‘Eğitim Sektörü Büyümeli’

‘Eğitim Sektörü Büyümeli’

Yaz tatili ve bayram tatili bitti. Yaklaşık 18 milyon öğrenci, 900 bin öğretmen ve 150 bin akademisyen 2015-2016 eğitim-öğretim yılına merhaba dedi. Ayrıca temel liseye dönüşen dershaneler de bu yıl ilk defa temel lise ya da ortaokul olarak eğitim hayatına başladı. Eğitimcilerin yeni eğitim-öğretim yılından beklentileri ise kalitenin arttırılması yönünde. Eğitimciler uluslararası düzeyde başarıların elde edilmesi için çalışmalar yapılmasını ve eğitim sektörün büyümesini istiyor.

01 Ekim 2015 - 10:44

“EĞİTİM SEKTÖRÜNDE İLKİ BAŞARMAK”

Açı Temel Lisesi Kurucusu Fahri Kılınç, yeni eğitim-öğretim hayatına ilişkin olarak temel liseler açısından konuştu. “Zihinlerdeki soru işaretlerinin büyük bir bölümünü, gördük ki iki günde neredeyse tamamen ortadan kalktı. İlk başta öğrenci ve velilerde değişik noktalarda çekinceler ve merak vardı. Ancak 28 Eylül Pazartesi sabahından itibaren öğrencilerimizin öğretim kadromuzla tanışıp, kurumsal hizmet kalitesini görünce başlangıçtaki alışma süresini çok kısa tuttular” diyen Kılınç, “Eğitim sektörüne dair ilki başarmanın mutluluğu ve gururunu yaşadıklarını Kahramanmaraş’ımıza bu şehrin geleceği olan öğrencilerimize yaptığımız yatırımın doğru bir seçenek olduğuna iki günlük veli izlenimlerine dayanarak daha çok inanmaya başladık” dedi. Eğitimin her aşamasındaki yatırımı gönülden desteklediklerini, bu şehre artı bir değer katmanın verdiği manevi güçle bundan sonra daha da güçleneceklerini belirten Kılınç, Temel Lise olgusunun toplumda doğru bir karşılığının olduğunu halkın ilgisinin ve teveccühünün kendilerini mutlu ettiğini ve sorumluluklarının daha da arttığını ifade etti.

 

“YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINA SORUNLARLA GİRİYORUZ”

Türk Eğitim Sen Kahramanmaraş Şubesi, Şube Başkanı Mustafa Gökhan: 2015-2016 Eğitim-öğretim yılı başlıyor. Bu eğitim-öğretim yılı da yine büyük zorluklara gebedir. Ülkemiz hala eğitimde çağ atlamayı, dünya ülkeleri ile rekabet edebilmeyi, eğitimde kendini yenilemeyi başarabilmiş değildir. Bunda en önemli etken, yanlış eğitim politikaları olduğunu söyleyen Gökhan sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle son 10 yıldır siyasi aktörlerin eğitime kendi çıkarları doğrultusunda yön verme çabaları, çözüme odaklı değil, sorun yaratan politika yürütmeleri, eğitime yatırım noktasında yetersiz kalmaları, kadrolaşmaktan, eğitimin asıl meselelerini göz ardı etmeleri bugünkü sonucu doğurmuştur.”

“Dışı süslü, içi boş olan sistemler ihdas edilmesi, eğitimcileri mağdur ve mutsuz eden mevzuat düzenlemelerin yanı sıra eğitimi koltuk kapmaca oyununa çeviren, yandaşı yücelten, yandaş olmayanı ötekileştiren uygulamaların yeni eğitim-öğretim yılında eğitim çalışanlarını, öğrencileri, velileri olumsuz yönde etkileyecektir” diyen Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Gökhan, açıklamasına şöyle devam etti:

 

“2015 YILININ SONUNA KADAR 100 BİN ATAMA YAPMAK BU KADAR MI ZOR?”

Gökhan, “Yeni eğitim-öğretim yılına yetersiz atama yapılarak girilmektedir. Hatırlanacağı üzere daha önceden 47 bin olarak açıklanan öğretmen atama sayısı her ne olduysa 37 bine düşürüldü. 10 bin atamanın akıbetinin ne olacağı henüz bilinmemektedir. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında ücretli öğretmenliğin 80 bine ulaştığı, iki yıllık meslek yüksekokulu mezunlarının, açık öğretim mezunlarının bile ücretli öğretmen olabildiği, norm kadro açığının 73 ilde 120 bin 610 olduğu, 417 bin evladımızın atama beklediği ülkemizde öğretmen atamalarının bu kadar yetersiz sayıda olması eğitimin geleceğini olumsuz etkileyecektir. Hal böyleyken neden 2015 yılı sonuna kadar 100 bin öğretmen atanması talebimiz dikkate alınmamaktadır? Her şeye kaynak yaratabilen devletimiz neden mevzu bahis eğitim olunca imkânlarını zorlamamaktadır?”

 

“DERSLİK SAYISI YETERSİZ”

“Stajyer öğretmenliğin kaldırılmasında sözlü ve yazılı sınav şartı kanunla kaldırılmalıdır. Stajyer öğretmenler derslere giriyorlar; ancak yarınlarından emin olamadıkları için özgüvenlerini kaybetmiş ve verimlilikten uzak durumdalar.”

 

“YANDAŞLAR, CANDAŞLAR, SIRDAŞLAR HALA OKUL YÖNETİCİLİĞİ KOLTUĞUNDA”

“Okullar yeni eğitim-öğretim yılında da ne yazık ki yandaş, ehil olmayan, iktidarın kulu haline gelen okul yöneticileri tarafından yönetilmektedir. İktidar, bir kanunla, sözde paralel yapıyı ortadan kaldırmak uğruna, tüm şerefli insanların üzerine bir gecede çizik atıldığını söyleyen Gökhan konuşmasına şöyle devam etti: “Nerede yandaş olmayan, biat etmeyen, ahlakı ilke edinen, bilgili, liyakatli yönetici varsa, onların yöneticilik görevine son verilmiş; bu insanların yerine kula kulluk yapmayı şiar edinen,  düğme iliklemeyi adet haline getirenler okul yöneticisi yapılmıştır. Konu yargıya da intikal etmiştir. Danıştay İDDK, eski yöneticilerin görevlerine döndürülmesine karar vermiş ancak MEB bu kararı uygulamamış ve adeta hukuka meydan okumuştur. Bu nedenle sendika olarak İDDK kararı uygulanmadığı için illerde Valiler ve İl Milli Eğitim Müdürleri Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’na dava açtık.”

Ayrıca sözlü sınava dayalı yapılan şube müdürlüğü atamalarında da yargı kararlarına uyulmadı ve şube müdürlüğü görevlendirmeleri iptal edilmediğini de belirten Gökhan, “İptal kararının uygulanmaması MEB’in hukuk tanımaz tavrının en somut örneğidir. Hiç kimse Türk Milleti adına karar veren mahkemelerin üzerinde değildir” dedi.

 

“İL İÇİ ÖZÜR GRUBU MAĞDURLARI AİLELERİNE KAVUŞMAYI BEKLİYOR”

“Eş durumu özrü tayinlerinde; MEB, il dışından eş durumu özrü tayini talep edenlere ilçe emri hakkı vererek, onların mağduriyetlerini giderdi. Ancak aynı hakkı il içinde eş durumu özrü bulunanlara tanımadığını belirten Gökhan, “Oysa il içi özür tayinleri yapılmadığı için de aynı ilin birbirinin yüzlerce kilometre uzağında, hatta komşu illerden bile daha uzak ilçelerinde görev yapan eşler tayin isteyememişler ve aile bütünlüklerini sağlayamamışlardır. Ailenin kutsallığına zarar verilmesine, çocukların annelerinden, babalarından ayrılmasına, eşlerin boşanmanın eşiğine gelmesine nasıl göz yumulabilir” dedi.

 

“PARÇALANMIŞ AİLELERDEN VERİM ELDE ETMEYİ BEKLEMEK HATADIR”

“Türk Eğitim-Sen olarak, il içi özür durumundan başvuruda bulunan öğretmenlerimize ilçe emrine atanma hakkının verilmesini istedik. Ayrıca iller arası ve il içi isteğe bağlı yer değişikliği başvurusunda bulunduğu halde yer değişikliği gerçekleştiremeyen öğretmenlerimize de ikinci kez tayin hakkı verilmesini talep ettik. Buna rağmen MEB bu taleplerimize şu ana kadar bir cevap vermedi. Parçalanmış ailelerden oluşan eğitim çalışanından verim elde etmeyi beklemek hatadır.”

 

“YARDIMCI HİZMETLER, GENEL İDARE HİZMETLERİ, TEKNİK HİZMETLER SINIFINDAKİ EĞİTİM ÇALIŞANLARI DA YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINA SORUNLARLA BAŞLIYOR”

“Eğitim çalışanlarımızın ekonomik problemlerinin yanı sıra özlük hakları ile ilgili sorunları da vardır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapanların görev tanımları yapılmadığını söyleyen Gökhan sözlerine şöyle sürdürdü: “Bu insanlar angarya işlerde çalıştırılmaktadır, çalışma saatleri esnektir. Bu arkadaşlarımızın görevleri sayılırken ‘idarenin vereceği diğer görevleri de yapar’ şeklinde ucu açık bir ifade eklenmiştir. Bu durum uygulamada birçok keyfiliğe yol açmaktadır.”

 

“OKULLARIN HİZMETLİ PERSONEL İHTİYACI TAM OLARAK SAĞLANMALI”

“Öte yandan bazı okullarda hizmetli personel yok iken, bazılarında ise hizmetli personel sayısı ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Dolayısıyla okullarda hijyen tam olarak sağlanamamaktadır, bu da özellikle kış döneminde salgın hastalıkları beraberinde getirmektedir. Bu noktada okullarımızın hizmetli personel ihtiyacı tam olarak sağlanmalıdır. Görevde yükselme sınavları yıllardır yapılmamaktadır. Taleplerimizden birisi de görevde yükselme sınavlarının bir an önce yapılması ve periyodik hale getirilmesidir. Her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen “Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği”; brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, personelinin tamamına ödenmelidir.                

Eğitimin sorunları umuyoruz ki bu eğitim-öğretim yılında çözülür, taleplerimize kulak verilir. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim yılını tebrik ediyor, eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize başarılar diliyoruz” diye konuştu.

 

“DERS MÜFREDATININ HAFİFLETİLMELİ…”

Eğitim Haksen İl Başkanı Fahri Kurt ise yeni eğitim ve öğretim yılında uzunca bir tatil olmasına rağmen, hala bir kısım okulların fiziki şartları düzeltme ve iyileştirme çalışmalarını bitirmemiş olmasının dikkat çekici olduğunu söyledi. “Okul idarecileri, tatil günlerini, okulların eksikliklerini tamamlamak için bir fırsat bilmeleri gerekirken tembellik yaptıkları görülmektedir. Uzun tatil, öğrencileri ve öğretmenleri biraz soğutmuştur” diyen Kurt, şöyle devam etti: “Bir okulda sekiz yılı tamamlamış öğretmenlere rotasyon uygulamasının birçok yerde yapılmamış olması, öğretmenler arasında haksız uygulamalar yapıldığı yönünde bir algı oluşturdu. Bu konuda kararlı ve adil olunması gerekir.

 

“OKULLAR BİR TOPLAMA KAMPINA…”

Kurt, “Zoraki eğitim nedeniyle, mantalitesi zayıf öğrenciler ders müfredatını kaldıramamaktadır. Ders müfredatının hafifletilmesi ya da bu gibi öğrenciler için neler yapılabileceğinin tartışılması gerekir. Diğer taraftan hiçbir okula yerleşemeyen başarısız öğrencilerin imam hatip okullarına yönlendirilmesi, bu okulların bir toplama kampına dönüşmesine yol açmaktadır” diye Kurt sözlerine şöyle devam etti: “İmam hatiplerin daha seçkin öğretmenler ve zeki öğrenciler ile eğitim yapması, buralardaki düşük olan başarıyı yükseltecektir. Eğitimde yönetici atamalarında, liyakat, kariyer, yetenek, dirayet, tecrübe ve başarı gibi evrensel kriterleriler yerine bir gruba intisap ve oraya sadakat gibi politik gayelerle hareket edilmesi dikkat çekmektedir. Okullara, camilere ve kışlaya politikanın bulaşmaması gerekir.”

 

“BEDAVA KİTAPLAR, MİLLİ İSRAFI DA BERABERİNDE GETİRİYOR”

Kurt, “Yeni yılda öğretmenlere nöbet ücreti verilecek olması memnuniyet vericidir. Öğretmenler nöbetlerde risk ve sorumluluk alırken bunun karşılığında hiçbir karşılık göremiyorlardı. Çoğu zaman okullarda yaşanan birçok olaydan onlar sorumlu tutularak ceza alıyorlardı.

Okullarda bedava kitap dağıtılması hepimizin hoşuna gitmektedir. Ancak öğrencilerin ekseriyetinin kitaplara karşı iyi davranmadıkları bir gerçek. Her yıl tekrar dağıtılan bedava kitaplar, milli israfı da beraberinde getirmektedir. Bunun önlenmesi gerekir.”

 

“ÖĞRENCİ TESTLE TOST ARASINDA PRESLENMEMELİ”

Şehrimizin okul binaları yapmadaki başarısını akademik başarı takip etmediğinin de altını çizen Kurt, “Bu başarıların şeffaf biçimde açıklanmaması da dikkat çekicidir. Başarı durumları kamuoyuna açıklanmalıdır. Milli eğitim müdürlerinin de ildeki performansı değerlendirilmelidir.

Öğrencilerin teorik derslerle, sınavlara hazırlık maratonu onları boğmaktadır. Sportif ve kültürel faaliyetlerle de onların deşarj olmalarına fırsat vermek, bedensel ve ruhsal gelişimlerine önem vermek okul yöneticileri özel bir önem arz etmektedir. Öğrencilerimizin, tost yiyerek test çözen, testle tost arasında preslenmemesi gerekiyor. Telefon ve internetin bağımlılığına yani teknolojik hastalıklara karşı gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Bu yüzden öğrencilerimizin bir konuya dikkati üç dakikaya düşmüş durumdadır.”

 

“KANTİNLERİNDE GAZLI TOZLU BUZLU İÇECEKLERİN SATILMAMASI İSABETLİ OLDU”

Kurt Son olarak ise “Okul kantinlerinde gazlı tozlu buzlu içecek ve yiyeceklerin satılmaması isabetli olmuştur. Öğrencilerin sağlıklı beslenmelerine, erken uyumalarına, spor yapmalarına aileleri ciddi olarak eğilmeleri gerekir. Her okula polis görevlendirilmeli, okul güvenliği sağlanmalıdır. Maarif müfettişleri, cezacı değil rehberlik ağırlı çalışmalıdır. Müfettişlerin asli görevi öğretmenlerin itibarlarını, medeni durumlarını, iş ve eşlerini yaralamak, onları mağdur etmek değildir. Ülkemizin iki ordusu vardır. Cehaletle savaşan ilim ve irfan ordusu, vatan hainleriyle savaşan silahlı kuvvetlerimiz. Mürekkebin akmadığı yerde kan akar” diye konuştu.

 

“TOPLUMUN İFSADINDA ÜNİVERSİTELER CİDDİ ROL ALMAKTADIR”

Eğitim Bir Sen Üniversitesi Şubesi Başkanı Doç. Dr. Hasan Furkan ise “Üniversiteler, toplumun bilimsel, teknolojik, iktisadî ve medenî kalkınmasında önemli roller üstlenmiş müesseselerdir. Bir millet için üniversitesiz bir kalkınma ve ilerleme düşünülemez. Bunun yanında üniversite, devletin bekasına hizmet eden temel unsurlardandır” dedi.

Doç. Dr. Furkan, “Üniversiteler toplumda sosyal barışa, adaletin tesisine ve insanî değerlerin ihyasına katkı sağlamayı da kendisine vazife edinmelidir. Dünden bugüne yaşanan tecrübeler göstermiştir ki, toplumda yıkım veya inşaya önderlik eden yapılardan biri de üniversiteler”  olduğunu söyleyen Furkan sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebeple, bir toplumda hukukun ve huzurun tesisinde veya o toplumun ifsadında üniversiteler ciddi rol oynamaktadır. Bugün ülkemizin sosyal barış ve huzura ne kadar ihtiyacı olduğu âşikârdır. Üniversitelere ve üniversitelilere bunu temin ve tesis için büyük görevler düşmektedir.”

 

“ÜNİVERSİTE CAMİASINI DA BU GÜZEL NİYET VE MAKSADA ORTAK OLMAYA DAVET EDİYORUZ”

“Bizler Eğitim-Bir-Sen üyesi Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) mensupları olarak millî birlik ve beraberliğimize ve halkımızın kardeşçe yaşamasına katkı sunmayı kendimize bir vazife addediyor, üniversite camiasını da bu güzel niyet ve maksada ortak olmaya davet ediyoruz.

Ümidimiz ve duamız, huzur ve barış içinde, bilime, sanata ve sosyal hayata katkı ve fayda sunan bir akademik yıl geçirmektir. Başlangıcını yaptığımız bu akademik süreçte KSÜ camiasına başarılar diliyorum” dedi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Başkan Görgel: “Sağlam Altyapı Üzerine Güçlü Bir Gelecek İnşa Ediyoruz”
Başkan Görgel: “Sağlam Altyapı Üzerine Güçlü Bir Gelecek...
Büyükşehir, Mezarlıklarda Bakım ve Düzenleme Çalışmalarını Sürdürüyor
Büyükşehir, Mezarlıklarda Bakım ve Düzenleme Çalışmalarını...