Kahramanmaraş’ta Gâvur Gölü’yle ilgili sayısız makaleler yazan, Gavur Gölü’nün eski haline dönüşmesi için büyük mücadele veren Şair-Yazar Mustafa Okumuş yılda en fazla bir kitap çıkarttığını bunun nedenini ise çok titiz davranıp okuyucuya gösterdiği saygı olduğunu söyledi.
Yazarın bir kitabı yazarken konu seçiminin, anlatımının ve üslubunun kendisi açısından çok önemli olduğuna dikkat çeken Şair-Yazar Mustafa Okumuş; “İstiyorum ki; Okuyucu kitabı aldığı zaman elin de sürüklesin onu. Sürekli dışarı atmasın. İlk başladığın da bitirsin. Bu da akıcı bir üslupla sağlanır. Konunun içeriğinin hayatın içinden olması çok önemli. Herkes kendisini orada bulabilmeli. Zaten denemelerin amacı nasihat değil, herkesi kendisini sorgulamak için yöneltmeye amaçlayan bir tür. Deneme işi oldukça zor ama zoru yendiğimiz zaman mutluluk zorun ucundadır. Kolay insana zevk vermez bir nevi alışkanlıktır. Tembelliğe ve ezberciliğe sürükler insanı. Değişiklik olsun diye kitabın düzenlenmesine kadar titiz davranıyorum. Bunların içerisine bir takım desenler soyut resimler yerleştirerek okuyucunun ilgisini daha fazla çekeceğini düşünüyorum. Böyle bir çalışma sürüp gidiyor. Bu 10. Kitabım elim de 5-6 dosya daha var inşallah ölmeden onları da çıkarırız. Topluma görevimizi yapmış oluruz.” Diye konuştu
Kendisinin toplumun içinde çok sorumlu tuttuğunu da vurgulayan Okumuş bu alışkanlığının kendisine zarar verdiğini fakat insana hizmetlerin en güzelinin insanlara bir şey vermek olduğunu dile getirdi.
HERKES ELİNDEKİNİ PAYLAŞMASINI BİLMELİ
Herkesin elindekini bir başkasıyla paylaşmak zorunda olduğunun da altını çizen Okumuş; “Bu bölüşüm olmazsa ne mutluluk olur ne de toplumsallık olur. Benim bölüşebileceğim konu bu. Bunu bölüşüyorum isteyen alır isteyen kullanır isteyen de almaz.” Dedi.
Yazmanın zor olduğunu da belirten Şair-Yazar Mustafa Okumuş konuşmasını şöyle sürdürdü; “ yazarlık sanırım biraz eğitimcilikten gelen bir alışkanlık. Toplumun davranışları sürekli dikkatimi çeker. Gözlem altına alırım. Toplumsal değerleri inciten bireysel davranışlar beni üzer.
O davranışlar gerçekten toplumun değerleriyle örtüşüyorsa sevinç ve mutluluk duyarım. Beni ilgilendiren hayatın içidir. Hayali durumlarla fazla uğraşmıyorum. Konular eğitim konusudur. İnsanları düşündürmeye kendini sorgulatmaya yöneltmek çok önemli. Yazmak için önce depolamak lazım. Eklemek lazım.Ben yazmaya Emeklilikten sonra (1981)’den başladım. Daha önceki birikimlerimi; oturdum düşündüm taşındım o günkü bilgilerimle test ettim. Ondan sonra da toplumun önüne çıkmaya çalıştım. Önce gazetelerde; Yeni Haber, Bugün gazetelerin de yazdım.
Şimdi baktığım da bir internet gazeteciliği çıktı. Oradan bir yazı gönderimin de bulunuyorsunuz. Gönderiyorsunuz 1-2Hafta boyunca gidiyor. Okunuyor yâda okunma sayısı gösteriliyor. Bunları görünce mutluluk duyuyorum. Biz ne kadar okunursak o kadar mutlu oluruz. O kadar ki emeğimizin karşılığını alırız. Bizim Sürümümüz ve pazarımız bu; okuyucu kitlesi.”
OKUMU ORANININ DÜŞÜK OLMASI BİZİ ÜZÜYOR
Türkiye’de kitap okuma alışkanlığının azlığından da söz eden Okumuş; “Bu durum bizim kendi kapımız utançlığımız bir ölçü değerdir bu çağda. Batılı gelişmiş ülkelere baktığımız zaman kitaba ayrılan para her sene basılan kitap her sene okunan kitap bizi fersah fersah bizim ölçülerimizi geçiyorlar. Bu durum da bizi ancak utandırır.
Okuma; Bireyin birey olmasını gerektiren en önemli etkendir. Okumayan insan alışkanlıklarıyla ezberleriyle yaşar kendisini yenileyemez değişime hazır tutamaz geliştiremez. Oysa hayatın formülü; Yenilenmek değişim gelişim eşittir üretim. Bu formülü uygulamak çok önemlidir. Benim formülüm ise budur. Tekrar ediyorum altını çizerek; Değişim gelişim eşittir üretim bunu sağladığımız zaman birey olarak topluma karşı tüm görevimizi yapmış oluruz. Ama okumadan kaynağa girmeden bilgilenmeden gelişimi ve değişimi sağlamakta mümkün değildir.” Dedi.
KAHRAMANMARAŞ'TA BUGÜN GAZETESİ



YORUMLAR