Geçtiğimiz aylarda Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın ev sahipliğinde Kahramanmaraş’ın tanıtımına çok büyük katkısı olan bir program yapıldı. Program kapsamında Kahramanmaraş’ın turizm potansiyelini ortaya çıkarmak ve ulusal arenada daha çok tanınmasını saplamak amacıyla Türkiye’nin önde gelen ve çok okunan 12 seyahat bloğu sahibi Kahramanmaraş’a getirildi. 4 gün boyunca Kahramanmaraş’ın birçok yerini gezen ekip, gezi sırasında çektikleri fotoğrafları, sosyal paylaşım sitesi Facebook’tan #maraştazaman etiketiyle paylaşımda bulundular.
Seyahat bloğu sahipleri gezi sonrası Kahramanmaraş ile ilgili izlenimlerini anlatan yazılar yazdılar. Biz de Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesi olarak, Kahramanmaraş’ta, “İnternet Çağı’nın Evliya Çelebil’eri” olarak anılan seyyahların o yazılarına ve paylaşımlarına ulaştık. İşte 12 blog sahibinin kendi objektiflerinden kareler ve Kahramanmaraş ile ilgili düşünceleri
BİLİNMEYEN ROTALAR: Ali Kayası
Maraş’a hiçbir beklentim olmadan gittim. Yani adını sadece tarih kitaplarından duyduğumuz bir kentte ne olabilirdi ki? Antep’in Zeugma’sı, Urfa’nın Balıklı Gölü varken; Maraş’ın meşhur neyini sayabilirsiniz? Kente vardığımda bir Anadolu kentinde olduğumu hissettim sadece, ötesi yoktu… Nereden bilebilirdim ki bu kadar güzel insanlarla karşılaşacağımı ve bu kadar güzel yerler göreceğimi. Tarihi yerleri severim ama doğal güzellikler daha çok ilgimi çeker hep. Ali Kayası diye bir yerden bahsettiler, hatta fotoğraflarını gösterdiler; “Ya siz benimle dalga mı geçiyorsunuz” dedim. Her neyse, atladık minibüse gittik gittik. Dağ, tepe, bayır, nehir ne varsa üzerinden geçtik. Telefonun çekmediği, tekerin dönmediği yerlere geldik. Çok rahat ve keyifli rotadan yürümeye başladık. Her adımda etraf güzelleşmeye, kuşlar cıvıldamaya, ayağımın altındaki toprak yumuşamaya başladıkça, trekking grubundaki hararetli tartışmalardan uzaklaşmaya, konuşulanları dinlememeye başladım.
Gördüğüm her kayanın, kuşun, böceğin, iki dalın arasından gözüken Menzelet Barajı gölünün mavisinin fotoğrafını çekmeye çalıştıkça geri kaldım. Geri kaldıkça içimdeki enerji dinginleşti. Bir ara artçının da ardında kalınca, manzara beni medusa gibi etkisi altına aldı. Mavinin tonundan gözlerimi ayıramıyordum. Artçı gelip beni dürttüğünde, grubun epey gerisinde kaldığımı fark ettim. Hâlbuki geride kalmak hiç huyum değildir. Doğanın keyfini çıkara çıkara hafif bir tempo ile Ali Kayası’na vardığımızda, çizgi filmlerdeki gibi dibim düştü. Hiç gitmedim ama fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla Norveç fiyortlarına benziyordu. Anlatmakla tarif edilebilecek gibi bir yer değil.
Kayaların tepesinde manzarayı gördüğüm için mutluluktan, ama aynı zamanda o suya atlayamadığım için üzüntüden ölecek gibiydim. Ali Kayası, Maraş’ın bilinmeyen, gizli kalmış güzelliklerinden bir tanesi. Biz KADAK aracılığı ile keşfettik. Vahşi kamp için müsait. Çok keyifli ve farklı zorluk derecelerinde trekking rotaları var ama bir Likya yolu gibi işaretlenmiş değil ya da rehberi bulunmuyor. O nedenle gitmek isterseniz, bir dağcılık kulübü ile iletişime geçmenizde fayda var ya da bana bir şey olmaz deneyimliyim diyorsanız açın Google Mapten atlayın gidin. Tercih sizin!
LİZARD ON THE ROAD: Kahramanmaraş’ta Doğa Harikası 5 Yer
Kahramanmaraş’ı ziyaret edene kadar dondurması ve leziz yemekleri dışında çok bilgim yoktu. Böylesine güzel bir davet ile şehrin dört bir yanını tanıma fırsatı elde etmek beni son derece mutlu etti. Yüzlerce yıl öncesinden günümüze uzanan zanaatkarlar, tarihi dokusu, lezzetli yemekleri ve özellikle hiç beklemediğim şekilde şaşırtıcı doğası ile Kahramanmaraş, hayran kaldığım şehirlerden birisi oldu. Dolu dolu geçen seyahatin ardından ilk yazımı Kahramanmaraş’ın doğasına ayırmak istedim. İlerleyen zamanlarda şehrin kültürel ve tarihi yapısı, yemekleri hakkında yazmaya devam edeceğim. Kahramanmaraş oldukça geniş bir alana yayılmış büyük bir şehir. Yolları görece güzel olsa da iç bölgelere giden yollar genelde toprak. Şehrin farklı bölgelerini ziyaret etmek isteyenler için en uygun seçenek araç kiralamak olsa da coğrafi yapısı motosiklet ve bisiklet dostu. Gördüğüm kadarıyla Kahramanmaraş’ın doğasını iki teker üstünde keşfetmek en güzeli olur.
Elbistan Pınarbaşı
Pınarbaşı bizi berrak suyu ve yemyeşil çevresi ile karşıladı. Elbistan’ın Pınarbaşı mevkiinden doğan Ceyhan nehri 509 km boyunca kıvrıla kıvrıla Çukurova’yı besleyerek Adana’dan İskenderun körfezine dökülür. Nehrin doğduğu yerde harika bir ortam olduğunu söylemek istiyorum. Gölvari bir oluşumun etrafında yürümek, dinlenmek, bir şeyler atıştırmak, deniz bisikletleri veya gösterişli kayıklarla gezinti yapmak mümkün.
Özellikle gençlerin ve ailelerin uğrak yeri olan Pınarbaşı’nda ekiple birlikte gösterişli kayıklardan birine binerek ünlü Kervansaray kahvesi eşliğinde Ceyhan nehrinin keyfine vardık. İlk kez Pınarbaşı’nda tattığım Kervansaray kahvesi hakkında da bilgi vermek isterim. Alıştığımız Türk kahvesi gibi sunulsa da tadı ve içeriği oldukça farklı. Tadı hafiften sütlü Türk kahvesine benzese de damakta mistik bir tat bıraktığını söylemeliyim. İçeriğinde kahve, sahlep, kahve kreması, harnup tozu (keçi boynuzu), kakao, menengiç ve kakule bulunuyor.
Başkonuş Yaylası
Böylesine güzel bir ormanda kamp yapmayı kim istemez ki? Dört bir yanınız devasa çam ağaçları ile dolu olsun, içinize çektiğiniz havanın temizliği ve oksijeni burnunuzu yaksın, nereye dönerseniz dönün ruhunuz ferahlasın, bir kol mesafesinde göğü yararmışçasına uzanan ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla zirveye çıkılsın, çıkılan zirvede önünüzde uzanan koca bir baraj gölünü ve çevresindeki yemyeşil tepeleri izlerken huzurun zirvesine ulaşın istiyorsanız Başkonuş Yaylası kesinlikle doğru adrestir.
Şansımıza aynı gün KADAK’ın (Kahramanmaraş Dağcılık & Arama Kurtarma) büyük bir etkinliği de Başkonuş yaylasında yapılıyormuş. Etrafta yüzlerce çadır, Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelmiş doğa sevdalısı bir sürü gençle birlikte yemeğimizi yedik, denk geldiklerimizle sohbetler ettik. Akşam saatinde ateş başında keyifli bir sohbetin ardından çadırda keyifli bir uyku çektik. Sabah çay, kahvelerin ardından grubun bir kısmı ile işaretli patikadan zirveye doğru yürüyüşe çıktık. Son derece kolay olan patika yaklaşık 1 km uzunluğunda. Zirvede bizi karşılayan Sır baraj gölünün manzarası muazzamdı. Eğer vaktiniz ve sabrınız var ise burada yaşayan geyiklerle de karşılaşabilirsiniz. Başkonuş yaylasında çadır kurabileceğiniz gibi karavanla da konaklayabilirsiniz. Konfor isteyenler için kiralık dağ evleri de mevcut.
Ali Kayası
Bulutoğlu Köyü Ahrazlar Mezrası üzerinde yer alan Ali Kayası’na ulaşım biraz zahmetli. Böyle olması bence çok daha güzel. Ayak altında olmaması sebebiyle bakir ve temiz kalmış bir bölge. Eski Kahramanmaraş – Elbistan karayolu üzerinde, Ceyhan vadisinde yer alan Ali kayası akıllara durgunluk veren manzaraya sahip, dimdik bir kaya kütlesidir. Rivayetlere göre Hz. Ali’nin atının ayak izleri bu kayalık bölgede bulunuyormuş. Bu sebeple adı Ali kayası olarak biliniyor. Ali kayasına vardığınızda sizi karşılayan harika manzaranın sebebi ise Menzelet baraj gölüdür. Ali Kayası’na giden toprak yol normal araçlar için zorlu olabilir. Biz minibüsle zahmetli bir yolculuk sonucu bölgeye ulaşabildik. Araçla bu bölgeye gitmeyi düşünüyorsanız yere yakın olmayan bir araç seçmeye özen gösterin.
Döngel Mağarası,
Döngel Mağarası, çok güzel bir isim değil mi? Döngel Köyü’nde bulunan Döngel mağarasını gördükten sonra gerçekten de dönüp bir kez daha geleceğime dair söz verdim. Köyün içinden geçen derenin çevresinde çadır kampı yapılabiliyor. Üniversitelerden kaya tırmanışı ve mağaracılık alanında etkinlik düzenleyen gruplar burada kamp atarak çeşitli faaliyetlerde bulunuyormuş. Döngel Köyü’nde irili ufaklı beş adet mağara bulunuyor. Biz bunlardan üçüncüsüne gittik.
Mağaranın derinlerine gitmeyi isterseniz ayağınızda kaymayan bir doğa yürüyüşü ayakkabısı olmasında fayda var. Kayalar pürüzsüz ve nemli olduğu için oldukça kaygan. Mağaraya giden iki farklı yol var. Birincisi derenin ardından yukarıya çıkan merdivenli yol. Buradan yukarıya çıkmak oldukça kolay. Diğeri ise bizim macera sever ruhumuza uygun, kayaların üstüne tırmana tırmana çıktığımız keçi yolu. Keçi yolundan çıkmak için köyden birisinin size rehberlik etmesinde fayda var. Köyün içinden geçip suların aktığı, irili ufaklı şelalelerin olduğu alandan orta zorluktaki bir patikayı takip ederek mağaranın ilk bölümüne ulaştığımızda alışıldık mağaralardan birine gelmediğimizi anlamıştım.
Olduğu gibi duran, herhangi bir düzenleme yapılmamış ve kullanımı taş devrine kadar uzanan bu devasa mağaranın içinde insan kendisini küçücük hissediyor. Mağaranın ikinci bölümü ise kesinlikle yolu bilen bir rehber eşliğinde gidilecek türden. Birbiri üstüne yığılmış devasa kayaların arasından sıkışa, sürüne mağaranın içine doğru yol aldıktan sonra hiç beklemediğim bir görüntü beni bir anda büyüledi: Kocaman bir mağara gölü. Gölün kıyısına kadar inip buz gibi suyun keyfini çıkarmakta fayda var. Ben yukarda kalıp geniş açı fotoğraflar çekmeye karar verdim. Kahramanmaraş mağaralar yönünden de zengin bir coğrafyaya sahip. Türkiye’nin en derin beşinci mağarası Keş Dağı düdeni de burada bulunmakta.
Yeşilgöz Obruğu
Kahramanmaraş’ın en etkileyici doğal alanı bence kesinlikle Yeşilgöz obruğudur. Mağara tavanının çökmesiyle meydana gelen çukurlara obruk adı veriliyor. Yeşilgöz obruğu da bu şekilde oluşmuş ve zaman içinde suyla dolmuş. Derinliği yaklaşık 40 metre olan Yeşilgöz obruğuna zaman zaman dalışlar düzenlense de tam olarak suyun kaynağı ve dibi hakkında çok bilgi yok.
Yeşilgöz obruğu özellikle haftasonu çevreden gelen ziyaretçilerin akınına uğradığı için sakinlik isteyenlerin hafta içi ziyaret etmesinde fayda var. Obruk çevresinde bir işletme de mevcut. Buradan yiyecek ve içecek temin etmek mümkün. Girişte araçlardan ücret kesilse de bisiklet ve motosiklet ile gelenler obruğun bulunduğu alana ücretsiz girebiliyor. Obruk yakınında çadır kampına da izin veriliyor. Burada bir kaç gün geçirmek, gün doğumu ve batımında fotoğraflar çekmek harika olabilir.
SIRT ÇANTALILAR: MARKA ŞEHİR
Bir marka şehir yaratabilmek için ilk olarak oraya aşkla bağlanabilmek lazım! Tarhana denince aklınıza sadece çorba geliyorsa bir de Kahramanmaraş'a gelip, güneşte kurutularak hazırlanan ve cips gibi yenen tarhanaları deneyin. Germanicia Antik Kenti'ni ve Kahramanmaraş'ta yakın zamanda bulunan mozaikleri bilen var mı? Geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen kazılar ve bölgede yapılan çalıştırmalarla yakın gelecekte ülkemiz çok değerli bir turizm noktası kazanacak. Henüz gezilebilen halka açık bir bölüm yok. Halil Usta! Kahramanmaraş'ta ahşap oymacılığı dendiğinde ilk akla gelen isim. Ülkemizde alanında en iyilerinden. Bu ve benzeri sanatların gelecek nesillere aktarılabilmesi için zanaatkârlara verilen değer çok ama çok önemli. Ayağınıza bir şey giyin ve dışarı çıkın!
PALANSIZ GEZGİN
Çocukluğumun Bakırcılar Çarsısında geçtiği, dondurma ile anılan Maraş'ın yaylalarını, trekking parkurlarını gördükçe insan üzülüyor. Türkiye'nin her köşe başından çıkan inanılmaz yerleri gördükçe PulpitRock'tan önce Ali Kayası’nın keşfedilmesi gerektiğini, en azından bilinmesi gerektiğini kendimize itiraf ediyoruz. Bir Akdeniz insanının olmazsa olmazı. Yazların vazgeçilmezi, tshirtin üstümüze yapıştığı, asfaltın çamur gibi yumuşadığı günlerde kendimizi attığımız ve derinden bir "ohhh dünya varmış" dediğimiz yerler, işte bu yaylalar, bu güzel yeşillikler. Mustafa Amca'dan, Maraş'ın güzel insanlarına egodan arınmış süper insanlarla güzel bir seyahat geçirdik. Hepsini şimdiden özledim. Selam olsun. Smile ifade simgesi.
YOLCULUK NOTLARI
Kahramanmaraş'taki Germanicia antik kentini ve mozaiklerini duyan var mı? Söylenene göre MS 5. yüzyıl civarında Roma imparatorluğu tarafında bu bölge ele geçirilmiş ve iktidarda bulunan Roma İmparatoru Gaius Caesar Germanicus onuruna kente Germanicia adı verilmiş. Zaman içinde kent uğradığı istilalar ve yangınlar sonunda yıkılmış. Aradan tam 1500 yıl geçince Namık Kemal Mahallesinde bir vatandaş tarafından yerin tabanının 65 cm altında bulunan mozaikler keşfedilmiş, gizlice kazılmış ve tam satılmak üzereyken yakalanmış.
Bugün bölgede 140 hektar, 3700 ev ve neredeyse 30 bin nüfus bulunuyor. Bölge sit alanı ilan edilmiş. 48 parsel 1. derece sit alanı olarak belirlenmiş ve kamulaştırılmış. Şuana kadar 28 mozaik ve yapılar kazılar sonucu ortaya çıkarılmış. Mozaiklerin bölgedeki diğerlerinden renklerin orijinalliği ve parçacıkların daha küçük olması nedeniyle ayrıştığı söyleniyor.
Kahramanmaraş'ın doğası maviler ve yeşiller arasında kendisini gösteriyor. Devasa kaya kütleleri arkasına saklanmış vadiler, yemyeşil ormanlar, tertemiz bir hava. Eğer yolunuz düşerse Başkonuş Yaylası'nı ve Menzelet Barajı civarındaki Ali Kayası'nı ziyaret etmeyi unutmayın. Üstelik şanslı bir çocuk olursanız KADAK başkanı Said Abi belki size de bulduğu kirpi dikenini verir.
Seyehat Blog Yazarlarının Kahramanmaraş ile ilgili görüşlerine yarın devam edeceğiz. (KENAN ONARAN)























YORUMLAR