Yaptığı açıklamada dünya üzerinde yaklaşık 1 milyar
insanın açlıkla mücadele ettiğini hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Üstüner,
2050 yılına kadar mevcut dünya nüfusuna 2 milyar kişinin ilave olacağının resmi
rakamlarda ifade edildiğini söyleyerek, bu artışla birlikte gıda güvenliği ve
yeterli beslenme konularının da tartışılmaya başlanacağını vurguladı.
KİMYASAL GÜBRELER
DOĞRU UYGULANIRSA ZARARLI DEĞİL..
Toplumda son günlerde sıklıkla tartışılan gübreler
konusunda da açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Üstüner, şunları
kaydetti; “Gübreler ‘organik’ ve ‘kimyasal’ olmak üzere ikiye ayrılır. ‘Organik
gübreler’ içinde karbon (C) bulunduran bitkisel- hayvansal artıklar ve kompost,
kent artıkları gibi yapay olanları yer alır. Elbette ki keşke yeterli
imkânlarımız olsa da, bütün insanlık olarak bitkilerimizi sadece organik
gübrelerle besleyip, herkesi doyurabilsek. Ancak mevcut bilimsel gerçekler ve
rakamlar günümüz koşullarında bunun pek mümkün olmadığını göstermektedir. Doğru
ve dengeli bir biçimde uygulanması koşuluyla, kimyasal gübrelerin sadece verim
artışı üzerinde bir olumlu etkisinin değil, artan bitkisel kütle sayesinde,
ancak bu kütlelerin hasattan sonra doğru yönetilmesi koşuluyla (bitki
artıklarının yakılmayıp, uygun biçimde toprağa karıştırılması), toprakları
iyileştirici ve sera gazlarını azaltıcı etkilerinin de olacağı söylenebilir.
Ayrıca, Kimyasal gübre insanlık için zararlımı sorusuna bitkilerin ihtiyaç duyduğu
dozda verilirse zararlı olmaz. Ama bu dozu Türkiye'de uygulayabilen çiftçi
sayısı yok denecek kadar az dolayısıyla bugün için insan sağlığını tehdit edici
yönde riskler mevcuttur.”
GÜBRELEMEDE NELERE
DİKKAT EDİLMELİ?
Yeter düzeyde hem ekonomik hem de çevreye saygılı
bitkisel üretim için bitki besleme (gübreleme) alanında nelere dikkat edilmesi
gerektiğini de sıralayan Yrd. Doç. Dr. Üstüner, “Öncesinde
topraklarımızı (ve gerekliyse bitkilerimizi) analiz ettirerek, hedeflenen
tahmini verimi de göz önünde bulundurarak optimum bitki gelişimi için gerekli
olan besinlerden eksik kalan kısımlarının doğru uygulamalarla topraklara veya
yapraklara uygulanmalarının sağlanmasıyla, besin kullanım etkinliğinin
iyileştirilmesi ilk koşul olarak karşımıza çıkıyor. Burada “doğru”dan kasıt,
uluslararası arenada kabul gören, hem etik hem de bilimsel bir yaklaşım olan ‘Hassas
Besin Yönetimi’ kavramına uygun biçimde doğru besin kaynağının, doğru dozda,
doğru zamanda, doğru yere uygulanmasıdır” diye konuştu. (ZEKİ DEMİR)



YORUMLAR