YARDIMDAN GERİ
DURULMAMALI!
Maddi kaynak sıkıntısından dolayı Türkiye’ye sığınan
muhacirlere yardımdan geri durulmaması gerektiğini ifade eden Başbakan
Yardımcısı Kaynak, “Para bulunur, okul yapılır, öğretmen alınır, ama kayıp
nesil geriye dönemez! Değerli misafirlerimiz; bir umut vermenizi, bir ufuk
çizmenizi, meslek edindirmenizi hem bir bakan olarak hem Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olarak hem de bir insan olarak sizlerden talep
ediyorum. Biz umutsuz, ufuksuz ve mesleksiz bir nesil arkamızda bırakırsak;
bunun zararını, bunun çıkartacağı hasarı ne Türkiye'nin atlatması, karşılaması
mümkün, ne Avrupa'nın ne de insanlığın” ifadelerine yer verdi.
Gururla bir ensar duygusuyla misafir ettiğimiz Suriyeli
mültecilere sahip çıkmamız durumunda Türkiye’de kaldıklarında da Suriye’ye
döndüklerinde de ortak yaşanmışlıkların ilişkileri olumlu etkileyeceğini
belirten Kaynak, şöyle konuştu: “Türkiye'de
kalsalar da tahayyül edin Suriye'ye dönseler de tahayyül edin. Ya da olumlu
söyleyelim. Bunları bir amaca yönelik meslek sahibi yapmışız, gelecek umudu
aşılamışız. Bir vizyon vermişiz. 10 sene sonra Türkiye'de kaldıklarını da hayal
edin Suriye'ye döndüklerini de hayal edin. Bu taraftan da bakalım. Suriye'ye
döndüklerinde bilin ki Türkiye'deki kardeşlerinin hem ticari hem siyasi hem
ekonomik sosyal her alanda paydaşları. Türkiye'de de kaldıklarında zaten Milli
Eğitimimizin amacı o değil mi?”
Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilerin içinde 900 bine
yakın öğrenim çağında öğrencinin bulunduğunu dile getiren Başbakan Yardımcısı
Veysi Kaynak, bu öğrenciler için hayat boyu eğitimin devreye alınmaması
durumunda Türkiye’yi önemli bir tehlikenin beklediğini söyledi.
Ülkemize son 5 yılda, 3 milyon insan geldiğini ifade eden
Kaynak, “3 milyon insan! Türk, Kürt, Türkmen, Sünni, Alevi, Iraklı, Filistinli
ama insan! Bu 3 milyon insanın 900 bine yakını, eğitim çağında! Bir bundan
fazlası da kadın ve tamamı yardıma muhtaç kesim! 5 binden fazla yetim var. Yani
bir kısmının annesi yok. Bir kısmının babası yok. Bir kısmının her ikisi de
yok. Ve bu insanlar, Türkiye'deki kardeşlerinin himayesinde hayatlarını devam
ettiriyor. Ancak hepimizin üzerine düşen bir sorumluluk var. Ben geçen gün bir gazeteye
hayırlı olsun ziyaretine gittiğimde, bir sohbet ortamında; biz bu kitle ile bu
önemli nüfus ile bu eğitim çağındaki ya da hayat boyu eğitimi devreye sokmazsak
bir önemli tehlike var, dedik. Onlar bunu başlık yapmışlar. Bir kayıp nesille
biz, yine karşı karşıyayız” dedi.
MİLENYUM ÇAĞI KÖTÜ
BAŞLADI
İçinde bulunduğumuz yüzyılın, geçmişte milenyum çağı olarak
nitelendirildiğini kaydeden Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, 21. Yüzyılın daha
ilk çeyreğinde Ortadoğu’nun kan gölüne döndüğünü aktardı. Kaynak, şöyle
konuştu: “2011 yılında yanı başımızda Suriye'de insanlık dışı bir diktatörün
kendi halkına, kendi çocuklarına, kendi milletine bombalar yağdırması ile
Suriye'de, tarihin en önemli coğrafyasının birinde, bir insanlık dramı yaşamaya
başladı. Evet, yanı başımızda Suriye, coğrafi olarak çok önemli bir yer. Aynı
zamanda sınırdaşız. Ama Suriye çok önemli tarihi bir merkez! Bugün Müslümanlar olarak;
âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamberin bir ticaret kervanı ile ta buralara
kadar geldiğini hepimiz hatırlarız. Anadolumuzun İslamlaşması da Suriye'den
başlayan gelişmelerle gerçekleşmiştir. Halid Bin Velid büyük İslam komutanı,
Suriye üzerinden Anadolu topraklarını İslam illa tanıştırmıştır. Anadolu
toprakları, İslam'la müşerref olmuştur. Ama Suriye, modern çağda gerçekten
büyük bir vahşeti de yaşamaktadır. Daha önce de söyledim. Hatırlarsanız dünya
21. yüzyıla Milenyum Çağı olarak girmiştir. Milenyum Çağı! Hepimizin hafızalarında
2000 yılına girilen yılbaşında; Milenyum Çağına giriyoruz diye havai fişekli
çok farklı kutlamalar olmuştur. 21. yüzyılın neredeyse ilk çeyreğini
dolduracağız. Hemen yanı başımızda Suriye'de olan hadiseler, Irak'ta olan
hadiseler, biraz daha Güneyde Yemen'de, Çad'da, Orta Afrika'da olan hadiseler,
insanlığın hangi noktalara hangi dereceye düştüğünün göstergesi oldu”
3 MİLYON İNSANA
BAKIYORUZ!
Ülkemizde bulunan 3 milyon civarında Suriyeli mültecinin
barınma, giyim, gıda ve eğitim alanındaki ihtiyaçlarını karşılayabildiğimizi
vurgulayan Kaynak, “Allah'a şükür ülkemizdeki muhacirlerin, sığınmacıların
hepsinin sağlık giderlerini karşılıyoruz. Sağlık Bakanlığımız 21 milyona yakın
poliklinik muayene yapmış. 900 bini aşkın cerrahi müdahale yapmışlar. Bu sene
zarfında Türkiye'de doğan 185 bin yavru var. Türkiye geçici barınma
merkezlerinde yaklaşık 270 bin insan yaşıyor. Onun dışında 2,5 milyon Suriyeli
göçmen var. Toplam 3 milyon insanı Allah'a hamdolsun yediriyor, içiriyor,
giydiriyor, doyuruyoruz. Yabancı muhataplarımıza hepsini söylüyorum ben! Türkiye'de
3 milyon mülteci var, 3 milyon mültecinin 270 bini geçici barınma
merkezlerimizde diğeri de dışarıda” ifadelerine yer verdi. Türkiye’nin bu güne
kadar Suriyeli mültecilere 12,5 milyar dolar para harcadığı bilgisini paylaşan
Başbakan Yardımcısı, “Verdiğimiz hizmetin karşılığı fiilen bu kadar! Neden
böyle söylüyoruz? Biz, ayda 40 milyon, lira 50 milyon lira veriyoruz.
Mültecilerin sağlığı için Sağlık Bakanlığı harcıyor, 120 milyon lira! Bizim
kamp kaynaklarımız 12,5 milyar dolarlık hizmet etmiştir. Bir yandan da 12,5
milyar dolarlık bu hizmeti de birer birer bizim vatandaşımız üretmiştir”
şeklinde konuştu.
EĞİTİME TOPLUMUN HER
KESİMİ KATILMALI!
Hayat Boyu Öğrenmenin önemine dikkat çeken Kahramanmaraş
Valisi Vahdettin Özkan, eğitimi sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın tekelinde
görmemek gerektiğini belirterek; toplumun her kesiminin eğitime dâhil edilmesi
gerektiğini söyledi. Özkan, şu açıklamalarda bulundu: “Milli Eğitimle ilgili
özellikler yurtdışından gelen Suriyeliler başta olmak üzere; öğrencilerimize
verilen hizmetin iyileştirilmesi yönünde ilimizde böyle bir faaliyetin icra
edilmesinden memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Gerçekten eğitim
hizmetlerinin iyileştirilmesi, yaygınlaştırılması yönünde; hükümetimizin, Milli
Eğitim Bakanlığımızın yaygın olarak yapmış olduğu faaliyetleri, icraatları
takip ediyoruz. Eğitimin kalitesini, eğitime katılımı ve kapasitenin
arttırılması yönünde belirlenen stratejik hedeflerin altını doldurmak ve Hayat
Boyu Eğitime sadece Milli Eğitim Bakanlığı'nın değil; bütün toplumun dâhil edilmesi
gerektiğini belirtmek istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimin kurumsal
kapasitesini artırma yönünde çok nitelikli faaliyetleri icra etmektedir. Eğitime
katılımın iyileştirilmesi yönünde faaliyetleri icra ederken; bir taraftan da
eğitimin kalitesini artırmaya çalışılıyor. Bu da ancak hayat boyu eğitimle
mümkün oluyor. Ülkemizde; eğitimin her tarafa gelebilmesi, dezavantajlı
gruplara gidebilmesi, eğitimde teknolojinin çok etkin bir şekilde kullanılması
ve dezavantajlı dediğimiz yurtdışından gelen insanlarımıza da bu eğitim
hizmetini götürerek sosyal entegrasyon sürecinde onların dahil edilmesindeki
milli hedefin altını doldurmak çok önemli niteliklerimizdendir.”
ALTUNEL: TARİH
YAZILAN BİR SÜREÇ!
Öğrenim çağındaki Suriyeli mültecilerin eğitimi ile ilgili
konuşan Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Ali Rıza Altunel;
yorucu, sinir bozucu, bir o kadar da üzücü olan süreci koordine etmenin
zorluklarına değindi. Altunel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Geleneksel
hale getirdiğimiz Suriyeli kardeşlerimizle ilgili onların eğitimiyle ilgili
toplantılarından birini daha gerçekleştiriyoruz. Bu toplantıyı Şairler Kenti, Kahramanlar
Diyarı Kahramanmaraş'ta yapmaktan büyük keyif ve mutluluk duyuyorum. Ev sahipliğinden
dolayı başta İl Müdürümüze ve bütün emeği geçen kardeşlerimize teşekkür ederek
sözlerine devam etmek istiyorum. Doğrusu yorucu, sinir bozucu, bir o kadar da
üzücü bir süreci hep birlikte koordine etmeye çalışıyoruz. Koordine ettiğimiz
bu süreç, aslında gerçekten tarih yazılan bir süreç! Dolayısıyla biz bu süreç
kapsamında her bir toplantıya gelirken; daha disiplinli bir anlayışla daha önce
sizlerle yaptığımız toplantılarda oluşturduğumuz ortak kanaatleri karara
dönüştürmüş ve ete kemiğe büründürerek uygulamaya dönüştürmüş haliyle
huzurlarınıza çıkmaya çalışıyoruz. Kısaca biz, bu süreci hep birlikte
yürütüyoruz. Bu manada da gerçekten de omuz veren, destek veren, gayret eden
her düzeydeki yönetici arkadaşlarımıza, emeği geçenlere teşekkürü bir borç
biliyorum.”
HALEP’İN DE MARAŞ’IN
DA SOKAKLARINDA AYNI ŞEYLER VAR
Toplantının ev sahibi olarak açılış konuşmasını yapan Kahramanmaraş
İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Emin Akkurt, diğer Müslüman ülkeleri gezdiğini
belirterek; orada gördükleri ile Kahramanmaraş’ta gördükleri arasında bir fark
olmadığını söyledi. Akkurt, şunları kaydetti: “Bugün burada Suriyeli
mültecilerin karşılaşmış olduğu sıkıntıları, eğitim-öğretim faaliyetlerini
birinci elden konuşmak değerlendirmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Çok değerli
katılımcılar, 2006 yılından beri Suriye'ye, Halep'e, Şam'a, Tunus'a gitmiş gelmiş
bir arkadaşınız olarak; oraları tanımış bir arkadaşınız olarak ifade etmek
istiyorum ki oranın sokaklarında, caddelerinde Kahramanmaraş'taki gördüklerimin
dışında çok farklı bir şey görmedim. Hepimizin ortak değeri olarak bildiğimiz,
tanıdığımız ve kendimize ait şeyler olarak değerlendirdiğimiz birçok şeyi
gördüm. Bunların bir kısmını ifade etmek istiyorum: Halep'te Hazreti Zekeriya
Camii'nde başlayan Kapalıçarşı ile devam eden, Şam'a gittiğimiz zaman Hazreti
Hüseyin'in acısını ta ciğerlerimize kadar hissederken; Hazreti Zeynep'in
türbesini, Hazreti Bilal-i Habeşi’yi, Selahattin'i Eyyubi, Yavuz Sultan
Selim'in ve Abdülhamit Han'ın ayak izlerini gördüm. Belki en önemlisi bizim
adımıza en trajik olanı vatansız ölen Vahdettin'in mezarını oralarda gördüm. Yine
Emevi Camii'nin bahçesinde yatan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde ilk hava şehitleri
olan Fethi Bey, Sadık Bey ve Nuri Bey'in mezarlarını orada ziyaret ettim. Ve o sokaklardaki
dolaşan simalarda, o sokaklardaki dolaşan insanlarda, çarşılarda, pazarlarda
satılan şeylerin Kahramanmaraş'ta; Türkiye'de eşdeğer aynı şeyleri ifade
ettiğini gördüm. Bugün ise yurtlarından çıkarılmış, memleketleri tarumar
edilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şefkatli ve merhametli topraklarına
sığınan Suriyeli muhacirlerin, gönül huzuru içerisinde yaşadıkları
Kahramanmaraş'tayız.” Kahramanmaraşlıların vatan ve millet söz konusu olduğunda
canla başla çalıştığına vurgu yapan İl Milli Eğitim Müdürü Akkurt, konuşmasına
şunları ekledi: “Kahramanmaraş, tarihin bütün dönemlerinde kahramanlığın
simgesi olmuş, Kurtuluş Savaşının ilk başladığı şehir ve ilk kurşunun sıkıldığı
şehirdir. Biz, Kahramanmaraş'a; Kahramanlar Diyarı, şiirin, şairin, kültürün ve
medeniyetin başkenti diyoruz. Bu kentte yaşayan, bu acıları yaşayan her insan vatan
ve milleti uğruna ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Ve bundan sonra da çalışmaya
devam edecekler. Bunların bu çabasına, bu gayretine, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından her ferdi için ayrı ayrı verilmiş olan kahramanlık sembolünü
de unvanını da buradan ifade etmek istiyorum. Daha sonraki dönemlerde ise
Kahramanmaraş Yedi Güzel Adam’ı ile Sultan Şuarası ile Türkiye'nin fikir ve
düşünce hayatına, sanayisine, ekonomisine oldukça yoğun katkılar sunmuştur.
Milli Eğitim Müdürlüğü olaraktan bizim amacımız bu gelişime, bu çabaya katkı
sunmak ve imkân sağlamaktır.” (KENAN
ONARAN)
YORUMLAR