Fitreyi dinen zengin olanların vereceğini, dinen zengin olmayan yani ihtiyacı olanların da alacağını kaydeden Gevher, “Zenginliğin ölçüsü nisap miktarıdır. Ben burada kardeşlerimizin kurban ve fitre verme hususunda gerçekten ben ciddi bir yarış içinde olduğunu görüyorum. Bu yarış yapılırken bazıları vermese de ciddi anlamda vermede yarış olduğunu görüyorum” dedi.
Daha önceleri fitrelerin il bazında tespit edildiğini ancak şimdi Diyanet İşleri Başkanlığınca Türkiye’mizde tek bir fitre ilan edildiğini belirten İl Müftüsü Gevher, fitreyi şöyle tanımladı: “Bir kişinin asgari ölçüde bir kişinin sabah akşam yiyeceği bazından 1 günlük ihtiyacıdır. Bu 1 günlük ihtiyacı ise bu sene 15 TL olarak tespit edilmiştir.” Bir insanın fakir ise fitre almak durumunda olduğunu fitre vermeyeceğini dile getiren Gevher, şöyle konuştu: “Bazı vatandaşlarımız, bende versem diye kendini zorluyor. Verme işte. Cenab-ı Hak seni bundan mükellef ve sorumlu tutmuyor. Fitre verme imkânı olmayan kardeşlerimizin fitre vermemesineadabı muaşeret içerisinde bakarlar.Vatandaşlarımızın verilen fitreleri alıp onları da alışkanlık haline getirmemeleri lazım. Burada bir şeyin altını çizeceğim: Birde fidye var.Biliyorsunuztoplumda ihtiyarlar var. Yani artık çaresiz hastalık diyoruz gelecek yok. Tedavi imkânı yok. Bir daha gençleşme imkânı yok. Gençleşecek ama ne zaman gençleşecek. Öldükten sonra dirilme esnasında gencecik olacak inşallah.” Tedavi olma imkânı olmayan hastaların oruç tutmadığını ve maddi güçleri fitre vermeye yetecek kadar zengin olmaları durumunda tutamadığı oruç günleri sayısınca fidye verdiklerini bildiren Müftü Muhammed Gevher, “Fidyeninde en asgari miktarı fitre kadardır. 15 TL’dir. Ancak bununda altını çizmek isterim: Bir insan zengin.Günlük masrafı 50 ile 100 lira ise bu insanlarımız gelip fidyeyi verirken; hatta fitreyi verirken en düşüğünden vermesi geçerli olur ama çok şık olmaz. Çünkü Cenab-ı Hak: ‘Ne kadar fazla fitre verirseniz bu sizin için daha hayırlı olur’ diyor.Bunu da dedikten sonra müftülüğümüze fetva anlamında gelen telefonlardan şunu anlıyoruz: Fakir 15 TL’den fidye verse, fitre verse, tutamadığı oruçların fidyesini gerçekten ciddi bir meblağ tutuyor. Ona göre ciddi bir meblağ verme imkânı yok. Bu insanlara diyorlar kiilla bunu vereceksin! Kardeşim Cenab-ı Hak mali gücü imkânı olmayan insanlardan sorumluluğu kaldırır.Nasıl oruç tutamayan insanlardan sorumluluğu kaldırıyor;hacca gitmeyen insanlardan sorumluluk kalkıyor idi ise burada da o sorumluluk yoktur” şeklinde konuştu.Kişinin hem tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanması hem defitre ve fidye verememesi durumunda Allah’a sığınması gerektiğini vurgulayan Gevher, şu ifadelere yer verdi: “Yani ben oruç tutamadım fidyede veremiyorum fakirim. E, Allah’ı var. Cenabı Hakka sığınacaksın. Eğer var idi ise onu vereceksiniz. Dolayısıyla fidye ve fitre veremeyen kardeşlerimizin kendisini, ille bunu vereceğim, diye zorlamasının anlamı yoktur.Mesela oruç ibadeti ile ilgili 3 ayet biterken Cenab-ı Hak orada güzel bir ifade kullanır. Cenab-ı Hak senin için kolaylık diler, güçlük dilemez. Ama burada nedir? Samimiyet… Samimi olmak lazımdır. Kalben, fikren samimi olduğumuz zaman bizim aşamayacağımız, Cenab-ı Hakkın bizi affetmeyeceği bir konu yoktur. Yeter ki samimi olalım, elimizden geleni yapalım. Ne başkası bizi kandırsın nede biz başkasını kandıralım. Zenginliğin ölçüsü nisap miktarıdır. Fitrede ve fidyede zekâttan ayrı olarak şu vardır: üzerinden yıl geçmesi şart değildir. Şuanda var idi ise çoluk çocuğunun fitresini fidyesini verirsin.Oruç tutamayan bir insanda bu fidyeyi fakire verir. Toptan verebilir. Bir fakire toptan 30 günlük orucunun karşılığını verebilir. Ev halkının fitresini de bir kişiye verebilirsiniz bu kefaret gibi değildir. Bu hususta da dikkat edilmesi gerektiğini inanıyorum. Bayram sabahı güneş doğmazdan önce bu fitre gücü olan her canlıya isterse o sabahleyin doğsun sabah namazından önce bu fitre gereklidir. Fitre çok önemli bir ibadettir. Orucumuzun kabulüne ve başımızın, gözümüzün sadakasıdır. Kurtuluş fitresidir. Onun için fitre ibadetini de mutlaka yerli yerinde vermemiz lazım. İlle de kuruluşlara değil ama bizzat köy kent burada muhacir var. Suriyeli göçmenler var onlara da bizzat bularak kendi eliyle verirse bu daha hayırlı olur diye düşünürüm.” (KENAN ONARAN)



YORUMLAR