Kahramanmaraşlı iki girişimci, 2009 yılında Avrupa yayın
balığının üretimini yapmak için kolları sıvadı. Çevresindekiler, defalarca
bunun bir hayal olduğunu söylese de onlar hiç vazgeçmedi. Bir yığın zorluklarla
karşılaştılar; ama yaklaşık iki yıl önce istedikleri verimi aldıklarında,
Menzelet Barajına bir tesis kurdular. Bir dip balığı olan Avrupa yayın
balığını, kültür balıkçılığı şeklinde baraj ortamında ağ kafeslerde
yetiştirmeyi başaran ikili, daha tesisin kurulum aşamasında dünya balıkçılık
sektörünün dikkatini çekti. Yayın balığını ilk defa mil kokusu olmadan
yetiştirmeyi başaran ikili, şimdi 2017 yılının Ocak ayında ilk mahsulleri olan
yaklaşık 150 ton balığın ihracatını gerçekleştirmek için hazırlanıyorlar.
Kahramanmaraşlı girişimciler Mehmet Fazıl Ülgen ve Hamit
Kocabaş, tarafından Menzelet Barajı üzerinde kurulan Yayın Balığı Çiftliği, bir
hayal ile başladı. Sektör içi ve sektör dışı herkes bunun imkânsız olduğunu
söyledilerse de onlar hiç yılmadı.
Başkalarına göre imkânsız olan bu hayali gerçekleştiren
girişimciler; Türkiye’yi, dünya balıkçılık sektöründe çok ciddi bir söz sahibi
yapacak olan yayın balığı çiftliğinin kuruluş hikâyesini Kahramanmaraş’ta Bugün
Gazetemize anlattı. Çiftliğin ortaklarından Mehmet Fazıl Ülgen, “Ben 28 senedir
bu mesleğin içerisindeyim. Veteriner hekimim. Son 5-6 yıldan bu yana da yayın
balığı yetiştiriciliği ile uğraşıyoruz. Sonuçlarımızı aldık, üretim yapıyoruz.
Çok şükür yayın balığı üreticiliğini yeni bir iş dalı haline dönüştürebildik.
Türkiye’de ilk yapılan bir çiftlik. Ortağımla birlikte bu işe baş koyduk ve
devam ediyoruz. Bir takım sıkıntılar yaşamamıza rağmen iyi sonuçlar çıkacağına
inanıyoruz. Yayın balığı tesadüfen gözüme takıldı bir araştırma yaptık. Yaklaşık
1,5 yıl filan ön fizibilite çalışması yaptık. Sonra denemelere başladık. Yaklaşık
3-4 sene süren denemelerimizin sonunda da ticari üretim kısmına geçebildik.
Çiftliğimizi yapmaya karar verdik. Çiftlik yaptık, kuluçkahane kurduk. Şimdi
yeni çiftlikler kuracağız. Seneye çiftliğimizi daha da büyütmeyi düşünüyoruz”
dedi.
TÜRKİYE’YE YENİ BİR
KAZANÇ YOLU!
Yayın balığı sevdasının, 2009 yılında başladığını ifade eden
Ülgen, yayın balığı üretimini yeni bir sektör haline dönüştürmeyi hedeflediklerini
belirterek şöyle konuştu: “Çünkü Türkiye’de bol miktarda ılık su var. Bu balık,
ılık suda yetişen bir balık! Türkiye’ye yeni bir kazanç yolu, yeni bir ihracat
yolu açmak istiyoruz. Şu anda 2017 Ocak ayında 150 ton civarında bir ihracat
yapacağız. Bundan sonra da bunu tüm Türkiye’ye yayacağız. Yayınbalığının, pazar
boyu 1,5 ile 3 kilogram arasında. Biz ihracatımızı 3 kilogramdan yapacağız.
Hatta onun da üzerine çıkmayı planlıyoruz. Çünkü Avrupa’nın istediği, 3
kilogram civarı! Yayın balığı için özellikle Avrupa’dan çok fazla talep var. Almanya’dan
tutun İngiltere, Fransa’ya kadar yaklaşık 15 ülkeye ihracat yapacağız. Çünkü bizim
özel bir üretim şeklimiz var. Burada ilaçsız ve mil kokusu olmadan üretim
yapıyoruz. Yayın balığında mil kokusu çok önemli! Çünkü mil kokusu, yayın
balığında lezzeti düşürüyor. Biz balıklarımızı, ilaçsız bir şekilde ağ kafeslerde
yetiştiriyoruz. Ağ kafesinde yetiştirme, dünyada bir tane, başka yok. O yüzden
çok tutulan bir ürün.”
15 ÜLKEYE İHRACAT
PLANLANIYOR!
Yayın Balığı Çiftliğinin diğer ortağı Hamit Kocabaş ise
üretimini yaptıkları yayın balığına çok ciddi bir talep olduğunu dile getirerek
en az 15 ülkeye ihracat yapmayı planladıklarını söyledi. Kocabaş, çiftliğin
kuruluş aşamasıyla ilgili şunları söyledi: “Ortağımla beraber Avrupa Yayın
Balığını, doğal ortamdan alıp kültür balıkçılığı şeklinde nasıl üretimini
yaparız, diye bir çalışma başlattık. Bunu yaklaşık 1-2 yıl kadar laboratuvar
ortamlarında denedikten sonra kırsal kalkınmanın ilanı ile beraber modern bir
tesis haline dönüştürmeyi düşündük. Bunun için kırsal kalkınmanın yüzde 50 hibe
desteği ile de Menzelet Barajı üzerinde 30 ton balık, 1 milyon da yavru
kapasiteli bu tesisi kurma çalışmalarına başladık. Tesisin kurulum aşaması
yaklaşık 14 ay önce bitti. Şu anda yavru balıklarımızı aldıktan sonra da
yeterli büyüklüğe ulaştığında 2017’nin başı itibariyle balıklarımızı ihraç
etmeye başlayacağız. Üretimini yaptığımız yayın balıklarımızı, yaklaşık 15
ülkeye ihraç etmeyi düşünüyoruz. İlk etapta 2017 başında yaklaşık bir 150
tonluk bir satış planlıyoruz.”
BÜYÜK ZORLUKLAR
YAŞANDI
Yayın balığı çiftliğini kururken çok büyük zorluklar
yaşadıklarını kaydeden Yayın Balığı Çiftliği Ortağı Hamit Kocabaş, şu ifadelere
yer verdi: “Bu zorluklardan bir tanesi örnek alabileceğimiz bir tesis yoktu. Bu
tesisin, bu şekilde ticari amaçla bir üretimi, Türkiye'de ve dünyada yok.
Dolayısıyla bu işin doğru düzgün bir literatürü de yok. Bizim karşılaştığımız
bir diğer zorluk ise bu tesis için sigorta yaptıramıyoruz. Mesela Türkiye'de
Tarım Bakanlığı'nın, devletimizin desteklediği bir TARSİM Sigorta var. Bu tesis
suyun üzerinde olduğu için TARSİM, sigorta yapmıyor. Sigortanın bize dediği şey
şu: Bu tesis suyun üstünde ve şartlara uymuyor! Bizim de cevabımız şu oldu: Bu yayın
balığı çiftliğinin veya başka bir balık çiftliğinin karada olma imkânı yok. İllaki
bu suyun üzerinde üretilecek. Bu havuzlar burada olacak. Her zaman ilk defa yapılan
bir şeyin zorlukları daha fazladır. Biz de bu zorlukları şu gün olmuş hala tam
anlamıyla aşabilmiş değiliz. Yani her zaman için bir yerde tıkanıp kalıyoruz.
Bunun için de mücadele ediyoruz. Ama bu sigorta sorununun aynı zamanda tüm
balıkçıların sorunu olduğunu söyleyebilirim.”
TİCARİ ANLAMDA İLK VE
TEK TESİS
Kahramanmaraş’ta kurdukları yayın balığı çiftliğinin, dünyada,
ticari anlamda kurulmuş ilk ve tek tesis olduğunu aktaran Kocabaş, şu
açıklamalarda bulundu: “Şu anda üstünde bulunduğunuz tesis, dünyada ticari
anlamda kurulmuş ilk ve tek testis. Yani Avrupa yayın balığının bu şekilde
üretimi yok. Biz burada dişi ile erkek balıktan yavru almakla beraber başlayıp
bunu kuluçkahanemizde belli bir büyüklüğe getirmeye çalışıyoruz. Burada Cenabı
Allah bu işi yapabilmeyi Mehmet Bey ile bize nasip etti. İlla ki üniversitemiz,
bakanlığımızın elemanları, ticari amaçla çalışan kuruluşlar bunun üzerine
araştırma yapmıştır; ama Rabbim bize nasip etti. Bunun hazzı da çok farklı! Bizi
mutlu eden en büyük şey hiç kimsenin başaramadığı bir şeyi başarmak. Yani
herkesin yapmış olduğu bir iş olsa biz bundan bu kadar haz alamazdık. Tamam. Bu
tesisin kuruluşunda, Kırsal Kalkınma kanalıyla devletimizin bize yapmış olduğu
bir hibe desteği var. Ama bu hibe desteğinin yanında bizim de maddi ve manevi
çok büyük özverilerimiz var. Her şeyden önce bu bilinmeyen bir şey. Daha önce
başarılamayan bir şey. Bunun ticari amaçla hiçbir yerde üretimi yok. Yani böyle
bir belirsizliğin içerisine bedenen, fikren ve madden para aktarmak, enerji
sarf etmek öyle kolay bir şey değil. Şu anda internette Avrupa yayın balığı ile
ilgili bir araştırma yapsanız karşınıza çıkacak ilk şey bizim tesisimiz olacak.”
YAYIN BALIĞINDA MARAŞ
MARKA OLACAK
Kahramanmaraş’ta kurdukları tesisle birlikte Kahramanmaraş’ın
marka ürünlerine yayın balığının da ekleneceğini belirten Kocabaş, bunun en çok
şehrin tanıtımına katkısı olacağını ifade ederek şunları kaydetti: “Şimdi şunu
söyleyebilirim: Kahramanmaraş’ımızın dondurması meşhur, biberi meşhur,
tarhanası meşhur; ama artık bir de yayın balığı meşhur olacak. Yayın balığı
denildiğinde; ilk Kahramanmaraş akla gelecek. Yani artık dünya, Maraş yayın
balığı diye tanıyacak. Bizim burada üretip de satacağımız Avrupa yayın balığı,
Kahramanmaraş'tan gidecek. Artık Kahramanmaraş yayın balığı ile da anılacak. Bu
hem Kahramanmaraş’ımızın ekonomisine artı sağlayacak hem de Kahramanmaraş'ın
tanıtımına katkısı olacak.”
AR-GE ÇALIŞMALARI
DEVAM EDİYOR
Yayın balığını üretmek için toplamda 7 yıl verdiklerini
bildiren Çiftlik Ortağı Kocabaş, tesis kurulduktan sonra da Ar-Ge çalışmalarının
devam ettiğini kaydederek şöyle konuştu: “Bu işletmeyi bu seviyeye getirmek
için Mehmet Beyle beraber yaklaşık 7 yıl emek harcadık. Biz bu süre zarfında
yayın balığından nasıl daha fazla verim alabileceğimizi bulabilmek için çok
uğraştık. Üretim aşamasına gelene kadar yayın balığı için değişik su
ortamlarında, değişik ısı sıcaklıklarında araştırmalar yaptık. Yani bu tesis, 1,5
yıl önce buraya kurulduğunda, hazır olarak kurulmadı. Daha öncesinde yaklaşık bir
5 yıllık bir araştırma süreci var. Tesisimiz, bir buçuk yıldır faaliyette
olduğu halde biz araştırmalarımıza hala devam ediyoruz. Ar-Ge durmuyor. Ar-Ge çalışmalarımız
sürekli devam ediyor. Kendimizi yenilemek zorundayız. Mesela üretimi
hızlandırmak için Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Kurmuş olduğumuz tesisi nasıl
daha verimli bir şekilde çalıştıracağımıza yönelik Ar-Ge çalışmalarımız devam
ediyor. Yani bu tesisin bu hale gelmesi çok kolay bir olay değil. Bazı işletmeler
vardır. Bunun için tesisi kurarsın, işletmeyi faaliyete geçirirsin ve üretime
geçersin. Ama bizde durum çok farklı!”
BİLGİ BİRİKİMİ
PAHALIYA MAL OLDU
Yayın balığının kültür balıkçılığı şeklinde üretiminin
olmadığı için bilgi sahibi olacakları kaynakların sınırlı olduğunu ve üretim
aşamasına geçene kadar çok büyük emekler harcadıklarını dile getiren Kocabaş,
açıklamamsını şu ifadelerle sürdürdü: “Bizim yaptığımız bu işte daha önceden
yapılmış araştırmalar istenilen sonucu vermiyordu. Bunun için yeni çalışmalar
yapmak gerekiyordu. Yani bu iş biraz da deneme yanılma yoluyla oluyor. Bir
dokuma tesisi kuracağın zaman bunun Maraş'ta ve Türkiye'de birçok örneği var.
Ama bizim yapacağımız işin bir başka örneği yok. Bizim yaptığımız bu işte her şey
için para gerekli; ama para ne kadar gerekli olursa olsun herhangi bir tecrübe
ve bilgi birikimi olmadan, bu araştırmalar olmadan hemen üretime geçmek imkânsız.
Mesela bu tesisin kurulum maliyetini karşılayacak Kahramanmaraş'ta çok fazla
firma var. Bu tesis kurulur; ama nasıl üretim yapılır? Bizi zorlayan işin bu
tarafıydı. Yani burada çok büyük emek gerekiyor. Bilgi birikimi olmadan hiçbir
şey olmuyor. Çok şükür bunu da başardık. Bizim yaptığımız bu tesiste bir yığın
ilkler var. Mesela bu bina suyun üzerinde yüzen çelik bir bina! Bu boyutlarda
şu anda suyun üzerinde yüzen bir tane daha platform yok. Yani suyun üzerinde
ben 600 metrekare çelik bina yapmışım ve bu çelik bina suyun üstünde yüzüyor.
Bunun projelendirmesi bile apayrı bir şey.” Yayın balığı çiftliği için elektrik
üretimini güneş enerjisiyle sağladıklarını aktaran Kocabaş, güneş enerjisi
yoluyla elektrik üretiminden ciddi anlamda tasarruf sağladıklarını ifade ederek
şöyle devam etti: “Bizim için tesiste elektrik üretimi de ayrı bir sıkıntıydı.
Biz, tesisi ilk kurduğumuzda; jeneratörler vasıtasıyla elektrik sağlıyorduk. Bu
da bizim için çok büyük bir yakıt gideriydi. Sonra, Tarım Bakanlığı'nın güneş
enerjisinden elektrik üretimi ile ilgili bir destek programı olduğunu duyduk.
Araştırdık ve bu destekten faydalanmaya karar verdik. Tesisimizin çatısına
güneş enerjisi panelleri monte ettirdik. Şu anda bu tesisteki güneş enerjisi
sistemiyle gündüz ürettiğimiz enerjiyi depoluyoruz. Hava karardıktan sonra onu
kullanıyoruz. Ama ilk başlarda tesisteki bir lamba için dahi jeneratör
çalıştırma gerekiyordu. Şu an havanın kapalı olduğu zamanda dahi jeneratörü 1
saat çalıştırarak enerjiye depoluyoruz. Bu da yaklaşık 15 ile 16 saat arasında
bizi idare ediyor. Şimdi bu sistem şöyle çalışıyor: Gerekli enerjiyi güneş panellerinden
alıyor. Güneş panellerinde bulamazsa hava kapalı olursa; depolama sisteminden
buluyor. Depolama sisteminden de bulamazsa; otomatikman jeneratör devreye
giriyor.”
NE KADAR ÜRETİM O
KADAR İHRACAT
Dünyada kültür balıkçılığı şeklinde yayın balığı üreten tek
tesis oldukları için ciddi bir talebin olduğunu ve ne kadar üretim
yapabilirlerse o kadar ihracat yapabileceklerini belirten Girişimci Hamit
Kocabaş, yayın balığının pazar ağı için şu açıklamalarda bulundu: “Yayın
balığının ticari amaçla Türkiye'de üretimi olmadığı için herhangi bir pazarı
yok. Üretebildiğin kadar dünya piyasasına satışını yapabilirsiniz. Biz daha
üretim aşamasında iken dahi Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden talepler geldi.
Şimdi başka bir üretim tesisi olsa bir pazar ağı olur; ancak şimdi ben tek
olduğum için 500 ton da üretsem alıcısı var. Bin ton da üretsem alıcısı var. 5
bin ton da üretsem alıcısı var. Yani yayın balığının her türlü alıcısı var. Bu Avrupa
yayın balığı, bir dip balığı. Daha çok milli ortamın içerisinde büyüdükleri
için bunu dışarı çıkardığınızda balıkta mil kokusu olur. Avrupa bunun için yayın
balığı istemiyor; ama şimdi bizim tesisimizde ürettiğimiz bu balıkta mil kokusu
yok. Tamamen doğal. Biz bir taraftan araştırmalarımızı yaparken bir taraftan da
üretimini yaptığımız yayın balığı için pazar ağını oluşturduk. İnşallah Allah
nasip ederse 2017 yılının ocak ayı itibariyle tesisimizin mahsulü olan ilk
balıkları dünya pazarına sunmaya hazırlanıyoruz.”
ÖNCELİK YURTDIŞINA
İHRACAT
Yayın balığı üretimini ilk etapta yurtdışı ihracatına
yönelik yaptıklarını vurgulayan Kocabaş, ihracat ve ileride hedefledikleri
projeler için şu ifadeleri paylaştı: “Yurtiçinden de çok büyük talep var. Ama
biz o pazarla birlikte yurtdışı bacağını daha fazla değerlendirmek istiyoruz.
Çünkü ihracat bizim ve bizim ülkemiz için gerekli bir şey. Buradan yapacağımız
ihracatla birlikte ülkemize az da olsa bir döviz girdisi yapmak, her şeyden
önce ülkemiz ve memleketimizi dünyaya tanıtmak bizim için apayrı mutluluk
verici bir şey. Şimdi insanlar, bir alabalığın tadını biliyor. Bir çipuranın
tadını biliyor, bir levrek balığının tadını biliyor; ama yayın balığının tadını
bilmiyor. Öncelikle bu balığı yemek lazım. Tadına bakmak lazım. Bizim
tesisimize gelen misafirlerimizden aldığımız sonuç şu: harika bir balık,
diyorlar. Bu balığı tadan; piyasaya ne zaman süreceğimizi soruyor. Tabi biz ilk
etapta ihracata çalışacağız. Ama ilerleyen safhalarda tesisimizin kapasitesi
daha da arttığında yurtiçi piyasasına da gireceğiz. Zamanla tesisimizin
kapasitesini de artıracağız. Üretim kapasitemizi de arttıracağız. Allah nasip
ederse bir parçalama ve paketleme tesisi kuracağız. Parçalama ve paketleme
testinden sonra yem üretme gibi tesisler için hazırlık yapacağız. Bunlar zaman
alacak işler. Biz, kavak ağacı gibi büyümek istemiyoruz. Biz, zeytin ağacı gibi
büyümek istiyoruz, uzun süreli olsun istiyoruz. Ben bu tesisin çok iyi yerlere
geleceğini ve Kahramanmaraş için çok büyük bir ihracat noktası olacağını
düşünüyorum. Allah'ın izniyle büyük ihracatlar yapacağımızı düşünüyorum.” (HABER: KENAN ONARAN)
YORUMLAR