7 Haziran seçimlerinden MHP’nin listesinden meclise giren
fakat 1 Kasım seçimlerinde seçilemeyen MHP eski Milletvekili Sefer Aycan
Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesini ziyaret ederek 1 yıllık süreci değerlendirdi.
Aycan; “MHP olarak 6 yıldır birlik ve beraberlikten söz ediyoruz. Bu birliği
istiyorsanız, Yeni Kapı ruhunu devam ettirmesi ya da ayakta tutması gereken Ak
Partinin kendisidir. Ak Parti her zaman kendisine destek istiyor, ‘tamam’ biz
bu desteği verelim de Ak Partinin de yapması gereken bazı adımlar var. Mesela
‘Milli Birlik Hükümeti kurulabilir.’ Üç parti bir araya gelerek milli hükümeti
oluşturabilir. O zaman dünyaya çok iyi bir mesaj verir; artık bu oyunları
durdurmak için hem kamuoyuna hem dış güçlere birlik olduğumuzu gösterir.” Dedi.
Ak Parti hükümetinin Suriye politikasından en başından
beri yanlışlık yaptığını da belirten Aycan, Suriye’deki DEAŞ’a yapılan müdahaleyi
olumlu bulduğunu fakat asıl tehlikenin ise PYD olduğunu kaydetti. Suriye’deki
huzur ve istikrarın gelmesi için en az 30 yıl gerektiğine de değinen MHP
Kahramanmaraş eski Milletvekili Sefer Aycan; “Irak bir bataklık ve 30 yıldır
böyle. Bir 30 yılda Suriye ile uğraşacağız. 30 yıl insan ömrü için belki uzun
olabilir ama ülke tarihleri açısından 30 yıl büyük bir süre değil. Zaten o
bölgede 100 yıldır sorun var. 1. Dünya savaşından beri Irak’ta ve Suriye’de
sorun var. Lozan görüşmelerinde bile geçici sınırlar oluşturuldu ve ‘bu iş
burada bitmedi’ diyorlar. Bunun bitmediğini ABD’nin daha önceki Dışişleri
Bakanı Condoleezza Rice sınırların değişeceğini söylemişti ve bugün sınırlar
değişiyor. Biz yıllardır Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu söylemiştik,
Irak şimdi 3’e bölünmüş durumda. Bakalım Suriye kaça bölünecek” diye konuştu.
Aycan yeni Anayasayla ilgili ise son şekline göre Genel
Başkanları Bahçeli’nin ‘Mecliste destek verirsek sahada da veririz’ sözünü
hatırlatarak, genel başkanlarının onayının tüm teşkilatlar tarafından
uygulanacağını söyledi.
ÇÖZÜM: MİLLİ
BİRLİK HÜKÜMETİ
MHP Kahramanmaraş eski Milletvekili Prof. Dr. Sefer Aycan
zor bir süreçten geçen Türkiye’de Yeni Kapı ruhunun, birlik ve beraberlik
görüntüsünün devam etmesinin Ak Parti hükümetine bağlı olduğunu, en büyük
birlik ve beraberlik mesajını 3 partiyi de içine alacak Milli Birlik Hükümeti
kurarak verilebileceğini söyledi.
7 Haziran seçimlerinde MHP’nin Kahramanmaraş listesinden
2’inci sırada meclise giren ve 1 Kasım 2015’te tekrarlanan seçimlerde
Kahramanmaraş’tan 1 milletvekili çıkarmasıyla seçilemeyen Aycan
Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesini ziyaret etti.
Bugün Gazetesi Genel Koordinatöre Mehmet Yüzbaşıoğlu ve
Genel Yayın Yönetmeni Mesut Tuğrul’la bir araya gelen Aycan Bugün Gazetesinin
gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Aycan hassas bir süreçten geçen Türkiye’de birlik ve
beraberliğin sağlanması için Milli Birlik hükümetini adres gösterdi. Aycan
ikinci olarak da alınan kararların istişare edilerek alınmasının en doğru bir
iş olacağını belirtti.
Yeni anayasayla ilgili Bugün Gazetesinin sorularına da
net bir şekilde cevap veren MHP Kahramanmaraş eski Milletvekili Prof. Dr. Sefer
Aycan genel başkanlarının kararlarının tüm teşkilatlar tarafından
uygulanacağını belirtti.
Seçimlerin
üzerinden bir yıl geçti, bu bir yılı nasıl değerlendirirsiniz?
1 yıl iyi geçmedi. 1 Kasım seçimlerinden öncede
söylüyordum, ülkenin sorunları çok büyük. Ak Parti 7 Haziranda tek başına
iktidar olamadığında ısrarla ekonomik istikrar olmayacağını, hükümet istikrarın
olmayacağını terörün olacağını öne sürerek koalisyon hükümeti olmamasını
söylüyordu. Bende Ak Parti tek başına hükümet olsa da hatta 400’ün üzerinde
milletvekili de çıkartsa bu ülkenin artık sorunlarını çözemeyeceğini ifade
ediyordum. Dolayısıyla Ak Partinin artık ülkenin bu sorunlarını çözemeyeceğini
her platformda dile getiriyordum. Çünkü bir takım tavizler verdi, yaptıkları
yanlışların üzerine yanlışlar eklendi ve bu yanlış politikasının bedelini hep
birlikte ödeyeceğiz ve ödemeye de devam ediyoruz.
Bilindiği üzere Suriye politikası vardı, Irak meselemiz
var, PKK meselemiz var, çözüm sürecinin yanlışlıkları var ve ekonomik sorunlar
var. O yüzden de tek başına iktidara gelse de Ak Partinin bu ülkeyi
yönetemeyeceğini söylüyorduk. 1 Kasım seçimlerinde milletimiz Ak Partiye oy
verdi ve tek başına iktidara getirdi. Ak Partinin tek başına iktidara gelmesine
rağmen sorunlar çözülmediği gibi arttı.
Kendi içinde başbakanı değiştirdiler, arkasından darbe
girişimi oldu, ekonomik anlamda da ciddi bir sıkıntı içerisindeyiz. Suriye
politikasında tamamen bir çıkmazın içerisine girmiş bulunuyoruz. Maalesef müdahale
etme aşamasına gelindi. Şuanki durumu doğru buluyorum, keşke bu noktaya
gelmeseydi, bu noktaya gelmesinde de Ak Partinin Suriye politikasının
yanlışlığı sonucudur.
Sizce bu oyun dış
güçlerin bir oyunu değil mi?
Her zaman dış güçler var, sürekli de dış güçler
Avrupa’sı, Amerika’sı burayı maniple etmeye çalıştığını biliyoruz. Esad’ı da
biliyorduk, Esad bir zalim. Esad yeni zalim olmadı daha önceden de zalimdi ve
babası da zalimdi. Esad bugün zalim olmadı 6 yıl öncede zalimdi. O zaman sayın
cumhurbaşkanı uçakla gidip davetiye bırakırken, aynı evinde kalırken de
zalimdi.
Sonradan bir Arap baharı çıktı, Arap dünyasını
sansasyonel şekilde yeniden şekillendirmeye yönelik bir operasyon yapıldı ve
biz ona destek verdik. Libya, Tunus, Cezayir vuruldu Mısır karıştı bizde
Avrupalılarla birlikte hareket ettik. Sonra sıra Suriye’ye geldi, Suriye’de
olayın böyle olacağını görmemiz lazımdı. Orada çok yanlış söylemler içinde
bulunduk, Esad’ı istemediğimizi, Esad’ın gitmesi gerektiği gibi çok keskin
ifadeler söyledik. Şimdi bunun bedelini ödüyoruz.
Sonuçta sınırımızdaki 700 km’de PYD yapılandı, 100
km’sinde de DEAŞ yapılandı. PYD’nin yapılanmasının önünü biz açtık,
sınırlarımızı açarak buradan geçtiler ve orada yapılanmasına biz izin verdik.
Şimdi DEAŞ’la uğraşıyoruz ama daha büyük tehlike PYD. Şimdi sınırımızın 700
km’lik kısmını PYD kontrol ediyor. Bizde Suriye’ye girmek zorunda kaldık çünkü
sınırımızda saldırıyor, Ankara’da İstanbul’da saldırılar gerçekleştiriyor. Onun
için girmek zorunda kaldık.
Irak bir bataklık ve 30 yıldır böyle. Bir 30 yılda Suriye
ile uğraşacağız. 30 yıl insan ömrü için belki uzun olabilir ama ülke tarihleri
açısından 30 yıl büyük bir süre değil. Zaten o bölgede 100 yıldır sorun var. 1.
Dünya savaşından beri Irak’ta Suriye’de sorun var. Lozan görüşmelerinde bile
geçici sınırlar oluşturuldu ve ‘bu iş burada bitmedi’ diyorlar. Bunun
bitmediğini ABD’nin daha önceki dışişleri bakanı Condoleezza Rice sınırların
değişeceğini söylemişti ve bugün sınırlar değişiyor. Biz yıllardır Irak’ın
toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu söylemiştik, Irak şimdi 3’e bölünmüş
durumda.
Peki, sizce Suriye
kaça bölünür?
Suriye, etnik yapısı daha değişik bir ülke. Alt tarafı
Şii bir yapı oluştu ama Kuzey’de çok ciddi kargaşa devam edecek. Burada başka
bir olay da Rusya 500 yıllık hedefine oluşarak sıcak denizlere yani Akdeniz’e
indi. Şuan Suriye tamamen Rusya’nın kontrolünde, üstler kurdu, uçak gemisi
orada, deniz altılar orada ve buradan da çıkmaz bir daha.
İran-Rusya ve Türkiye
üçlüsü Suriye’ye bir sistem getiremez mi?
Daha dün Suriye’deki rejimi devirmekten yanaydık, birkaç
gün önce İran ve Rusya ile bir araya gelerek rejimden yana olduk ve Suriye’nin
bütünlüğünü savunur hale geldik. Suriye’nin bütünlüğünü savunmak doğru, ‘yabancıların
burada ne işi var’ diyoruz fakat Rusya’yı sorgulayamıyoruz. Şuan Rusya’dan izin
almadan Suriye’de hiçbir şey yapılmıyor.
Büyükelçi suikastı
sizce neden yapıldı?
Rusya’nın Ankara büyükelçisini öldürmek Türkiye ile
Rusya’nın arasına açmak amacındaydı. Bilindiği üzere öldüren kişinin de
Fetullahçı Terör Örgütü üyesi olduğu ortaya çıktı. Onu yönlendiren veya onun
arkasındaki güç büyük ihtimalle ABD veya Batıdır. Çünkü Türkiye ile Rusya’nın
arasını bozmaya yönelik bir provokasyondu. Bilindiği üzere uçak düşürülmesinde
de karşı karşıya gelmiştik orada da bir manipülasyon vardı. Elçi öldürülmesinde
de Rusya ve Türkiye sağduyulu davrandı. Rusya Cumhurbaşkanı Putin, bunun
arkasında başka bir güçler olduğunu, bu ilişkiyi bozmaya yönelik bir hareket
olduğunu gösterdi. Bu olayın ertesinde Rusya’da bir toplantı vardı, toplantıyı
da ertelemeyerek bu işin arkasındaki güçlerin oyununa gelmeyeceklerini gösteren
bir çıkış yaptılar.
Eylemci Polisin
sağ yakalamaması tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?
Orada yapılan açıklama makul geliyor. Zanlı
öldürülmesiydi, konuşturulsaydı deniliyor ama eylemci polis yaralının başından
ayrılmadığı için yaralı elçiye sağlık müdahalesi yapılamıyor. Önce ayağından
vurulan eylemci polis Elçinin başından ayrılmadığı için teslim olmadığı için
mecburen öldürülmesi gerektiği açıklandı. Bize makul geliyor, tabiki canlı
yakalanıp konuşturulsaydı daha iyi olabilirdi. Fakat birileri o eylemciyi biri
kurup göndermiş. Çünkü Eylemcinin oraya tek başına gitmesi bu eylemi yapması
tek başına değil bence.
Sizce bu süreç
nasıl huzura erer?
Şuan ülkemizin sıkıntıları çok fazla, ekonomik anlamda da
ciddi sıkıntılar var, dar boğazdayız ve herkes bastırıyor. Çoklu bir ekonomik
saldırıya da maruzuz. Bu noktaya gelmeseydik çok iyiydi ama bu safhadan sonra çok
daha duyarlı bilinçli bir şekilde bir birbirimize daha çok kenetlenmeliyiz. 15
Temmuz’da genel başkanımızın verdiği destek çok önemliydi, terör konusunda
hükümete her zaman destek verdiğimiz biliniyor. Bu bir ‘milli birlik’
deniliyor, çok güzel bizde MHP olarak 6 yıldır bunu söylüyoruz. Bu birliği
istiyorsanız, devam ettirmeniz gereken ya da ayakta tutması gereken Ak Partinin
kendisidir. Ak Parti her zaman kendisine destek istiyor tamam biz verelim de Ak
Partinin de yapması gereken bazı adımlar var. Mesela Milli Birlik hükümeti
kurulabilir. Üç parti bir araya gelerek milli hükümeti oluşturabilir. O zaman
dünyaya çok iyi bir mesaj verir; biz artık bu oyunları durdurmak için hem
kamuoyuna hem dış güçlere birlik olduğumuzu gösterir. Bu duruşu göstermek ve bu
mesajı vermek Ak Partiye düşer. MHP buna hazır CHP’de hazır olduğunu söylüyor.
Hem Yeni Kapı ruhuna uygun hareket edelim’ deniyor ama kendisi etmiyor ki.
Milli Seferberlik ilanı ediliyor, seferberlik ilanının
gereği Milli Birlik Hükümetini kurmaktan geçer. Ya da bazı kararları danışarak
alsın. Meclis zaten olağanüstü hal durumundan dolayı çalışmıyor. Bir takım
kararnameler yazılıyor, sorulmadan, konuşulmadan ve birlikte danışılmadan
yapıldığı için eleştiriler yapılıyor. En son küçük yaştaki çocukların tacizcileriyle
evlendirme konusu teklif verdiler ve bu da meclisten geçmişti. Sonuçta tepkiler
çoğalınca geri çektiler. Bu olumlu bir gelişmeydi, bunu telefi ettik. Fakat
ekonomik, milli birlik ve terörle ilgili verilen kararlarda istişare edilseydi
daha iyi karar çıkacağı ümidindeyim. Evet çok zor günler geçiyor, karamsarlık
var ama bunu çözmek için hep birlikte hareket edeceksek bedel ödeyeceksek hep
birlikte hareket etmemiz gereklidir.
Partili
Cumhurbaşkanlığı sistemine nasıl bakıyorsunuz?
15 Temmuz sürecinden sonra genel başkanımız, yıllardır
süren bir başkanlık meselesi olduğunu, ülkenin durumundan memnun olmadığını,
bir fiili durum oluştuğunu bu fiili durumunda bize uygun olmadığını sosyal
patlamalara neden olabileceğini ve cumhurbaşkanının suç işlediğini söyledi.
Gurup toplantılarında birçok kez bu konuları gündeme getirdi fakat Ak Parti
kanadından hiçbir açıklama gelmedi. Sonrasında Genel Başkanımız ‘bu durum böyle
devam etmesin, ne istiyorsanız getirin meclise görüşülsün, oylansın, millete
gitsin. Millet ne diyorsa ona uyalım’ dedi. Genel Başkanımızın söylediği buydu;
yoksa rejim değiştirmek gibi bir çağrışım değildi. Ülkenin önünü açmaktı, bu
kadar sıkıntı bela varken başımızda ‘Başkanlık’ deniliyor. Genel Başkanımız da
‘buyurun getirin’ dedi.
Zaten mevcut Cumhurbaşkanı şuan değişiklikten sonra
gelecek Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden daha yetkili. Siz memlekette
Başbakan değiştiriyorsunuz daha nasıl bir yetki isteyebilirsiniz. Koalisyon
döneminde Genel Müdürlük yaptım, müsteşarlık yaptım. Koalisyon döneminde eliniz
kolunuz bağlanıyordu; para Anap’ın elinde Başbakanlık DSP’nin elindeydi. Para
istiyorsunuz vermiyorlar, kadro istiyorsunuz vermiyorlar. Bir mevzuat
hazırlamanız bile yıllarınızı alır. Ya da bir şey yapacağınız zaman koalisyon
ortağınız ne der? Üniversite ne der? Asker ne der? Hukuk ne der? Diyerek
çırpınıyorsunuz. Şimdi koalisyondan şikâyet ediyorlar uyumsuzluğu şikâyet
ediyorlar ama uyumsuzluğu hiç görmediler ki. Tek başına yönetiyor zaten,
çağırıyor köşke her bakan gidiyor.
Yeni anayasa ile ilgili de hiçbir çalışmalarının olmadığı
da ortaya çıktı. MHP’nin hassasiyetlerine önem veriyoruz’ dediler. 10 yıldır
süren bir de süreç var. 10 yıldır ilk 4 madde değişiyordu, federatif sistemden
söz edildi, ‘Türk’ kelimesi çıkartılmaya çalışılıyordu. MHP’nin girişimleriyle bunlar
gündemden düştü. Şimdi Türk anayasası oldu. Anayasa’nın ilk 4 maddesini
koruduk, eyalet sisteminin olmamasını koruduk. Şimdi tek değişen şey Türkiye
Cumhuriyetinin başı Cumhurbaşkanı olacak. Zaten Anayasaya göre de yönetimin
başı cumhurbaşkanıdır.
Yeni Anayasa’ya
MHP referandumda destek verecek mi?
Genel Başkanımızın son kararı neyse teşkilatta tabiki ona
uyacaktır. Şuan görüşmeler devam ediyor ve ne olacağı tam belli değil. Ak
Partinin içerisinden de bazı maddelere karşı çıkan oldu. Anayasa metninin son
şekline göre genel başkanımız kararını verecektir. Bu tasarı MHP’nin değil Ak
Partinin tasarısıdır. Biz sadece görüş bildirdik, metne ne kadarı girer
bilemiyorum. Genel Başkanımız son şeklinden sonra Mecliste ne karar verirsek,
sahada da aynı kararı veririz’ dedi.
Türkiye’nin ciddi bir yönetim sorunu var, yasalardan
kaynaklı bir sorun değil sadece kişisel. Tıp Fakültesinde sağlık yönetimi
dersleri anlatıyorum. Yönetimde iyi kanun, kötü kanun yoktur. İyi yönetici,
kötü yönetici vardır. Mevcut Anayasanın üçte ikisi değişmiş, sorun çözülmüş mü?
Çözülmemiş. Onun için şuanki olan tüm sorunlarınızın hiç birisi anayasadan
kaynaklanan bir sorun değildir. Yönetimden kaynaklanan bir sorundur. Anayasayı
değiştirdiğiniz zaman da sorunlarınız çözülmeyecektir.
MHP’de mevcut
yönetime muhalif olan kesim ne yapacak?
Muhalefetlerin girişimi dış oluşumun bir etkisiydi ve
şuan sular duruldu. O rüzgar seçimden sonra değil, seçimden önce başlamıştı. 7
Haziran seçimlerden sonra direk Genel Başkanımızı hedef alan bir takım
oluşumlar vardı. Seçim kampanyasını da onun üzerine kurulmuştu. Kendini MHP
olarak görünler o dönem MHP’ye herkesten daha çok vurmuştu. Bu bir oyun ve algı
operasyonuydu. Bütün seçim MHP’nin üzerine kurgulanmıştı, MHP’yi baraj altına
çekecek bir oyundu. Sonuçta en çok milletvekili sayısını da biz kaybettik.
Seçimlerden sonra da durmadılar, sürekli karıştılar, Genel Başkanımızı
değiştirmeye yönelik bir darbe yapmaya kalktılar. Hatta Meral Akşener’in 15
Temmuz’da başbakan olacağım diye söylemi de vardı.
Muhalefet genel başkanlarını destekleyen arkadaşlarımız
olabilir, bundan sonra partimize gelebilirler. Fakat direk Genel Başkanımıza
düşmanca hareket içerisinde bulunanların ihraç edilmesiyle ilgili süreç
gerçekleşti. Bunlarda çok az sayıdaydı. Diğer arkadaşlarımız gelirse
partilerinde devam edebilirler.
Şuan Sefer Aycan
ne yapıyor?
Şuan Gazi Üniversitesinde öğretim üyeliği görevimi sürdürüyorum. Derslere giriyorum bir taraftan da siyaseti takip ediyorum. Ara ara memleketime gelerek ziyaretler yapıyoruz, bir araya geliyoruz.
YORUMLAR