Kıvılcımı onlar başlattı, kurşunu Sütçü İmam attı

Kıvılcımı onlar başlattı, kurşunu Sütçü İmam attı

KSÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyicil: Kurtuluş savaşını ilk başlatanlar Çakmakçı Sayıt ve Gaffar Kabuloğlu Osman’dır

10 Şubat 2015 - 10:59

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Eyicil, “Maraş’ta ilk kurtuluş savaşını başlatan Çakmakçı Sayıt ve Gaffar Kabuloğlu Osman, tetiğe basan ise Sütçü İmam’dır” dedi.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Eyicil, Maraş’ın ilk kurtuluş savaşında hamamdan çıkan 3 Türk kadınına Fransız ünüforması giymiş ermeni askerlerinin yaptıklarını ve o dönemde yaşananları bilgi ve belgelere dayanarak şu şekilde ifade etti.

Prof. Dr. Ahmet Eyicil, Maraş’ta Ermenilerle biz yıllarca yaşadık. Burası onlarında vatanı ama bizim topraklarımızı işgale gelen birliklerle beraber oldular. Onlara yataklarını açtılar. Onlara özel hazırladıkları içkileri ikram ettiler diyerek o zamanki olayları gazetemize şu şekilde anlattı: “Mondros Mütarekesinde Antep, Maraş ve Çukurova bölgesi Fransız işgal bölgesi olarak taksim edilmişti. 2 Şubat 1919'da çoğunluğu Hintli askerlerden oluşan İngiliz askerleri Maraş'ı işgal etmişler ve şimdiki Ticaret Lisesinin yanındaki kışlaya yerleşmişlerdir. 29 Ekim 1919 tarihine kadar bu bölgede kalan İngiliz askerleri, Ermenilerin sürekli başvuruları ve bu yöndeki girişimleri sonucu Fransız askerleri ile yer değiştirmişlerdir.

Maraş halkının, bu yer değiştirmeye mani olmak için yaptığı başvurular ise, o sırada Osmanlı hükümetinin zayıf oluşu ve yöneticilerin ilgisizliği nedeni ile başarılı olamamıştır. 29 Ekim 1919 akşam vakti Yüzbaşı Jülie komutasındaki öncü birlikler, Ermenilerin taşkınlıkları ve tezahüratları arasında Şeyh Adil mevkisin den şehre girerler. Öncü kuvvetlerden bir gün sonra, 2000 kişilik gönüllü Fransız lejyoneri Ermeniler, Fransız ve Cezayirli askerlerden oluşan birlikler yine Ermeni tezahüratları, Ermeni kadınların muhabbetli alkışları arasında şehre girerek,  şimdiki Ticaret Lisesi civarına yerleşirler.”

 

31 EKİM 1919 CUMA GÜNÜ AKŞAMINA KADAR

Fransızlarla beraber gruplar halinde şehri dolaşan Ermeniler Türk halkına ağır hakaretler ve küfürlerle mütecaviz davranışlarda bulundular diyen Eyicil, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Akşam vakti, havanın karaması ile olayların sükûn bulması beklenirken, Bunlar 31 Ekim de bir kısmı yarı sarhoş bir kısmı da kasıtlı olarak meydana çıktı ve bunlar Türkçe konuşuyorlar fakat Fransız elbisesi giymişler. Şimdi Fransız elbisesi giyince biz Fransız askeri lejyonu diyoruz. Fransız askeri Türkçe konuşamaz. Bunu maraş tabiriyle söyleyecek olursak, ellik gavurları bunlar Fransızların himayesine girdiler ve onların öncülüğünü yaptılar. Tıpkı Van da, Erzurum da ve o taraf ta yaşayan Ermenilerin, karsa kadar rusların rehberliğini yaptığı gibi, burada da beraber yaşadığımız ermeni vatandaşlarımız işgalci Fransız askerlerinin rehberliğini yaptılar. Olay 31 Ekim Cuma günü meydana geliyor. Maraş’ın hanımlarından ihtiyacı olanlar hamama giderler. Öğleden sonra, akşamüzeri hava alaca karanlık, Uzunoluk hamamından çıkan 3 Türk kadını, Annesiyle iki kızı yanında hamamdan çıkıyor. Bu arada Fransız ünüforması giymiş ellik gavuru aynı zamanda da türkçe konuşuyor. Kadın ne bilsin Fransızca kelimeyi, Fransızca ifadeyi, bu serkıs halinin kızı, eşi Fatma, kızı ayşe ve küçük kızı hatice, bunlar hamamdan çıkıyorlar, tabi maraşın hanımları genelde ızar diyorlar, bu bölgede ızar dedikleri giysi hanımları tepeden tırnağa örtüyor. Yüzünde de tülden peçe var.  Yüzü gözükmüyor. O esnada uzunoluk’tan geçen Fransız elbisesi giymiş, Türkçe konuşan ermeni kökenli askerler, bunlara sataşmak istiyor yani burada peçeyle gezilmez burası artık Fransızlarındır. Diye hanımlara sataşıyorlar. O anda hanımların yüzünü açmak istiyorlar. Birazda kadının örtüsüyle alay etmek istiyorlar. Yoksa şehrin ortasında güpe gündüz tecavüz etmek mümkün değil. Yani birazda güçlerini hissettirmek istiyorlar. Bu arada kadınların yüzünü zorla açmaya çalıştıkları için, ah figan eden kadınlar, bağırarak yardım eden yok mu diye bağırıyorlar. İşte o anda hamamın hemen yanındaki, kel Hacının kahvesinde bulunan, halk, bu olayı görüyor. Elinde silah veya bir şey yok görüyor. Bu olayı görüyor. Bu arada özellikle kahvede bulunan iki kişi ‘çakmakçı sayıt, gaffar kabuloğlu osman’, öne çıkarak kadınları Türkçe konuşan Fransız askerlerinin tasallutundan kurtarmak istiyor. Yani yaptığınız iş doğru değil ayıp ediyorsunuz diyor. Bir taraftan da kadınları bunların elinden kurtarmak istiyor. Fransız askeri elindeki silahın dipçiğiyle birine vuruyor. Diğerine de ateş ediyor. İşte bu arada arbede var. Havada kararmak üzere akşam vakti girmek üzere, böyle alaca bir karanlık, bu arada çakmakçı sayıt yaralanıp yere düşüyor. Kabuloğlu osman, ise dipçik darbesiyle oda yere düşüyor. Daha sonrada kurşun yarasıyla çakmakçı sayıt şehit oluyor. O anda bu arbedeyi gören sütçü imam, bu arada şunu da buradan belirtmeden geçemeyeceğim.”  

 

ADI İMAM MESLEĞİ SÜT SATMAK

Eyicil, sözlerine şöyle devam etti: “Sütçü imam deyince insanlar, sütçü imamın, mesleğini imam zannediyor halbuki kendisinin adı imam mesleği imam değil. Bunu yanlış anlatıyorlar. sadece orda bir çınarlı camisi var. O camiye gider namazını kılar. İmam olmadığı vakitlerde ise orda imamlık yapar. Bazan da ezan okur. Ama mesleği imamlık değil. Bu gayet normal bazen camilerde imam olmayınca camiye gelen cemaatten birisi imam olur ve namazı kıldırır. Bir Türk delikanlısı adı imam kendisi de sütçülük yaptığı için sütçü imam diye çağrıldığından adı sütçü imam kalıyor. Her hangi bir yerden dayanağı yok, bir memuriyeti yok. Hemen ora dan seslenerek Türkçe konuşan Fransız askerlerine yeter bire densizler, sizin ettiğiniz yeter diyerek işte yanında bulunan yada dükkanında bulunan karadağ tabancasını alıp, Türkçe konuşan Fransız askerlerine özellikle üstüne bastırarak açıkça konuşuyorum bu iki lejyonlara ateş ediyor. Birini silahın dipçiğiyle vuruyor. Diğerini yaralıyor. Böylece onlarda kaçıyor. Maraş'ta düşmana sıkılan bu ilk kurşun ile Türk milletinin işgalcilere ve Ermenilere, yaptıklarının yanlarına kalmayacağı gösterildi. Olay yerine Fransız askerleri geldi. Bu esnada Sütçü İmam, Nalbant Bekir'den aldığı bir atla Bertiz'in Ağabeyli köyünde bulunan Beyazıt oğlu Muharrem Bey'in yanına gitti. Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı. Ancak olayın intikamını almak isteyen Ermeniler sağa sola ateş ederek Zülfikar Çavuş oğlu Hüseyin'i şehit ettiler. Bu arada; Türkleri öldürüp kadınlarını alacaklarını, camilerine çan takacaklarını söylemeye başladılar. Bu olayda aldığı yaradan ile daha sonra Çakmakçı Said Şehit oldu. Yaralanan Ermeni ise öldü. Ölen Ermeni için 1 Kasım 1919 tarihinde kalabalık bir cenaze töreni düzenlendi. Fransızlar da misilleme hareketlerine girişerek Sütçü İmam'ın dayısının oğlu Tiyeklioğlu Kadir'in ellerini ve ayaklarını arkasından bağlayıp burun ve kulaklarını kestikten sonra boğazlayarak şehit ettiler.”

 

İLK KURŞUNU SIKMAKTA BİR KAHRAMANLIKTIR

Eyicil, konuşmasını şöyle tamamladı: “Ermeniler yaptıklarını daha da artırmaya yönelik biz intikamımızı alırız. Böyle yapmaya da devam ederiz diyorlar. Tabi bu arada savaşın başlamasını bu harekatın başlamasını tamamen sütçü imama bağlamak veya odaklamak ta doğru değildir. Devecili de de başka yerlerde de müdahaleler var. Yani bu ermeni lejyonlarına karşıda alınan tedbirler var. Mesela devecili daha bu olay olmadan önce karşı çıkınca onlardan bir ikisini yok edip dereye atıyorlar. Yani biz eski köye yeni adet getirmek istemiyoruz. İnsanların bildiklerini bilgilerle belgelerle teyit edip, bilim dünyasına yine bugünün insanlarına, kazandırmak istiyoruz. Bundan dolayı, bunları söylüyoruz. Biraz önce söylediğim gibi çakmakçı sayıt, gaffar kabuloğlu osman, gibi insanların ismi öne çıkmıyor. Aslında bu iki isim olayın önündeler ön cephedeler. Ama insan olarak bizler neticeye bakarız. İlk tetiğe kim basmış buna bakarız. Dolayısıyla o dönemde sütçü imamın tetiğe basması da bir kahramanlıktır. Çünkü böyle bir durumda o zaman da cezası ölüm.  Cebinde bir bıçak, silah bulunsa veya böyle bir şeye teşebbüs de bulunsa cezası ölümdü. Sütçü imam çünkü örfü idare yayınladığı andre, İngiliz kumandanı  işte örfü idarede evinde, dükkanında veya yanında silah bıçak bulunursa bunlar ağır şekilde cezalandırılacaktır diye, dolayısıyla sütçü imam bu tetiğe basarken de, ağır bir şekilde cezalandırılacağını da biliyor. Bunu bile bile onlarda tanımadığı veya bilmediği Türk hanımının da başını açmaya çalışıyorlar, hakaret ediyorlar bunun cevabını o şekilde verdiği için, bizim şanlı Maraş tarihine, o dönemde daha Osmanlı var. Osmanlı tarihinde şanlı bir yerini almıştır. Bunu küçümsemenin bunu farklı bir şekilde ifade etmenin, mantığını anlamak mümkün değil” şeklinde konuştu. (YADİGAR JİRA)

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x