ABD'li
pop yıldızı Lady Gaga, 19 yaşında tecavüze uğradığı günden itibaren Travma
Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) yaşadığını açıkladı. “Bir akıl hastalığından muzdaribim.
Bende TSSB var, daha önce bunu kimseye söylememiştim” diyen Lady Gaga, bu olayı
7 sene boyunca kimseyle paylaşmadığı için kendini suçladığını söyledi.
Olağan dışı olaya verilen tepki olarak
ortaya çıkıyor
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç.Dr. Semra Baripoğlu, Lady
Gaga’nın gündeme getirdiği Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun (TSSB)
yaşanan bir travma sonrasında ortaya çıktığını, belirti ve tepkilerin kişiden
kişiye değişiklikler gösterdiğini kaydetti. Yrd.Doç.Dr. Baripoğlu, şu
değerlendirmelerde bulundu:
“TSSB, adından da anlaşılabileceği gibi yaşanan bir
travmanın ardından ortaya çıkan, duygusal, düşünsel ve davranışsal birtakım
sorunları işaret eder. Travma nedir? Günlük yaşamımızda karşılaştığımız olağan
sorunların, stres etmenlerinin dışında olağandışı ve kişinin duygusal
dünyasını, ruhsal dünyasını tehdit eden, örseleyen yaşantılardır. Doğal
afetler, deprem, sel, yangın veya insan eliyle yaşatılan travmalar. Bunlar
nedir? İşkence, fiziksel şiddet, cinsel şiddet gibi olaylardır. TSSB da bu
olağan dışı olaya verilen reaksiyon olarak ortaya çıkıyor.”
İlk anlarda
konuşmaz, sonraki dönemde depresifleşir
İlk dakikalardan itibaren yaşanan şokun, kişide bir duygusal
kütleşmeye yol açtığını ifade eden Baripoğlu, kişinin yaşadığı süreci de şöyle
anlattı:
“İlk anlarda kişi saatlerce konuşmayabilir, iletişim
kurmayabilir. Daha sonra iletişim kurduğu dönemde de depresif olduğunu
gözlemleyebiliriz. En küçük uyarandan aşırı olarak irkilme tepkisi
gösterebilir. Örneğin kapı çalındığında ya da telefon sesi duyduğunda yerinden
sıçrar. Uykuları bozulur, uyuyamaz, yaşanan olayla ilgili olarak çok yoğun kâbuslar
görür.
Mutlaka
tedavi edilmeli
Gün içinde de olayın görüntüleri kişiden kişiye değişen bir
sıklıkla gözünün önüne gelebilir. Sesler zihninde canlanabilir. Bunlara
flashback diyoruz. Bunları kişi günlerce haftalar aylarca yaşayabilir. Belirtilerin
şiddetine göre hayattan kopabilir. Sosyal hayattan, iş hayatından giderek
uzaklaşır, içine çekilir. Tedavi edilmediği takdirde üzerine ağır bir depresyon
eklendiği takdirde bu süreç intihara kadar gidebilir”
Çocukluk
dönemindeki travmalar daha çok yaralıyor
TSSB’nin en çok çocuklarda ağır etkileri olduğunu belirten Yrd.Doç.Dr.
Baripoğlu, çocukluk dönemindeki travmaların mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine
dikkat çekti. Baripoğlu, “İnsan maalesef çocukluktan başlayarak travmalara
maruz kalıyor. Küçük çocuklar da aynı şekilde hem doğal afetlerden hem
kendilerine uygulanan cinsel taciz şiddetten olumsuz etkilenirler. Burada
travmaya verilen tepki yaşanan travmanın türü, ağırlığı ve yaşayan bireyin yaşı
gelişim dönemi psikolojik gelişim dönemine göre değişen şiddetlerde ortaya
çıkar. Çocuklar daha ağır yaşar ve etkili bir müdahale görmedikleri ve bir
psikolojik destek almadıkları takdirde ağır kişilik bozukluğu
geliştirebilirler. Yetişkin yaşamda bu duygu durum bozukluğunun üzerine depresyon
eklenebilir. Hatta madde kullanımı eklenebilir. Insan eliyle yaşatılan
travmalar, doğal afetlerden çok daha fazla bireyleri etkiler. Bunları fiziksel
şiddet, cinsel şiddet, işkence ve savaş olarak sıralayabiliriz” diye konuştu.
Çevre
desteği çok önemli
Travma yaşayan kişiye çevresindeki kişilerin desteğinin
önemli olduğunu vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Baripoğlu, psikolojik desteğin önemini
vurgulayarak “Çevresindeki kişiler travma yaşayan kişiye olayın öncesinde
gösterdikleri yakınlığa göre aynı şekilde devam etmeliler. Samimi ve içten bir
destek verilmeli, kişi özellikle olayın yaşandığı ilk günlerde yalnız
bırakılmamalı. Travmaya uğrayan kişi güvenli bir ortamda olduğundan emin
olmalı. Tabi adli mercilere başvurulması çok önemli. İnsan eliyle yaşatılmış bir
travma ise mutlaka hukuki yollara başvurmalı. Bu adalet duygusunu geliştirmesi
ve kişinin hayata bağlanması ve içinde bulunduğu topluma yeniden inanması
açısından çok önemli. Hem bedensel hem ruhsal sağlığı için destek alınmalı. Bu
kişinin ilk anlardan başlayarak psikolojik destek alması sağlanmalı. Bazı
travmalar vardır, örneğin doğal afetler, kaza, yangın gibi kişi kendi kendine
atlatabilir, mutlaka her travma yaşayana psikiyatrik tedavi hele de ilaç
tedavisi başlanacak diye bir kural yok. Ancak sürecin takip edilmesi önemli.
Yakınlarının da kişiyi takip etmesi önemli, süreç takip edilmeli” diye konuştu.
Bu önerilere
kulak verin!
Yrd.Doç.Dr. Semra Baripoğlu, travma yaşayan kişiiere de
önemli tavsiyelerde bulundu. Baripoğlu, şunları söyledi:
“Yalnız kalmamalı, genel sağlığına dikkat etmeli, iyi
beslenmeli, iyi uyumalı, iyi dinlenmeli. Beyne zararlı maddelere asla yönelmemeli.
Uyumak için alkole yönelmemeli. Böyle bir ihtiyaç varsa doktorla görüşmrli. Sosyal
hayatın içinde olmalı, arkadaşlarıyla daha önce nasıl ilişkiler yürütüyorsa
aynı düzende devam etmeli. İşi varsa işine devam etmeli, spor yapmalı ve
sosyalleşmeli. Gerekli durumda da psikiyatrik destek almaktan kaçınmamalı.”
Tedavi
edilebilen bir hastalıktır
TSSB’nin büyük oranda tedavi edilebilir bir hastalık
olduğunu belirten Yrd.Doç.Dr. Semra Baripoğlu, hastalığın tedavisiyle ilgili
olarak da şu bilgileri verdi:
“Hekim öncelikle değerlendirme yapar ve bunun sonuçlarına
göre tedavi planı çizer. Kişinin yaşı, cinsiyeti, sosyo kültürel düzeyi, yaşanan
travma, travmanın türü, şiddeti, doğal mı insan eliyle mi olduğu faktörler
değerlendirilir. Kişinin travma öncesi işlevselliği incelenir. Tüm bunlar
değerlendirildikten sonra ilaç tedavisi başlanır, diğer biyolojik tedaviler
planlanır yanı sıra ilaç tedavisi olmasa da mutlaka psikoterapiye başlanır.
Kişinin intihar riski varsa geçmişte intihar girişimi varsa yaşadığı belirtiler
çok ağır şiddetteyse kişi hastaneye yatırılır ve burada ilaçtan daha güçlü olan
tedavi seçenekleri değerlendirilir. Manyetik uyarım tedavisi Tmu ve ekt gibi”
Şiddet
uygulayan kişiyle aynı ortamda bulunulmamalı
Şiddete uğrayan kişinin kendisine şiddet uygulayan kişiyle aynı çatı altında yaşamaması gerektiğini vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Semra Baripoğlu, “Kişi şiddet uygulayan kişiyle aynı çatı altında yaşamamalıdır. Çocuksa korunmaya alınmalıdır, bu kişiden uzaklaştırılmalıdır. Yetişkin birey ise hukuki yollara başvurmalıdır. Aksi halde aynı durum tekrarlanacaktır, şiddet uygulayan kişiyle aynı çatı altında yaşanmamalı zira bu durumda şiddet kronikleşen bir duruma döner” diye konuştu.
YORUMLAR