Kudüs sadece Müslümanların değil insanlığın sorunudur!

Kudüs sadece Müslümanların değil insanlığın sorunudur!

Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından yükselen tepkilerin sadece İslam coğrafyasından geldiğini belirten Kahramanmaraş’ın kanaat önderlerinden Gazetemiz Köşe Yazarı Erkan Aybar, Kudüs’ün Müslümanların olduğu kadar Hristiyan ve Musevilerin de ortak sorunu olduğunu söyledi.

14 Aralık 2017 - 02:37

Trump’a tepkilerin neredeyse tamamının Türkiye’den yükseldiğine dikkat çeken Aybar, diğer Müslüman ülkelerin sessizliğine işaret ederek Türkiye’nin Kudüs üzerinden savaşın içine çekilmeye başlandığını ifade etti. Aybar, “Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesiyle Kudüs İsrail’in başkenti olur mu? Bunun cevabı için öncelikle tarihe gitmemiz lazım. Tarihi bir bilinçle bakmamız lazım. Aslında üç dinin kutsal merkezi Kudüs, Mescid-i Aksa, Ağlama Duvarı. Müslümanlar için olduğu kadar Hristiyanlar ve Museviler için de çok önemli. Bu Hristiyanların da ortak sorunu. Müslümanların da ortak sorunu. Musevilerin de ortak sorunu” dedi.

Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması durumunda hem Hristiyanların hem de Müslümanların rahatça ibadet yapamayacaklarını kaydeden Köşe Yazarlarımızdan Erkan Aybar, Kudüs’ün Siyonistlerin egemenliği altına gireceğini söyledi.

Aybar, şöyle konuştu: “Yarın Tel Aviv’i bırakıp ta Kudüs başkent olursa ne olacak? Aslında sorulacak soru bu! Kudüs başkent olduğu zaman ne Hristiyanlar doğru dürüst ibadet yapabilecek ne de Müslümanlar! Yahudiler için Ağlama Duvarı zaten hep açıktı. Ne olacak böylelikle? Orada bir çember oluşturulacak. Radikalizm adı altında Müslümanlar oradan tamamen çıkartılacak yerine Siyonistler gelecek. Museviler demiyorum bakın Siyonistler gelecek. Ve oraya hükmedecekler. Aslında bu İslam alemine karşı yapılan bir hareket. Trump burada ‘ipler benim elimde’ diyor. Artık ben istediğimi yaparım, Ortadoğu’da ben varım, diyor.”

İsrail’in Kudüs meselesiyle Kuzey Irak’ta yapamadığı şeyi yaptığını belirten Aybar, şu açıklamalarda bulundu: “Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulacaktı, bunu başaramadılar. İsrail, oraya destek veriyordu. Kudüs’ü başkent yapmayı İsrail istedi aslında. Yoksa ortalık böyle karışıkken bir devlet başkanı bu kadar dengesiz bir karar alamaz. Ama İsrail her zamanki gibi yine kendini kamufle etti; Trump, imza attı. İsrail bunu belirgin olarak dile getirmese de kuruldu kurulalı böyle bir istekleri vardı. Başkentlerinin Tel Aviv değil de Kudüs olması yönünde. Burada Sudi Arabistan ve Sudi Arabistan’a bağlı emirlikler zaten Amerika Birleşik Devletleri’nin emrine girdiler. Bunun dışındaki Müslüman ülkeler İran, Türkiye ve Yemen ne yapardı? Trump bu açıklamasıyla Türk halkının ve İran halkının tepkisini görmek istedi. Tabi Türkiye, İran ve diğer İslam ülkelerindeki halklar tepkilerini göstermeli; ancak bu tepkilerin yanı sıra bir de tavır konulsun. Yani tepki gösterdik oldu-bitti değil. Tavır da konulsun, takip de edilsin. Bunun altında yatan asıl istedikleri neydi? Bunun anlaşılması lazım. Çünkü tarih boyunca Ortadoğu’da İslam âleminin, Müslümanların kanı akıtıldı. Orası bizim için kutsal bir yerdir. Şehitlerimizin, Türk’ün, Arap’ın, Acem’in kanı vardır. Onun için sahip çıkılması lazım. Oynanan oyunları geniş bir şekilde ele almamız lazım dar kalıplar içinde değil. Mesele bir imza meselesi değil. Çünkü devletlerin sınırları değişecek. Asıl mesele bu! Yarın bunun karşılığında Mekke ve Medine özerk bir devlet. Bunu çok açık ve net söyleyebilirim. İşte Suriye bölünmüş devletçikler halinde. İran’da bölünmüş devletler. Türkiye bölünmüş devlet halinde. Bu onların oyunudur ve Kudüs açıklaması bu oyunun provasıdır. Yani hiç kimseye sormadan Kudüs’ü başkent ilan ettim, ben yaptım oldu mantığı değildir bu! Kısacası bu açıklamayla tepki gösteren ülkeleri en sona bırakacaklar ve tepkisiz kalan ülkelerden başlayacaklar. Bir nevi İslam ülkelerinin Müslümanlıklarını ve İslam’a bağlılıklarını ölçecekler. Sonuçta inançlarına ve değerlerine bağlı olanlar için yeni formüller arayacaklar fakat ümmet bilincini kaybetmiş, zayıflamış ülkeler için oyunlarını sahneye koyacaklar.”

Avrupa Birliği’nin artık iflasın eşiğinde olduğunu aktaran Aybar, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: “İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden el çekmesiyle Avrupa kan kaybetmeye başladı. Onun için İslam âleminin de gözü Türkiye’de! Türkiye, uluslararası siyaseti mükemmel oynarsa kazanır. Ama iç siyasete kurban ederse Türkiye biter. Bunu görmemiz lazım. Siyasilerin, ülke yöneticilerinin duygularıyla hareket etmemesi lazım. Halk, duygularıyla hareket edebilir; ama ülke yönetenler, duygularıyla hareket etmemeli! Eğer uluslararası siyasetle cevap verilirse geri adım attırabilirler. Yani elimiz güçlü bir şekilde masaya oturmamız lazım. Kudüs’e tepki gösterilerinin AK Parti mitinglerine dönmemesi lazım. Kudüs, bütün milletin meselesi ise hangi siyasi görüşte olursa olsun halk olarak, millet olarak meydanlarda, olunması lazım. Ama bir müddet sonra baktığımız zaman siyasi şovlara dönüştüğünü görüyoruz. Ben bunu şahsım olarak görüyorum. Bu tür tepki gösterilerini sivil toplum örgütlerinin üstlenmesi lazım.”

SADECE TÜRKİYE’NİN SESİ ÇIKIYOR

Trump’ın açıklamasının üzerine Kudüs’ü ortak değeri bilen diğer dinlerin temsilcilerinin de veya örgütlerinin de herhangi bir açıklama yapmadığına ve tepki göstermediğini kaydeden Erkan Aybar, şunları söyledi: “Ben Trump’ın Kudüs açıklamasının üzerine Fener Rum Patriği’nin bir açıklama yapmasını beklerdim. Türkiye’de yaşayan Hristiyanların, Süryanilerin, Türk vatandaşı olan Yahudilerin ve diğer inançta olan insanların şiddetli bir açıklama yapması ve tepki gösterilerine de katılmalarının lazım geldiğini söylemek isterim. Çünkü Kudüs sadece biz Müslümanlar için kutsiyet atfetmiyor. Kudüs Süryaniler için de kutsaldır, mabetleri var. Hz. İsa Aleyhisselâmın orada yükseldiğine inanırlar. Hal böyle iken yalnızca Müslümanlar istiyormuş gibi sadece Müslümanların derdiymiş gibi davranılırsa bu iş olmaz. Yine söylüyorum Fener Rum Patriği bunun üzerine açıklama yapması lazımdı. Vatikan’ın açıklama yapması lazımdı. Vatikan’ın Hristiyanları toplaması lazımdı. Eylem yapması lazımdı. Vatikan samimiyse dualarda bulunulması lazımdı. Onlarda temenni var. Temennide bulunulması lazımdı. Ne hikmetse zaten 15 Temmuz sürecinden bu yana patrikhanede bir suskunluk var. Benim çok dikkatimi çekti. Araştırmalarımızda da bu görünüyor: bir suskunluk var. Hiçbir şeye dokunmuyor patrikhane! Özellikle Fener Rum Patrikhanesi… Süryaniler keza yine öyle. Neden sükût ediyorlar? Korktukları bir şey mi var?”

KUDÜS’E ÖZERKLİK VERİLMELİ!

Kudüs’ün, insanlığın ortak bir sorunu olduğuna dikkat çeken Aybar, şöyle devam etti: “Bu soruna bir çözüm getirilmesi lazım. Madem Kudüs, üç dinin kutsalı o zaman oranın özerk bir bölge yapılması lazım. Bu özerk bölgeye de dokunulmazlık verilmesi lazım. Madem Filistin’e, İslam âlemine verilmiyor, Yahudilerin verilmesine de biz karşıyız. O zaman oraya özerklik verilmesi lazım. Artık Birleşmiş Milletlerden mi olur; 3 dinin temsilcilerinden oluşturulmuş bir komisyon mu olur bir çözüme kavuşturulması lazım. Ama bu seçenek bazılarının çıkarlarına dokunduğu için kimse dillendirmiyor. Çıkarlara dokununca ne oluyor? Bunun üzerinden oy kazanılamıyor. Bunun üzerinden kimse kimseyi terörist ilan edemiyor. Bunun Birleşmiş Milletlerde konuşulup karara bağlanması o kadar da zor değil. Nasıl ki bir gecede başkent olarak ilan edilebiliyorsa; dünya 5’ten büyükse o zaman bir gecede de dünyanın 5’ten büyük olduğunu ispatlamak zorundalar. Trump’ın Kudüs açıklamasıyla başlayan sorun siyaseten çözülür. Eğer Birleşmiş Milletler orada görevini yapmış olsaydı; bu gibi olaylar da olmazdı.”

KUDÜS MESELESİNDE TÜRKİYE YALNIZ KALDI

Kudüs açıklamasının ardından İslam ülkelerinin sessizliğinin Türkiye’yi uluslararası siyasette yalnız bıraktığına işaret eden Aybar, “Türkiye’nin dışında diğer Müslüman ülkelerin Trump’ın Kudüs açıklamasına yeterince tepki verdiğine inanmıyorum. Türkiye’yi zaten istisna olarak görürüm. Biz Türk halkı olarak millet olarak duygularımızla hareket ederiz ve tepkilerimizi anında ortaya koyarız. Yarını düşünmeden hareket ederiz. Biz anı yaşayan bir milletiz. Ama diğer ülkelere baktığımız zaman tepki yok! Devletlere baktığımız zaman yok böyle bir şey. Ben diğer Müslüman devletlerin tepkilerini yeterli olarak görmüyorum. Bir Kâbe-i Muazzama’da, bir Mekke’de, bir Medine’de toplu dualar edilmesi lazımdı, görmüyorum. Ama ambargo uygulanıyor şu anda Sudi Arabistan’da! Katar’ın sokaklara dökülmesi lazımdı. Mısır’da sokaklara dökünülmesi lazımdı. Haydi, Mısır darbe ile sarsıldı diyelim. Diğer ülkeler nerede” şeklinde konuştu.

SAVAŞLA DEĞİL SİYASETLE ÇÖZÜM BULUNMALI

Türkiye’nin Kudüs meselesi ile savaşın içine çekilmeye çalışıldığını aktaran Aybar, Kudüs meselesinin çözümünün askeri müdahale değil uluslararası siyaset olduğunu bildirdi. Aybar, “Kudüs bizim haklı davamız. 15 Temmuz’da yapılamayan şey belki de şimdi yapılıyor. Ambargolarla, oyunlarla yapılamayan şey belki de şimdi yapılıyor. Neden şimdi yapılıyor? Türkiye’yi Kudüs meselesinin içine çekersek; savaşın içinde çekersek yıkılması daha kolay olur, diye yapılıyor. Eğer Türkiye siyasi müdahaleden çok askeri müdahalede bulunursa tam da istedikleri oyuna gelmiş oluruz. Çünkü dünyayı arkana almadığın zaman halkları arkana almadığın zaman bitmiş olursun. Bir de bu cihetle bakmamız lazım. Duygusal olarak bakmamız lazım. Özellikle şunun altını çizmek istiyorum: Bazı olaylara ferdi olarak bakabiliriz; ancak ülkeler siyaseti olarak siyasiler olarak siyaseten, hukuken bakmak zorundayız. Uluslararası hukuku devreye sokmak zorundayız. Kudüs ve Kudüs halkı noktasında bunu başarmamız lazım. Tabi ki mazlum milletlerin yanında devamlı yer alacağız” değerlendirmelerinde bulundu.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x