. Maraş'ta, birçok yere göre döner
sermayede hekimlerin gelirleri çok yüksek değil.
K.O: Peki doktorlarda
puanlama sistemi nasıl oluyor? Branşlara göre değerlendirecek olursanız;
doktorlar, bu puanlama sisteminden memnun mu?
M.E: Şimdi bir
örnek vereyim: Puanları tam bilmiyorum; ama biz 400 puan diyelim. Bir genel
cerrahi bir apandisit ameliyatı için bir saat uğraşıyor, 400 puan alıyor. Öbür tarafta
başka bir branşta bir doktor poliklinik yapıyor, 40 hasta bakıyor. O da 400
puan alıyor. Birinde risk alıyorsunuz birinde risk almıyorsunuz. Bu puanlama
sistemi tamamen elma ile armudun kıyaslanması ki böyle bir kıyaslama olmaz. Yani
her branşı kendi içinde değerlendirmek lazım. Eğer puanlamaya göre kıyaslama
yapılacaksa; her branşın kazancının kendi içinde değerlendirilmesi lazım. Bence
performans sistemi gözden geçirilirken şu hususlara dikkat etmek gerekiyor:
Bütün hastalar aynı olmadığı gibi her hastanın muayene ücreti veya muayene
puanıyla işlem puanı aynı şekilde değerlendirilmemeli. Fizik tedaviye giden bir
hastaya 20 puan verip; cildiyeye gelen veya genel cerraha gelen hastaya da 20
puan verirseniz olmaz. Çünkü bir genel cerrahın baktığı hasta sayısı ile
diğerleri aynı değil. Veya bir genel cerrahın bir hastaya ayırdığı zaman ile
diğer branşlarda hastaya ayrılan zaman aynı değil. İşlem bazında bakınca belki
onlar gün içinde 200 hasta bakıp 4 bin – 5 bin puan alıyor; ama bir genel
cerrahın hasta sayısı o kadar yok. Dolayısıyla o kadar puan alamıyor. Risk alıp
döner sermaye anlamında çok fazla para kazanamıyor. Bu otomatikman hekimlerin
çalışma şevkini de kırmaktadır. Ve bu sistem hekimleri; “Zaten çok uğraşsam da
fazla para kazanamıyorum” mantığına sürüklüyor. Bu da hekimlerin verimliliğini
olumsuz etkiliyor. Bu yüzden performans sisteminin değişmesi gerekiyor. Son aylarda
hükümetin bu konuda bir çalışması olduğuyla ilgili haberler de çıkıyor. Ama ben
çok ta reel olarak bir şey değişeceğini zannetmiyorum. Çünkü her geçen gün
özellikle SGK’dan gelen ücretlerde artış olması gerekirken; sürekli bir düşüş
yaşanıyor. Bundan sonraki süreç neyi gösterecek? Bakalım bizde bekliyoruz.
K.O: Kahramanmaraş
için söyleyecek olursak; doktorlar özel hastanelere mi daha fazla ilgi
gösteriyor yoksa devlet hastanesine mi?
M.E: Özel ve
devlet mantığı biraz da pazarlamayla alakalı bir durum. Hekimlik bilgini
pazarlıyorsun, yani sen de orada bilgi ticareti yapmış oluyorsun. Aslında birçok
hekim özele geçmek ister. Ama özelin çalışma şekli biraz daha hasta memnuniyeti
ağırlıklı olduğu için hekim bunu kendi kişilik yapısına göre değerlendirir.
Yani “ben bunu yapabilir miyim ya da ben hem o yoğunluğa hem de o özveriye
katlanabilir miyim” şeklinde düşünüp birçok hekim geçmiyor. Özel hastane, donanım
anlamında birçok şey istediği için birçok hekim de bundan dolayı geçmek
istemiyor. Ücret anlamında derseniz; hekimler özele geçmeyi düşünebilir. Ama hizmet
anlamında düşünürseniz onları engelleyen birçok şey var. Hem devlet
hastanesinin çalışma rahatlığı veya hasta bulma anlamında sıkıntı olmaması ama
özel hastanelerde hem hasta memnuniyeti yapacaksınız hem birçok şey yapmak
zorundasınız. Hem cerrahi anlamda, girişim anlamda hastayı daha fazla memnun
etme ve daha özverili çalışmanız gerekir. Bu bağlamda hekimler tercih yaparken;
bunları göz önünde bulundurup kendisine hangisi uygunsa, ona göre tercih
yapıyor.
K.O: Kahramanmaraş’taki
doktorların Tabipler Odası olarak sizden beklentileri neler?
M.E: Kahramanmaraş’taki
doktorlarımız, özellikle devlet hastanesindeki doktorlarımız, bizden döner
sermayenin artışına yönelik taleplerini ilgili kurumlara iletmemizi istiyor.
Biz de bununla ilgili her hangi bir şey yapılabilir mi, diye Kamu Hastaneleri Genel
Sekreterimiz Semih Bey’ ile görüştük. Onunla da fikir alışverişinde bulunduk. Fakat
bildiğim kadarıyla şu an için görünürde çok bir değişiklik olmayacak. Semih
Bey’in anlattığı kadarıyla döner sermayenin Kahramanmaraş’ta, tavandan
dağıtıldığını söyledi. Bununla ilgili en çok bize gelen talep işte bunların
değiştirilebilir olması yönünde; ama tabi sonuçta biz bir sivil toplum kuruluşuyuz.
Bu olaylara çok müdahale etme şansımız yok. Belki telkinde bulunabiliriz; ama
bunu değiştirme yetkisi ve kararları tamamen hem siyasi iktidarın hem mevcut
yönetimin yani yerel yönetimlerin görevi. Biz burada sadece fikir alışverişinde
bulunup bu konudaki sıkıntıları dile getirmek durumundayız. Bazen çözülüyor
bazen çözülemiyor. Bunu bir şekilde halletmeye çalışıyoruz.
K.O: Peki
Kahramanmaraş’ta görev yapan doktorların en çok karşılaştıkları sorunlar neler?
M.E: Kahramanmaraş’ta
hekimlik olarak düşürseniz; diğer yerlere göre şiddet anlamında pek bir sıkıntı
yaşanmıyor, onu söyleyeyim. Maraş bu yüzden daha uyumlu. Genel anlamda bütün
hekimlerin tek sıkıntısı Kahramanmaraş için söylemiyorum: herkes kazancıyla
ilgili sıkıntı yaşıyor. Bir de en büyük sıkıntı tabi onu değiştirme şansımız
çok yok: Necip Fazıl Şehir Hastanesi’nin merkeze uzak olması. Özellikle
Binevler tarafında oturanlar için söylüyorum: 20 kilometreyi bulan bir mesafe
var. Bu hem nöbetlerde hem de günlük gidiş gelişlerde biraz sıkıntı yaratıyor. Tabi
kimsenin değiştirme şansı yok. Teşekkür ediyorum bizlere bu fırsatı verdiğiniz
için.
K.O: Zaman ayırıp
sorularıma cevap verdiğiniz için ben size teşekkür ediyorum.
Röportaj: (Kenan
Onaran)



YORUMLAR