Terörü, politik, dini veya ekonomik bazı hedeflere
ulaşmak için uygulanan her türlü şiddet olarak tanımlayan Melis Tümer Süyür, teröristlerin
amaçlarına ulaşmakta kullandığı yöntemlerin insanlarda, cana kıyma, malı yakıp
yıkma, işkence yapma gibi eylemlerle dehşete düşürerek, korku havasını hakim
kılarak, sindirme yoluyla insanları eylemsizliğe itmek olduğunu kaydetti.
Melis Tümer Süyür, “İnsanları strese sokan en büyük
etkenlerden biri de belirsizlik ve olayların kontrolünün kişinin dışında
gelişmesidir” dedi.
Etrafında sürekli terör olayları olup biten kişinin,
başına geleceklerden habersiz, kaygı ve korkuyla hayatını devam ettirmeye çalışacağını
anlatan Melis Tümer Süyür, şöyle devam etti:
“Bu açıdan baktığımızda teröre maruz kalmasa bile yarattığı
psikolojik etki ile insanlar terör mağdurudur. Böyle bir durumda ise
bireyden topluma genel bir huzursuzluk hâkim olur. Terör olayları ve
dolayısıyla haberleri, toplumun psikolojisini bozmaya başladı. Özellikle de
çocuklar terör konusunda çok fazla
etkileniyor ve zarar görüyor. Terör
olaylarını haberlerde ya da sosyal medyada gören çocuklar, dışarının güvenli olmadığını düşünerek, yavaş yavaş
içine doğru kapanmanın daha güvenli olduğunu düşünmeye başlıyorlar. Bu da terör olaylarının amacını yerine getiriyor.”
ÇOCUKLARIMIZA
NASIL ANLATACAĞIZ?
Melis Tümer Süyür, şiddet ve terör konusunda çocuklara karşı dürüst davranılması gerektiğinin altını
çizerek, “Çocuklarımıza terör konusunda dürüst davranacağız diye olayları tüm
çıplaklığı ile anlatmamız çok uygun olmayabilir, hatta çocuklarımızın kafasını
karıştırabilir” uyarısını yaptı.
Olaylar hakkında
bilgi aktarırken ayrıntıdan uzak durulması gerektiğini vurgulayan Melis
Tümer Süyür, “Bu durumda akıllara ‘Çoğu
yetişkinin bile görüntülerine bakamadığı olayların etkilerinden çocukları nasıl
koruyabiliriz?’ sorusu gelebilir. Aslında çocukların bu tip haberlerden uzak
tutulması gerekir. Terör olsun ya da olmasın her türlü şiddet içerikli
görüntüler ve haberlerden uzak tutulmaları önemlidir” ifadelerini kullandı.
Çocuklar için bu
türden haberleri izlemenin bir süre sonra şiddeti oyun gibi görmelerine ve
olağan, normal karşılamalarına yol açabildiğine vurgu yapan Melis Tümer
Süyür, her türlü habere, bilgiye çok
rahat ulaşmalarından dolayı çocukların telefon, televizyon gibi kitle iletişim
araçlarında çok fazla zaman geçirmesinin tehlikesine dikkati çekti.
GÜVEN DUYGUSU ÖNEMLİ
Okul öncesi dönemde çocukların,
çözemedikleri olayları, ebeveynlerinin davranışları ve onların bakış açısıyla
değerlendirdiklerini anımsatan Melis Tümer Süyür, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dolayısıyla yetişkinlerin verdikleri
tepkiler ve ruh halleri, çocuğun algısında doğrudan etkilidir. Okul dönemindeki
çocuklar kötü bir şeyler yaşandığını bilmeli, ancak bütün ayrıntıları
bilmek zorunda değiller. Çocukların ilk ihtiyaç duydukları şey güven
duygusudur. Güven duygusunu yaşayacakları yer ailelerinin yanıdır. Aileler
çocukları ile birlikte kaliteli zaman geçirmeyi bu dönemde ihmal etmemelidir.
‘Bana ihtiyaç duyduğun her zaman yanında olacağım’ duygusu verilmeli.
Çocukların soruları dikkatli dinlenerek, yaşına göre açıklamalar yapılmalı.
Çocukların mümkün olduğunca düzenlerinin değiştirilmemesi
ve ailece yapılan etkinliklere devam edilmesi önemlidir. Kişiler, yaşadığı olumsuz
duygular hakkında bilinçlendirilirse olumsuz durumlarla başa çıkma konusunda
güçlenir. Böylelikle başına geleni atalet (yapılması gerekeni yapmama,
potansiyelini kullanmaması) ile kabullenen bireylerin değil, başa çıkma yolunda
adımlar atan mücadeleci bireylerin bulunduğu toplumlar şiddet ve terörle
mücadelede avantajlı olur. Sağlıklı bireyler sağlıklı, huzurlu ve mutlu
çocuklar yetiştirebilecek, çocuklarına rol model olabilir.”



YORUMLAR