Konu hakkında bir açıklama yapan Aksu: “Başbakan
Yardımcısı Veysi Kaynak’tan bu iki tarih ve sanat kokan güzide ilin şair kardeş
kent olması talebinde bulundu. Aksu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da
tarihe ve şiire düşkün olduğunu bildiklerini dile getirerek devlet
büyüklerimizin gerekli ilgiyi göstereceğinden şüphem yoktur” dedi.
Aksu şöyle konuştu: “Yaşanılan dönemin değerlerini
oluşturanların anlaşılması ve yeni neslin bu anlayışa sahiplendirilmesi ile
toplumlar kendisi olarak yaşamını idame ettirebilir.
Tarihi yazanlar kadar tarihi aktaranlar da aynı değere
yüksek ölçütte sarılarak emin el sorumluluğu ile bu bilincin oluşmasını
sağlarlar. Şairler yazarlar da bu taşıyıcılığın gönül erleridir. Ülkelerin
sağlam zeminde oturulmasında toplumu kendilerine has değerlerinin yarınlarda
var olması inancı kültürün yaşanılarak aktarılması ile alakalıdır.
Memleketinin Şairler Şehri Başkenti olmasını ve önemini
dillendiren ilklerden olduğunu belirten Şair Aksu, Memleketimde üçüncüsü
düzenlenen kitap fuarına dostlarımdan gelen yoğun davetlere görevi gereği
katılamadığını, arzum şiir dinletimizle kitap Fuarını değişik etkinliklerle
şenlik havasında, mahallelerde oluşturulacak kitap okuma salonları ile de
muhabbet demleri oluşturarak
memleketimin sokaklarında her guruptan hemşerilerimle Erzurum’lu
şairlerimizi tanıştırarak, kültür aktarımının önemine dikkat çekmek, şiirin
sağlam vücudun oluşmasında kılcal damarlara hükmeden bir değerin olduğunu en
yüksek perdeden seslendirmekti katılamadığım için üzgünüm”
EN ÇOK ŞİİRİN
YAZILDIĞI YER
İstanbul’dan sonra en çok şiir yazılan kentlerin başında
Erzurum ve Kahramanmaraş olduğunun altını çizen Aksu, bu iki şehrin ‘Şair
Kardeş Kent’ olması konusunda yetkililerin çalışma yapmasını istedi.
‘Erzurum ve Kahramanmaraş şair kardeş kent olsun’
çağrısının 5.yılında olduklarına işaret eden Aksu, her iki kentin de onlarca
şair ve ozan yetiştirdiğini dolayısıyla kardeş şair kent olmaları gerektiğini
söyledi. Konuyla ilgili bazı sorularımıza da yanıt veren Aksu, şair ve
ozanların düşüncelerinin onlar yaşarken değer görmesi için iki kenti kardeş yapmak
istediklerinin altını çizdi.
“Neden özellikle
Erzurum ile Kahramanmaraş’ı ‘Şair Kardeş Kent’ yapmak istiyorum?’
Kültür aktarımında birilerinin bayrak tutması gerekiyor.
Nasıl ki ilkokullarda, ortaokullarda bayrak merasimleri olurken, geçitlerde
birileri bayrak tutuyor, bu da aynı şekilde. İşte bu
kültür aktarımında da birilerinin bayrak tutması
gerekiyor. Bayrak tutması gereken illerimiz de, tarihine baktığımız zaman,
duruşuna baktığımız zaman, şair ve ozan yetiştirilmesine baktığımız zaman en
fazla şair ve ozan yetiştiren kentler Erzurum ve Kahramanmaraş’tır.
Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olarak
kabul edilen Erzurum şehri medeniyetler kavşağında yer alır. Aynı zamanda
zengin bir tarih, kültür, sanat ve edebiyat birikimine de sahip şehir, asırlar
boyu Doğu Anadolu’nun kültür başkentliğini yapmıştır ve pek çok divan ve
mutasavvıf şairini yetiştirmiştir. Erzurum hem “Küçük Asya” diyebileceğimiz
zengin kültür dünyasıyla hem kendine özgü coğrafyası tarihi ve özellikleriyle
şairleri etkileyen bir şehirdir. Neredeyse şiir okuyandan çok şair vardır
Erzurum’da. Şair Nef’i, Ziya Paşa, Sümmani, Aşık Yaşar Reyhani, Erzurumlu
Emrah, Kemalettin Kamu ve daha niceleri yetişmiştir. Kahramanmaraş da şairler
şehri olarak bilinir ve Necip Fazıl Kısakürek, Abdurrahim Karakoç, Aşık Mahsuni
Şerif, Bahaettin Karakoç gibi onlarca şairi yetiştirmiştir. Kahramanmaraş
edebiyat dünyasına adını altın harflerle yazdırmış birçok şair yetiştirmiştir.
Şiir Kahramanmaraşlılar için bir hayat şeklidir. Bu yüzden iki şehri Kardeş
Şair Kent yapmak istiyoruz.
Erzurum ile
Kahramanmaraş kardeş şehir olduğunda neler yapabiliriz?
Her sene nasıl ki Kahramanmaraş’ımızın kurtuluş günü var,
o gün yeniden canlandırılıyor ise işte o şair kardeş kent yapıldıktan sonra her
senenin belli ayında kültür aktarımında bulunmuş şair ve ozanlarımızı saygıyla
anarak, onların eserlerini dile getirerek canlı tutmak istiyoruz. Yani şair ve
ozanlarımızın eserlerini canlı tutmak ve yeni yetişen neslimize model
oluşturulmasını sağlamak ve gelecek neslimize de sağlıklı ve eksiksiz
aktarabilmek için etkinlikler yapılabilir. Şiir yarışmaları yapılabilir.
Ozanlarla türküler söylenip bir araya gelinebilir. Geçmişteki ozanlar ve
şairlerin eserleri okunabilir. Bu aktarımda daha neler yapılabilir diye yeni
projeler üretilebilir. Beyin fırtınası yapılabilecek, düşünce üretecek
yarışmalar yapılabilir. Şiir üzerine ortak akıl platformu oluşturmak istiyoruz.
Bugün, dünkü şair ve ozanlarımıza baktığımız zaman bugünleri görebilir şiirler
yazmışlar. Bizde de bugünkü şair ve yazarlar yarınları görebilir ve yarınlara
aktarabilir. Asırlar sonrasına aktarabilir.
Böyle bir
girişimde bulunmama yönelten sebep ne?
Ben 12 yaşından beri yazıyorum. Ama mesele yazmak değil yazılanları bir sonraki kuşaklara aktarabilmek. Hep yazarlarımız ve ozanlarımız öldükten sonra eserleri araştırmacılar sayesinde araştırılarak su yüzüne çıkartılmıştır ve gündeme alınabilmiştir. Biz, yaşarken bile onların kıymetini bilerek, onlara sahip çıkılması, onların düşüncelerine sahip çıkılması doğrultusunda da çalışmalar yapacağız. Kıymetlerinin sağ iken bilinmesi doğrultusunda adımlar atacağız. Ayrıca şiir kılcal damarlardan vücuda yayılan kan gibidir. Kalpten ruhu besleyerek hasretliği çekilenin adresine kapılar aralayan ahenkli bir sesleniştir. Şiiri olmayan bir toplumun kılcal damarları kapalı ve vücutları uyuşuktur. Şiiri olmayan bir toplumda heyecandan da bahsedilemez. Şairler toplumların yükselen sesleridir. “Toplumunda şairleri susturuluyor, şiir anlayışları köreltiliyorsa o toplum uyuşuk yaşayacaktır.” Şairi susmuş, susturulmuş toplumların üzerine ölü toprağı serpilmiştir. Şairler şiirleri oldukça toplumlar değişim ve dönüşümlerini sağlıklı gerçekleştirilebilir. “Yaşamak; ya şükretmekle olur hududun darlığına, ya da hasretle, ötelere yürümekle.”



YORUMLAR