Baydur’a göre, 1980’lerden sonra yükselen globalizasyonun yerini
“glocalizasyon” alacak. Küreselleşme yerine yerelleşmeyle birlikte ise bizi, 1.
Dünya Savaşı ile 2. Dünya Savaşı arasındaki 20 yıllık dönemdeki kaotik dünya
bekliyor.
Amerikan seçim sonuçlarını
değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
Bölüm Başkanı Mithat Baydur, Trump’la birlikte dünyanın yeni bir döneme
gireceğini söylüyor. Dünyada küreselleşme yerine yerelleşmeye doğru bir gidişatın
görüldüğünü kaydeden Baydur, son ABD seçimlerini, İngiltere’nin AB’den
ayrılmasıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları
söylüyor:
Dünyada yerelleşmeye yönelik trend görülüyor!
“Trump’ın NAFTA’yı dağıtacağını,
NATO’ya eskisi kadar sıcak bakmadığını söylemesini bir kenara koyarsak, ABD
özelinde sadece bir tahlil yapmamız ABD’yi tek bir vaka olarak ele alıp analiz
etmeye kalkışmamız büyük bir resmi eksik bırakabilir. İngiltere’nin AB’den
çıkmasını da eş zamanlı ele almamız lazım. İngiltere AB’den çıkıyor, Trump’lı
ABD NAFTA’yı dağıtmak istiyor, Trump’lı ABD Trans Atlantik Ticaret Anlaşması’na
karşı, Trumplı ABD NATO’ya eskisi kadar sıcak bakmıyor. Kısaca 1980’lerden
sonra globalizasyon yerine glocalizasyon dönemine girilecek. Dünyada küreselleşme
yerine yerelleşmeye doğru bir trend görülüyor. Bu trend çok önemli. Çünkü
bölgesel entegrasyonların, bölgesel ya da küresel bir takım ticari anlaşmaların
eskisi kadar geçerli olmadığı, herkesin biraz daha kendi kabuğuna çekildiği,
izole edildiği bir dünya resmi ortaya çıkacak. Hatta bu izolasyon, bizatihi
ABD’nin içerisinde bile olabilir. Yerelleşme, kopma eğilimleri, California,
Teksas gibi eyaletler bir süre sonra ortaya çıkıp, kendi bağımsızlıklarını isteyebilirler.
ABD’yi tehdit edecek bir trend gözüküyor. Şimdi bu trend böyle cereyan ederse
şöyle bir vahim durum var: 1. Dünya Savaşı ile 2. Dünya Savaşı arasındaki 20
yıllık dönemin içerisine giriyoruz. Bu da hegomonik gücün belli olmadığı,
farklı aktör ve dinamiklerin ortaya çıktığı kaotik bir dünyadır. Bu kaotik;
dengesini kaybetmiş düzensizliklerin içindeki bu dünya çok güzel bir resim
değil. Buna da hazırlıklı olmalıyız.”
Türkiye, Suriye politikasını yeniden gözden geçirmeli
İki
dönem üst üste devam eden Obama dönemi politikasının devlet dışı aktörlerle de
işbirliğine dayalı bir stratejiyi
uygun gördüğünü belirten Baydur, Trump’la beraber Türkiye’nin Suriye
politikasını da yeniden gözden geçirmesi gerektiğini dile getirerek, şunları
söylüyor:
“ABD, Obama Doktirini çerçevesinde Suriye’de
PYD, YPG, PKK gibi birtakım örgüt ve gruplarıyla işbirliği yapmakta herhangi
bir beis görmedi. Ancak Trump, Esad’ın kalmasından yana. Bu çerçevede
Türkiye’nin de yeniden Esad’lı bir Suriye ve Esad’lı bir bölge üzerine mevcut
plan ve stratejilerini yeniden gözden geçirmesi lazım. Trump, daha önce
‘Irak’ta bizim işimiz ne Amerika’yı bir dünya jandarmalığından ya da dünya
polisliğinden çekeceğim. NATO da dahil herkesin güvenliğini sağlamaktan sorumlu
muyum? NATO’nun bütün bütçesinin yüzde 73’ünü ben ödüyorum. Bu kadar masrafın
altından kalkmak yerine eğer herkes onların güvenliğini benim sağlamamı
istiyorsa, ABD’yi hami olarak görüyorsa, bunu bir bedel ya da para olarak
ödemek zorunda’ demişti. Dolayısıyla Irak’taki harekâtı uygunsuz ve lüzumsuz
gördüğünü söylemişti. Ancak yardımcısı Mike Pence, ‘ABD Irak’ta kalmalı ve
Ortadoğu’da aynen Dick Chaney gibi eski Neocon takımı gibi gerekirse de daha
proaktif yöntemler izlemeli’ diyerek, daha sert açıklamalar yapıyor. İkisinin
birbiriyle çelişen ifade ve yaklaşımları var. Bu konuda nasıl bir yaklaşım
sergileneceğini bekleyip görmek lazım. Görevi devralmaları için 3 aylık bir
süre var. Bu süre içinde hem piyasaların Trump’ın politikalarına özellikle
küreselleşmeden vazgeçici biraz daha izolasyonist bir politika izleyeceği yönelik
kaygılarının azalacağına ve ateşinin biraz düşeceğine hem de Trump’ın bazı
söylediklerini yeniden gözden geçireceğine inanıyorum.”
Trump’lı, Putin’li, Erdoğan’lı dönem mi
başlıyor?
ABD’nin
Trump döneminde Rusya ile olan ilişkilerinin de çok iyi olacağını, Rusya ile
koordinasyon içerisinde bölgede birlikte hareket edeceklerini belirten Baydur,
bu çerçevede Türkiye’nin bölgedeki konumuyla ilgili de şu öngörüde bulunuyor:
“Türkiye’nin
de Rusya ile son zamanlardaki ilişkilerinin biraz daha geliştirildiğini,
ilerleme kabiliyeti gösterdiğini düşünürsek Trump’lı Amerika, Putin’li Rusya ve
Erdoğan’lı Türkiye’nin bu bölgede esas yürütücü temel aktörler olarak uyumlu
bir biçimde çalışacaklarını ve bölgeyle ilgili birtakım stratejileri ortak bir
strateji çerçevesinde hayata geçireceklerini düşünüyorum.”
Yabancı düşmanlığı da hortlayacak
Prof. Dr. Mithat Baydur, Trump ile
birlikte ABD’de sadece islamofobi değil, xenophobia(yabancı düşmanlığının) da
hortlayacağını söylüyor. Baydur, bu konuda şöyle konuşuyor:
“Sadece Müslümanlar değil, Hristiyan
olan Meksikalı’ya, Hristiyan olan İspanikler’e (bazı Latin Amerika halklarına
ABD’de verilen ad) düşman, göçe karşı bir anlayış ortaya çıkıyor. Bu da ABD’nin
birlikte yaşama modelini sarsılıyor. ABD
Rüyası denilen farklı dinden, ırktan, renkten insanların bir arada yaşadığı ve
örnek gösterilen modelin İslamofobi ve yabancı düşmanlığı ile beraber çökeceği
yönündeki kanaatler yaygın”
Gülen, 3-5 ay içinde ABD’den gidecek
Trump’ın başkanlık görevine 3 ay
sonra başlayacağını hatırlatan Baydur, Fetullah Gülen ile ilgili ABD’nin bundan
sonra alacağı tutumu ise şu sözlerle açıklıyor:
“Bu gelişmeden sonra Gülen de yavaş
yavaş bavulunu toplayacaktır ve ABD’den gönderilecektir. Yeni adresi Güney
Afrika mı, Kanada mı, Avusturalya mı olur bilmiyorum. ABD’nin partner ararken
“bunun yumuşağı var biraz serti var” ayrımı yapmadan bütün İslami örgütlere
karşı bir tutum sergileyeceğini düşünüyorum. FETÖ terör örgütü başının 3 ya da
5 ay içerisinde ABD’den ayrılacağını düşünüyorum.”
YORUMLAR