Gerek mirasçılık gerekse satılması yoluyla parçalanan tarım
arazilerinin çoğu mahkeme sürecinde. Bu arazilerin çoğunda tarımsal üretim var
ama çiftçiler, devlet teşviklerinden ve desteklerinden yararlanamıyor. Zaten
para kazanamayan çiftçiler, devlet desteklerinden de mahrum kalınca farklı
arayışlar içine giriyor. Dulkadiroğlu Ziraat Odası Başkanı Mehmet Çetinkaya ile
Kahramanmaraş tarımının uzun soluklu problemleri ve 2016 yılı hasat değerlendirmesi
üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Kuraklık, aşırı sıcaklar, taban suyu
sevinde yaşanan düşüş, maliyetleri artan çiftçiler, makas farkı, parçalı
araziler, zorunlu ürün değişikliği, azalan tarım arazileri, topraktaki verim
kaybı, tarım arazilerinin betonlaşması, tarımsal ürünlerin tanıtım ve marka
sorunu, ertelenen ve iptal edilen festivaller… Meğer tarımda ne çok sorun
varmış. Keyifle okumanı dileğiyle, Ziraat Odası Başkanı Mehmet Çetinkaya’nın
gözlemleriyle Maraş tarımı!
2016 yılında Maraş
tarımına yönelik genel bir değerlendirme yapacak olursak neler söylersiniz?
2016 yılında hemen senenin başında kuraklık hâkim oldu.
Yağışların zamansız oluşu, istediğimiz zamanda çiftçilerin arazide buğday
ekimini tamamladıklarında yağışın olmaması akabinde yine yağışların gelmemesi,
Kahramanmaraş’ta ciddi bir sıkıntı yaşamamıza neden oldu. Hemen bunun akabinde
2016 yılının ortasında 6 ve 7’inci aylar için bakacak olursak Kahramanmaraş’ta,
aslında tüm Türkiye’de kendini gösteren ve etkisi altına alan bir sıcak hava
dalgası vardı. Bu sıcak havalardan dolayı birçok üründe güneş yanıkları meydana
geldi. Ve erken dölleme döneminde ürünlerin strese girmesine neden oldu. Bu
nedenle yüzde 30, yüzde 40’lara varan ürün kaybı yaşandı. Bu durum,
Kahramanmaraş’ta yetişen tüm ürün yelpazesinde de etkili oldu. Yani 2016 yılı
içinde Kahramanmaraş’ta etkili olan kuraklık ve sıcak hava dalgası nedeniyle
yüzde 40’lara varan ürün kaybı yaşandı.
2016 yılından önce
tarım ürünlerinde büyük kayıplar yaşadığımız yıllar oldu mu?
2014 yılı oldu. 2014 yılında Kahramanmaraş ve
bölgelerimizde; kuraklıktan ve akabinde Nisan ayında yaşadığımız don
olaylarından kaynaklı sıkıntılar yaşadık. Nisan ayında don olayının yaşanması
Kahramanmaraş için alışılmış bir durum değildi. O sene birçok üründe yüzde
90’lara varan ürün kaybı yaşamıştık. Ama 2014’teki yaşanan ve ardından 3 yıl
boyunca etkili olan kuraklığın, 2016 tarımında ürün verimliliğini etkilediğini
söyleyebiliriz.
2016 yılı için
değerlendirecek olursak; kuraklığın dışında Maraş tarımını olumsuz etkileyen en
büyük sıkıntı ne oldu?
Kuraklık ve doğal afetlerin dışında aslında uzun yıllardır
Maraş tarımını olumsuz etkileyen etkenlerden bir tanesi de arazilerin çok
parçalı olması, çok bölünmüş olması! Bunun yanı sıra da arazilerimizin birçok
tapu problemi var. Hazineyle, Milli Emlak ile olan mahkemeler var. Bu da
çiftçilerimizin en önemli, en büyük problemlerinden bir tanesi!
Yani bu araziler, şu
an tarımsal olarak değerlendirilmiyor mu? Atıl mı bekliyor?
Bu araziler, atıl beklemiyor; ama devam eden bir hukuk
süreci var. Çiftçilerimiz, hukuk sürecinin sonuçlanmasını bekliyor. Hukuk
süreci de biliyorsunuz; yeni evraklar, yeni delillerin toplanması, mahkemenin
değişmesi gibi nedenlerle uzun sürüyor. Sonra yaşanan bir darbe girişimi vardı.
Burada da hâkim ve savcıların görevden alınması, davalara bakan hâkimlerin
değişmesi gibi nedenlerle uzun süredir çiftçilerimiz mahkemelerin
sonuçlanmasını bekliyor. Şimdi pilot bölge olarak Kahramanmaraş’ta Narlı
Bölgesi’nde uygulanan arazi toplulaştırma çalışması var. Bu pilot bölge
uygulamasından çıkılıp bir an önce Kahramanmaraş genelinde arazi toplulaştırma
çalışmalarının devam etmesi lazım. Bu arazilerimizde çiftçilerimiz, tarımla
uğraşıyor. Arazilerini ekip biçiyorlar. Ama devlet desteklerinden ve teşviklerinden
yararlanamıyorlar.
2016 yılında
Kahramanmaraş’ta en çok hangi ürün tercih edildi? Çiftçilerimiz, hangi ürünlere
yöneldi?
Suyu az isteyen ürünler tercih edildi. 2014, 2015 ve 2016
yılına baktığımız zaman en büyük problemlerden bir tanesi kuraklığa dayalı
olarak susuzluktu. Kuraklık etkili olunca da çiftçilerimiz, daha çok suyu az
isteyen ürünlere yönelmeye başladı. Nohut, mercimek, pamuk, buğday gibi ürünler
tercih edildi. 2016 yılında suyu çok sevdiği için mısır ekimi de azaldı,
diyebiliriz.
Kuraklık, Maraş
tarımını ne ölçüde etkiledi? Tarımsal ürün yelpazesinde kuraklıktan kaynaklı ne
gibi değişiklikler meydana geldi?
Kuraklığın ciddi manada olumsuz etkilerinin görüldüğü
yerlerden bir tanesi de Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu Bölgesi! Pazarcık ve
Narlı tarafına yakın olan Kartalkaya Sulama Havzası’ndan su temin eden
çiftçilerimiz, kuraklıktan daha çok etkilendi. Kuraklıktan dolayı ürün
yelpazesinde değişiklik olmaya başladı. Yani o bölgede çiftçilerimiz, son
derece verimli arazilerde mısır üretimi yaparken; mısırı terk edip bakliyat
ürünlerine yöneldi. Kahramanmaraş’ın tarımsal ürün yelpazesinde de değişikliğe
neden oldu, diyebiliriz.
Taban suyu
seviyesinde yaşanan değişiklikler sulama imkânı zayıf olan bölgeleri nasıl
etkiledi?
Taban suyunun az oluşu veya yüksek oluşu aldığımız
yağışlarla doğru orantılı. Yağışlarımızın az olması sebebiyle Kahramanmaraş
genelinde birçok bölgede, yani su sorunu olmayan Onikişubat Bölgesinde dahi
taban suyu seviyesi düştü. Kahramanmaraş genelinde, taban suyu noktasında sıkıntı
olmayan yer yoktu. Sulama birliklerinde su olmadığından; çiftçilere ikinci
üründe veya suyu çok seven mısır gibi ürünlere su verilemediği için
çiftçilerimiz kendi imkânlarıyla sondaj kuyularıyla su bulma yoluna gitti.
Geçtiğimiz yıllarda 50 metreden, 100 metreden su bulunurken; taban suyu
seviyesinde düşüş nedeniyle 150 metrelere kadar kuyu vurulmaya başlandı. Tabi
150 metre derinlikte vurulan kuyularında kullanılan pompaların çekiş gücünün
biraz daha fazla olması, elektrik sarfiyatı ve maliyetlerin artması çiftçiyi
biraz daha olumsuz etkiledi.
Çiftçilerimiz
makineli tarıma ne ölçüde yöneldi? Makineli tarım Kahramanmaraş’ta yeterince
yaygınlaştı mı?
Kahramanmaraşlı çiftçilerimiz, yeniliklere son derece açık!
Tarım fuarlarına olan ilgi her geçen gün daha da artıyor. Çiftçilerimizin,
makineli tarıma geçebilmesi için ekonomik durumlarının iyi olması lazım. Parası
olduktan sonra çiftçilerimiz, yenilikleri takip ediyor. Teknolojik ekipmanları,
alet ve edevatı satın alıyor. Büyükşehirlerde, tarımın ciddi oranda yapıldığı
Çukurova Bölgesini kıyaslayacak olursak; Kahramanmaraş’ta da ciddi oranda alet,
edevat ve ekipman edinme noktasında çiftçimiz gayretli. Bu durum,
çiftçilerimizin tamamen ekonomisiyle alakalı. Ama ekonomiyle bağdaştığı için
2014 yılından bu yana Türkiye genelinde yaşanan bir kuraklık, çiftçimizin biraz
duraklamasına neden oldu. Kuraklık, ürün kaybı, ürün değişikliği ile alakalı
çiftçimiz, ekonomik olarak biraz zayıfladı. Zayıflayınca da teknolojik
ekipmanlardan biraz yararlanamaz oldu.
Tarım ürünlerinin
hasatında 2016 yılı için her hangi bir sürpriz yaşandı mı? Hasat beklentilerin
altında mı üstünde mi gerçekleşti?
Havaların sıcak oluşu, buğdayda verimin düşük olmasına neden
oldu. Sıcak hava, mısırın döllenmesine etki ettiği için ürün veriminin düşmesine
neden oldu. Yani buğday ve mısırda biraz verim kaybı oldu diyebiliriz. Mısır
için konuşacak olursak; Kahramanmaraş genelinde dönüme 1,5 ton civarında mısır
hasat edilirken bu oran 1 tonlara kadar düştü.
Kuraklık, aşırı
sıcaklar, ürünün para etmemesi gibi nedenlerle çiftçilerin, tarımı bırakması
söz konusu oldu mu? Tarımdan başka alanlara kayma var mı?
Çiftçilerimizin yeni arayışlar içine girmesi dönem dönem
olmuştur. 2014 yılından bu yana Kahramanmaraş’ta farklı yönlere kaymalar oldu.
Genelde 2016 yılına baktığımız zaman Kahramanmaraş’ta buğday, mısır, pamuk,
biber gibi ürünlerden ziyade biraz daha seracılığa kaymaya başlandı.
Kahramanmaraş’ta şu anda tahmin ediyorum 4 bin dönüm civarında bir sera kurulu.
Aslında seracılığa, bahçe türü bitkilere bir geçiş var. Ama her ne kadar olsa
da çiftçilikte temel bir kural vardır: Toprak satılmaz. Çiftçi, tarıma kolay
kolay küsmez. Sadece çiftçilik yapacak kimse kalmazsa en son safhada aile
bireylerinden de hiç kimse yapmazsa; tarım o şekilde bırakılır. Yani bu yıl
için para kazanamadım, tarımı bırakayım, gibi bir düşünce hiçbir zaman olmaz.
Çiftçi her zaman üretir. Çiftçilerimizde, bıldır kazanırız, tabiri vardır. O
nedenle çiftçilerimiz, kolay kolay tarımı bırakmaz.
Tarımda ne tür devlet
destekleri sağlanıyor? 2016 yılında bu desteklerde artma ya da azalma oldu mu?
Destekler, yeterli mi? Teşvikler ve destekler hakkında neler söylersiniz?
2016 yılına baktığımız zaman devletimizin tarım politikaları
doğrultusunda; bazı ürünlere verilen desteklerde artış oldu. Bazı ürünlerin
desteklerinde de düşüş oldu. Mesela mısır desteğinde, 2016 yılında yüzde 50 bir
düşüş yaşandı. Bunun sebebine gelince biliyorsunuz en büyük problemimiz,
susuzluktu. Yani çiftçilerin, suyu daha az isteyen ürünlere yönlendirilebilmesi
için destek payı aşağı çekildi. Zaten kuraklıkla mücadele ederken, mısır
üretimini teşvik etmek de anlamsız olurdu. Mısırdaki devlet desteğinde bu
nedenle düşüş oldu. Yani hem suyumuz yok hem de suyu çok isteyen bir ürüne
destek vermek yanlış olur diye mısırın desteği kaldırıldı. Bunun yerine suyu
daha az isteyen ürünlerimiz vardı: Pamuk, soya gibi ürünlerin destekleri arttı.
Buğdayda gözle görülecek bir artış olmadı. Onda rutin bir artış yaşandı. Suyu
az isteyen ürünlerden bölgemizde yaygın olmasa da aspir, kanola gibi ürünlerin
desteği arttı.
Üreticilerin de
tüketicilerin de en çok şikâyet ettiği konu; makas farkıydı. Üretici ile
tüketici arasındaki makas farkı ne kadar azaldı? Alınan tedbirler yeterli oldu
mu?
Aslında bu tüm Türkiye’de geçerli olan bir sorun. Bu her
zaman için stokçuların veya tüccarların kazanç sağladığı, çiftçinin gecesini
gündüzüne katarak yaptığı mesai sonucu hak ettiği ancak para kazanamadığı bir
dönem oldu. Ama bu sadece 2016’da değil geçmiş yıllarda da çiftçinin en temel
sorunlarından biridir aslında! 2016 yılında da yine üreten çiftçi oldu, kazanan
tüccar oldu. Çok bir şey fark etmedi. Ama ne zaman ki çiftçinin ekonomik gücü
iyi olur, birlikler-kooperatifler aracılığıyla veya kendi imkânlarıyla
stokçuluğu tüccar değil de çiftçi kendi yapar, tedarikçiliğini ve
toptancılığını çiftçi kendi yaparsa o zaman aradaki makas farkını çiftçi kendi
kazanır. Çiftçi kazanırsa da ürettiği ürünü seve seve üretir, aşk ile üretir.
Makas farkı nedeniyle
üzülen üretici ile tüketiciyi direkt olarak buluşturmak mümkün mü? Bunun için
neler yapıldı? Gelecekte neler yapılabilir?
Üretici ile tüketiciyi tam anlamıyla değil de kısmen
buluşturmak mümkün! Çünkü üreten çiftçimiz, sürekli arazisinin başında olmak
zorunda. Yerel olarak bölgemizde sabit olarak köy pazarları biraz daha
artırılabilir. Çiftçimiz, ürettiği ürünün tamamını olmasa da bir kısmını kendi
imkânlarıyla direkt olarak pazarda tüketiciyle buluşturabilir. Bu şekilde
haftanın belirli günlerinde belirli noktalarda köy pazarları oluşturulabilir.
Kahramanmaraş’ta
tarım alanlarının oranları yeterli mi? Bu alanlar artıyor mu azalıyor mu?
Kahramanmaraş’ta tarım arazileri, her geçen gün azalıyor.
Aslında bu, dünyanın sorunlarından birisi! Her geçen gün tarım arazileri yok
oluyor. Neden yok oluyor? Gerek barajların yapılması gerek organize sanayilerin
yapılması gerekse tarım arazilerinin imara açılmasından dolayı tarım arazileri
yok oluyor. 2010 yılı ile 2015 yılı arasındaki verilere baktığımız zaman 50 bin
hektar tarım arazisinin yok olduğunu görüyoruz. Bu demektir ki her geçen gün
tarım arazilerimiz yok oluyor. Tabi ki biz sanayiye, organize sanayiye,
şehirleşmeye karşı değiliz ama bu uygulamalar yapılırken; tarım arazilerinin de
göz ardı edilmemesi lazım. Yani en kaliteli, en verimli tarım arazilerimizin
betonlaşmasına karşıyız. Tabi bunlar birbirine entegre olan tesisler, sanayimiz
olmazsa tarımımızın ne anlamı var? Tarımımız olmazsa sanayinin ne anlamı var.
Maraş, nadas
uygulamasına ne kadar sadık?
Kahramanmaraş’ta tarımsal arazilerimiz, ne yazık ki nadasa
bırakılmıyor. Neden bırakılmıyor? Çiftçi girdi fiyatlarının, maliyetlerinin çok
yüksek oluşu, gelirin az oluşu, az para kazanılasından dolayı tarlalarımızı
nadasa bırakma gibi bir olayımız kalmadı. Bir taraftan da Kahramanmaraş’ın
iklim bakımından elverişli olması ikinci ürün için toprağın işlenmesini
yaygınlaştırdı. Hatta bahçeciliği de sayarsak üçüncü ürün olayı da var. Çiftçi,
para kazanamayınca mecbur, zararını karşılamak amacıyla ikinci ve üçüncü ürüne
yöneliyor. Toprağın sürekli işlenmesi de toprağın verim açısından
fakirleşmesine neden oluyor. Daha iyi ürün elde etmek isteyen çiftçi bu sefer
daha fazla kimyasal daha fazla gübre kullanıyor. Bu da hem toprağa daha fazla
zarar veriyor hem de çiftçinin maliyetini artırıyor.
Maraş’ta 2016 yılı
içinde yıldızı parlayan ve hem üreticinin hem de tüketicinin yüzünü güldüren
ürün ne oldu?
2016 doğal afetlerin yaşandığı bir yıl oldu. Çiftçimiz
mısırdan çok memnun kalmadı. Geçtiğimiz yıllara oranla buğdaydaki verim fena
değildi. Zeytin için yok yılıydı, diyebiliriz. Evinde yemeye yetecek kadar bile
zeytin hasat edemeyen çiftçilerimiz oldu. Cevizde verim fena değildi. Ayvamız,
iyiydi. Bahçe türü meyvecilik ön plandaydı.
Yöreye özgü meyve ve
sebzeler üzerine yapılan festivallerin sayısı giderek düşüyor. Özellikle terör
örgütlerinin kanlı eylemlerinin sıklaşması ile festivallere neredeyse ara
verildi. Festivallerin artılarını düşünürsek; festivallerin tutacak başka
programlar yapılabilir mi?
Aslında festivallerin yerini tutacak başka tür
organizasyonlar yapılabilir. Bu tür organizasyonların, devlet tarafından da
belediyeler tarafından da desteklenmesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda Şahin
Kayası’nda, Ayva Festivali yapıldı. Bizim de oda olarak orada dereceye giren
çiftçilerimize hediyelerimiz oldu. Bu tür festivalleri biliyorsunuz internet
ortamında yayınlıyoruz. Bunlar yerel basın veya ulusal basına yansıdığında
Kahramanmaraş’ta Şahin Kayası’nda, ayva yetiştiğini gören büyük firmalara
tedarikçilik yapanlar, gelip buradan bahçelerden tırlarla ayva satın aldı. Bu
tür etkinliklerin, her zaman yapılması taraftarıyım. Hem üreticiyi onure etmek
adına hem de tüketiciyi haberdar etmek adına festivallerin, üreticiyle
tüketiciyi buluşturmak gibi bir misyonu var. Terör örgütlerinin eylemleri
sonucu verdiğimiz kayıplar nedeniyle eğlence içeren festivallere zaman zaman
ara veriliyor ya da festivaller iptal ediliyordu. Hani eğlenceden biraz daha
soyutlanmış festival tadında programlarla marka olma yolunda ilerleyen
Kahramanmaraş’a özgü ürünlerin tanıtımı için çeşitli organizasyonlar
yapılabilir. (RÖPORTAJ: KENAN ONARAN)
YORUMLAR