Operasyon Sindoor: Yeni Bir Doktrin mi?
Hindistan Hava Kuvvetleri, 5 Mayıs sabahı Pakistan'ın Azad Keşmir ve Pencap bölgelerindeki dokuz farklı hedefi lazer güdümlü bombalarla vurdu. Hindistan Savunma Bakanlığı, bu hedeflerin “terörist eğitim kampları, mühimmat depoları ve haberleşme altyapısı” olduğunu açıkladı. Operasyon, 2019’daki Balakot saldırısından bu yana en büyük sınır ötesi hava operasyonu olarak kayıtlara geçti.
Analistlere göre bu saldırılar, Hindistan’ın son dönemde benimsediği “önleyici savunma” stratejisinin açık bir uygulaması. Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin “saldırgan savunma” anlayışı, ülkenin Pakistan merkezli terör gruplarına karşı pasif kalma döneminin sona erdiği mesajını veriyor.
Pakistan’dan Karşı Hamle ve Tehditler
Pakistan Ordusu sözcüsü Tümgeneral Ahmed Sheraz, “Hindistan sivil hedefleri vurmuştur. Bu, uluslararası hukukun ihlalidir ve mutlak bir misilleme doğuracaktır,” diyerek kamuoyuna seslendi. İslamabad, Hindistan’a ait beş savaş uçağını düşürdüklerini ve 26 sivilin hayatını kaybettiğini duyurdu. Ayrıca Hindistan büyükelçisinin 24 saat içinde ülkeyi terk etmesi istendi ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler fiilen askıya alındı.
Aynı gün Pakistan Başbakanı Bilawal Bhutto Zardari, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Eğer su akışı kesilir, egemenliğimiz tehdit edilirse; elimizdeki tüm imkânlarla karşılık veririz. Buna stratejik kapasitemiz de dahildir.”
Stratejik kapasite söylemi, Pakistan’ın nükleer silah gücüne dolaylı bir referans olarak yorumlandı.
Su Savaşları Başladı mı?
Hindistan, saldırıların ardından çok daha sessiz ama etkili bir adım attı: 1960’ta Pakistan’la imzalanan Indus Suları Antlaşması askıya alındı. Bu adım, Pakistan’ın Pencap ve Sindh bölgelerinde kullanılan Chenab ve Jhelum nehirlerinde su akışının %90 oranında kesilmesine neden oldu. Tarım ekonomisine bağımlı Pakistan için bu durum adeta ekonomik bir boğulma tehdidi anlamına geliyor.
Pakistan Su ve Enerji Bakanı Dr. Farzana Naqvi, “Bu adım bir savaş ilanıdır. 200 milyon Pakistanlının geçim kaynağı olan su, artık düşman bir devletin kontrolünde,” diyerek Birleşmiş Milletler’e acil müdahale çağrısında bulundu.
Nükleer Gölge Altında Bir Tatbikat
Bu gelişmelerin ortasında, Hindistan 6 Mayıs’ta ülke genelinde “Operasyon Abhyaas” adıyla sivil savunma tatbikatları başlattı. 244 şehirde eş zamanlı yapılan tatbikatlarda nükleer saldırı senaryoları, sığınaklara tahliye ve acil iletişim sistemleri test edildi. Bu tatbikat, Hindistan’ın olası bir nükleer saldırıya karşı hazırlık seviyesini artırma çabasının işareti olarak değerlendiriliyor.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ise yaptığı açıklamada, Hindistan-Pakistan sınırında uydu gözlem trafiğini artırdıklarını ve acil durum senaryolarını değerlendirmeye aldıklarını açıkladı. Çin ve Rusya da taraflara “makul ölçülerde itidal” çağrısında bulundu.
Savaş Eşiğinde Bir Bölge
Uluslararası Kriz Grubu analistlerine göre, şu anki kriz, 1999’daki Kargil Savaşı’ndan bu yana yaşanan en yüksek riskli çatışma. Ancak bu kez fark, her iki ülkenin de nükleer doktrinlerinde ciddi değişiklikler yapmış olması. Hindistan, “ilk vurmama” politikasını resmen terk etmiş değil, ama resmi olmayan kaynaklar Modi yönetiminin bu politikayı “koşullu” hale getirdiğini aktarıyor. Pakistan ise nükleer eşiği düşük tutan “taktik nükleer silah” geliştirmeleriyle dikkat çekiyor.
Bölgede ve Dünyada Etkiler
Afganistan: Taliban yönetimi, Pakistan’a destek açıklaması yaptı ve Hindistan’ı “saldırganlıkla suçladı.”
İran: Keşmir’de Şii sivillerin öldürüldüğünü iddia ederek İran büyükelçisini Hindistan’dan çekti.
Türkiye: Dışişleri Bakanlığı, iki tarafa da “gerilimi düşürme” çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeş Pakistan halkının yanındayız,” dedi.
ABD ve Avrupa Birliği: Diplomatik temaslar artırıldı. BM Güvenlik Konseyi olağanüstü toplandı. ABD, her iki tarafın da nükleer faaliyetlerini yakından izlediğini bildirdi.
YORUMLAR