Konukoğlu, “uzun ince bir yol” olarak tanımladığı hayatın
güzellikleri ve zorluklarının bulunduğunu anımsatarak, “Bu yolda yürürken
düzlükler, geçit vermeyen dağlar, vadiler, vahalar var. Ne yaparsanız yapın, bu
yolda nasıl yürürseniz yürüyün, ancak asla yalnız yürümeyin” dedi.
Üniversitelilerin son derece zor olan öğrenimlerini
tamamlayınca iş hayatına atılacaklarını ve şimdi “çok zor” olarak algıladıkları
okul yıllarını, yıllar sonra özleyip “aslında ne kadar rahatmışız”
diyeceklerini duyar gibi olduğunu anlatan Konukoğlu, bundan sonra yaz ayları
denilince, akıllarına tatil yerine sıcağa rağmen, bitirmeleri gereken
görevlerinin geleceğine vurgu yaptı.
DOĞRU MEKANI SEÇİN
“Önce ne yapacağınıza karar verin. Sonra doğru mekânı
seçin. Doğru mekan bazen İstanbul gibi metropol, bazen de akrabalarımızın,
dostlarımızın bulunduğu, aynı dünyayı paylaştığınız kendi köyünüz ya da
şehriniz olabilir” diyen Konukoğlu, şöyle devam etti:
“Kendinizi nerede mutlu hissedeceksiniz orada olmak daha
doğrudur. Sonuçta sosyal yaşamınız başarınızda büyük etken olacaktır. Ayrıca
her şey kariyer ya da makam değildir. Herkes farklı düşünebilir. Ancak ben
üniversite sonrası ya büyük denizlere açılırdım ya da en üst düzey amirimle
veya tercihen işverenimle göz temasında olabileceğim, dirsek dirseğe
çalışabileceğim bir işi tercih ederdim. Okyanusta yüzeceksem, onu okyanus yapan
alt yapıdan faydalanır, gerek kurumun gerekse kurumdaki kıdemlilerin bilgi ve
tecrübesi ile kendimi hızlı geliştirme imkânı bulurum.
Buralarda yer edinmek, aradan sıyrılıp yukarılara
tırmanmak hem çok kolay hem de çok zordur. Çok kolay, çünkü zoru hissedip
sakinleyen mesai arkadaşlarından farklı olarak daha fazla ve azimle çalışıp,
ipi önde göğüslemeniz mümkün. Zor, çünkü ayrıca sizin gibi düşünenler
olacaktır. Ama farkı yaratacak olan sizin azminiz, gayretiniz olacaktır. Neden
orta boy ya da küçük işletme? Çünkü burada aile ortamı yaratmak daha kolay. Üst
amirlerle, işverenle bire bir çalışmak başka bir şey. Böyle çalışmanın
zorlukları da var, avantajları da. Kurulacak yakın dostluklar sayesinde, samimi
çalışma ortamına sahip olmak, büyük olasılıktır.
İster köyünde, ister metropol bir şehirde, ister deryada,
ister küçük bir gölde ol, işe nerede
başlarsanız başlayın işinizi önemseyin, sevin ve çok çalışmayı kendinize yük
olarak görmeyin, başarının en büyük anahtarı çalışmak olduğunu unutmayın. Ne
yaparsanız yapın, yaptığınız işi birinci sınıf yapın. Yer süpürürken en iyi siz
süpürmelisiniz, karpuz satarken karpuzun en iyisini siz satmalısınız, bir şeyi taşırken, menzile önce siz
varmalısınız. Göreviniz ne olursa olsun büyük bir istekle, arzu ve azimle
yapmalısınız.”
“BEKLENİLMESİ
GEREKENİ” DE YAPINIZ
Gençleri, “Sadece sizden isteneni yapmakla, sıra dışı
olmazsınız. Ayrıca, sizden “beklenilmesi gerekeni” de yapmalısınız” sözleriyle
uyaran Konukoğlu, “Sizden beklenenin sınırlarını tespite gelince, işte buna siz
karar vereceksiniz. Ne olmak istiyorsanız, nerede olmak istiyorsanız, o
sınırları siz zorlayarak hedefe koşmalısınız” ifadelerini kullandı.
Başarılı olmak isteyenin mutlaka işini sevmesi gerektiğinin altını çizen Konukoğlu, "Sevmediğiniz bir işte başarılı olma şansınız olmadığı gibi, öyle bir iş ortamı ayrıca sürdürülebilir olmayacaktır. İşinizi ya da işyerinizi sevemedinizse, işinizi teslim edeceğiniz son güne kadar en iyi yapan, yine siz olmalısınız” önerisinde bulundu.
Herkesten daha iyi olmak isteyenlerin, başarılarını
şansa, tesadüflere bırakmaması ve kaderlerini başkalarının çizmesine müsaade
etmemeleri gerektiğini vurgulayan Konukoğlu, şunları kaydetti:
“Kendiniz olmaktan, fark yaratmaktan başka çareniz
olmadığını unutmayınız. İşinize dört elle sarılın, tutkuyla yapın, gözünüzü,
kulağınızı, emeğinizi hedeflerinizden ayırmayınız. Siz işten değil, iş sizden
korkmalı. Engeller aşmak için vardır. Anlamlı başarılar zorlukları aşınca
ortaya çıkar. Sizi siz yapacak olan, bu zorlu yolda yılmadan, taviz vermeden,
tutarlı çalışmalarınız olacaktır.
Sorunlarla uğraşırken, çözüm odaklı olun. Sizden beklenen
sorunların tespitinden sonra, onları çözmüş olmanızdır. Şikâyet etmekle
geçireceğiniz vaktinizi, çözümlere ayırırsanız hem daha mutlu olursunuz, hem de
daha başarılı. Bu yolda yürürken, arada yalnız kalsanız da asla yalnız yürümeye
heves etmeyin. Güzel bir Afrika sözü vardır; ‘Hızlı gitmek istiyorsan yola
yalnız çık, daha uzaklara ulaşmak istiyorsan yanına başkalarını da al.’
Hedefleriniz büyükse, bir yandan herkesten çok
çalışırken, diğer yandan çalışma arkadaşlarınızla iyi bir iletişim içinde
olunuz. Takım ruhunu taşıyamayanlar, birlikte çalıştığı kişilerle aynı dili
konuşamayanlar, birbirini kucaklayamayanlar, paylaşmayı ve yardımlaşmayı
yapamayanlar sonunda yalnız kalırlar. Başarılı olmak istiyorsak, birbirimizi
anlamaya çalışıp, bütünleşmeliyiz, niteliklerimizi ve güçlerimizi aynı hedefe
odaklamalıyız, ‘Ben’ yerine ‘Biz’ demeyi
özümsemeliyiz.”
BARDAĞIN DOLU
TARAFINA BAKINIZ
“Her zaman bardağın dolu tarafından bakınız. Sürekli
kötümser düşüncelerle çok uzaklara gidemezsiniz” diyen Konukoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Bir düşünür, şansınızla ilgili yorum yapmayınız diyor.
İnsan etrafındaki olumsuzluklara odaklanınca, kuvvetli taraflarını göremiyor.
Karamsarlık içinde, motivasyondan, takım ruhundan uzaklaşıyorsunuz. İyimser
insanlar, sadece kendilerini motive etmezler, etraflarına da sürekli pozitif
enerji yayarlar.
Hayallerinizi geniş tutun. Eskiden hayal kuran insanlar hayalperestlikle
itham edilir, eleştirilirlerdi. Günümüz
dünyasında hayal edemediğin hiçbir şeye ulaşılamadığı çok açık olarak
ortadadır. Hedefiniz ne yaparsanız yapın ulaşılamayacak ya da çok az çaba
göstermekle kolay uzanılacak, ulaşılacak olmamalı. Hayallerinizi projelere
dönüştürüp, hedefinize odaklanın. Başarmak için mutlaka ulaşılabilir hedefler
seçin. İş yaşamında kesinlikle dar açıdan bakmayın; bakış derecenizi yüksek
tutun.
Sizden önde koşanların oralara nasıl yükseldiklerini
anlamaya çalışıp kendinize strateji çizin. Bazen kendimizi bizden önce
koşanlarla mukayese edip, hırslanmalıyız ve oralara ulaşmak için çok gayret
göstermeliyiz. Bir taraftan önde koşanlara gıpta ederken diğer taraftan farklı
yaptıklarımızı gözden geçirip, gelebildiğimiz başarının da küçümsenmemesini
fark edip mutlu olmasını bilmeliyiz. Herkes Bill Gates, Steve Jobs olmak ister.
Ama bulunduğunuz yerin, en iyilerinden biri olmak da çok gurur vericidir.”
“İŞİN HİLESİ
DÜRÜSTLÜKTÜR”
Gençlerin her şeyden önce kendilerine, ailelerine,
çevrelerine, işlerine karşı dürüst olmaları, birlikte oldukları kişilerin
güvenini temin etmeleri ve asla bundan ödün vermemelerine dikkati çeken
Konukoğlu, “Anı yaşamak yerine, maraton koşucusu olmaya bakın. Rahmetli babam
‘İşin Hilesi Dürüstlüktür’ derdi. İnsan neden hile yapar, daha çok kazanmak,
daha çabuk elde etmek için. O halde dürüst olun ki, tökezlemeden, ağır bedeller
ödemeden başınız dik, alnınız açık ilerleyesiniz” dedi.
“Atalarımız, öğrenmenin yaşı yoktur derler. Bizler de,
bilgilerinizi tazeleyin diyoruz. Herkesten öğrenebileceğiniz mutlaka farklı
şeyler vardır” diyen Konukoğlu, şu uyarıları sıraladı:
“Eskiden gelişmeler yavaş ilerler, insanlar bilgiye zor
ulaşırdı. Şimdi yeni bir şeyler keşfetsek dahi ertesi gün, bir bakıyoruz ki
demode olmaya yüz tutmuş. Etrafımızı sürekli takip etmeliyiz ve ‘Her sabah
güneşin tekrar doğduğu, dünyanın yeniden şekillendiğini’ unutmamalıyız.
Başkalarının tecrübelerinden doyasıya faydalanmayız. En ucuz kaynak, en geçerli
bilgi, başarıya giden en kısa yol, başkalarının tecrübelerinden faydalanmaktır.
Ortaokulu, liseyi ya da üniversiteyi tekrar okusanız, eminim birçok şeyi farklı
yapmak istersiniz. İşte, bunun adına tecrübe diyorlar. O nedenle başkalarının
tecrübelerinden faydalanmak hem çok ucuz, hem de çok önemli.
Daha önce bu yollardan geçmiş insanların hayat hikâyeleri
büyük bir hazinedir. Toplum olarak maalesef okuma alışkanlığımız çok zayıf.
Eski nesillerin önemli bir kısmı, böylesine büyük bir hazineden yoksun ve
bihaber olarak çalıştılar ve en azından yavaş ilerlediler, bedeller ödediler.
Bu nedenle, gerek kendi konularınızla ilgili, gerekse diğer insanların hayat
hikâyelerini anlatan kitaplar okuyunuz. Kendinizi daha iyi yetiştirmek için
başkalarının yıllarını harcayarak ve bedellerini ödeyerek kazandıkları
tecrübeleri, bol bol kitap okuyarak
edinmeye çalışın, sürekli kendinizi yenileyiniz.
Ayrıca, sosyal hayatta, sivil toplum kuruluşlarında görev
alıp, çözümün parçası olmaya çaba gösteriniz. Sivil toplum kuruluşlarında yer
almanız, çabalarınıza toplumsallık boyutu katacaktır. Büyük Önder Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün, ‘Zafer, zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise başaracağım
diye işe başlayarak, sonunda başardım diyenindir’ sözü, başarıya giden yolda
ışığınız, rehberiniz olsun. Leo Burnett’in, ‘Elini daima yıldızlara uzat,
dokunduğun yıldız olmasa bile, çamur da olmayacaktır’ sözünü aklınızdan
çıkarmamanız dileği ile sizleri sevgiyle kucaklıyorum.”
YORUMLAR