Ünlü sanatçı Coşkun Sabah: "Medya Çok Büyük Günah...

Ünlü sanatçı Coşkun Sabah: "Medya Çok Büyük Günah İşliyor"

Ünlü sanatçı Coşkun Sabah, gerçek sanatçılara değer vermedikleri için medyaya ağır eleştirilerde bulundu. Sanatçıların medya tarafından yok sayıldığının ve gençlerin sanat algılarının özellikle değiştirildiğinin altını çizen Sabah, “Medya yıllardır çok büyük günah işliyor” dedi.

22 Haziran 2025 - 02:01 - Güncelleme: 23 Haziran 2025 - 00:15

Röportaj: Narin DEMİRCİ

On yaşında aldı udu kucağına. Ancak ona ud çalmasını ne bir hocası öğretti ne de babası. Kendi kendine çalmayı öğrendiği bu enstrüman onu bir virtüöz yaptı ve Coşkun Sabah, hocası olmadan ud virtüözü oldu. Bu özelliğiyle de 7’den 77’ye herkese örnek oldu. Başarının azim ve aşkta gizli olduğunu ispatladı herkese. Mesleğe başladığında kendi tarzına benzeyen bir tarz olmadığını söyleyen sanatçı “Ferdi Özbeğen'in piyanoyla yaptığı işi ben ud ile yaparım dedim. Herkes garipsedi ve güldü. Ama ben 'yapacağım' dedim ve bir tarz oldu. Biz bir çığırın başlangıcıyız” diyor.

“Ud bana babamdan miras”

Coşkun Sabah için ud diğer enstrümanlardan çok farklı. Uda “Aşk” gözüyle bakıyor ve bu aşkın aileden geldiğini söylüyor ünlü sanatçı. Bu serüveninin henüz on iki yaşındayken Diyarbakır’dan başlayıp İstanbul’da devam ettiğini ifade eden sanatçı “Babam amatör ud çalardı. 40'lı 50'li yıllarda 'çalgıcı' derlerdi. Diyarbakır'da başlayan ve İstanbul'da devam eden bir serüven bu. On iki yaşındayken ailecek İstanbul'a göç ettik. Ud bana babadan, aileden gelen bir miras” diye konuşuyor.

“Hocam olmadan virtüöz oldum”

Babasının amatör ud çaldığını söylediğinde, ud virtüözlüğüne giden yolda babasının kendisine hocalık yapıp yapmadığını merak ediyoruz ünlü sanatçının. Ama o, “Ud bana Tanrı'nın verdiği bir kabiliyet” diyerek başarısının sırrını şöyle açıklıyor, “Bir enstrümanı en üst seviyede çalanlara virtüöz denir. Annemden bu kabiliyetle doğduğum için Tanrı'ma şükrediyorum. Ve aldığım bütün iltifatları yüce Tanrı'ya atfediyorum. Çünkü ud O'nun bana bahşettiği bir kabiliyettir. Benim üzerine koyduğum bir şey yoktur. Çünkü on yaşında udu kucağıma aldığımda çaldım. Benim hocam da yok. Babam da hiç öğretmedi. Hocalık yapmadı bana. Takdir-i ilahî. Hocam olmadan virtüöz oldum.”

“Bir çığırın başlangıcıyız”

Kendi tarzını kendisi oluşturan sanatçı, “Mesleğe başladığımda böyle bir tarz yoktu” diyor. Ud hikâyesini anlatırken, “Ferdi Özbeğen'in piyanoyla yaptığı işi ben ud ile yaparım dedim” diyerek bir buluş gerçekleştirdiğini söyleyen Sabah, bu fikri ortaya ilk attığında herkesin garipsediğini ve güldüğünü dile getiriyor. “Herkes garipsedi ve güldü. Ama ben 'yapacağım' dedim ve bir tarz oldu” diyen sanatçı, “Biz yaptıktan sonra arkamızdan o kadar çok udcu çıktı ki. Sinan Özen, Metin Şentürk, Ayhan Aşan... Ama biz bir çığırın başlangıcıyız” ifadelerini kullanıyor.  

Sahnelerin Mandrakesi Coşkun Sabah

Çok enteresan bir tanımlama yaparak kendisini, “Sahnelerin Mandrakesi” olarak niteliyor Coşkun Sabah. Bu nitelemenin sebebini soruyoruz kendisine. Neydi bu sahne sihirbazlığının tılsımı? Tebessüm ederek bu sorumuzu şöyle yanıtlıyor ünlü sanatçı, “Otuz yedi senedir sahnelerde iki kişiyiz. Ahmet Selçuk İlkan'ın orkestrasıyla da sahne aldık. Sihirbazlığımız iki kişinin bir orkestra gibi çalışmasıdır. Normalde biz sadece ud ve klavyeyle de bir orkestranın çıkardığı müziği çıkarabiliyoruz. Sihirbazlık oradan kaynaklanıyor. Bir de gecenin akışını Tanrı vergisiyle iyi biliyoruz. Çünkü 'One man' yani tek adamlık şovda geceyi bize veriyorlar. O gecenin bütün her şeyi bize ait. Yeri gelir Türk Halk Müziği yaparız, yeri gelir Türk Sanat Müziği. Bazen cazz, bazen de pop. Kendi şarkılarımız da var. Komple bir şey bu. Sihirbazlık oradan kaynaklanıyor. Biz sahnede her şeyi yapıyoruz.”

“Şiire müzik ruhu üflüyoruz”

Şarkıların, müzik ve şiirin bütünlüğünden oluştuğunun özellikle altını çizen Coşkun Sabah, usta şair Ahmet Selçuk İlkan'ın da 'Hatıram Olsun', 'Tahta Masa' ve 'Anılar' gibi şiirlerini bestelediğini kaydediyor. “Bu kabiliyet paylaşımıdır” diyen sanatçı, “Şarkılar birliktelikle doğuyor. Ahmet Selçuk İlkan yazar ben de müziğini yaparım. Biz şiiri müzikliyoruz. Şiire müzik ruhu üflüyoruz” diyor. 

 Coşkun Sabah’ın hayatındaki tek ısmarlama şarkı

Bir şair ve müzisyende zaman ve mekân kavramının olmadığına da işaret ediyor sanatçı. “Şiirde ve müzikte ‘yarın güzel bir şiir yazayım, şarkı yapayım’ diye bir şey yok. Ismarlama olunca duygu veremiyorsun” diyen Sabah, hayatında ilk ve son kez ısmarlama şarkı yaptığını da söylemeden geçmiyor. Ünlü film yapımcısı Türker İnanoğlu’nun isteği üzerine yaptığı ısmarlama şarkının ‘İşte Bu Bizim Hikâyemiz’ şarkısı olduğunu açıklayan sanatçı şaşırtıyor bizi. “Ismarlama olunca duygu olmaz diyorsunuz ama bu parça dillere destan oldu. Peki bu nasıl oldu?” diye sorduğumuzda ise tebessüm ederek, “Demek ki iyi bir zamanımıza denk gelmiş” şeklinde yanıt veriyor. “Hayatımın tek ısmarlama şarkısı” dediği ‘İşte Bu Bizim Hikâyemiz’i yaptığına hiç pişman olmadığını da sözlerine ekleyen Sabah, “Ondan başka da yapmadım. Ama yaptığıma pişman olmadım. Şarkı çok tuttu. Ismarlama olmasına rağmen çok güzel bir şarkı oldu” diye konuşuyor.

“Medya çok büyük günah işliyor”

Sanatçıların medya tarafından yok sayıldığını da söylemeden geçmeyen Sabah, ekranlarda her şeyin gençlere yönelik olduğunu ve sanat algılarının değiştirildiğinin altını çiziyor. “Ekranlarda her şey tamamen gençlere yönelik oldu. 13-15-18 yaşındaki bir gencin dimağı, beyin gücü, kültür seviyesi sanatsal bir eseri yorumlayacak kapasitede olamaz. Onlar kolayına kaçarlar. Türkiye'de genç nüfus fazla olduğu için medya tamamen gençlerin üstünde yoğunlaştı” diyen sanatçı, “Medya yıllardır çok büyük günah işliyor” cümlesiyle gazetecilere de bu noktada mesajlar veriyor. 

“Müzik adamları öldürülüyor”

Şarkıcılar ile sanatçıları keskin çizgiyle ayırmak gerektiğini de vurgulayan Sabah, gençlerin sanat frekansında olmadığını söyleyerek şu ifadeleri kullanıyor, “Gençlere hitap eden şarkıcılar gençlerin müzik dünyasına göre şarkı yapıyor ki tutsun. Sonuçta sanat yapmıyorlar. Sanatı biz yapıyoruz. Bu bir frekans meselesi. Gençler de bizim sanat frekansımızda değiller. Türk genci, Türk müzik ustasının frekansında değil. Türk gencinin frekansı bizim frekansımızı tutmuyor. Sanat frekansını algılayamıyor. Sanat frekansını Türkiye'de 40-45 yaş üstü algılıyor. Ama medya o kitlenin müziğini yayınlamıyor. Neredeyse vatandaş yerine koymuyor. Her şey gençler için. Biliyoruz ve anlıyoruz gençler bizim yarınlarımız ama bu yapılırken de müzik adamları öldürülüyor.”

“Devletin bizi koruma altına alması lazım”

Türkiye’de gerçek müzik insanının bir elin beş parmağını geçmediğini kaydeden Coşkun Sabah, Kayahan’ın hayatının son on beş yılında müzik diye çırpındığını söylüyor. Kayahan’ın “Ben sadece albüm yaptığım zaman gazeteci beni arıyor. Albüm yapmasam ne arayan var ne soran” dediğini belirten Sabah, medyaya ve devlete serzenişte bulunarak, “Böyle olmamalı. Sanata ve müzik adamlarına sahip çıkılmalı. Müzik adamı Türkiye'de beş parmağı geçmez. Medyanın bizi baş tacı yapması lazım. Biz müzik inşaatçısıyız. Müzik müteahhidiyiz. Bize değer verilmiyor. Bizi medyanın hatta ve hatta devletin koruma altına alması lazım. Şu anda Türkiye'de müzikte kaos ortamı var. Bir kaostur gidiyor. Sanattan uzak bir ortam yaşıyoruz. Gücümüz yettiğince buna karşı koymaya çalışıyoruz. Bir yerde kahramanlık yapıyoruz. Bizim işimizi gören bir müzik adamı şu anda yok. Batı bölümünde Kayahan vardı. Hiç unutmuyorum hep anarım. Çok büyük besteci. O şarkıları yapan genç bir Kayahan var mı şimdi? Yok. Selami Şahin 'Sen Mevsimler Gibisin' şarkısını on yedi yaşında bestelemiş. Ben 'Baharı Bekleyen Kumrular Gibi' şarkısını yirmi üç yaşında besteledim. Müziği yaşatmak istiyorsak önce bu değerlere sahip çıkmalıyız” diyor.  

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Kahramanmaraş’ta otomobil takla attı: 2 yaralı
Kahramanmaraş’ta otomobil takla attı: 2 yaralı
Büyükşehir, Elbistan’da Yolları Bir Bir Yeniliyor
Büyükşehir, Elbistan’da Yolları Bir Bir Yeniliyor