Hiç düşündünüz mü? Hayatta bir başka yedeği olmayan çocuklarımız, çok yakın zamanda tüm dünyayı kara kara düşünmeye sevk edecek teknoloji bağımlılığına ne kadar yakın? Teknoloji Bağımlılığı Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok dünya ülkesinin başını ağrıtan bir konu. Bazı ülkeler, bunun için çeşitli tedbirler almaya çalışırken bazıları da yeni uyanıyor. Hiç şüphesiz dünyada en çok gençler arasında yaygın olan teknolojiyi kötüye kullanım hem kendilerine, hem ailelerine hem de diğer insanlara zarar verir duruma geldi. Maalesef ki teknolojiyi kötüye kullanım oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri de Türkiye! Biz de Kahramanmaraş Halk Sağlığı Psikologlarından Oya Limoncu Birsen ve yine Kahramanmaraş Halk Sağlığı Ruh Sağlığı Birimi’nde görevli Sosyal Hizmet Uzmanı Nida Ertürk ile teknolojinin kişi, aile ve toplum üzerindeki olumsuz etkileri; bu etkilere karşı çözüm önerilerini konuştuk.
Teknoloji Bağımlılığı en çok hangi yaş grupları arasında yaygın?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Teknoloji bağımlılığının risk grubundan başlarsak; 15 ile 24 yaş arası diyebiliriz. Biz eskiden bir telefonu, 12 ile 13 yaşına gelmeden çocuğun eline vermezdik. Şimdi ise 8 veya 9 yaşındaki çocukların ellerinde telefon var. Ve bu telefonlar, internete bağlanıyor. Hemen hemen hepsinin içinde de interneti var. Çocuk, oyun da oynuyorsa; teknolojik bilgi de alıyorsa; bunun bir süre ile sınırlanması gerekiyor. Bunun yanında Aile Koruma Paketlerinin mutlaka kullanılması lazım. Çünkü 8 veya 9 yaşındaki çocuklar, oyun sitelerinde çok farklı cinsel deneyimler ile karşılaşabiliyorlar. Hayatlarında, hiç görmedikleri cinsel öğeler ile karşılaşıyorlar. Özellikle 8 ile 10 yaşındaki çocuğun kişisel kimliği, cinsel kimliği oluşmadan bunlara maruz kalınması; çok tehlikelidir. Aynı şekilde cinsellik de eylemsel bir bağımlılıktır. Sanal dünyada kendisini farklı göstererek; cinsel deneyimlerini ya da ilgilerini buralarda paylaşan insanlar var.
Teknoloji Bağımlılığının diğer bağımlılıkları tetiklediği doğru mu?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Teknoloji bağımlılığının aslında diğer bağımlılıklara da yol açtığını unutmamak gerek. İşte kumar gibi yanlış cinsel ilişki kurma gibi bunu özellikle çocuk pornosunda çok yaşıyoruz. Çocukların, yaşlarının 8 veya 9 olduğunu demelerine rağmen o kişilerin çocuklarla konuşmaya devam etmesi cinsel ifade ettikleri halde cinsel içerikli mailler, mesajlar gönderdiğine şahit oluyoruz. Mesela son günlerde en son bahsedilen konulardan biri de kendi çocuklarının fotoğraflarını sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılmaması! Çünkü kimin, ne zaman gördüğünü, o kişinin iyi veya kötü niyetli olup olmadığını bilmiyoruz. Çünkü ailelerin kendi sosyal medya üzerinden çocuklarını nasıl bir tehlike içine attığının farkına varması gerekiyor.
Aileler bunun için ne gibi önlemler alabilir?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Özellikle ergenlerin, internetten yanlış cinsel bilgiler edindiğini biliyoruz. O yüzden çocukların, internet kullanımına bir sınır gelmesi gerekiyor. Fakat teknolojinin iyi yanlarının da olduğunu bilmek gerekiyor. Mesela bilgisayar vasıtasıyla dil öğrenimini daha hızlı daha çabuk ve daha kolay sağlayabiliyor. Çok iyi matematik öğrenme siteleri var. Eğitim siteleri var. Güzel sanatlara yönlendiren tarihi, kültürel ve sanat alanında çeşitli siteler var. Vatandaşlar, eylemsel zevk için bir saatini ayırıyorsa; akademik bilgi almak için en az iki saatini ayırmalılar. İnternetteki her bilginin doğru olup olmadığı da tartışmalı bir konu. Şimdi biliyorsunuz 18 yaşına kadar herkese çocuk gözüyle bakıyoruz. Çocuğun, doğru sitelere yönlendirilmesi gerekiyor. Faydalanabileceği, yararlı sitelere yönlendirilmesi gerekiyor. Yani çocuğun, teknolojiyi kendi hayatını kolaylaştırmak için kullanması gerekiyor.
Teknolojiyi, hayatımızdan bütünüyle çıkarabilir miyiz?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Teknolojiyi, hayatımızdan bütünüyle çıkaramayız. Bu yüzden olabildiğince fayda sağlamak için kullanmamız şart. Eğer eylemsel zevkler için de kullanılacaksa bunun mutlaka bir süre sınırının olması gerekiyor. Teknolojinin, hayatımızdaki yeri için çok iyi bir denge sağlamaya özen göstermeliyiz.
Teknoloji hayatımızda ne kadar yer kaplıyor?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Eskiden teknoloji, insanların hayatının bir parçası idi. Şimdi insanların hayatı, teknolojinin bir parçası haline geldi. Biz, genel olarak teknolojinin cahiliye dönemindeyiz. Biz, bunu boş zamanlarımızı doldurmak ve eğlenti için kullanıyoruz. Biz, teknolojiye boş zamanınızı doldurmak amaçlı başladık. Şimdi onsuz boş zamanımız yok. Eskiden boş zamanımızı değerlendirme ifadelerini kullanırken; şimdi boş zamanımızı nasıl geçireceğimizi, nasıl dolduracağımız ifadesini kullanmaya başladık. İnternet hayatımızın her alanında girmiş durumda.
Teknoloji bağımlılığının sosyal hayatımızı nasıl etkiliyor?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: İnsan sosyal bir varlıktır. Sürekli birileriyle diyalog içinde olmak ister. Bu, gerek yaşamda olursa her hangi bir problem olmaz. Ama sanal ortamda hiç bilmediğimiz ya da yeni tanıştığımız birileriyle olursa işte orada bazı problemler başlar. Bu işler, asosyaldir. Her ne kadar online birisiyle konuşsak da karşıdaki kişi gerçek bilgilerini bizden saklayabilir. İnsan, iyi niyet olabilir; kötü niyetli olabilir.
Türk toplumunda teknoloji bağımlılığı nasıl oluştu?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Biz, teknolojiye televizyonla başladık. Aile gezmelerini unuttuk. İşte evde oturuyoruz. Hepimizin elinde bir telefon var. Ya bir bilgi alıyoruz ya da oyun oynuyoruz. Teknoloji bağımlılığı, burada nerede başlıyor? Esasında iş saatinde ya da yatmamız, uymamız gereken bir saatte internetten ya da teknolojiden kopamıyorsak; bu bağımlılık olur. Gün içinde sürekli kullanmaya alıştığımız teknolojiye ulaşamadığımızda; bu durum bizim canınızı sıkıyorsa veya bizde bir huzursuzluk hissettiriyorsa bu bir bağımlılıktır. Genellikle buna, çocuklarda çok sık rastlıyoruz. Teknolojiyle birlikte olduğumuz süre, bir saatten 5 saate kadar sürüyorsa; bağımlılıktır. Ulaşamadığımız da yoksunluk yaşıyorsak ya da çok önemli şeylerden eşinden, işinden ya da sevgilisinden vazgeçebiliyorsa bu bağımlılığın yoluna girmişsin demektir. Burada kontrolü nasıl sağlayabiliriz? Teknolojiye ayırdığınız süreyi sınırlandırabiliriz. Zamanımızı verimli geçiremediğimiz zaman ise zamanımızı öldürürüz.
Teknoloji bağımlılığının insana fiziki etkisi ne oluyor?
Teknoloji karşısında zamanımızı çok fazla geçiriyorsak; çok fazla zaman ayırıyorsak bu aynı zamanda hareketsiz kalmamıza da neden oluyor. Sürekli vücut pozisyonumuz aynı şekilde olduğu için omurgamız bozuluyor. Vücut şeklimiz, bozuluyor. Bir sürü gerekli gereksiz bilgiyi beynimize bombardıman yaptığımız zaman hafıza merkezlerimiz olumsuz etkileniyor. Hafıza merkezlerimiz, olumsuz etkileniyor. Bu bilgileri, bir de kullanmadığınız sürece gereksiz bilgi olarak beynimizin bir tarafına atıyoruz. Özellikle çocuklar, çok fazla bilgisayar başında oturduğu zaman; bu durum, boy uzamalarına engel oluyor. Bir de teknolojik aletlerin hepsi riskli aletler. Çok fazla maruz kaldığımızda kansorejen etkilere de sebep oluyor.
Peki İnsanlar bunun farkında değil mi?
Biliyoruz ama engellemek istemiyoruz. Çünkü bunu tehlike gibi görmüyoruz. Bu hareketsizlik, sağlık problemi olarak sonradan karşımıza çıkacak. Çoğu zarar, azı karar dediğimiz bir sözümüz var. Şimdi araba da bir teknoloji ürünüdür. Ama arabaya, 24 saat binmeyiz. Genellikle arabayı, ihtiyacımız ölçüsünde kullanırız. Araba için teknolojiyi ne ölçüde kullanıyorsak; interneti ya da bilgisayar bağımlılığı konusunda da aynı ihtiyacı hissetmeliyiz. İhtiyacımız ölçüsünde, kullanmalıyız. Bilgi ihtiyacımız mı var? O zaman teknolojiyi bunun için kullanalım. Şimdi günümüzde, telefon numaralarının hiçbirini aklımızda tutmuyoruz. Notlar tutmuyoruz. Çünkü “Zorda kaldığımızda bir telefon açarım” düşüncesi hâkim. Çünkü bizden daha akıllı olmayan insanın yarattığı teknolojiye bağlıyoruz hayatı. Çünkü biz teknolojinin bir parçası olduk. Teknoloji bizim bir parçamız olmaktan çıktı.
Burada teknolojiyi zararına kullanmada bir artıştan söz edebilir miyiz?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Teknoloji normal şartlarda çok yararlı iken zararına kullanmada bir artış var. İşte anne babalar dinlenmek istiyor. Kafasını dinlemek istiyor. Yani çocukları başından atıyorlar. Çocukların, ihtiyacından fazla oyun oynamasına göz yumuyorlar bu nedenle! Bu da çocukların, akıl ve ruh sağlığı konusunda olumsuz etkilenmelerine neden oluyor.
“İnternet karşısında insan, modern bir köle haline geldi” diyebilir miyiz?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Evet, diyebiliriz. İnternet karşısında günümüzdeki insanlar modern bir köle haline geldi. İnternete bu kadar bağımlı yaşayan insanlar, modern bir köle oldu. Teknoloji karşısında zamanın ne kadar da su gibi akıp gittiğini görebiliyoruz. Burada teknoloji, insanı gerçek yaşamdan çok daha kısa sürede çok daha fazla koparabiliyor. Bilgisayar oyunlarının çok önemli bir özelliği vardır. Dikkat bozukluğu olan çocuklara öneriyoruz. Dikkat noksanlığını artırdığı için de normal çocuklara önermiyoruz. Şimdi bilgisayar oyunlarında şöyle bir şey var: İlk bölümü çok rahat geçersin. Ama ikinci bölümde takılırsın. Bu da daha hızlı bir şekilde oyuna devam etmeni sağlar.
Peki, teknoloji bağımlılığı insanların düşünce dünyasını ne kadar etkiledi?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Düşünmeyen, üretmeyen; kopyala yapıştır yapan bir toplum haline geldik. Hepimizin teknolojiyi kullanmak için bir bahanesi var. Mesela ben bir oyunda sürekli şeker patlatabiliyorum. Biliyorum bazen ben bunu dikkatimi toplamak ve işin yoğunluğundan kurtulmak için yapıyorum. Çocuk, ödül almak için oyun oynuyor. Gençler, arkadaşlarına hava atmak için paylaşımda bulunuyorlar. Yani teknolojiyi kötü maksatlı kullanmak için hepimizin bir bahanesi var. Çocuklar, sokakta oyun oynamıyorlar. Körebe oynamıyorlar. Saklambaç oynamıyorlar. Zaten çocukların oyun oynayabilecekleri alanlar sınırlıyken; teknoloji bu alanları biraz daha sınırlandırdı. Çocukları, biraz daha çok bir odanın içine hapsettik.
İnsanın hayatında ergenlik önemli bir dönem. Değişime ve gelişime en açık oldukları dönem. İnternet, ergenlik dönemindeki gençlerin değişimini nasıl oluyor?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Ergen davranışı aileden kopma dönemidir. Yani bireyselliğin tavan yaptığı bir dönem. Burada ailelere çok iş düşüyor. Aileler, hem çocuklarının kendileriyle sohbet etmesini, her istediklerini yapmasını istiyor hem de kendilerine ayak bağı olmasın istiyorlar. Bu durumda çocuk ne yapıyor? İnternete koşuyor. Artık tembelliğe alıştık. Hayatı basitleştirip bütün bir dünyayı görmeye çalışıyoruz ama bir kelimeyle bütün dünya görülmüyor. İşte internet, burada bir fotoğrafla, bir sözcükle, bütün dünyayı görmesinin hayalini yaşatıyor. Çocuklarla iletişim çok ciddi bir şekilde bozulmuş durumda. Sosyal medyada; işte kim bizim paylaşımlarımızı beğenmiş? Kim yorum yapmış? Kim paylaşmış. İşte bu bizim için daha önemli bir hale geliyor. Yani insanların, bizim hakkımızdaki düşündükleri daha önemli bir hale geliyor. Mesela bir fotoğraf çektik. İşte bunu ailenin diğer bireyleri ile görüşüp; “bakın bu fotoğraf, nasıl olmuş?” diye konuşmamız dururken; bunu el âlem ile paylaşıyoruz. Eskiden ne yediğimizi konuşmaktan utanırken; şimdi ne yediğimizin fotoğrafını çekip tanımadığımız insanlarla paylaşıyoruz.
Çocuklar; kahramanı olan anne, baba ya da ailenin diğer fertlerine şimdi nasıl bakıyor? Teknoloji çocukların kahramanlarını nasıl değiştirdi?
Psikolog Oya Limoncu Birsen: Her zaman hocalarımızın söylediği bir söz vardır: Sorunlu öğrenci yoktur, sorunlu anne baba vardır. Eğer bir çocuğun sorunu varsa; anne baba iletişiminde bir sorun vardır. Çünkü çocuk, her davranışında aileyi örnek alır. Ama günümüzde işte internette olsun sinema sektöründe olsun “Fenomen” diye adlandırdığımız insanlar örnek alınıyor. Daha çok çocuklar tarafından. İşte onlar ne yapıyorsa; aynısı yapılıyor. Yani özenti toplum oluşuyor. Çocukların, kendilerine bir kahraman seçmeleri normal; fakat bu kahramanın gerçek hayattan olması gerekiyor. Anne olur. Baba olur. Aileden bir yakın olur. Eğer bu kahraman işte bir dizi kahramanı ya da oyuncusu ise veya internette “Fenomen” haline gelmiş bir insansa problem, orada başlıyor.
Teknoloji bağımlılığının toplum üzerindeki etkisi ne boyutta? Toplum olarak nasıl teknoloji bağımlısı olduk? Temeline inersek bunun en büyük sebebi ne olabilir?
Sosyal Hizmet Uzmanı Nida Ertürk: İnsanlar bireyselleştirilmiş. Ailelerle ilişkilerin kopmasıyla daha iç içe içe kapanık şekilde yaşadıkları için yalnız kalıyorlar. Bu noktada; insanlar, tek başlarına nasıl vakit geçirirler? Onun arayışına giriyorlar ve o şekilde hareket ediyorlar. Bu yüzden daha çok teknolojiye yöneliyorlar. İnsanlarla birebir iletişim kurmak yerine; sosyal hesapları üzerinden iletişim kurmayı tercih ediyorlar. Çünkü insanlar, kendini daha rahat hissettiklerini düşünüyorlar. Çünkü insanlar, bu sanal âlemde oluşturdukları kişiliklerinde; olumsuz yanlarını göz ardı edip olmayanları da ön plana çıkartabiliyorlar.
Türk toplumu olarak teknolojiyi faydalı bir şekilde kullanabiliyor muyuz?
Sosyal Hizmet Uzmanı Nida Ertürk: Şimdi insanların bir kısmı teknolojiyi yararına kullanıyor. Mesela bilgi edinmede, araştırmada, internetten faydalanıyorlar. Bir kısmı da işte hayatındaki insanlarla ilişkilerini devam ettirmek adına bir iletişim kanalı olarak kullanıyorlar. Şimdi burada sıkıntı yok. Asıl problem, bütün başlangıcın internet ortamında oluştuğu arkadaşlıklarda yaşanıyor. Kahramanmaraş’ta; cinsel istismar olaylarının sayılarını ben biraz yüksek buluyorum. Diğer şehirlerde kıyaslayınca; Maraş'ın profili biraz yüksek. Çocuklara, nasıl tanıştıklarını sorduğumuzda; internetten, sosyal paylaşım sitelerinden tanıştıklarını ya da bir arkadaşının kanalıyla tanıştığını söylüyorlar. Yani karşındaki kişiyi, yüz yüze görmeden bu tanışıklığın teknoloji yolu ile teknolojik araçlar yoluyla başladığını duyuyoruz. Teknoloji ile beraber biraz daha bireyselleştik, diye düşünüyorum. Bu noktada güven ortamının biraz daha zayıfladığını, internetin gereğinden fazla kullanıldığını söyleyebilirim.
İnternet ile sosyalleşmek mümkün mü?
Sosyal Hizmet Uzmanı Nida Ertürk: İnsanların bir kısmı, internet aracılığıyla yeni insanlarla tanışmak, vakit geçirmek ve sosyalleşmek için kullanıyor. Ama burada da çok sağlıklı bir sosyalleşme olmuyor. Aksine asosyalleşme oluyor. Ben, yüz yüze olmadan; sosyal hesapları üzerinden gerçekleşen arkadaşlığı, doğru bulmuyorum. Çünkü karşımızdaki insanlar, orada kendilerini istedikleri gibi tanıtabilirler. Özellikle çocuklar için çok sakıncalı bir durum. Herkesin bir telefonu var. Herkesin telefonunda bir internet var ve bunlar çok aktif kullanılıyor. Yani teknolojiyle çok fazla vakit geçiriliyor. Geçenlerde, bir araştırma okudum; 5 ile 8 yaş arasındaki çocukların tablet yoluyla internette üç saatten fazla vakit geçirdiğini söylüyor. Bu yaşta başlayan teknoloji bağımlılığı ilerleyen yaşlarda giderek artıyor. Erken yaşta teknoloji bağımlılığı aşılanıyor. Anne ve baba da kontrolsüz bir şekilde kullandırıyorsa durum çok vahim. Eskiden sınırsız internet bağlatmak çok büyük bir lükstü. Ama şu an internet, ceplerimizde; cep telefonlarımızda. Çok fazla bir şekilde kullanıyoruz. Yine bunun için uygun internet paketleri var.
İnternet bağımlılığında telefon operatörlerin interneti yeni bir Pazar ağı olarak görüp ona uygun kullanım paketleri geliştirdiğini düşünüyor musunuz?
Sosyal Hizmet Uzmanı Nida Ertürk: Burada hem vatandaşlardan bir talep var; internet paketleri için hem de operatörler, interneti ön plana çıkarıyor. Operatörler de internet paketlerini daha uygun verdiği için onda da bir yönlendirme oluyor. İnternet her insana hitap edebiliyor. Bir sosyal paylaşım sitesi, bir insanın gün boyu internete bağlanabilmesi için yeterli hale geldi. İşte öğretmen, ödev veriyor. Çocuk, gidip internetten araştırıyor. İnternet bizim için vazgeçilmez bir hale geldi. Artık anne babalar, oluşan güvensiz ortamdan dolayı çocuklarını parkta oynatmıyorlar. Site içerisinde dahi gözlerinin önünde olmasını istiyorlar. Çünkü korkuyorlar başına bir şey gelecek diye. Durum böyle olunca da ne yapıyor çocuk? Vakit geçirmesi gerek. Eğlenmesi gerek. Bilgisayar başında oyun oynuyor. Sokakta güvenmediğimiz insanların yanında; bir de internette hiç tanımadığımız milyonlarca insan var. Çocuklarımız, burada da bu insanlara da maruz kalabiliyor.
(RÖPORTAJ: KENAN ONARAN)










YORUMLAR