Tahriklerin süratle yön değiştirip, cirit attığı bir ortamda olduğumuza vurgu yapılan açıklamada, “Fitne uykudadır, uyandırmayınız. ruh yapısıyla hareket edilirken, millet ve vatan olarak var olmanın kudsi simgesi olan bayrağımızın ve vatanımızın hedef seçilmesini ve bu hedefi gösterenleri, dikkate almamız gerekir. Bayrağı hedef olunan bir vatanın, toprak bütünlüğüne bir kasıt vardır. Bu kasıtı uygulayanlar vatan hainidirler. Hainlerin hedef seçtiği bu kirli tuzağa karşı, millet olarak metanetli ve devlet olarak, şefkatla azametli olmalıyız. Bu cennet vatanı, cehenneme çevirmeyi arzu eden, dış mihraklı bu taşeron hainlere, millet ve devlet olarak prim vermemeliyiz” ifadelerine yer verildi.
Ortadoğu coğrafyasında bayrakları düşen milletlerin, kendilerinin de darmadağın olduğuna dikkat çeken Şeyh Abdullah Taylan Hoca Efendi, bayrakları düşen milletlerin canları, malları ve ırzları ucuzlamış, başkalarının kullandığı bir millet halini aldığını belirterek açıklamasında şu hususlara değindi: “Evet, bu gün kardeşlerimiz olan Libya, Irak, Suriye ve Mısır aklıselim insanlar için apaçık örneklerdir. Bazı devlat başkanları da çıkarlarına kullanım süreleri bitmesinden dolayı peçete misali çöpe atmışlardır. Unutulmasın ki bu ülkelerde, Türkiye’mizde bulunan, halk iradesi ve bu dört huzur bulunmamaktadır. Sokak huzuru, İş ve Aş huzuru, İbadet huzuru, Seyahat huzuru. Bu gün Türkiye’mizde, halk iradesini hiçe sayıp bu dört huzuru, kaosa, kana, baruta ve gözyaşına bürümenin vicdansızlığı içinde olanlar; sokaklarımızda çocuklarımızın cıvıl, cıvıl oynamalarından, ekonomide sanayi ve ticaretin gelişip huzurlu bir sofranın kurulmasından; vakıf, dernek, Üniversite, okul, cami, medrese ruhundan ve bu cennet vatanda rahatlıkla, korkusuzca seyahat edilmesinden, çok rahatsızlar. Onun için şer odakları, elden gelen tüm kirli hile ve oyunlara tevessül etmektedir.”
“MASUM KÜRT HALKI MALZEME OLARAK KULLANILIYOR!”
Şer odakları için en uygun yöntemin, kan vampirliği olduğunu ifade eden Taylan, “Türkiye’de bunun taşeronluğuna soyunan sol örgüt, masum Kürt halkını malzeme olarak kullanmaktadır. Bu gün en çok bedel ödeyen bu asil kürt halkıdır. Kültüründen, değerlerinden ve ulvi ahlakından taviz vermeyen bir millet şuruyla, inancım odur ki, Kürt halkı bu oyuna gelmeyecek, deşifre olmuş bu sol örgütlerin, düşünce ve gayelerini yüzlerine çarpacaktır. Uzun bir tarih, uğruna zorluk çektiği ve fedakarlık ettiği, islami birliktelik ruh bilincini kayb etmeyecektir.Yıllarca çocuklarından, yaylalarından ve dağlarından mahrum kalmış bu kardeş millet, yol, mal ve can güvenliği olmayan, gözyaşı, barut ve kan kokan bir sürece tekrar geri dönmeyecektir” dedi.
TAYLAN: PROVOKASYONA BOYUN EĞMEYECEĞİZ
Kardeşliği bozacak hiçbir provokasyona, kardeş Türk ve Kürt halkının boyun eğmeyeceğini dile getiren Taylan Hoca, açıklamasında şu mesajları paylaştı: “Onlar, kardeşliğin tesisiyle, hak ettikleri tüm değerlerle, mutlu ve huzurlu bir yaşam için, öncü bir millet olacaklardır. Nitekim kardeş Türk ve Kürt milleti bu öncülüğü asırlarca, omuz omuza beraber yapmış olup, medeniyetler kurup tarih yazmışlardır. Çanakkale, Türk ve Kürt milletinin, vatan ve millet bütünlüğünün tapusudur. Fatih Sultan Muhammed ve Selahaddin El Eyyubi, onların ortak şerefidir. Bu her iki komutanın ortak özelliği Yahudi ve Hristiyanlara karşı, zaferlerini ilan etmeleri ve Efendimiz (sav)’in irat buyurdukları, hadisin şerefine nail olmalarıdır. Bu günde, Türk ve Kürt milleti olarak, asil düşmanlarımıza karşı duyarlı olmalıyız. Bayrağımızı, vatanımızı ve mabetlerimizi, birlikteliğimizle savunmalıyız. Ayrılığı değil birliği, beraberliği ve kardeşliği aramızda kuvvetle tesis etmeliyiz. Irkçılık uğruna, İslami kardeşliğimizi bozmayalım. Ayeti kerimede uyarılmaktayız; ‘Yahudi ve Hristiyanlar sen onların dinine (çıkarlarına) tabi olmadığın müddetçe, onlar senden razı olmazlar.’ Diğer bir ayeti kerimede; ‘Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyiniz, onlar birbirlerinin (çıkarlarınadır) dostlarıdırlar.’ Nitekim bu gün, bunu net bir şekilde müşahede etmekteyiz. İslam coğrafyasında, var olan bütün sıkıntıları ortaklaşa meydana getirip, çözümsüz bırakanlar, Yahudi ve Hristiyan lobilerdir. Haklar çağrışımıyla İslam âlemini kargaşaya sürükleyip, kardeşliklerini ortadan kaldırıp, var olan birlik ve beraberliklerini imha ederler.”
terör örgütlerine İslamiyet’te yer olmadığını vurgulayan Taylan Hoca Efendi’nin, açıklaması şöyle: “Kendilerinin beslediği ve silah desteğiyle takviye ettikleri, sözüm ona, güya İslami örgütler oluşturup, İslam’ın davet yapısı ve ruhuyla hiç bağdaşmayan uygulamayla ( kafa kesmeler, ırza geçmeler vs. işkenceler.) , İslam’ın ümmet değerini ortadan kaldırdıktan sonra, meşruiyet kazanıp, barış ve demokratik hakların iadesi, adı altında, askeri müdahaleyle o coğrafyayı sömürürler. El – Kaide ve İŞİD ( DAİŞ ) gibi örgütlerin yaptıkları zülüm, Afganistan, Pakistan, Libya, Irak, Suriye, Tunus ve Mısır’da aklıselim insanlar için apaçık örneklerdir. Devlet olan bu huzurlu ülkeleri paramparça edip, coğrafyalarını kana bulayıp, darma dağın eden bu şer ve küfür odakları, kardeş müslüman Türk ve Kürt halkına hiç dost olurlar mı? Devlet olan bu devletleri kana bulayıp, çıkarı uğruna yok eden haçlı ittifakı, sana huzurlu ve kalkınan devlet olma imkânı hiç verir mi? Hristiyan Avrupa birliği, Yahudi İsrail faydasına, Mısır askeri inkılabına göz yummuştur. Halkı tarafından meşru demokratik bir şekilde, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve arkadaşları alaşağı edilip, idamla mahkûm edilmelerine sessiz kalınmıştır. Askeri darbeyle gelen despot cuntacı, zalim General Sisinin Devlet’in başına geçmesine destek vermişlerdir. Kendi çıkarlarına olması şartıyla, onun için gereken tüm maddi taahhütleri, yerine getireceklerini beyan etmişlerdir. Onlar için meşru demokrasi, kendi çıkarlarını gözetleyen idare biçimidir. Türkiye’de de aynı mihraklar, bu gayrı meşru hedeflere ulaşmak için, her türlü hesaplar yapmaktadır. Ordumuzun vatan ve millet ruhuyla, sarsılmaz güvenle olduğunu gören şer mihraklar, milletin arasındaki kardeşlik ruhunu, ortadan kaldırmaya çalışarak Türkiye’yi hedef almışlardır. Ortadoğu’nun iki asil ve kardeş milleti olan, Türk ve Kürt halkını birbirlerine kırdırarak, kursaklarında kalan haçlı zaferini başarmak istiyorlar. Ancak dün olduğu gibi, bu günde bu iki millet haçlıların oyununa gelmeyeceklerdir. Kardeşlikleri, birlikleri ve beraberlikleri, ilelebed aynı coğrafyada tek bir millet olarak, devam edecektir. Türkiye’nin bütünlüğü ve kardeşliği tüm siyasi çıkarların üstündedir. Bunun için hepimiz, toplumsal çıkar uğruna, bireysel çıkarlarımızdan vaz geçmeliyiz. Hepimize kardeşlik sorumluluğunda çok önemli görev düşmektedir. Fitneye sebep olmadan, iki kardeş toplumun birliği ve beraberliğinin garantinörü olan, İslam ahlakıyla birbirimizle muamele etmeliyiz. Biz hak ve sabır tavsiyeli bir ümmetiz, bundan cesaret alarak, tüm manevi, siyasi, ilmi ve idari sorumlulara çağrıda bulunuyorum. Allah için birbirimizi sevelim, çıkarlarımız ve kısır düşüncelerimiz uğruna, Türkiye’yi fitneye terk etmeyelim. Unutmayalım ki fitne zülmettir, bu zülmette adalet kayıptır. Adaletin bu gün kayb olduğu orta doğuda vahşet hakimdir, bu vahşetin failleri meçhuldür. Yurdundan, yuvasından, huzurundan ve konumundan, mahrum kalmış muhacir kardeşlerimiz bu gün, biz bu güzel vatanımızda ensar ruhuyla ağırlarken, onlar için bir umut kapısı olan huzurlu Türkiyemizi, fitneye sürükleyen asil ve taşeron mihraklara karşı, yek vücüd olup, bizlerde onların konumuna düşmemeliyiz. Aksi halde konumumuz ve sıfatımız ne olursa olsun, doğacak fitneye ve getirisine duyarsızlığımız, halk ve hak indinde tarihi bir mesuliyyet ve masiyettir. ‘Türküyle, Kürdüyle Türkiye hepimizindir, Türkiye'mize kıymayalım.’Allah, zalimlere fırsat vermesin, onların oyun ve hesaplarını boyunlarına dolasın. Gelin zalimlerden yana olmayalım, Kuranı dinleyelim; “Zalimlerden yana taraf olup, olduğunuz ortamı cehenneme çevirmeyiniz.”
YORUMLAR