M.Ö. 1600 yılı civarında, Anadolu platosu alışılmadık bir sessizliğe bürünmüştü. Gökyüzü kararmış, toprak çatlamıştı. Ağaçlar yaprak dökmeden kuruyor, hayvanlar su içemeden can veriyordu. Bütün Anadolu’yu saran bu sessizlik, aslında yaklaşan büyük bir felaketin habercisiydi: Aşırı iklim değişimi ve don olayı, Hitit coğrafyasında sistematik bir kıtlık dalgası başlatmıştı. Bu dalga, o dönem Kizzuwatna ve Isuwa gibi bölgesel güçlerle etkileşim içinde olan Güneydoğu Anadolu’da, özellikle bugünkü Kizzuwatna bölgesinde bulunan Kahramanmaraş’ın bulunduğu vadilerde büyük yıkımlar doğurdu.
Kronolojik olarak bakıldığında, M.Ö. 1650-1600 arasında başlayan kısa ama yıkıcı soğuk dönem, buzul çağı artığı bir mini iklimsel gerileme olarak tanımlanır. Söz konusu dönemde art arda gelen don olayları, önce karasal iklimin hakim olduğu İç ve Doğu Anadolu’da tarımı vurdu. Daha sonra dalga dalga diğer bölgelere ulaştı. Hitit arşivlerinde geçen "ekinlerin yeşermediği yıllar", “kırmızı topraklara düşen kara gölge” gibi ifadeler, bu dönemin yaşattığı kuraklık ve kıtlığın ciddiyetini gözler önüne seriyor.




YORUMLAR