Terörün yanındakiler bedel ödeyecek

Terörün yanındakiler bedel ödeyecek

TBMM İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, artan terör saldırıları karşısında çok sert açıklamalarda bulundu. Teröre yardım ve yataklık edenlerin bedelini ağır ödeyeceğini söyledi.

12 Temmuz 2016 - 10:33

AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Güvenç, canlı yayın konuğu olduğu bir televizyon programında gündem ilişkin açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz günlerde Mardin'de Jandarma Karakoluna saldırı düzenlenen aracın belediyeye ait çıkmasını değerlendiren Güvenç, “PKK'nın dışında kalan Kürt siyasetçilerinin; artık Kürt halkının yakasından inin, silahı bırakın demesi, seslerini yükseltmeleri lazım. Biliyorsunuz son dönemde Altan Tan ve bazı HDP milletvekilleri bu konuda açıklamalar yaptılar. Bunların cesaretlenmesi lazım. Bunların etrafının güçlendirilmesi lazım. Kürt halkının artık bu zulme, bu saldırılara dur demesi lazım. Bu saldırılara destek verenler, bedelini ödeyecekler” dedi.

Kürt siyasetçilerinin ve kanaat önderlerinin silahlı eylemlere dur demesi gerektiğini ifade eden Güvenç, şöyle konuştu: “Eğer bu dediğim çağrıyı yapmazlarsa; bu mücadeleyi başlatmazlarsa, bunlara karşı Kürt halkı olarak; bırakın bu silahları artık bu savaş, çatışma ortamı bitsin. Ekonomiyi görüşelim, altyapı hizmetlerini görüşelim, çocukların eğitimini görüşelim. Kürt halkı çok bedel ödedi, mağdur oldu. Bırakın bunu demezlerse; destek verirlerse, destek verenler bedel ödeyecek. Yani belediye başkanı olabilir. Amir olur, memur olur, sivil olur, kim olursa olsun! Türkiye Cumhuriyeti, bu yeni konsepte, kim ki teröre şöyle veya böyle destek sağlıyor, bedelini ödetecek. Hukuk içerisinde… Başkan, haberim yok der. Ama o daire başkanının, Şube Müdürünün oradaki görevlinin bunlardan haberinin olmaması mümkün değil. Zaten bu konuda sabıkalılar.”

HDP’nin bazı vekilleri ve belediyelerinin PKK’ya destek verdiğini kamuoyunun çok iyi bildiğini belirten TBMM İçişleri Komisyon Başkanı Güvenç, teröre destek verenlerin, kin ve nefret tohumlarını içinden söküp atmaları gerektiğini kaydetti. Güvenç, şöyle devam etti: “Bunların akıllanıp, bu düşmanlık tohumlarını söküp atmaları lazım. Nefret ve şiddet kültüründen kurtulun, demeleri lazım. Bir yandan gelip mecliste barış barış diyeceksin; öbür yandan nefret ve şiddet kültürünü gidip seçim bölgelerinde Gencecik körpe beyinlere aşılamaya çalışacaksın. Dağa insan götürmeye çalışacaksın. Bundan vaz geçecekler. Rasyonel akılla oturup düşünüp, geleceğin Türkiye'de olduğunu hatta Suriye'deki kültür ve kurtuluşunun büyük bir Türkiye'den geçtiğini görecekler. Ama samimi inanacaklar buna. İnandıkları an bakın bunu her yerde söylüyoruz: Biz, barıştan yanayız. Biz, kardeşlikten yanayız. Biz, haksız yere karıncanın öldürülmesine karşı olan bir zihniyetin temsilcileriyiz. Türkiye'de bugün böyle bir iktidar var.”

 

ŞİMDİ HALKA DAYALI BİR İKTİDAR VAR

Yeni ve güçlü Türkiye’nin başında halka dayalı bir iktidarın yer aldığını vurgulayan AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Güvenç, şu açıklamalarda bulundu: “Böyle bir halka dayalı iktidar var. Onun başında yüzde 52 oyla seçilmiş Cumhurbaşkanı var. Bugün dünya âlem Tayyip Erdoğan'ın inancını biliyor, imanını biliyor, insana yaklaşımını biliyor. Biz, kötülük istemeyiz. Biz, kavga istemeyiz. Biz, ölüm istemeyiz. Biz haksız yere bir karıncanın tekrar ediyorum, zarar görmesini istemeyiz. Bizim felsefemiz bu! Reis-i Cumhurumuzunki de Başbakanımız Binali Yıldırım'ınki de AK Parti grubununki de! Biz, huzur istiyoruz. Biz, artık bu coğrafyalarda barış olsun istiyoruz. Kalkınma olsun istiyoruz. Bizim çocuklarımız da dünya çocukları gibi yetişsin, rekabet etsin istiyoruz. Eğer bunu görürse Kürt siyaseti, Kürt siyasetçileri, bir adım, 2 adım, 3 adım atarlarsa; 100 adım at. Ama kesinlikle silaha taviz yok.”

 

KAN DÖKMENİN SONU YOK

Eli silahlı olanla konuşulacak bir şey olmadığını dile getiren Güvenç, Kandil’e şu mesajı verdi: “O anlamda sivil siyasetçiler bunu yapamıyorsa ikinci söyleyeceğim de kandile! Kandil’de 30 yıldır elinde silah, mağaralarda yaşayanlara. Onlar da oturup bir düşünsünler. Bunun sonu yok. Sonu Bahoz Erdal gibi olursunuz. Fehman Hüseyin gibi olursunuz. Bunun sonu yok. Zararın neresinden dönersek kâr diyecekler. Tehditle, şiddetle ölme ile öldürme ile bir yere varılamaz. Artık akıllı olacağız ya! Akıllı olacaklar, vicdanlı olacaklar. Ne kadar insanın kanına girdik, diyecekler. Ne kadar insanı öldürdük, öldürttük, diyecekler. Bunun bedeli ne, diyecekler.”

 

BÖLGE HALKI AĞIR BEDELLER ÖDEDİ

Terörün maliyeti hesaplanırken her zaman ülkemizin ödediği bedelden bahsedildiğini ancak bölge halkının ödediği bedelin hesaba katılmadığını aktaran İçişleri Komisyon Başkanı Güvenç, şunları söyledi: “Hep hesap yapılırken terörün maliyeti, Türkiye'nin ödediği bedelden bahsediliyor. Bölge halkı ne kadar bedel ödedi? Kaç anne çocuğunu kaybetti? Kaç çocuk yetim kaldı? Kaç çocuk yerinden yurdundan edildi? Kaç kadın kocasından oldu? Bugün Antep en çok ihracat yapan bir sanayi kenti. Niye Diyarbakır öyle değil? Niye Şırnak öyle değil? Niye Mardin öyle değil? Bunun bedelini kim ödüyor? Orada oturanlar ödüyor. Yıllar yılı orada karnını doyuramadığı için örgütün baskısında ezildiği için İstanbul’a, Manisa’ya, İzmir’e taşınan bizim insanımız, Kürt insanları ödüyor. Gelip burada sosyal problemler yaşayan insanlar ödüyor. Kandil’dekilerin de bunu düşünmeleri lazım. Yıllardır kimle çalışmış olursa olsun. Kimlerle ilişkileri, dayanışmaları, alışverişleri olursa olsun. Bir muhasebe yapıp bundan sonra buna hayır demeleri lazım. Bugün çok açık ve nettir.”

 

TERÖR GİDERSE BÜYÜME HIZI İKİYE KATLANIR!

Terörün en çok Türkiye’nin büyümesinin önünde bir engel teşkil ettiğini ve yaptığı eylemlerle ilerlememizin önüne bir set çektiğini bildiren Güvenç, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Türkiye, terör belasını aşsın, büyüme hızını ikiye katlar. Yani 4,8’dir. Bu, 8’e çıkar. Türkiye, 5 yıl içerisinde dünya ülkeleri arasında önemli bir yere gelir. Zaten anlaşılır bir şey söylemek istiyorum: AK Parti kişi başı 3 bin dolardan aldı bu ülkeyi. Gayri safi milli hâsıla, 3 bin dolardı, 10 bin dolara geldiğimizde ülkemizin çevresi nasıl değişti, Görüyorsunuz değil mi? IMF kapılarında dolaşan; yolu, hastanesi, okulu olmayan Türkiye'den, dünyanın dikkatle izlediği bir kalkınma hamlesini başaran ülke konumuna geldik. Dost-düşman herkes bunu fark ediyor. Ben soruyorum şimdi! Akıl sahibi herkese soruyorum: Acaba biz bu ülkenin milli gelirini bir, 15, 20 bin dolara çıkarsak; bu ülkede sorun kalır mı? Bu ülkede kimse kimseye bir şey der mi? Herkes nefes alır, hürriyet ortamında herkes çalışır. Batı ülkelerinde olduğu gibi mutlu, müreffeh insanlar olarak yaşarız. Bunu görmesi lazım herkesin ve bu konuda da hükümete, devlete, Reis-i Cumhura da destek olunması lazım. Ama maalesef o kadar başka yerler adına yazan çizen, akademisyen, gazeteci vesaire yapılar var ki bir türlü bunu görmek istemiyor. Bahoz Erdal gibi Fehman Hüseyin gibi bir adamın öldürülmesinde bile tavır koyamayan, öldürülmedi diyen, onu yok sayan, yani ölse mutsuzluğunu ifade eden bu ülkenin İstanbul, Ankara’sında yaşayan sözüm ona aydınlar, gazeteciler, kim adına çalıştıklarını de artık düşünmeliler. Bu millete bu kötülüğü yapmamalılar diye düşünüyorum.”

 

YENİ TÜRKİYE HESAP SORUYOR!

PKK’nın, çok önceki yıllardan itibaren dünyadan destek aldığının ve değişik ülkelerde kampı olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu kaydeden Güvenç,  yeni ve güçlü Türkiye’nin bütün bunların hesabını sorduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi: “Yani stratejik ortaklarımızdan müttefiklerimize her platformda, NATO toplantılarında, Birleşmiş Milletler'de, ikili görüşmelerde; resimleriyle, belgeleriyle onların önüne koyup dostluğa bu sığmaz. Bir terör örgütüne, bunu yapamazsınız, diyorlar. Yani PKK'nın Avrupa'da destek alması, bugünkü mevzu değildir. Avrupa parlamentosunun önüne paçavraların, resimlerin asılması daha önceki yıllarda olan daha önceki yıllarda hatta Avrupa'daki vatandaşlarımız üzerinde aşırı baskısı olan bir örgüt bu! Ama bugün daha kontrollüdür. Bakın Avrupa’da olsun başka ülkelerde olsun devletler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlı tutumu sayesinde en azından açıktan yapmıyorlar.

 

PKK, PSİKOLOJİK SAVAŞI KAYBETTİ!

PKK ile uzun yıllar yapılan mücadele sonrasında, örgütün bölge halkını yıprattığını ve halkın artık polisin ve askerin yanında dimdik durduğunu ifade eden Güvenç, PKK’nın psikolojik savaşı artık kaybettiğini ve yalnız kaldığını vurgulayarak; şu değerlendirmelerde bulundu: “Artık bu ülkede yaşayan cebinde başka ülkenin pasaportu olmayan burada doğan, burada ölecek olan bizim gibi insanların devletin bir varlık yokluk mücadelesi yaptığını, hükümetin varlık yokluk mücadelesini yaptığını, halkı kucakladığını, halkın refah seviyesini yükseltmeyi hedef aldığını ama bunlara da aman vermeden mücadele edeceğini görüyor. O anlamda da bu operasyonların, bu planlanan ve devam eden çalışmaların bir basamağı, bir merhalesidir diye düşünüyorum. Psikolojik olarak 23 Temmuz sürecinden itibaren şehirlerimizde başlattıkları devrimci halk savaşını psikolojik olarak kaybettiler. Yani halk kendilerine destek vermedi ve o bölgelerde halk bütün zorluklara rağmen baskıya rağmen askerin, polisin yanında durdu. Bu PKK ile yapılan 32, 33 yıllık mücadele döneminin en önemli göstergelerinden bir tanesiydi. Suriye olayı da aynı şekilde yeni bir merhale yeni bir olaydır.” AK Parti ile bir çok alanda olduğu gibi istihbarat alanında da önemli gelişmeler yaşandığını dile getiren Milletvekili Celalettin Güvenç, “İstihbaratsız mücadele olmaz, operasyon olmaz. Her şeyin başı istihbarattır. Şimdi istihbaratın da çok boyutları vardır. Elemanla temin edilen, teknik takip, kullanılan diğer araçlar son dönemde özellikle insansız hava araçları… Yani Türkiye bu konuda bir 10 yıl önceye göre çok ileri adımlar atmış, çok büyük mesafeler almış, teknolojiyi kullanan bir ülke konumunda. Başarımızın arkasında bu da var” diye konuştu.

 

SURİYE TERÖRÜ MAŞA OLARAK KULLANIYOR!

Suriye’nin, PKK’nın bir kolu olan PYD’yi maşa olarak kullandığını kaydeden Güvenç, bunda da en çok bölge halkının zarar gördüğünü dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye, Suriye'de oldubittilere razı değil. Türkiye, Suriye'de herkesin temsil edildiği; Kürt’ün, Türk'ün, Alevi’nin, Sünni'nin… Suriye bütünlüğünün korunduğu daha demokrat daha insan haklarına dayalı bir sistemin kurulması. Zaten PKK ve onun uzantısı PYD başta yanlış yaptı. Başta Kürtlere en büyük zulmü yapan Esad'a karşı bu fikre destek vereceğine; gitti zalim Esad ile celladı ile anlaştı. Birinci temel problemi o. Ve bugün bu insanlar Rojova denilen bölgede en az 300, 500 bin Kürdü, Barzanici diye başka görüşte diye başka Kürt partilerine mensup diye yerlerinden yurtlarından etkiler. En büyük zulmü nasıl Türkiye'de Kürt halkına yapıyorlarsa en büyük zulmü Suriye'de de Kürt halkına yaptılar. Ben bölgeyi bilen, karşı tarafa bilen bir insanım ve Suriye'de açık bir köyün konumuna düştüler. Gelinen noktada Suriye'de görülen o ki belirli güçler IŞİD'e karşı veya başka emelleri için PYD’yi kullanıyor. Askeri güç olarak, insan unsuru olarak kullanıyor. Bunlar da zannediyorlar ki kendilerine orada devlet kurdurulacak, kanton kurdurulacak, federasyon kurdurulacak. Oysa Esat bir yandan açıklama yapıyor diyor ki; PYD, benim bir birimimdir, diyor. Yani ordumun içerisinde bana bağlı bir birimdir. Ben diyor, ülkenin bütünlüğünden taviz vermem, diyor.” Bahoz Erdal’ın Suriye’de Kamışlı’da öldürülmesinin PKK ile PYD arasındaki bağı ortaya koyduğunu bildiren Güvenç, şöyle konuştu: “Stratejik ortaklarımız bana göre Amerika da dünya da PYD’nin, PKK'nın bir kolu olduğunu biliyor aslında; ama Bahoz Erdal, Kamışlı’da oradaki köyde eğer öldürülüyorsa artık hiçbir yoruma ihtiyaç kalmayacak şekilde o beraberlik tescil edilmiş oldu. Bu bilinen bir şey aslında yani ama siyaset böyle bir şey! Devletler işte kendi yaptıklarını savunabilme adına iki kere iki dört edecek şekilde ortaya koysanız bile kabul etmiyorlar. Ama bu çok somut bir örnek oldu ve çok önemli bir olay. Bahoz Erdal'ın orada bu şeyle ortadan kaldırılması örgütün üst yöneticilerin Suriye'de rahat olmadığı gerçeğini ortaya çıkarttı.

Şimdi yorumlara göre Kamışlı'da biliyorsunuz bunlar; devrim yaptık Kamışlı'da, diyorlar. Ama Kamışlı'nın yönetimi Esad'ın elinde ve bunlar da orada belirli güvenlik görevlilerini falan üstleniyorlardı. Şimdi bu olaydan sonra Esad yanlısı oradaki askerlerden görevlilerden şüphelendikleri için onları ciddi şekilde gözaltına almaya, onları sorgulamaya başlamışlar. Yani bundan öyle de bir şüpheleniyorlar. Tabii bu çok büyük bir operasyon, çok büyük bir olay olduğu için sis bulutları dağılacak. Yani kim ne kadar rol aldı? Kimin etkisi var? Ama bir gerçek var: Suriye'de PYD kullanılmaktadır.”

 

SURİYE’DEKİ KÜRTLER DE ZULÜM GÖRDÜ!

PKK’nın Türkiye'de olduğu gibi Suriye'de de PYD’nin Kürtlere zulüm ettiğini aktaran İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, şunları konuştu: “Bütün bu kanlı operasyonların sorumlusu, Suriye'de ortadan kaldırılmıştır kendi metotlarıyla ve bu örgüt yönetimi tarafından mutlaka görülecektir. Rahat değiller artık insanlara rahat vermiyorlardı. Yani şu Ramazan gününde ne kadar kaybımız var, biliyorsunuz. Ne Kadir Gecesi dinlenildi, ne bayram dinlenildi. Ne Daeş, ne PKK, biz ayrım yapmıyoruz biliyorsunuz. Olmadık eylemlere imza attılar. Olmadık canlı bombalar gönderdiler. Tüm bu olaylardan sonra benim iki umudum var. Bir: Kürt siyasetinin PKK'nın dışındaki veya HDP içerisinde bulunan belirli Kürt siyasetçilerinin; artık Kürt halkı bu kadar sahipsiz değil, bırakın bu silahı demeleri! Yani PKK'yı silah bırakmaya net bir şekilde zorlamaları gerekir. Bu işler kolay işler değildir. Onun bunun oyuncağı oluyorsunuz, aleti oluyorsunuz. Hem doğduğumuz, büyüdüğümüz, ekmeğini yediğimiz devlete zarar veriyorsunuz. Hem yeni düşmanlıklar yaratıyorsunuz. Ortadoğu'da bizim çabamız Tayyip Erdoğan'ın en büyük çabası kadimden gelen, var olan çatışmaların bitirilmesi. Sünni-Alevi, Sünni-Şii çatışmalarının bitirilmesi. Irkçılık çatışmalarının bitirilmesi. Oysa PKK zihniyeti yeni bir düşmanlık alanı ortaya çıkarıyor. Yeni düşmanlıklar geliştirmeye çalışıyor. Kürt-Arap düşmanlığı, Kürt-Türk düşmanlığı, Kürt-Farslı düşmanlığı… Bunların bölgede kimseye faydası yok. Biz burada haykırıyoruz, bağırıyoruz. Diyoruz ki; gelin artık bu anlamsız savaşları bitirelim. Herkes birbirine saygı duysun. Herkes birbirinin varlığını kabul etsin. Bin yıldır bu coğrafyada böyle yaşamışız birbirimize saygı duymuşuz. Birbirimize düşman olmanın bir âlemi yok. Kan kaybediyoruz. Bakın şu yaşananlar sonuçta ne oluyor bize? Çok büyük bedelleri var. Askerimiz, polisimiz şehit oluyor. Ülkenin belirli bölgesinde yatırım yapma imkânı son derece zor, turizmimizi de etkiliyor. Ekonomimizi etkiliyor. Kimsenin kazandığı bir şey yok. Bu adamlar başlarını, ellerinin arasına alıp birazcık düşünseler; yaptıkları işin ne Kürt’e, ne Türk'e hiç kimseye faydası olmadığını görecekler.”

 

HESAPSA TÜRKİYE’NİN DE HESABI VAR!

Suriye noktasında dünya egemen devletlerinin hesabı olduğunu ancak Türkiye’nin de bir hesabı olduğuna dikkat çeken Güvenç, sözlerini şu açıklamalarla sonlandırdı: “Suriye olayını, İsrail’den ayrı düşünemezsiniz. Rusya'dan ayrı düşünemezsin. İran'dan ayrı düşünemezsiniz. Biz, son dönemde çok önemli adımlar atarak; Binali Yıldırım Bey'in gelmesinden itibaren ne dedik? Dostlarımızı artıracağız, düşman sayımızı azaltacağız. Bu anlamda İsrail ile Ruslarla atılan adımlar son derece önemli! Bunun altını çizmek lazım. İkincisi gelinen noktada PYD ve PKK’nın Suriye'de taşeronluk yaptıkları artık çok açık görülmeye başlandı. Bunu Kürt halkı da görüyor. Yani PYD ve PKK orada herhangi bir özgürlük mücadelesi veya Kürtler adına savaşmıyor. Çok uluslu güçler adına orada kullanılıyorlar. Bu da tabanlarını kaybetmelerine sebep olur. Yani PKK'nın halk desteğini bitirecek bir hareket. Şu bile bunu gösterir. Şimdi Suriye'de bir evrilme olur mu? Elbette olur. Yani şu gelişmelerden sonra Rusya ile olan temaslarımız, İsrail ile olan temaslarımızdan sonra umarım ki Suriye'de de değişik gelişmeler olur. Ama biraz sabretmek gerekiyor. Esad'ın konumu belli. Esad'ın yaptıkları belli. Suriye'de artık Esad’dan çok uluslararası güçlerin, dünya egemenlerinin hesaplarını iyi okumak lazım. Ne tür hesaplar var? Bu hesaplara karşı da bizim bir hesabımız var. Bizim hesabımız, çok açıktır. İnsanidir, demokratiktir. Biz, evrensel bir politika takip ediyoruz. Biz, gerçek anlamda daha barışçıl daha demokrat daha halkın iradesine dayanan yönetimlerin olduğu bir ülke, dünya, Suriye özlemi içerisindeyiz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bedel ödeyerek, ağır bedeller ödeyerek… İşte 3 milyon Suriyeliye bakıyoruz. Bakın terörün muhatabı oluyoruz. Biz bu bildiğimiz yolda devam edeceğiz. Bu son açılımlar, son adımlarda ne oldu? Reel politika adına yani Rusya'nın oradaki varlığıyla ilgili İsrail'in çıkarları ile ilgili bizim çıkarlarımıza ilgili de ne yapılacak? Oturulacak konuşulacak. Dışişleri bakanımızın bu konuda malum açıklamaları var. Biraz bekleyelim, görelim diyorum. Ama Türkiye’de her olaydan sonra bir kere daha ortaya çıkıyor ki bu ülke eski ülke değil. Bu yeni bir Türkiye! Kararlı olan, haklarını savunabilen, yurt içinde veya yurt dışındaki gelişmeleri sadece seyredip talimat alan değil; gücü oranında irade koyabilen bir ülke konumundayız. Sabretmemiz gerekiyor.” (KENAN ONARAN)

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
KSÜ’nün Yeni Rektörü Tokatlı Prof. Dr. Mahmut Ak Oldu
KSÜ’nün Yeni Rektörü Tokatlı Prof. Dr. Mahmut Ak Oldu